…Türk Yazarlar ve Şairler… (Görüntülemek istediğiniz yazar/şair’in adına veya resmine dokunun.) Ahmet Hamdi Tanpınar Arif Nihat Asya Esat Mahmut Karakurt Hüseyin Nihal Atsız Hamdullah Suphi Tanrıöver İsmail Gaspıralı Mehmet Fuat Köprülü Nihad Sami Banarlı Mehmet Emin Yurdakul Mehmet Akif Ersoy Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu Necip Fazıl Kısakürek Ömer Seyfettin
Mehmet Emin Yurdakul (Görüntülemek istediğiniz başlığa dokunun…) Mehmet EminYurdakul’un Hayatı Mehmet Emin Yurdakul (Hayatı) Şiirlerinden Örnekler Benim Ömrüm Benim Şiirlerim Bırak Beni Haykırayım Cenge Giderken Şair Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir… |» “Yazarlar ve Şairler” Sayfasına Dön! « |
Mehmet Emin Yurdakul (Hayatı) 13 Mayıs 1869’da İstanbul’da doğdu. 14 Ocak 1944’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Milli Edebiyat ve Türkçülük akımının önde gelen temsilcisi. Mektebi Mülkiye’nin idadi bölümünden ayrıldı. Devlet memuru oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. Şiirleriyle İstanbul hükümetini eleştirince 1907’de Erzurum rüsumat nazırlığına atanarak
Benim Ömrüm (Mehmet Emin Yurdakul) Genç çağdaydım, kendimi bir dikenli yolda buldum; Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından. Felâketler topladım, Anadolu dağlarından; Uzun sazlı Âşıklar diyarında şair oldum. Ezgi koydum, âhlarla, figanlarla Türk şi’rine, Öz dilimle haykırdım, “Ey milletim, uyan!” diye; Viran yurdun dolaştım, bir şehrinden
Benim Şiirlerim (Mehmet Emin Yurdakul) “Sen kalbsizsin; hani senin gençliğin hayatı? “Aşklarım mı? Bir nefeste solabilen bu şeyler, “Bir yanar-dağ ateşiyle kömür gibi karardı; “Şimdi ise yerlerinde bir sıtmalı yel eser. “Evet, benim her şi’rimde yılan dişli diken var; “Sizler gidin bal verecek yeni açmış gül
Bırak Beni Haykırayım (Mehmet Emin Yurdakul) Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum; Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya îman var; Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar; Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum. Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez; Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez. Bırak
Cenge Giderken (Mehmet Emin Yurdakul) Ben bir Türk’üm dinim, cinsim uludur Sinem, özüm ateş ile doludur İnsan olan vatanının kuludur Türk evlâdı evde durmaz, giderim. Bu topraklar ecdâdımın ocağı Evim köyüm hep bu yurdun bucağı İşte vatan! İşte Tanrı kucağı! Ata yurdun evlât bulmaz, giderim.
Şair (Mehmet Emin Yurdakul) Öc Şâiri’ne Tarih nankör değildir, bir hizmeti unutmaz; İstikbâlin vicdânı aşk istemez, kin tutmaz. Bana yirmi yaşımda ateş saçan bir sevdâ, İlk şi’rime altundan kanad veren o hulyâ Ak saçlarım altında yine alev saçacak. Milletinin ruhuyle feryad eden bir dudak O
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu (Görüntülemek istediğiniz başlığa dokunun…) Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun Hayatı Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu (Hayatı) Şiirlerinden Örnekler Ağın Ardından Asımın Nesli Uyan Ey Türk Oğlu ! Türkmen Ağam Senin Yüzünden Özmenem Önkuzu Nene Hatun… Meydan Mamak’ta Malazgirt Marşı Kahramanlık Türküsü Haydi Uyan Gün Sazak Fatih’le Hesaplaşma Not:
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu (Hayatı) Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun hayatını, onunla yapılmış bir söyleşiden alıntılayarak, şairin hayatını kendi ağzından daha doğru olarakçıkarabiliriz. Soru : Şiire nasıl başladınız? Niçin ve nasıl devam ettiniz? Cevap : Şiire 11 yaşında başladım. İlkokulun 4. sınıfında idim. O yıl Erzincan zelzelesi olmuştu, ilk şiirimi, Erzincan zelzelesi
