Her sözcüğün belli bir anlam sınırı vardır. Sözcüğün bu anlam sınırı aşılıp da başka ifadeler yerine de kullanılması anlatımı bozar. Bilhassa yazılışları birbirine benzeyen sözcükler birbirlerinin yerine kullanıldıklarında bu tarz anlatım bozukluğu oluşur.
Örnek : “Eşine çok bağımlı bir insandır” cümlesinde “bağımlı' sözcüğü yanlış kullanılmıştır. Zira bağımlı olmak, bağımsız iş görememektir. “Bağımlı” sözcüğü yerine “bağlı” sözcüğü kullanılmalıdır. Bu iki kelime karıştırılmıştır.
Aşağıda sık sık karıştırılan sözcükler, bunların anlamları ve anlatım bozukluğu oluşturan şekilleriyle ilgili örnekler verilmiştir
anlamak: kavramak
algılamak: sezmek, bilincine varmak
Derste anlatılanları çok iyi algıladım.
Bizimle ilgili bazı şeyler anlıyor sanki.
asgari: en az
azami: en fazla
Çok hassastır, asgari düzeyde dikkat edin.
Sizin için çok uğraştım, azami bin lira alırım
ayrım: fark
ayrıntı: detay
ayrıcalık: imtiyaz
Bu ikisinin hiçbir ayrıntısı yok.
Bizim işimizde ayrımlar önemlidir.
Kendisi için bazı ayrımlar istiyor.
azımsamak: az bulmak
küçüm sem ek: küçük görm ek, hor g örme k
Beni bu konuda asla az ım sama.
Elindeki parayı küçümsüyor.
barındırmak: içinde bulundurmak
sahip olmak: bir varlığın tüm haklarını elinde tutmak
Bazı iyi özelliklere d e sahiplik ediyor.
istediklerini asla barındıramayacaksın.
büyümek: her yönden gelişmek
uzamak: sadece boy bakımından gelişmek
Boyu da epey büyüdü bu aralar.
çekimser: kararsız
çekin gen: utangaç,
çekinik: baskın olmayan (resesif)
Oylamada iki milletvekili çekingen kalmıştı.
Çekimser biri olduğu için kimse ye soramadı.
çoğunluk: bir grubun yarısından çoğu
çokluk: çok olma durumu
Mecliste çokluk sağlanamayınca tezkere reddedildi.
Çoğunluğun olduğu yerde canlı bir yaşam vardır.
dek: kadar
denli: ölçüde
Sabaha denli nöbet tuttular.
dikmek: fidanları toprağa aşılamak
ekmek: tohumları toprağa açmak
Diktiğim tohumlar meyveye durdu.
Ektiğin fidana bak, ara sıra su ver.
dokumak: tezgahta imal etmek
örmek: örerek imal etmek
Bu güzel halılar bizim için örüldü.
Annem bana kazak dokuyacaktı.
doyumsuz: doymak bilmeyen
doyulmaz: her zaman istenir
T adına doyumsuz bir yemek yapmıştı.
Daldan dala konan doyulmaz bir adam.
etkin: etkili
etken: faktör, amil
etki: tesir
Bazı etken gü çler buna mani oluyor.
Bu işin altında b aşka etkiler d e vardı.
etki: tesir
tepki: (etkiye cevap ) reaksiyon
Haksızlıklara karşı etkimizi ortaya koyalım
Rüzgarın tepkisiyle yangın iyice büyüdü.
fiyat: satın alınan malın bedeli
ücret: yararlanılan hizmetin karşılığı
Toplu taşım fiyatlarına yine zam geldi.
Bu üstündeki gömleğin ücreti ne kadar?
fotoğraf: fotoğraf makinesiyle elde edilen görüntü
resim: kalemle çizilen görünüş
Bana bir vesikalık resminizi bırakın.
Çizdiği fotoğrafı bizlere hediye etti.
görev: yapılması gereken iş
yetki: kişiye tanınan etki alanı
Bulaşık işi senin yetki alanına giriyor.
Kralın tüm görevleri sınırlandırılmıştı.
ibret: olumsuzluklardan çıkarılacak sonuç
ders: her tür durumdan çıkarılacak sonuç
Kardeşinin başarısından biraz ibret almalısın.
ibret olsun diye bazı köylüler kuşuna dizildi.
iddia etme: iddia ortaya atmak
savunmak: iddiaya, saldırıya cevap vermek
Bu sene şampiyon olacaklarını savunuyordu.
