Aliye Sarper’e
(Naim Özdamar)
Bahar yağmuru gibi birden çıktın karşıma;
Şimşek gibi gönlümü deliverdin Aliye.
Nereden bileceksin, neler açtın başıma;
Yapayalnız dünyama dalıverdin Aliye !
O küçücük burnunla Kafdağı’na yürürken,
Zirvelerden bizleri alçaklarda görürken,
Başak başak saçını peşin sıra sürürken,
Gamzelerin özünden gülüverdin Aliye !
Sarı kız,şen şakraksın ,kuşlar gibi uçarı,
Kendine tutsak edip en delişmen rüzgarı,
Ilgıt ılgıt eserek, ciğerime sapsarı,
Nergis kokusu gibi doluverdin Aliye !
.
Papatya fallarıyla gönlümüzü yoklarken,
Bu gizli sevdamızı eşten ,dosttan saklarken,
Sen ulaşılmaz,ben lal,ümitsizce beklerken,
Elinde karanfille geliverdin Aliye !
Nasıl çıktın yoluma,nerden geldin bilinmez,
Bilmeceler gibisin sana sual olunmaz,
Sanki bir çıkmaz sokak,gidilip de gelinmez,
Gönül tahtıma çıkıp kalıverdin Aliye !
Yüreğime mutluluk,günüme huzur kattın,
Ellerinle bu anı değil, bir ömrü tuttun;
Sana varmak zor,derken, sen kollarımda yattın;
Vazgeçilmez sevgili oluverdin Aliye !