Yaban Şarkısı (Almas Yıldırım) Öt, kumrum, öt, sen ki benden bahtiyar, Hiç olmazsa, konacak bir yuvan var, Senin bu yeşillik, senin bu dağlar, Ne bir yurt hasreti, ne sıla derdi… Bunları kör felek hep bana verdi!.. Senin kanadın var, bende kol kırık, Sende güzel bir ses, bende
Kafdağı’na Türküler (Almas Yıldırım) Ülküdaşım Leyla’ya Kanadım yok uçup gelsem yakana, Sinendeki şahinlere eş olsam; Veya mağrur bir kartalın konduğu Göğsünde bir asır-dîde taş olsam!… Gök bir bulut olup sende gerilsem, Toprak olup ayağına serilsem, Bir gül olup senin için derilsem, Ya avcının şikârı bir kuş olsam!…
Kurbanın Olabilsem (Almas Yıldırım) Ağlama, ağlama ey gözleri bulutlu yâr, Bari uzaktan olsa gadanı alabilsem!… Bir terlan gibi konsam o kartallı dağlara, Bir avcı vursa, düşsem, sinende kalabilsem, Kurbanın olabilsem!.. Gene yaşlar belirdi o dalgın gözlerinde, Bir kurban mı giden var o buz denizlerinde? Yıllar boyu bir
Şarkım (Almas Yıldırım) Kafkas… O güzel yurt, o müebbet vatanımdır, Ben hür olarak doğdum, o zümrüt yakasında, Dağlar beşiğim giydiği karlar kefenimdir. Yıllarla, asırlarla sürünsem de yasında, En son da o, mutlak ki benimdir o benimdir. Kafkas… O yeşil yurt, o mübbet vatanımdır… Kafkas… Onu ben görmeden
Kuzgun İçin (Almas Yıldırım) Bir zamanlar vecde geldim coşkun sesinle, Dinledikçe dertlerini sarıldım saza, Ilham alıp dalgaların kişnemesinden, Diyar diyar sürüklendim dert yaza yaza! İçimdeki derin sızı yadın mı, Kuzgun? Dudağımda donup kalan adın mı Kuzgun? Söyle, sana neden “Deli Hazer” demişler, Kör talihin elden ele gezer
Sılaya Varacağım (Almas Yıldırım) Yol ver, çekil önümden, ey yolumu kesen dağ, Gün geldi, yeter artık, sılaya varacağım!.. Al beni koynuna, ey doğuya akan ırmak, Ben de akıp o dertli toprağı saracağım! Yeter artık, çok oldu gurbet elde kaldığım, Ayrılık sitemiyle kıvrılıp bunaldığım; Çık görün gözlerime, ey
Bir Gün (Almas Yıldırım) Sanma gitmez başımdan bu kasvetli bulutlar, şimsek olup ufukta yine çakacağım ben, Gözleri uzak yolu bekliyen nişanlıya Zaferden renk alan bir gül takacağım ben! Dokunma gel başıma konan devlet kuşuna, Bırak beni götürsün bir emel savaşına, Bir gün çıkıp Kazbek’in o mağrur dik
Küstüğüm Bahar (Almas Yıldırım) Gene geldi gönlümün küstüyü bu ilkbahar, Gene açtı, şiirime ruh vermeyen çiçekler, Aşkı baharda doğmuş ve baharda solan bir, şair uğursuz gelen bir bahardan ne bekler, Bırak eller sevinsin bu gelişten bana ne, Ömrü kış kesilen bir, aşık ondan ne anlar, Yâd bir
Neyleyim (Almas Yıldırım) Geçti bahar, bitti güz , o dağları kış aldı, Dost ilinden bir haber alamadım, neyleyim? Bakıp, bakıp yollara, gözlerimi yaş aldı, Ben o ilin yolcusu olamadım, neyleyim?.. Gezip, gezip dolaştım dünyayı serhoş gibi, Yok olası yâd ilde her yer bana loş gibi, Çırpınarak didindim
Gölcükle Dertleşme (Almas Yıldırım) Durgun, mavi göz gibi dert andıran dalgalar Coştukça, gönül coşar, durma amandır, Gölcük!… Çoktan oldu kalbimin telleri oynamadı, Derdim başımdan aşkın, halim yamandır, Gölcük!.. Aç koynunu, uzaktan gelmişim, çok yaslıyım; Ili, yurdu çalınmış bir garip Kafkas’lıyım; Zannetme ki, yoksulum, Kürlü’yüm, Aras’lıyım; Baku’dan ayrılalı
A Dost (Almas Yıldırım) Bir gülşen yaptım, gülünü el aldı, Bir tek goncasını dermedim, a dost!.. Bir bahçe saldırdım, geldi sel aldı, Emek meyvesini görmedim, a dost!.. Cânâne can dedim, uzağa düştüm, Dosta bel bağladım, tuzağa düştüm, Efsunlanmış kızıl bir ağa düştüm, Birlik dileğine ermedim, a dost!..