Ağın (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Bunca güzel sevdik, fakat hiçbiri, Ağın dedikleri yar gibi değil. Çok meyva devşirdik bağdan bahçeden, Onun bağrındaki NAR gibi değil. Ey ak-ın, yeşilin, morun aşığı, Ey gönül tahtının son yakışığı, Yıldızın, güneşin, ayın ışığı, Senin yüzündeki NUR gibi değil. Gönül yeşilinden aldı
Ardından (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Burada baş sağlığı, orada gözler aydın; Íki ayrı dünyada iki ayrı tören var. TANRI katından gelen bir yüce buyruk üzre, Aramızdan ansızın çadırını deren var. Orada ecdat ruhu sadümanlık içinde Burada tamu içre gönüllerde boran var. Eksilmiş bir yanımız; çarpılmış gibiyiz hep TANRI korusun
Asımın Nesli (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Sakarya’nın kan fışkıran toprağından yoğrulup Unutulmuş pınarlardan doldurulan testiler… Azgın kuzey yellerinin ateşinde kavrulan Bağırlardan, dudaklardan susuzluğu kestiler. Her birinden bölük bölük yumaklanan bulutlar Şol Ebabil kuşlarınca kanatlanıp, estiler… Haykırdılar…Can bölünmez, et tırnaktan ayrılmaz! .. Bozkurt olup, çakalları inlerinde bastılar. En kudurgan namlulardan
Uyan Ey Türk Oğlu ! (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Er meydanlarından çekilir oldun Çorak iklimlere ekilir oldun Eğilmek bilmezdin bükülür oldun… Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene? Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene? Boşaldın boşaldın.. Dolabilmedin, Gidişin o gidiş.. Gelebilmedin… Döktüğün kanları alabilmedin… Şah damarlarına yapışan kene
Türkmen Ağam (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Dağlar dağımdır benim Gam ortağımdır benim Söyletme çok ağlarım Yaman çağımdır benim.’ Dündar Taşer’in büyük hâtırasına… İşit beni, dinle beni, duy beni… Eylendirmez dügün, dernek, toy… beni. Yar beni hey… dil beni hey..oy beni… Dündar Ağam, bizi koyup gitti bil! … Uçmağ
Senin Yüzünden (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Taşı aş diye yedirdiler senin yüzünden Boğazımıza dizildi taştan lokmalar. Ve yalnız zehir İçtik su diye yudum yudum senin yüzünden… Halimizi hatırımızı soran olmadı. Kırk katır mı kırk satır mı diye sordular hep; Katırla satır arasında gidip gelirken, katıra bindirip satırı indirdiler.
Özmenem (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Öz menem! … Öz menem! … Onlar kabuk…öz menem! .. Sen yelde savrulan kül.. Yüreklerde köz menem! .. Ülkü uğruna şehid Men Süleyman Özmen’ em! .. Ne Kafkasya ne Prut Şu bin yıllık anayurt! Kurşunlanan bir Bozkurt, Çıkarılan göz menem! .. Dinmez gönül sancımız,
Önkuzu (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Kuzu yürür… kuzu yürür… Önde Önkuzu yürür… Kuzular meledikçe Gönlüme sızı yürür!… Önkuzu hey!… Önkuzu!… Önde gider Önkuzu… Bu bayrak düşmez yere Ölmedikçe son kuzu!… Dursun adı… Dursun adı… O gitti, dursun adı. Dillerde türkü olsun, Yürekte vursun adı!… Kuzular koç olacak, Toy, düğün,
Nene Hatun… (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Tâze gelin iken onsekizimde İki göğcek bala iki dizimde Ve iki damla yaş iki gözümde Doksan üç gününden hatırladığım. Ruhumun sururu oğlumla kızım Mürvetim, devletim, sevincim, sızım… İki can yoldaşım, Elifle, Kâzım.. Şaçlarını tel tel ıtırladığım. Komazlar ki çifte kuzu meleye
Meydan (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu) Şu yeryüzü er meydanı Gönül sevmez her meydanı Yüreksize yorgan döşek, Koç yiğite ver meydanı. Başbuğlar tuğ kaldıranda, Atlar dizgin dolduranda, Malazgirt’te, Çaldıran’da Sakarya’da gör meydanı. Kaytan bıyık bura bura Gakkoş, Dadaş sıra sıra Elaziz’de Çay’da Çıra, Erzurum’da bar meydanı. Ey