Mucize Çocuk Uğur (Ufuk Gültepe) Uğur güne yine şiddetli baş ağrılarıyla uyandı. Kendini çok yorgun hissediyordu. Sanki bütün gece uyumamış da ağır bir işte çalışmış gibiydi. Yatağından güçlükle doğruldu. Dün gece gördüğü rüyayı hatırlamaya çalıştı. Biraz düşündükten sonra rüyasında bir yerin yandığını hatırladı. rüyanın çok saçma olduğunu düşündü;çünkü dün
…Anılarla Atatürk… HAPI YUTARDI Atatürk Galatasaray Lisesi’nde öğrencilerden birine sordu: -Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu? Öğrenci, çabuk yanıt vermek için boş bulunup: -Hapı yutardı. . . dedi. Bu yanıt Atatürk‘ün hoşuna gitti. Öğrenciye on numara verdi. YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR Kral Edvard İstanbul’a geldiği zaman, yatından bir motora binerek Dolmabahçe
…Masal Tekerlemeleri – 2… Bir iki tombul tekir Camdan bakar Başına takar Hop hop, altın top MISTIK Mustafa, Mıstık, Arabaya kıstık, Üç mum yaktık, Seyrine baktık. LEYLEK Leylek leylek havada, Yumurtası tavada, Gel bizim hayata, Hayat kapısı kitli, Leyleğin başı bitli. KUZU Kuzu kuzu me Bin tepeme Haydi gidelim
…Kaplumbağa İle Tavşan… Tavşanın birisi çok övünüyormuş. – Bu ormanda benden hızlı koşan yoktur. Varsa gelsin yarışalım diye söyleyip geziyormuş. Kaplumbağa bir gün: – O kadar böbürlenme kendine de o kadar güvenme. Ben senden daha hızlı koşarım.İstersen yarışalım, demiş . Tavşan kaplumbağanın bu sözlerine kahkahalarla gülerek: – Sen mi
…Altın Saçlı Kız… Zamanın birinde, bundan çok yıllar önce. Saraylarda padişahların yaşadığı, meydanlarda okların atıldığı, pazarlarda altın sikkelerle alış veriş yapıldığı zamanın birinde… Güzel bir bahçenin tam ortasına kurulu bembeyaz bir ev varmış. Bu evde altın sarısı saçları olan güzel mi güzel, alımlı mı alımlı; al yanaklı, gül dudaklı,
…Rapunzel… Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pencereden komşu evin bahçesindeki güzel çiçekleri ve sebzeleri seyrederken, kadının gözleri sıra sıra ekilmiş özel bir tür marula takılmış. O anda
…Masallar… Kül Kedisi Keloğlan Masalları Küçük Kibritçi Kız Uyuyan Güzel Pamuk Prenses Yoksul Oduncu Güzel ve Çirkin Sihirli Fasulye Fareli Köyün Kavalcısı Kırmızı Başlıklı Kız Çirkin Ördek Bremen Mızıkacıları Kurbağa Prens Başını Vermeyen Şehit Küçük Deniz Kızı Diyet Keloğlan ve Sihirli Taş Ceylan, Kaplumbağa, Fare ve Karga Çizmeli Kedi
…Kül Kedisi… Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş. Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak
…Pamuk Prenses… Her yerin karla kaplı olduğu bir kış günüymüş. Bir kraliçe, sarayının pencerelerinden birinin arkasında bir yandan nakış işliyor, bir yandan da hayal kuruyormuş. Derken birden parmağına iğne batmış ve gergefin üstüne üç damla kan akmış. Kraliçe kan damlalarına bakar bakmaz, “Çocuğum kız olursa, teni kar gibi ak,
…Yoksul Oduncu… Yoksul bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki küçük bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş. Bir sabah yine işine giderken karısına demiş ki “Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder. Çünkü öğleye kadar işimi bitiremeyeceğim. Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba darı alıp yollara serpeceğim.”
…Sihirli Fasulye… Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün o kadar zor bir duruma düşmüşler ki, kadıncağız ellerinde kalan tek mal varlığını, Süt Beyazı isimli ineklerini satmaya karar vermiş. Oğluna ineği pazara götürüp satabileceği
…Fareli Köyün Kavalcısı… Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir köy varmış. Halkı mutluluk içinde yaşarmış. Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş. Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış. Yatak odasına gitseler,
…Kırmızı Başlıklı Kız… Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Bir gün “Kırmızı Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta.
…Çirkin Ördek… Çalıların içinde bir ördek kuluçkaya oturmuş yumurtalarını bekliyormuş. Uzun süredir tek başına oturmaktan sıkıldığı için yumurtaları çatlar çatlamaz sevinçle vaklayarak üzerlerinden kalkmış. “Artık çiftliğe dönüp oradakilere yeni ailemi gösterebilirim!” diye düşünmüş. Hepsi tam mı diye, cik cik öten yavrularını saymaya başlamış. “Yo, olamaz!” demiş yumurtalardan birinin henüz
…Bremen Mızıkacıları… Bir zamanlar yaşlı ve yorgun bir eşek varmış. Sahibinin onu artık daha fazla beslemek istemediği ortaya çıkmış. ” En iyisi buralardan gitmek ” diye düşünmüş eşek. “Bremen’de şarkıcılık yaparım. Bazıları anırmamı pek bir beğenirdi zaten.” Böylece bir sabah erkenden yola çıkmış. Bir süre yürüdükten sonra iki büklüm
…Kurbağa Prens… Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış. Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün kıyısında altın topuyla oynamaya bayılırmış. Bir gün kız topunu havaya atmış ve beklenmedik bir şey olmuş. Top göle düşmüş! “Topum gitti!” diye ağlamış kız. “Ben
…Başını Vermeyen Şehit… Yarın arifeydi. Öbür günkü bayram için hazırlanan beyaz kurbanlar, küçük Grigal palankasının etrafında otluyorlardı. Karşıda… Yarım mil ötede Toygun Paşa’nın son kuşatmasındân çılgın kışın hiddeti sayesinde kurtulan Zigetvar Kalesi, sönmüş bir yanardağ gibi, simsiyah duruyordu. Hava bozuktu. Ufku, küflü demir renginde, ağır bulut yığınları eziyor, sürü
Aşık Veysel Belgeseli (1. Bölüm) https://www.youtube.com/watch?v=FvSE5Z2KNa8 (2. Bölüm) https://www.youtube.com/watch?v=Ce-9wn4G8Nw (3. Bölüm) https://www.youtube.com/watch?v=x1OGrs6EbjY En büyük TÜRK aşıklarından olan “Aşık Veysel”i anlatan bir sunum. |» “Görüntüler” Sayfasına Dön! « | Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Edebiyatımızda “İlk”ler… » İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859 » İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat » Batılı tekniği uygun ilk roman: Halit Ziya Uşaklıgil/Aşk-ı memnu » İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859 » İlk köy romanı: Nabizade Nazım
Edebi Türler Edebiyat türlerini önce ikiye ayırmak mümkündür. Birincisi nazım, ikincisi nesir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebi ürünlerdir. Ya da kısaca bütün şiir ve şiirler metinlerdir. Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır. Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazım