Sultan Yalısı (Mehmet Akif Ersoy) Cosar avizeler atrık köpürür kandiller Bu ışık çağlıyanından bütün afak inler Yalının cephesi baştan başa nur Nim açık pencereler reng ü ziyadan mahmur Al, yeşil mavi fenerlerle donanmış kıyılar Serv-i siminler atılmış suya titrer par par Dalgalardan seken üç çifte kayıklar sökerek
Süleymaniye Kürsüsünden Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var! Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru: Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru. Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının; Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın; Sanki zincirdekiler hep boşanır
Şark (Mehmet Akif Ersoy) Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb’ın kanlı kâbusu, Asırlar var ki, İslam’ın muattal, beyni, bâzusu, “Ne gördün, Şark’ı çok gezdin? ” diyorlar. Gördüğüm yer yer Harap iller, serilmiş hânümanlar, başsız ümmetler, Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar, Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar,
Şehitler Abidesi İçin (Mehmet Akif Ersoy) Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde, Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler. Hakk’ın bu veli kulları taş türbeye girmez; Gufrana bürünmüş, yalınız Fatiha bekler. |» M. Akif Ersoy Sayfasına Dön! « |
Tebrik (Mehmet Akif Ersoy) Gökten ay parçası halinde, o rahmet güneşi, İndi afaka bu akşam, bu mübarek akşam. Ebedi kandili yaktıkça, Huda’dan dilerim, Parlasın dursun o iman senin alnında, Paşam! |» M. Akif Ersoy Sayfasına Dön! « |
Tek Hakikat (Mehmet Akif Ersoy) Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyadan, Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; Sade, i’lanı çekilmez bu acaib aşkın! |» M. Akif Ersoy Sayfasına Dön! « |
Uyan (Mehmet Akif Ersoy) Baksana kim boynu bükük ağlayan. Hakkı hayatındır senin ey müslüman, Kurtar artık o biçareyi Allah için. Artık ölüm uykularından uyan. Bunca zamandır uyudun kanmadın, Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın. Çiğnediler yurdunu baştan başa. Sen yine bir kerre kımıldanmadın. Ninni değil dinlediğin velvele, Kükreyerek
Ümidin Her Zaman Haib (Mehmet Akif Ersoy) Ümidin her zaman haib, nasibin daima nekbet; Hayatın geçti hüsranlarla ey gün görmeyen millet! Ne devletsiz başın varmış, ne mel’un tali’in, hayret! Muebbed bir hayat ummuş da içmiştin.. Fakat seyret: Nasıl zehr oldu birden diktigin sahba-yı hurriyet! Meğer altüst olurmuş
Yar Rab, Bu Uğursuz Gecenin Yok mu Sabahı? (Mehmet Akif Ersoy) Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı! Nûr istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun! ‘Yandık! ‘ diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun! Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında, Yâ Rab, o cehennemle bu
Zulmü Alkışlayamam (Mehmet Akif Ersoy) Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!… -Boğamazsın ki! -Hiçolmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı