27 Nisan 1920 (Hüseyin Nihal ATSIZ) Birinci Cihan Savaşı sonlarında Moskof Çarlığı’nın yıkılmasıyla kurulan Azerbaycan Türk Devleti, 27 Nisan 1920’de komünist Ruslar tarafından istilâ olunarak ortadan kaldırılmış, bu sırada Moskoflar’ın her girdiği yerde âdetleri olan kırgınlar, yağmalar ve vahşetler bol bol yapılmıştı. Azerbaycan, Türkiye’yi kuran Türkler’in ilk yığınak
Başvekil Saraçoğlu Şükrü’ye Açık Mektup (Hüseyin Nihal ATSIZ) Sayın Başvekil, Hem Türkçü, hem de başvekil olduğunuz için size bu açık mektubu yazıyorum. Yalnız başvekil olsaydınız bunları yazmak emeğine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir başvekile hitap etmenin ne kadar boş olduğunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız yine yazmaya lüzum
Başvekil Saraçoğlu Şükrü’ye İkinci Açık Mektup (Hüseyin Nihal ATSIZ) Sayın Başvekil, Orhun’un mart sayısında size hitaben yazdığım açık mektup Türkçü çevrelerde çok iyi karşılandı. Yurdun türlü bölgelerinden aldığım mektuplarla telgraflar büyük bir efkârıumumiyeye tercüman olduğumu bana anlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karşıladığınızı biliyorum. Orhun’u okuduğunuz zaman
Mantık Şaheserleri (Hüseyin Nihal ATSIZ) Halk Partili üç mebus, Bülent Ecevit, Ali İhsan Göğüş ve Coşkun Kırca, Millet Meclisi Başkanlığına bir kanun teklifi sunarak “Bakanlar Kurulunun yabancı memleketlerde basılmış eserlerden sakıncalı bulduklarını yurda sokmama yetkisi”nin kaldırılmasını istemişler. Bu yetki anayasada kabul edilen hürriyetlerle bağdaşmıyormuş. Adalet Partili mebus Gökhan Evliyaoğlu
İlericiler (Hüseyin Nihal ATSIZ) Disiplin, medeniyetin getirdiği bir davranış şeklidir. Medeniyetin doğurduğu meseleler birçok fedakarlığı gerektirdiğinden insanlar hürriyetlerinden, haklarından ve çıkarlarından vazgeçmek suretiyle bu disipline uyarlar. Bugünün medeniyetinde romantik hürriyet yoktur. Hürriyet yalnız vicdanlarda ve kafaların içindedir. Davranış hürriyeti geri kalmış toplumların işidir. Hürriyetin sınırsızlığı ise ancak hayvanlara mahsustur.
Kazakistan’da Bulunan Mezar (Hüseyin Nihal ATSIZ) Türk Tarih Kurumu tarafından üç ayda bir yayınlanan Belleten’in Temmuz 1969 tarihli 131. sayısında (427. sayfada) “Milâttan Önce Dördüncü Yüzyıla Ait Türkçe Yazıtlar Bulundu” başlıklı kısa bir haber vardı. Tass Ajansı’nın Alma Ata kaynaklı bir haberinde bu yazıtlarda yapılan incelemelere göre bunların Milâttan
“Altın Elbiseli Adam” Hakkında Yeni Bilgiler (Hüseyin Nihal ATSIZ) Ötüken’in eski sayılarından birinde, Sovyetler Birliğine dahil Türk Kazakistan Cumhuriyeti’nin başkenti Alma-Ata şehrine 50 kilometre uzaktaki Esik kasabası yanında bulunan bir mezardan ve bu mezardaki “Altın Elbiseli Adam”ın cesedinden bahsolunmuş tu. Almanya’da bulunan Kazak Türkleri’nden Hasan Oraltay beğ, altın Elbiseli
Sosyal Yüzsüzlük (Hüseyin Nihal ATSIZ) Bir milletin dertlerini açık yürek ve iyi niyetle konuşmak varken, eksikliklerle yanlışları yurtseverlik duyguları içinde tenkid etmek dururken her konuyu, her çareyi yalnız kendisi bilirmiş gibi tavır takınıp da kendisi gibi düşünmeyenlere hınçla, kinle saldıran, iftira atan o türedi yok mu, işte vatan haini,
Askerlik ve Disiplinli Millet (Hüseyin Nihal ATSIZ) Türkçülüğün kendisine has bir dünya görüşü vardır. Realist olan Türkçülük “Yaşamak için kavga” kanununun, sonuna kadar devam edeceğine inandığından askerliğe karşı saygı duymakta ve ırkımızın askerî millet olmak geleneğini geliştirme amacını gütmektedir. “Artık savaş olmıyacak” gibi uyuşturucu telkinlerin, millî savunmamızı, gevşetmesi bakımından
