Uyak(Kafiye) Örgüsü Düz Uyak Art arda sıralanan mısraların uyaklı olmasıdır: aaaa, aaab, aabb… Ellerim takılırken rüzgârın saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık Yalnız arabacının dudağında bir ıslık a – saçına – ına = Redif a – yamacına – aç = Tam kafiye b
ŞiiRDE ŞEKiL ÖZELLiKLERi Mısra (Dize) Şiiri oluşturan satırlara denir. Beyit iki dizeden oluşan nazım birimidir. Şiirde Ölçü Hece Ölçüsü Dizelerdeki hece sayısının eşitliğine dayanır. Aruz Ölçüsü Hecenin açık ya da kapalı olması durumudur. Sonu sesli harfle bitenler açık hece, sessiz harfle bitenler kapalı hecedir. Serbest Ölçü Dizelerle ölçü ve
Güney Azerbaycanlı Kardeşimizden Türkçe Sitemi Türkiye’de pek az kimsenin haberdar olduğu dış Türkler, birçok yazı ve paylaşımımızda belirttiğimiz üzere Türk Ulusu için vazgeçilmez ve yegane kurtuluş yoludur. Doğu Türkistan‘da Uygur TÜRKlerinin zalim – komünist Çin’e karşı verdikleri var olma savaşı; Güney Azerbaycan Türklerinin İran‘daki Farslaştırma çabalarına karşı koyuşu ve
Bahtiyar’ın Ardından Yetim kalmış şiirler Azerbaycan ilimde Bir uluca şairin uçmağa göçü vardır. O ki ağızlara bal, şerbet Türk’ün dilinde O ki Türk’tür, Türkçüdür bu yüzden bahtiyardır. İnlediniz yıllarca Moskof’un zulmü ile Nice düşündüğünü yazamamıştır elin. Yıldırmamıştır seni, O; en insafsız bile Yıldırmadı soysuz ve kâfir dölü Stalin. Senin
İstek Bir umman gizlenmiş bendeki özde, Gözünle gözüme dal istiyorum. Su misali aksın, bağını çöz de, Saçını omzundan sal istiyorum. Kâh kül eyle… Kâh buz eyle, kâh kül eyle. Beni yakan saçlarından, Perçem eyle, kahkül eyle. Ne gece yarısı ne öğlen vakti, Ayrılık olmasın dileğim tekti. Yüzünü görmeyi bak,
Şiir Sevmeyen Sever mi? Birçok insan şiir sevmediğini söylemektedir. Bence onlar şiiri sevmediklerinden değil şiirin büyüleyici dünyasına giremedikleri için böyle düşünüyorlar. Okudukları şiirlere bir anlam yükleyemedikleri, şiirin duygu denizinde yüzemedikleri, yaşamsal birikimleri ile şiirle bütünleşemedikleri için şiiri sevmediklerini sanıyorlar. Oysa şiir insan demektir, insanın iç dünyasındaki sınırlanamayan duyguların çarpışmasıdır.
Kabus Onurumuz yitirilen; Sahip çıkmak zormuş gibi… İhanetle bitirilen, Beş bin yıllık bir düş gibi… İnançlar tam, gayret yarım, Tarihtedir anılarım; Her asırda destanlarım, Bir yokmuş bir varmış gibi… Turan yurtta batı-doğu, Yaşamalı altın çağı, Fakat nice kahpe yağı, Etrafımı sarmış gibi… Kimi dinler, kimi anlar? Bu devirde yaşayanlar.
Esiyordu Tuğ Esiyordu tuğ, törenin gölgesinde. Esmesinde tunç yollar akıyor Tanrı Dağı’na. Koşuyordu atlar, Suskunluğun asiliği yelelerinde, Taşıyorlardı sırtlarında akınları, od yurduna. Otağlar kuruluyordu kara ve ak. Konukluğunu yaşıyordu budun, ötelenmiş düşlerde Bozkır yaşama bulanıyordu, Boz toprak ise Araz’a, Hazar’a… Issık çalıyordu kopuzlar, Susmuyordu ozanların korkut yüreği. Söyleniyordu, “Mete”
16. Hazar Şiir Akşamları Şiir sevdalılarından takip edenler bilirler, Elazığ‘da 1992’den beri her yıl “Hazar Şiir Akşamları” düzenlenir. Türk dünyasının birçok yerinden gelen birçok şairin buluşmasını sağlayan şiir akşamları, her yıl büyük bir coşku içinde yapılır ve Türk’ün sözü şiirlerle sunulur dizelere susamış gönüllere… 1992 yılında, birkaç edebiyat gönüllüsü
Büyük Ozan: “Aşık Veysel“ Bir yaşam düşünün ki, annesinin inek sağmaktan dönerken yolda doğum yapmasıyla başlıyor; henüz dünya güzelliklerini görmeye başladığı yedi yaşında gözlerini kaybederek devam ediyor; yaptığı evlilikte de yüzü gülmeyerek eşi kaçırılıyor; annesi, babası ve çocukları ölüyor… Bu kadar büyük sıkıntılar geçirerek “Bu kadarını hak ediyor muyum?”