Hakkındaki suçlamaların asılsız olduğunu iddia etti.
ikilik: iki başlılık
ikilem:kararsızlık
Hangisini seçeceğimi bilmiyorum, ikilik içindeyim.
Bazı ayrılıkçı gruplar bu ülkede ikilem yaratıyordu.
karşılık: bedel olarak
karşın: rağmen
karşıt: zıt durum
Her şeye karşılık hayat devam ediyor.
Arabaya karşın bu arsayı istiyorum.
küçültmek: küçük duruma getirmek
kısaltmak: uzunluğunu azaltmak
Kuaföre gidip saçlarını küçülttü.
Her şeyin boyutunu kısaltıyorlar.
neden olmak: olumsuz sonuca yol açmak
sağlamak: elde etmek
Gereksiz davranışların bu sonucu sağladı.
Attığı gol finale yükselmelerine sebep oldu
öğretim: öğretme işi, eğitimcinin yaptığı iş
öğrenim: öğrenme işi, öğrencinin işi
Oğlu Amerika'da öğretim görüyor.
Öğrenim görevlileri isyan ettiler.
olay: meydana gelen vaka
olgu:olayların genellenmesi
Yaşadığı olguların şokunu üstünden atamadı
Boşanma olayı hayatımızın bir parçasıdır.
özgü: has, ait
özgün: kendine has
özel: ayrı, hususi
özge: başka, değişik
Yazarın kendine özgün bir üslubu var.
Kalbimde özgün bir yere sahipti.
Özel müziğin en önemli ismidir o.
şans: olumlu ihtimal, fırsat
risk: olumsuz ihtimal, tehlike
ihtimal: olasılık
Bu işte başarısız o lm a ş an sım ız hiç yoktur.
insan elindeki riskleri iyi değerlendirmeli.
sayesinde: olumlu durumun sebebi
yüzünden: olumsuzluğun sebebi
Benim yü zümden eliniz e kmek tutuyor.
Sayesinde tüm emeklerimiz boşa gitti.
sebep olmak: olumsuzluğa yol açmak
borçlu olmak: sayesinde gerçekleşmek
Başarısızlıklarımı sana borçluyum.
Benim zengin olmama sebep oldu.
son: bitiş
sonuç: işlemde elde edilen
Romanın sonucunu çok merak ediyorum.
işlemin sonunda hangi sayıyı elde ederiz?
süre: başlangıcı ve bitişi belirsiz zaman dilimi
süreç: başlangıç ve bitişi belli zaman , devre
18 Aralıkta üyelik süresine girildi.
Maçın normal süreci berabere bitti.
tanıtmak:bir kişiyi takdim etmek
tanıştırmak: kişileri birbirlerine takdim etmek
Yanındaki arkadaşını bana tanıştırdı.
Bizi birbirimizle tanıtmayacak mısın?
armoni: ahenk
uygunluk: isabet
Aralarında her konuda uygunluk var.
Bu hakemin bu m a ç a uyumu tartışılır.
yaklaşık: aşağı yukarı, takriben
yakın: bir yere yakın olmak
Fabrikaya yaklaşık bir evleri var.
yankılanma: ses yansıması, akis
yansıma: ışık yansıması
Işığın yankılanması çok uzaklardan görüldü.
Hem ıslık çalıyor hem de yansımasını dinliyordu.
yaşam: hayat, ömür
yaşantı: yaşam şekli
Monoton bir yaşantı sürüyorlardı.
yayım: (gazete ,dergi, tv vs için) basılıp yayılma işi
yayın: yayımlanan şey (gazetenin, derginin kendisi)
Bazı süreli yayımları da takip ediyorum.
Derg ide benim de bir yazım yayınlandı.
yetkili: yetkisi olan kişi, görevli
yetkin: işinde uzman
Buranın yetkin müdürü kimse, bana onu çağırın.
Mesleğinde oldukça yetkili biridir.
yılında: 1915 yılında
tarihinde: 5 K asım 1915 tarihinde
kutlamak:özel günler için eğlence tertiplemek
anmak: bir kişi yada durumu hatırlatmak, yad etmek
Şairin 20. ölüm yıl dönümü törenlerle kutlandı.
Bayramları büyüklerimizin yanında anmalıyız.
nüfus: kişi sayısı
nüfuz: etki, etkileme gücü
Son sayımlar ülkenin nüfuzunun arttığını gösteriyor.
Yardım istediğimiz kişi bu bölgede nüfusu olan biriydi.