O Kimdi? (Yusuf Bilge) Kar tutan kaşları yıldız yağmuru, Buzul bakışları sevdâ mahmuru, Gündüzün şavkını toplayıp yüreğinde, Bütün saatlerin zembereğinde Gecenin tahtına kuruluyordu, Bildin mi, Kimdi O ? Akıp gidiyorken dere, Huzur çağıltısıyla duru, dipdiri, Yarınlara gölgesini gizleyen biri, Gecikmiş sevgilerle zincire vuruluyordu, Bildin mi, Kimdi O ? Gök
Geceler (Mehmet Can Peköz) GECELERİ HÜZÜN ÇÖKER ÜSTÜME RÜZGARLARLA SAVRULURUM HER GECE GELİRSENDE GELMEZSENDE HABER VER GECELER ÇOK UZUN TADI YOK HİÇBİRŞEYİN SENSİZ YILLAR KARAMSAR KADER AYRILIK BEKÇİSİ DÖNSENDE AYNI DÖNMESENDE AŞKTA İHANETE YER YOK SEVSENDE TEK HATADA REST ÇEKERLER ELALEMDE GECELER UZUN SEZSİZ SEN YOKKEN |» “Sizden Gelenler”
Beyin Yıkama Beşiğe Kadar İndi ! Prof. Dr. Erbuğ Keskin, AB’nin Türk kimliğini yabancılaştırma projesini kundağa taşıdı. Bebekler İngilizce ninni dinleyecek. Kültür emperyalizmi Çukurova Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Erbuğ’un geliştirdiği “Ninni ile Dil Eğitimi Projesi”ne AB, 320 bin avro verdi. Projeye göre Türk bebekler, uykuya yabancı dildeki ninnilerle dalacak.
…Masallar… Kül Kedisi Keloğlan Masalları Küçük Kibritçi Kız Uyuyan Güzel Pamuk Prenses Yoksul Oduncu Güzel ve Çirkin Sihirli Fasulye Fareli Köyün Kavalcısı Kırmızı Başlıklı Kız Çirkin Ördek Bremen Mızıkacıları Kurbağa Prens Başını Vermeyen Şehit Küçük Deniz Kızı Diyet Keloğlan ve Sihirli Taş Ceylan, Kaplumbağa, Fare ve Karga Çizmeli Kedi
…Kül Kedisi… Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş. Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak
…Uyuyan Güzel… Bir zamanlar bir Kral ile Kraliçe bir kız çocukları olunca bu mutlu günün şerefine bir ziyafet vermişler. Ziyafetten sonra Kral çevresindeki insanlara baba olmanın kendisini nasıl mutlu ettiğini anlatmış, zira yıllar yılı karısıyla birlikte hep bir çocuk sahibi olmayı beklemiş durmuş. Sonra bebeğin altını değiştirmeyi yeni öğrendiği
…Pamuk Prenses… Her yerin karla kaplı olduğu bir kış günüymüş. Bir kraliçe, sarayının pencerelerinden birinin arkasında bir yandan nakış işliyor, bir yandan da hayal kuruyormuş. Derken birden parmağına iğne batmış ve gergefin üstüne üç damla kan akmış. Kraliçe kan damlalarına bakar bakmaz, “Çocuğum kız olursa, teni kar gibi ak,
…Güzel ve Çirkin… Bir zamanlar zengin bir tüccar varmış. Üç kızı olan bu tüccarın kızlarının ikisi son derece bencilmiş. Ama üçüncüsü, yani adı Güzel olanı hem iyi hem de sevgi doluymuş. Bir gün tüccar, gemilerinin şiddetli bir fırtınada battığı haberini almış. Zavallı adam varını yoğunu kaybetmiş, geriye bir tek
…Fareli Köyün Kavalcısı… Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir köy varmış. Halkı mutluluk içinde yaşarmış. Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş. Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış. Yatak odasına gitseler,
…Kırmızı Başlıklı Kız… Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Bir gün “Kırmızı Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta.
…Bremen Mızıkacıları… Bir zamanlar yaşlı ve yorgun bir eşek varmış. Sahibinin onu artık daha fazla beslemek istemediği ortaya çıkmış. ” En iyisi buralardan gitmek ” diye düşünmüş eşek. “Bremen’de şarkıcılık yaparım. Bazıları anırmamı pek bir beğenirdi zaten.” Böylece bir sabah erkenden yola çıkmış. Bir süre yürüdükten sonra iki büklüm
…Kurbağa Prens… Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış. Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün kıyısında altın topuyla oynamaya bayılırmış. Bir gün kız topunu havaya atmış ve beklenmedik bir şey olmuş. Top göle düşmüş! “Topum gitti!” diye ağlamış kız. “Ben
…Başını Vermeyen Şehit… Yarın arifeydi. Öbür günkü bayram için hazırlanan beyaz kurbanlar, küçük Grigal palankasının etrafında otluyorlardı. Karşıda… Yarım mil ötede Toygun Paşa’nın son kuşatmasındân çılgın kışın hiddeti sayesinde kurtulan Zigetvar Kalesi, sönmüş bir yanardağ gibi, simsiyah duruyordu. Hava bozuktu. Ufku, küflü demir renginde, ağır bulut yığınları eziyor, sürü
…Küçük Deniz Kızı… Bir zamanlar altı güzel kızı olan bir kral varmış. Ama bu kral insanların kralı değilmiş. Ülkesi dalgaların altında balıkların değerli taşlar gibi parıldadığı bir ülkeymiş. Genç prenseslerin anneleri çoktan ölmüş ve onları büyükanneleri büyütmüş. İçlerinde en güzelleri en küçük olanıymış. Saçları altın bukleler halinde omuzlarına dökülüyormuş.
…Diyet… Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehlivandı. On yıldır bu karanlık in içinde ham demirden dövdüğü kılıç ve namluları tüm
…Keloğlan ve Sihirli Taş… Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde bir Keloğlan varmış. İhtiyar ve yoksul annesi, bu biricik oğlunu “Keloğlum,keleş oğlum” diye severmiş. Günlerden bir gün Keloğlan annesinden izin alıp balık tutmaya gitmiş. Belki bir kaç balık yakalarım. Anacığımla pişirir, yeriz. Aç karnımızı doyururuz”
…Ceylan, Kaplumbağa, Fare ve Karga… Bir varmış, bir yokmuş; hayvanların mutlu yaşadığı bir ülke varmış. Bu ülkede ceylan, kaplumbağa, karga ve fare bir arada güzel güzel yaşıyormuş. Yurtları uzak, çok uzak bir yerdeymiş. Mutlulukları da bu yüzdenmiş. Bir gün ceylan çayırda oynuyormuş, halinden çok mutluymuş. Ancak birdenbire insanoğlunun en
…Çizmeli Kedi… Bir zamanlar, üç oğlu olan bir değirmenci varmış. Değirmenci ölünce büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş. “Kedi ne işine yarar ki insanın?” diye yakınmış. “Pişirip yiyemezsin bile.” Kedi bunu duymuş ve hemen cevap vermiş. “Kötü
…Kar Tanesi… Bir varmış,bir yokmuş… Eski çağlarda, kuzey ülkelerinden birinde, ormanlar içindeki küçük bir köyde, Daniel adında bir çiftçi ve Anna adındaki karısı yaşıyorlarmış. Artık genç sayılmayacak yaşa gelmiş oldukları halde, Daniel ve Anna’nın çocukları yokmuş. Halleri vakitleri yerinde olduğundan, çocuksuz olmak, karı kocayı çok üzmekteymiş. Ama her ikisi