Q Klavye Sorunu ve Bilgisayarlarda Türkçe Karakterler (Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın) Kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte başlangıçta dikkati çekmeyen ve ilgili kuruluşlarca üzerinde durulmayan Q klavye sorunu, aslında en açık biçimiyle dilde yaşadığımız yabancılaşmanın bir başka boyutudur. Basında Emre Aköz, Yurtsan Atakan, Erkan Çelebi, Hıncal Uluç, Tuğrul Şavkay, Emre
Türkçenin Güncel Sorunları (Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın) Ana dilimiz Türkçe, yeryüzünün en eski ve en geniş coğrafya parçasında konuşulan gelişmiş, zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir. Türkçe en eski, en köklü dillerdendir diyoruz; çünkü bugünkü dillerin çoğu ortada yokken, hatta bugünkü bazı dillerin ataları sayılan diller bile
Bilişim Çağı ve Türkçenin Sorunları (Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın) İnsanoğlu 1969’da Ay’a ilk adımını attığında önümüzdeki çağın uzay çağı olacağı ileri sürülmüştü. Çok iyi hatırlıyorum, o günlerde uzay ile ilgili çeşitli haberler gazetelerde yayımlanıyordu. Haberlerde insanlığın gelecekle ilgili uygarlık düşleri de yer alıyordu. Bu haberlere göre 2000 yılında
Adana’nın Şalgamı Nasıl “Shalgam” oldu ? (Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın) Son yıllarda, iş yeri adlarındaki yabancılaşma pek çok kişinin dikkatini ve tepkisini çekiyordu. Toplum olarak Türkçeye karşı kayıtsızlığımız, iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilemişti. Marka adı olmamasına rağmen iş yerlerinde yabancı kaynaklı kelime kullanımı giderek yaygınlaşıyordu. İş yerlerine
Depremin Tetiklediği Bir Sözcük: Tetiklemek (Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan) Binlerce insanın öldüğü Marmara depreminden sonra sürekli yinelendiği için bir sözcük dikkatimi çekti. Tetiklemek. Sık sık fayların birbirini tetiklediğinden söz ediliyordu. Yeni yeni kullanılmasına karşılık hiç yabancılık duyurmayan bir sözcüktü tetiklemek. İlk kez duyanların bile anlamakta güçlük çekmiyordu. Çünkü Türkçeydi, bizdendi.
Teksasta Oturuyor, Irem’de Uyuyorum; Üstüm Yağmur Altım Çamur ya da Ürün Adlarında Yabancılaşma (Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan) Tanzimat ve daha sonraki dönemlerde edebiyat ürünlerine iki ad birden verildiği olurdu. Vatan Yahut Silistre örneğinde olduğu gibi. Ben de onlara özenerek yazıma iki ad koydum. Biraz da espri katmak istedim. Yabancı sözcüklerin
Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları (Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan) Türkçenin son yıllardaki en büyük sorunu, bünyesine aldığı yabancı sözcüklerdir. Yeni binyılın başında sayıları inanılmayacak kadar artan bu sözcüklerin bir kısmı kimi zorunluluklar nedeniyle dile girmektedir. Bu nedenle onların kabullenilmesi, memnuniyet ifadesi değil, zorunluluğun getirdiği bir katlanış olarak değerlendirilmelidir.
Yabancı Dil Sorunu (Prof. Dr. Özcan Demirel) Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özcan Demirel, 47 yıldır Türkiye’de yabancı dil öğretimi konusunda çalışmalar yapıyor. Yabancı dilin neden tam anlamıyla öğretilemediğini araştırıyor. Köy öğretmenliğinden, üniversite profesörlüğüne yükselen, eğitim sisteminin tüm aşamalarını iyi bilen Demirel’le Türkiye’nin dil politikasını, eksiklerini
…Türkoloji Makaleleri… (Genel) Harf İnkılâbı (Prof. Dr. Zeynep Korkmaz) Anadille Eğitim ve Türkçe (Yrd. Doç. Dr. A. Üstüner) Cumhuriyetin 80. yılında “dilimiz” ve “düşüncemiz” (Ali Dündar) Dil Bilimi’nde Gizli Dillerden Kapalı İfade (Müjdat Kayayerli) Dilde Birlik ve Alfabe Birliği Dilimizin Gelişmesi Üzerine Dilimiz Üzerine (Nurullah Ataç) Dilin Varsıllaşması,
Harf İnkılâbı (Prof. Dr. Zeynep Korkmaz) Sayın Bakanlar, Sayın Milletvekilleri, Sayın davetliler, değerli meslektaşlarım. Türkiye Cumhuriyetinin 75’inci, dil inkılâbının 66’ncı, harf inkılâbının da 70’inci yıl dönümü dolayısıyla, kültür inkılâbının ilk yapı taşı niteliğinde olan, hazırlık ve uygulama safhalarındaki çalışmaların bir kısmı bu sarayın muhteşem tarihî tablosunda gerçekleştirilen
