İstiklâl Marşı’mız 88 Yaşında! Bağımsızlığımızın sembolü olan İstiklâl Marşı‘mız bundan tam 88 yıl önce yani 12 Mart 1921 yılında TBMM’de kabul edilmiştir. Yeni kurulan devletimizin bir “Milli Marş” yazılması hususunda Büyük Millet Meclisi’nin altı ay müddet vererek açtığı İstiklâl Marşı Müsabakası’na değişik şairler tarafından tam 724 şiir gönderilmiştir. Bunlar
Mehmet Akif Ersoy (Hayatı – Biyografisi) 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona “Rağıyf” adını vermiş, ancak bu yapay kelime anlaşılmadığı için çevresi onu “Âkif” diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk’un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı’dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih’te Emir Buharî
Safahat (M. Akif Ersoy) Kitabın Adı : Safahat Kitabın Yazarı : Mehmet Akif Ersoy Kitabın yayın evi : İnkılap Kitabevi, 1999 Kitabın Özeti Mehmet Akif, hem bir şair, hem bir yazar; hem de hatiptir.Bir taraftan Sırat-ı Müstakim ve Sebilü’r-Reşad’daki makaleleri, şiirleri, çevirileriyle, diğer taraftan vaazlarıyla halkı toparlanmaya ve düşmana
Mehmet Akif Ersoy (Görüntülemek istediğiniz başlığa dokunun…) Mehmet Akif Ersoy‘un Hayatı Mehmet Akif Ersoy (Hayatı) Şiirlerinden Örnekler Ahiret Yolu Atiyi Karanlık Görerek, Azmi Bırakmak… Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? Bir Gece Birlik Birlik Bağı Bülbül Canan Yurdu Cenk Marşı Çanakkale Şehitlerine Durmayalım Edirne Fatih Camii Fatih Kürsüsünden Seçmeler
Mehmet Akif Ersoy (Hayatı) 1873’te İstanbul’da doğdu. 27 Aralık 1936’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. 4 yaşında Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladığı eğitimini Fatih Merkez Rüştiyesi’nde sürdürdü. Ardından Mülkiye Mektebi’nin idadi (lise) bölümünü bitirdi. Babasından Arapça öğrendi. Fatih Camii’nde İran edebiyatı okutan Esad Dede’nin derslerini izledi. Farsça ve Fransızca öğrendi.
Ahiret Yolu (Mehmet Akif Ersoy) sokakta sâde bir ‘âmîn! ‘ sadâsıdır gidiyor: mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor. basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût, başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût; denildi: ‘fâtiha! ‘; âmîni kestiler bu sefer, göğüsler inledi, derken, açık duran eller, hazîn alınları bir kerre
Atiyi Karanlık Görerek, Azmi Bırakmak… (Mehmet Akif Ersoy) Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak… Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’ Davransana… Eller de senin, baş da senindir! His
Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? (Mehmet Akif Ersoy) Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam, Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize? Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı, Aynı milliyetin altında tutan islam’ı, Temelinden yıkacak zelzele,
Bir Gece (Mehmet Akif Ersoy) On dört asır evvel yine bir böyle geceydi Kumdan ayınon dördü bir öksüz çıkıverdi Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi Nerden görecekler göremezlerdi tabi Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi Bir kere de ma’mure-i dünya
Birlik (Mehmet Akif Ersoy) Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz; Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun, Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa, Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, Bu altımızdaki yerden
Birlik Bağı (Mehmet Akif Ersoy) Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir Varsa şayet söyleyin bir parçık insafınız Böyle kansızmıydı haşa kahraman eslafınız Böyle düşmüşmüydü herkes ayrılık sevdasına Benzeyip şirasesiz bir
Bülbül (Mehmet Akif Ersoy) Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım; Nihâyet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden kaçmak isterken sular zâten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl… Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor
Canan Yurdu (Mehmet Akif Ersoy) Eyvah! sevgilininyurdu ıssız kalmış Ayak bastığı heryer kırgın bir mezar olmuş İçindeki ahenk uçmuş da Ses seda kalmamış yuvada Yer yer gömülü durur emeller Sanki kıyamet gününü beklerler… Ya rab! niye böyle bir yığın toprak Olmuş yatıyor o temiz saha? Ya rab! niçin
Cenk Marşı (Mehmet Akif Ersoy) Ey sürüden arkaya kalmış yiğit Arkadaşın gitti haydi sen de git Bak ne diyor ceddi şehidin işit Haydi git evladım uğurlar ola Haydi git evladım açıktır yolun Zalimlere karşı bükülmez kolun Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun Uğurun açık olsun uğurlar ola.
Çanakkale Şehitlerine (Mehmet Akif Ersoy) Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’ Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Durmayalım (Mehmet Akif Ersoy) Sa’di diyor ki: ‘Bir gece biz kervan ile Ağır ağır gitmekte iken yolumuz düştü bir çöle. Hızla geçmek için o korkutucu ıssız çölü, Bütün yolcular istirahati feda ederek, Gitmektelerdi.Bir aralık bende yürümeye güç Hiç kalmamış ki düşmüşüm artık uykuya yenik. Avare bir yolcuyu bekler
Edirne (Mehmet Akif Ersoy) Edirne kal’asıdır gördüğün hisar-ı mehib Şu zirvesinde biten simsiyah ağaç da salib Murad-ı evveli koynunda gezdiren tepeler Nasıl rüku ediyor Ferdinand’a bak bu sefer Bizim midir sanıyorsun şu yükselen bayrak? Çeken Savof, Lala Şahin değil kuzum, iyi bak Edirne! İşte o islamın ahenin suru Edirne!
Fatih Camii (Mehmet Akif Ersoy) Eğildi sonra o dağlar huzurunda ALLAH’ın Kapandı secdeye sonra korkusuyla ALLAH’ın İnayetiyle ALLAH kaldırınca herbirini Semaya doğru o dağlar da açtı ellerini O anda yüreklerden öyle dehşetli bir feryat koptu Ki ruhum sonsuza dek hatırlayacak bunu! Kesildi bir aralık inleyen hüzünlü sesler… Ne
Fatih Kürsüsünden Seçmeler (Mehmet Akif Ersoy) Birinci zumreyi teskil eden zavalli avam, AVAM: Halktan ilmi irfani Biraksalar devam edecek tatli uykusuna devam. az olan kimse Bugun nasibini yerlestirince kursagina; ‘Yarin’ nedir? Onu bilmez, yatar donup sagina. Yikilsa ars-i hukumet, tikilsa kabre vatan, KABR: Mezar Vazifesi degil;
Gitme Ey Yolcu… (Mehmet Akif Ersoy) Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki? Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki! Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu Nereden