Sen, Sen, Sen… (Yavuz Bülent Bakiler) Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter.. Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter.. Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta
Turan (Yavuz Bülent Bakiler) -Sadık Kemal Tural kardeşimize- Ben Altay dağlarından koparak geldim Yüreğimde Türkistan’dan binbir nakış var. Çok şükür aslım da neslim de belli. Türküm müslümanım o dağlar kadar. Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum. Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim. Büyüdü benimle mübarek yurdum.
Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem ! (Yavuz Bülent Bakiler) Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye. Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye! O tezek topladığım kırlar, yaylalar… Başına oturduğum, yemek yediğim atandır. Türkiye’m, anayurdum, sebebim, çarem… Taşına toprağına vurgunluğum bundandır…
Ziya Gökalp (Hayatı) Ziya Gökalp (1876-1924) öncelikle Türkiye’yi Sosyoloji ile tanıştıran kişiydi ve ateşli bir Türk Milliyetçisi olarak sosyolojiyi entellektüel bir temel oluşturmada esas aldı. Mahallî,resmî bir gazetede mesul müdür bir memurun oğlu olan Mehmet Ziya (daha sonra Gökalp) Diyarbakır’da doğdu, orada laik okullara devam etti ve aynı
Ala Geyik (Ziya Gökalp) Çocuktum, ufacıktım, Top oynadım,acıktım. Buldum yerde bir erik, Kaptı bir Ala Geyik. Geyik kaçtı ormana, Bindim bir ak doğana. Doğan, yolu şaşırdı, Kaf Dağından aşırdı. Attı beni bir göle; Gölden çıktım bir çöle, Çölde buldum izini, Koştum, tuttum dizini.
Altın Destan (Ziya Gökalp) I Sürüden koyunlar hep takım takım Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister, fakat bağban nerede? Gideyim, arayım: çoban nerede? II Yüce dağlar çökmüş, belleri kalmış, Coşkun ırmakların selleri kalmış, Hanlar yok meydanda, illeri kalmış, Dü.enler çok ama,
Köy (Ziya Gökalp) Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır Çiftlik değil, yoktur beyi ağası Her köylünün var bir çifti tarlası, Öz evinde o hem bey hem ağa’dır. Hiç kimsenin yarıcısı rençberi Olmaz, ancak olur vatan askeri. Ümmi değil, muallimsiz kalsa da İmamı yok, gene bilir
Lisan (Ziya Gökalp) Güzel dil Türkçe bize, Başka dil gece bize. İstanbul konuşması En sâf, en ince bize. Lisanda sayılır öz Herkesin bildiği söz; Ma’nâsı anlaşılan Lûgate atmadan göz. Uydurma söz yapmayız, Yapma yola sapmayız, Türkçeleşmiş, Türkçedir; Eski köke tapmayız. Açık sözle kalmalı, Fikre ışık
Medeniyet (Ziya Gökalp) Avrupa bir akademi âzaları milletler; Her biri bir nurlu deha, çünkü ayrı harsı var. Avrupa bir darülfünun, hocaları milletler; Her birinin ihtisası, bir örneksiz dersi var. Bu nurlardan biri sönse medeniyyet loş kalır; Derslerinden biri durur, bir kürsüsü boş kalır. Medeniyyet, beynelmilel yazılacak bir kitap; Her
Vatan (Ziya Gökalp) Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır Çiftlik değil, yoktur beyi ağası Her köylünün var bir çifti tarlası, Öz evinde o hem bey hem ağa’dır. Hiç kimsenin yarıcısı rençberi Olmaz, ancak olur vatan askeri. Ümmi değil, muallimsiz kalsa da İmamı yok, gene bilir
Uygur Alfabesi Göktürk Kağanlığı`nın 744 tarihinde yıkılmasıyla onun yerine geçen Uygur egemenliği dönemi kültürel etkinlikler ve gelişmeler yönünden İslam öncesi Türk tarihinin en parlak ve dikkate değer dönemini oluşturur. Çin, Hint ve İran kültürlerinin de etkisiyle kültür hayatına öncelik, renk ve hareketlilik getiren Uygurlar, kağıdı ve matbaayı da alıp
İslamiyetten Önceki Türk Edebiyatı A. Sözlü Edebiyat Destan, koşuk, sagu, atasözleri (savlar) bu dönem ürünleridir. Koşuklarda aşk ve doğa, sagularda ölüm, destanlar da ise kahramanlık konuları işlenmiştir. Bunlarda nazım birimi dörtlük, ölçü ise hece ölçüsüdür. Ulusal Türk Destanları Saka Türklerinin Destanları: Alp Er Tunga Destanı ve Şu Destanı. Hun
Türk yazın akımının gelişimindeki özgün eğilimler Ama burada, yine akım sözcüğüyle nitelenen ve daha çok bir ulusun sanatçılarının değişik arayışlarının yol açtığı kümelenmeler biçiminde ortaya çıkan eğilimleri, sayılan akımlarla eşdeğer tutmamak gerekmektedir. Bunlar, genel olarak sayılan akımlar içinde yer alan, özel olarak da her ulusun kendine özgü koşulları içinde