İlericiler
(Hüseyin Nihal ATSIZ)
Disiplin, medeniyetin getirdiği bir davranış şeklidir. Medeniyetin doğurduğu meseleler birçok fedakarlığı gerektirdiğinden insanlar hürriyetlerinden, haklarından ve çıkarlarından vazgeçmek suretiyle bu disipline uyarlar.
Bugünün medeniyetinde romantik hürriyet yoktur. Hürriyet yalnız vicdanlarda ve kafaların içindedir. Davranış hürriyeti geri kalmış toplumların işidir. Hürriyetin sınırsızlığı ise ancak hayvanlara mahsustur.
Kendilerine “ilerici” ve kendileri gibi düşünmeyen herkese “gerici” diyen bir züppeler ve hayvanlaşmış insanlar topluluğu işte bu sınırsız hürriyeti istiyorlar. Bir topluluğu diri tutan disiplinlerden hiçbirini tanımak istemiyorlar. Kanunlarda işlerine gelmeyen maddeleri kaldırmak davasını güdüyorlar. Ahlakı tahrip etse dahi basının kayıtsız hürriyetini savunuyorlar. Serbest aşk istiyorlar.
Kanunlar hürriyeti kısmak, yani insanları hayvanlıktan kurtarmak için yapılır. Kanunlar kötülük yapmak hürriyetini, toplumu yıkmak hürriyetini, ihtikar hürriyetini, cinayet hürriyetini önlemek için yürürlüktedir. Bir toplumu diri tutmak için gerekirse fikir hürriyetine de gem vurulur. Her toplumun ayrı mizacı, ayrı alerjisi, ayrı eğilimi vardır. Bunun dışına çıkılmaz. Çıkılınca rezalet ve fecaat olur.
İsveç, Norveç ve Danımarka'da kadınlar için sun'i aşılama ile gebelik kanunu vardır. Aslına bakılırsa sağlam nesil yetiştirmek için bu usul pek yerindedir. Ama bu yerinde olan işi gel de Türkiye'de uygula bakalım. yer yerinden oynar. Çünkü Türk Milleti'nin düşünüş tarzı, ahlak prensipleri ve insanlık gururu büsbütün ayrıdır.
Basin hürriyeti de böyledir. Her şeyi sayıp söylüyemezsin. Basında fikir ve duygu değeri, bilim gerçeği, milli fayda unsuru olmalıdır. Bunların hiçbiri yokken, basın hürriyeti adına ahlak veya sinir bozucu, milli duyguyu incitici yazılar yazmakla hangi insani fayda sağlanır? Fikrin bir sıhhati olmak lazımdır. Erkek ve kız kardeşlerin birbirleriyle evlenmesini savunan fikir, fikir midir?
Şu son günlerde Babeuf üzerinde koparılan fırtına kadar gülünç bir davranış olabilir mi? Acaba Babeuf dünyaya gelmeseydi insanlık, hatta Fransa ne kaybederdi? Bu adamın eserinde Türk kanunlarına göre suç unsuru bulan savcı yanılıyor da onu savunanlar mı doğru söylüyor? Yasa gerektirdi mi, Kürt Said'in eserleri nasıl toplatılıyorsa, Frenk Babeuf'ünküler de öyle toplatılır.
Babeuf için gösteri yapan zavallılar bu davranışlarıyla tarihe geçeceklerine inanıyorlarsa ne mutlu onlara!… Hele mahkemeye kadar gelerek kendisini sanıklar arasına kattıran kahramana hiç diyecek yok. Yalnız küçük bir nokta: Bu muhteşem kabadayılığı sıkı yönetim zamanında yapmalıydılar.
İlericilerin savunduğu serbest aşka gelince, onların istediği bu hürriyet yalniz ve ancak hayvanlarda vardır. Pagan Roma'nın serbest aşk yüzünden, nasıl rezaletlere sahne olduğu unutulmamalıdır. Dinlerin erkek-dişi ilişkileri üzerindeki baskısı da bu rezaletlere karşı sosyal bir tepkiden başka birşey değildir.
İlerici-gerici tabirlerini komünistler çıkarmıştır. Eskiden terakkiperver ve mürteci kelimeleri vardı. Fakat bugünkü ilerici-gerici anlamında kullanılmıyordu.
Bugün herkes tarafından kullanılan bu kelimeler aşınmış, manasız, medulsuz hale gelmiştir. Hele kendilerine ilerici diyen iğrenç maskaraları gördükten sonra namuslu insanlarda bu kelimeye karşı bir düşmanlık bile belirmiştir.
İlerlemek, yurtta herkesi en aşağı ilkokuldan geçirmek ve dünya çapında üniversiteler kurarak dünya çapında bilginler yetiştirmektir.
İlerlemek yurtta yüksek bir ahlak seviyesi ve aile düzeni, fertler arasında sevgi ve saygı yaratmak, her türlü ahlaksız ve anormal fert ve akımları tasfiye etmek, hak ve ahlak düşüncelerini kafalara sokmak, siyasi sınırlar dışında kalan soydaşlara yardım elini uzatabilmektir.
Yoksa ilerlemek fikir ve düzen bozucu yazılar yazmak veya yazıları Türkçe'ye çevirerek milleti birbirine düşman sınıflara bölmek, çirkin ve ahlaksızca yayınlar yapmak, milli mukeddasatla alay etmek ve yabancılara sinsi sinsi uşaklık etmek değildir.
Ötüken, 15 Aralık 1964
Kaynak: Nihal-Atsız.Com