Şikayet (Almas Yıldırım) Benim de derdim var hakim dinle sen Ömrüm kitabını karalanmış yaz. Geçti otuzsekiz yılım hiç oldu, Kalbimi yüz yerden paralanmış yaz. Yaz, dostları sağır, devranı sarhoş, Yaz, gönlümde çarpan emelleri boş, Sorma nerden gelmiş, nerde vurulmuş, Dağdan dağa çarpmış, yaralanmış yaz. Fuzuli’yi öz aşkımla
Gurbet Mektupları (Almas Yıldırım) Oradaki hemşireme Çoktan oldu almadım, Bacım, senden ne bir mektup ne sorak, Bilsen ne kadar derindir özlemim, Gözlerimde bilsen nasıl tütüyor O söğütlü, çam kokulu toprak!.. Hele bizim o vişneli bahçemiz, O benim nar ağacım, Yerinde durur mu bacım?… Hani ya, sen bu yaz
Ölmek mi? Yaşamak mı? (Almas Yıldırım) Bir an susmak serin toprak altında, Kurtulmak bu sonsuz, ağır zilletten; Zor mu acep Ezrailin pençesi, Daüssıla denen bu güç illetten?!.. Kim dayanır bu içilmez ağuya, Tanrı onu vermesin bir yağıya!.. Verem olsa hükmünü tez bildirir, Ecel gelir solgun yüzü güldürür,
Lanet Şairliğime (Almas Yıldırım) Durma güzel sevgili, okşa beni, sev beni, çoktan beridir ki, ben bir gülüşe muhtacım.. Doğdum doğalı sardı kızıl bir alev beni, Nerde yeşil dileğim, nerde benim amacım.. Neyleyim felek beni mahkum etmiş gurbete, Lânet onun sunduğu ağu dolu şerbete!.. Ben bilirim, bu
Mukaddes İhtilal (Almas Yıldırım) Karanlıkta gözlerim dikilmiş ufuklara, Bir fırtına sesi var, bulutlar gökte dal dal, Açmış doğu bağrını sökecek şafaklara, Kop ey deli fırtına, râşeni gönlüme sal, Ihtilâl istiyorum, mukaddes bir ihtilâl!.. Doğan güneşle kopsun bir akın velvelesi, Görünsün kan köpüklü kısrakların yelesi, Bitsin esir Türklüğün,
Kalk Sevgilim (Almas Yıldırım) Kalk sevgilim, kalk da beni yola vur, Geç kalınsa, yurt başıma çökecek.. Ben artık beklemem, gün doğsun diye, Kim bu bitmez intizârı çekecek?!. Kalk ki yollar uzun, emel uzakta, Bu uğurda ölüm de var, tuzak da. Kalk, sevgilim, kalk da atımı gemle,
Moskova (Almas Yıldırım) Orda hür ülkeleri saran zincirin ucu, Orda piç Neronların ölüm dağıtan gücü, Aldanıp tuzağına düşen her diyâr bilir, Orağı İnsan biçer, çekici öldürücü. Kremlin.. O’nu sorun tarihin yaprağına, Kaç milyon İnsan kanı çilenmiş toprağına, Içtikçe kan istiyor, içtikçe kuduzlaşır, Dikkat!.. Hudutlarında örülü İnsan ağına.
Kızıl Köleler Dünyasına (Almas Yıldırım) Hür İnsanlık haykırdı: Kalksın zulüm, korku, kin!.. Verdi milyonla kurban…Ya gene bu korku ne?.. Milletleri kızıl bir orakla biçmek için, Hortlayan barbarlığın eskisinden farkı ne?.. Dünya gene tersine döner, serhoş mu bilmem, Kanlı bâdirelerle eğlenmek hoş mu bilmem, Bunca çekilen emek beyhûde,
Garip Kuşum (Almas Yıldırım) Garip kuşum bu gelişin nereden Uçup geldin hangi dağdan dereden Ben anlamam göğsündeki yaradan Beyhudedir bende merhem arama Merhem olsa koyarım öz yarama. Kim dost ola yarama ilişe Bir es bulsam öz derdimi bölüşe Gel aldanma yüzümdeki gülüşe Dal ruhuma geçirdiğim ahi gör