Düşmana Taviz Verilmez (Hüseyin Nihal ATSIZ) Taviz bir fedakârlıktır. Ancak dosta karşı yapılır. Düşmana verilen taviz bir nevi yenik düşmeden başka bir şey değildir. Taviz hangi düşmanı isteğinden vazgeçirmiş, hangi taviz veren kazançlı çıkmıştır ? Zaman kazanmak üzere geçici bir zaman için verilen taviz, taviz değil, karşı
Düşmanlara Koz Veriliyor (Hüseyin Nihal ATSIZ) 27 Mayıs 1960’tan sonraki ayların birinde, durumun Türkiye için siyasi bakımdan pek sağlam gözüktüğü bir sırada, Kıbrıslı bir öğrenci bana: “Rumlar yakında Türkler’e karşı harekete geçeceklerdir” demişti. Tecrübesiz bir gencin bu kanaatine katılmamış, bunu nerden çıkardığını sormuştum. Çünkü o zaman Ada’da ne 10.000
Kim milli kahramandır? (Hüseyin Nihal ATSIZ) Kahramanlar tarihin her çağında saygı görmüş; her zaman her yerde kahramanlar yetişmiştir. Kahramanlık insan erdemlerinin en yücesidir. Milletlerin de kahramanları sayısınca itibar kazandığı ve dayanıklı olduğu bilinen gerçeklerdendir. Fakat sadece “kahraman” olmakla “milli kahraman” olmak arasında fark vardır. “Milli kahraman”, tesirini daha
Türkçülere Birinci Teklif (Hüseyin Nihal ATSIZ) Türkçülüğü nazariye olmaktan kurtarıp hayata tatbik edebilmek için artık daha hızla harekete geçmeliyiz. İlk düşüneceğimiz şey Türkiye’de Türk kültürünü hakim kılmak, yabancı tesirleri silkip atmaktır. Bunun için her sayımızda Türkçülere teklifler yapacak ve tekliflerimizi kendimiz de titizlikle tatbik edeceğiz. Bugün ileri sürdüğümüz birinci
Türkçülere İkinci Teklif (Hüseyin Nihal ATSIZ) Elifbemizin dördüncü harfi “Ç” dir. Böyle olduğu halde hemen her yerde, bir şeyin maddeleri harflerle sıralandığı zaman a, b, c, d sırası takip olunuyor. Böylelikle yine Fransız alfabesi sırasını takip ederek yabancı kültürün tesiri altında kalıyoruz. Meselâ okullarda çok şubeli sınıflar a, b,
Türkçülere Üçüncü Teklif (Hüseyin Nihal ATSIZ) “Şark”, “garp”, şimal”, “cenup” kelimelerinin Türkçeleri okul kitaplarında “doğu”, “batı”, kuzey”, “güney”olarak geçmektedir. Biz de bunu kabul ediyoruz. “Doğu” ve “Batı” eskiden beri biliniyordu. “Kuzey” ve “Güney” kelimeleri de uydurma değil, Anadolu’da kullanılan sözlerdir. “Şimal” anlamına gelen “kuz” ve “tüney”, “cenup” anlamına da
Türkçülere Dördüncü Teklif (Hüseyin Nihal ATSIZ) Türkçe’yi başka dillerden ayıran bir hususiyet sıfat tamlamalarında sıfatın mutlaka isimden önce gelmesidir: Büyük ırk, yiğit asker, bir okul, beşinci alay gibi… Bundan dolayı biz de aynı adı taşıyan hükümdarları birbirlerinden ayırmak için, sıfatları başa getirerek “Birinci Mehmed”, “İkinci Murad”, “Üçüncü Selim” deriz.
Sessiz Hizmet (Hüseyin Nihal ATSIZ) Demokrasiyle idare olunan memleketlerde partiler arasındaki didişme, millete yapılan hizmetleri büyük gürültü ile ilân ederek vatandaşlara anlatmak sonucunu vermektedir. Maksat oy kazanmak olduğu için her hizmet, vatandaşa, olduğundan daha büyükmüş gibi gösterilir, bunun için de hizmetlerin gürültüyle açığa vurulması gibi bir âdet doğar.
Üç Rejim (Hüseyin Nihal ATSIZ) Bugün dünyada başlıca üç rejim var: Demokrasi, faşizm, komünizm. Bunları birer terim olarak kullanıyorum. Çünkü faşizm, nasyonal-sosyalizm ve falanjizm birbirinden biraz farklı ve milli sistemler olduğu halde ana prensipleri benzediği için hepsine birden faşizm diyorum. Komünizmi de umumiyetle sol cereyanları anlatmak için kullanıyorum. Komünizmin