Sizin Yazılarınız / Şiirleriniz Düz yazı ve şiir yarışmasını sormaca sonuçlarından ötürü yapamayınca, Mehmet Ertuğrul kardeşimiz yorumunda konukların yazılarının veya şiirlerinin yayımlanabileceği bir bölüm hakkında öneride bulunmuştu. Ben de daha önceden böyle bir bölüm açmayı düşünmüştüm; fakat araya başka şeyler girince unutmuştum. “Şiir – Öykü – Roman” bölümü altına
Yarışma Hakkında Uzun süredir bütün yaş gruplarının katılabileceği, ödüllü bir düz yazı / şiir yarışması düzenlemeyi planlıyorduk. Birçok arkadaşımız yorumlarıyla özellikle “şiir yarışması” yapılmasını istiyordu. Katılımın olup olmayacağı konusunda kuşkulu olduğum için, bir sormaca düzenleyip sormak istedik. Sorduk, sormaz olaydık. Sonuçlar, yine acı bir gerçeği resmen yüzümüze çarptı. Gerçekten
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Beyitler (Aşkla İlgili Beyitler) Üdik otı tutunup öpke yürek kagrulur Özüm mening budursın otı anıng çaklanurAşk ateşi tutuşunca ciğer yürek kavrulur; Benim özüm bıldırcın, onun aşk ateşinde döner. Köngli köyüp kanı kurıp ağzı açıp katgurar Sızgurgalır üdikler essiz yüzi burkurar Gönlü yanar, kanı kurur; ağzını
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Savaş) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle vı çuvaş kuruldı Tuğum tikip uruldı Süsi otun uruldı Kançuk kaçak ol tutar Hakan otağı kuruldu Tuğ dikildi kös vuruldu, Düşman ot gibi biçildi Beği benden nasıl kaçar? Eren arıg örpeşür Öçin kekin irteşür Sakal tutup tartışur Köksi
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Alp Er Tonga Sagusu) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Alp Er Tonga öldi mü İsiz ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur Alp Er Tonga öldü mü, Kötü dünya kaldı mı, Zaman öcün aldı mı Artık yürek yırtılır. Ödlek yarag közetti
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Ağıt) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Erdi aşın taturgan Yavlak yagıg katargan Boynın tutup kadırgan Bastı ölüm agtaru Konuk doyuran idi, Düşman püskürten idi, Boynun tutup kıran idi; Ölüm bastı, yere çaldı. Erdi aşın taturgan Yavlak yagıg kaçurgan Ograk süsin kaytargan Bastı ölüm ahtaru
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Bahar Geldi) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Yay baruban erküzi Aktı akm munduzı Togdı yaruk yulduzı Tıngla sözüm külgüsüz Bahar geldi, kar suları Aktı delice selleri; Doğdu seher yıldızı, Dinle sözüm, gülünmez. Ağdı bulıt kükreyü Yağmur tolı sekriyü Kalık anı ükriyü Kanca barur
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Kış ile Yazın Atışması) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Kış yay bile tokuştı Kıngır közün bakıştı Tutuşkalı yakıştı Utgalı mat ograşur Kış ile yaz döğüştü, Düşman gözle bakıştı, Tutuşmak için yaklaştı, Yenmek için uğraşır. Yay kış bile karıştı Erdem yasın kurıştı Çerig tutup küreşti
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Kurt Peşinde) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Kiçe turup yorır erdim Kara kızıl böri kördüm Katıg yanı kura kördüm Kaya körüp baku ağdı Gece kalkmış yürüyordum, Kara kızıl börü gördüm, Sert yayımı kuradurdum, Kurt görüp tepeden ağdı. Ikılaçım erig boldı ‘Erig bolgu yeri kördi Bulıt örüp
Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler (Aşk) Karahanlı Türkçesiyle Türkiye Türkçesiyle Könglüm angar kaynayu İçtin angar oynayu Keldi manga boynayu Oynap meni argarur Gönlüm coşar kaynaşır, Evde onunla oynaşır; Gelip üstüme nazlaşır, Oynayıp beni yoruyor. Bardı közüm yarukı Aldı özüm konukı Kanda erinç kanıkı Ümdi udin odgurur Gitti gözüm