Durduramadığın Zamana Tutunmak Baharın özlemle beklendiği bir şubat akşamıydı ve dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Pars Bey, pencerenin altında sıcaktan pul pul olmuş kalorifer peteğine sandalyesini yanaştırmış, dışarıdaki hüzünlü manzarayı izliyordu. Çok kasvetli bir havaydı bu Pars Bey için. Dışarıya baktıkça içi sıkılıyor, bir an önce kafasını camdan çekip
Teksasta Oturuyor, Irem’de Uyuyorum; Üstüm Yağmur Altım Çamur ya da Ürün Adlarında Yabancılaşma (Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan) Tanzimat ve daha sonraki dönemlerde edebiyat ürünlerine iki ad birden verildiği olurdu. Vatan Yahut Silistre örneğinde olduğu gibi. Ben de onlara özenerek yazıma iki ad koydum. Biraz da espri katmak istedim. Yabancı sözcüklerin
Yağmur Güzeli (Yavuz Bülent Bakiler) Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince Rüzgarlar esmiyor mu serince Bir sigara yakıyorum efkarlanarak Çıkıp karşıma sen geliyorsun Saçların ıslanmış oluyor “Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden Ellerim boşlukta kalıyor. Bir