Anadille Eğitim ve Türkçe (Yrd. Doç. Dr. A. Üstüner) Bilimsel açidan gelismis olan milletlerin ekonomik ve kültürel açidan da gelistikleri, siyasî zeminde söz sahibi olduklari bilinen bir gerçektir. Bilimsel buluslardan yararlanabilen ülkeler, vatandaslarinin gelir seviyelerini yükseltmekte ve onlar için daha müreffeh bir hayat imkani saglamaktadirlar. Bu gerçekler dolayisiyla çagimiz
Cumhuriyetin 80. yılında “dilimiz” ve “düşüncemiz” (Ali Dündar) ” Dil, düşünme eylemi ve düşünce açısından ele alındığında insanı düşünen insan yapar, her şeyin büyük ölçüde dil ortamında yer aldığı ya da doğrudan dile yansıdığı görülür. Gerçektende dil, bireyin bilincini oluşturan, benliğini biçimlendiren temeldir; bilincin köklerine, bilinçaltı nın derinliklerine uzanan
Dil Bilimi’nde Gizli Dillerden Kapalı İfade (Müjdat Kayayerli) İngiliz dilbilimci Halliday, dildeki anlam yüklerinin dilbilim, toplumbilim, ruhbilim, fizyolojik, antropolojik ve kültürel etkilerle durum değişikliğine uğrayabileceğini belirlemiştir. Bu bakımdan Türkçe söylemleri, sözcükleri ve cümleleri, hatta kelimeleri incelerken “kavramlara, kapsamlara, yan anlamlara, derin anlamlara”, kısaca “gizli veya üstü örtülü” diyebileceğimiz “kapalı
Dilde Birlik ve Alfabe Birliği Türk ruhunun en saf ve engin yaratılışının eseri olan Türk dili, asırlar boyunca ileri medeniyetlerin taşıyıcısı ve milli kültürümüzün biricik koruyucusu olmuş, belli başlı özellikleri sebebiyle de bağımsız dünya dilleri arasına girmiştir. Türkçenin ele geçen en eski yazılı örnekleri 5. yüz yıl ve sonrasına
Dilimizin Gelişmesi Üzerine Dilimizin gelişmesi, batılılaşma çabamızın, devrimlerimizin zorunlu bir sonucudur. Bir uygarlık değiştiriyoruz. Doğunun durgun, içine kapanık, bir azlığın çıkarına kurulmuş ortaçağ toplum düzeninden ayrılmaya çalışıyoruz. Yaşayışımızın bütün alanlarında bu gidişin kaçınılmaz etkileri olacaktır. Dilimiz de ister istemez bu akıma uyacak, giderek batı uygarlığının gereklerini karşılamaya yeterli bir
Dilimiz Üzerine (Nurullah Ataç) Dilimiz, konuşma dilimizden çok yazı dilimiz, yıllardan beri, yüzyılı aşkın bir sürevden (zamandan) beri durmadan değişiyor. Değişmesini bir dileyen oldu bir buyuran oldu diye değil, değişmesi gerektiği için, değiştirmek zorunda olduğumuzdan, içimizden duyduğumuz için değişiyor. Elimizdeki dille, dünden kalan dille, istediğimizi söyleyemediğimiz, istediğimiz gibi söyleyemediğimiz
Dilin Varsıllaşması, Dili Kullanmakla Sağlanır (Ömer F. Özen) Kitle iletişim araçlarında yazı yazanlar, konuşma yapanlar, izlence (program) hazırlayanlar işlerinin sorumluluğunu bilmeliler diyorum sık sık. Bunların başında diline sahip çıkmak, onu bir uzman titizliğiyle kullanmak onursal bir borçtur. Çünkü izlencesinin temeli dile, anlatıma dayanıyor. Şu anlatım
“Dil” ve “Din”(kitabın sonuç kısmı) (Cengiz Özakıncı) 1)Bin yıldır Türk diline yığılan, Arapça, Farsça sözcükler, gerçek bir gereksinmenin kaçınılmaz sonucu olarak dilimize girmiş olmayıp, uydurma dinsel gerekçelerle kişileri, toplumu kandırarak sokulmuşlardır. 2)Dilimize sokulan her bir Arapça, Farsça sözcük, dilimizde bulunan, kullanıla gelen yerli bir sözcüğü kullanımdan düşürmüş, böylece onun
Köl-Tigin Yazıtına Yapılan Eklemeler Üzerine (Yrd. Doç.Cengiz Alyılmaz) Sayın Hulki Cevizoğlu’nun ATV’de yaptığı Ceviz Kabuğu programlarına konuk olan inşaat Yüksek Mühendisi Kâzım Mirşan özellikle Göktürkler hakkında kabul edilmesi pek mümkün olmayan değişik görüşler ileri sürmüş ve bu görüşleri Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya ile benim tarafımdan da ağır bir
21. yy’a Girerken Milli Kimlik Oluşturmada Dilin Önemi (Prof. Dr. Ahmet. B. ERCİLASUN) Dili çok defa insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir vasıta olarak tarif ederiz. Son zamanlarda “anlaşma” yerine “iletişim kurma” diyoruz. Bu tanım, dilin sosyal ve kültürel boyutunu ihmal eden çok eksik bir tanımdır. Dili âdeta bir cep