ErtuğrulGazi – (Türk Kağanları ve Sultanları)

ErtuğrulGazi
(Türk Kağanları ve Sultanları)

(1. )

ErtuğrulGazi, (d. 1198 – ö. 1281). Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey‘in babasıdır. Babasının Süleyman Şah olduğu ve 1227 yılında Moğol istilasında atıyla girdiği Fırat Nehri'nde boğulunca, Oğuz Türkleri'nin 'nun başına oğlu ErTuğrul'un geçtiği söylenir. Bununla birlikte Bizanslı tarihçi Halkondil'in kayıtlarında babasının Gündüzalp olduğu yazılıdır (Ayasofya Kütüphanesi no 3204). Enveri'nin Düstur-namesi ve Tavki'i Mehmet Paşa'nın Tarihi gibi önemli Osmanlı kaynakları da bunu ifade eder. Ayrıca ilim adamları tarafından yakın dönemde bulunan “Osman bin Ertuğrulbin Gündüz Alp” yazısının darp edildiği bir sikke de bu görüşü teyit etmektedir.

 

Anadolu Selçuklu sultanı III. Alaeddin Keykubad, yerleşmesi için kendisine Ankara yakınlarındaki Karaca Dağ yöresini vermiştir. Sonradan, daha batıdaki Söğüt ve çevresi de ErtuğrulGazi ve aşiretine verilmiştir.


(2. Kaynak)

Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzinin babası. Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan Süleyman Şahın oğludur. Cengiz'in İslâm memleketini talan ettiği sırada babası, Selçuklu topraklarında yaşamak üzere kabîlesiyle berâber ülkesini terk etmiş, Amu Deryâ'yı geçip, Oğuzların yoğun olduğu Ard havzasına gelmişti. 1220'lerde Horasan'ın kuzey sınırına, oradan Karakum Gölünün güneyine, oradan da Merv yoluyla Ahlat'a ulaşmıştı. Moğol ateşinin Doğu Anadolu'yu da sarması üzerine kabîlesine daha uygun bir yer arayan Süleyman Şah, Rakka civarında Ca'ber Kalesi yakınında Fırat Nehrinden geçerken boğuldu.

Babalarının vefâtından sonra, ErtuğrulGâzi kabîleye reis seçildi. Ağabeyleri Sungur Tekin ve Gündoğdu, kendilerine tâbi kabîle mensuplarıyla berâber Ahlat'a geri döndüler. ErtuğrulGâzi ise, kardeşi Dündâr Beyle berâber batıya hareket etti.

 

Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaşına şâhid oldular. Selçukluların yenilmekte olduğunu görünce, yiğitlik ve mertlik esaslarına göre, kuvvetleriyle onların yardımına koşan ErtuğrulGâzi gâlip gelmelerini sağladı. Bunun üzerine Selçuklu Devletinin hükümdârı bulunan Sultan Alâeddîn, ErtuğrulGâziye iltifât ederek hil'at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mıntıını ıktâ olarak verdi (1230). ErtuğrulBey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Beyi Konya'ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karacaşehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine ErtuğrulGâzî aşiretiyle berâber gelip, Söğüt ve Domaniç'e yerleşti. O civarlarda oturan Afşar (yâhut Alişar) ve Çavdar aşîretlerinin etrâfa verdikleri zararlara mâni oldu. Hıristiyan tekfûrlarla da iyi geçinmeye dikkat etti. Adâleti, halka olan iyi muâmele ve yardımları o kadar çoktu ki, Hıristiyan tebaa bile kendisini sevip sayıyordu. ErtuğrulGâzinin günden güne kuvvetlenmesi Karacahisar tekfûrunu kendisine cephe almaya yöneltti. Bunun üzerine ErtuğrulGâzi Konya'ya giderek Sultan Alâeddîn'i bu hisarın fethine teşvik etti ve berâberce gelerek Karacahisar'ı kuşattılar. Moğolların Konya Ereğlisi'ni kuşatması üzerine, Sultan Alâeddîn geri döndü. Ancak ErtuğrulGâzi muhâsaraya devâm etti. Bir müddet sonra kaleyi fetheden ErtuğrulGâzi, tekfûru ve diğer esirleri kardeşi Dündar Gâzi ile birlikte Konya'ya Sultan'a gönderdi.

ErtuğrulGâzi, Selçuklu Sultânı Alâeddîn'in vefâtına kadar altı sene etrâfın fethi ve İslâmiyetin yayılması için bütün gayreti ile çalıştı. Sultânın vefâtından sonra, Selçuklu hükümdârları arasındaki taht ve taç kavgalarına karışmayarak Söğüt uç bölgesinde tekfûrlarla mücâdeleye devâm etti. 1281 yılında 92 veya 96 yaşındayken Söğüt'te vefât ederek oraya defnedildi.

 

ErtuğrulGâzi, çevresinde bulunan beyliklerden devletlerin durumlarını ve siyâsî şartlarını gâyet iyi değerlendirirdi. Komşuları ile dâimâ iyi geçinerek aşîret ve tebaasını güçlü bir durumda huzûr ve râhat içinde yaşattı. Çok cömert olan ErtuğrulGâzi, fakirlere, düşkünlere dâimâ yardım ederdi. Yarım asır adâletle idâre ettiği bölgede Hıristiyanlara da İslâmiyeti sevdirdi.

 

ErtuğrulGâzinin ölümünden sonra, küçük oğlu Osmân Gâzi, kavim ve kabîlesinin reisi oldu. Osman Beyin bağrından çıkarak denizleri, diyarları, kıtaları ve ülkeleri muhteşem dalları arasına alacak olan çınarın kökü toprağa yayılmaya başladı. Öyle ki, bu çınarın gölgesi altında bütün insanlık, Asr-ı Saâdetten sonra, bir daha görüp hayâl edemediği bir şekilde tam altı asır yaşadı.

|» “Türk Kağanları ve Sultanları” Say. Dön! « |

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Türk Kağanları, Türk Sultanları, Hükümdarlar, Türkçe, Edebiyat

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)