3. Selim Han
(Türk Kağanları ve Sultanları)
(1. Kaynak)
Osmanlı sultanlarının yirmi sekizincisi ve İslam halifelerinin doksan üçüncüsü. 24 Aralık 1761′ de Topkapı Sarayı’n da doğdu. Şehzadeliğin de, en değerli hocalar elinde mükemmel bir eğitim ve öğretim görerek yetiştirildi. Yüksek din ve fen ilimleri, Arapça ve Farsçayı öğrendi. Amcası Birinci Abdülhamid devrinde hükümdarlık sırasının kendisine de geleceğini düşünerek, Avrupa devletlerinin siyasetini, idari ve askeri eşkilatlarını öğrenmeye çalıştı. Amcasının vefatı üzerine 28 Mart 1789′ da tahta çıktı.
Üçüncü Selim Han’ ın hükümdar olduğu sırada Osmanlı-Rus ve Avusturya harpleri devam etmekteydi. Bilhassa Kırım’ ın Moskof işgaline düşmesi dolayısıyla Selim Han çok üzülüyordu. Hazmedemediği bu durumu bir an önce düzeltmek istiyordu. Nitekim onun şiirlerinde:
Yüzüm tuttum cenab-ı Kibriya’ ya
Resul’ ün zikrin aldım ibtidaya
Gidelüm ceyş-i küffara gazaya
Bizim bu memleket kalsun mu böyle!
Olaydım ölmeden bir kez seferber,
Hüda emriyle olursak muzaffer,
İnayet etmez mi Halik-i ruz-i mahşer,
Kalalım mı kılıç altında böyle!
şeklindeki feryatları vatanın kaybı üzerinde ne derece hassas düşündüğünü göstermektedir. O düşmana haddini bildirmeden ve ecdadının ahını yerde bırakmadan Allah‘ ın canını almasını ve devletin kuvvet bulmasını niyaz eder.
Cephedeki serdarlara fermanlar göndererek düşmana karşı cansiperane mücadele edilmesini ve Kırım’ dan çıkarılmasını istedi. Buna karşılık Osmanlı ordusunun Rusya ve Avusturya cephelerinde bozgun durumda bulunması sebebiyle sadrazam Padişah’ a “Askerde cenk edecek hal yoktur” diye cevap verdi. Bu haber üzerine daha da kederlenen Sultan; “Ban kan ağlıyorum” dedikten sonra, gece gündüz uğraşarak gönderdiği bunca askerin ne olduğunu sorar. Lakin bu ordu ile zafer kazanılmasının mümkün olmadığını anlayan Selim Han, Avusturya ile 1791′ de Ziştov, Rusya ile de 1972′ de Yaş muahedelerini imzaladı.
Bu sırada Avrupa’ nın ve hususiyle komşularının Fransa ihtilali ile meşgul olmalarını fırsat bilen Selim Han, derhal ıslahat teşebbüslerine girişti. Devlet adamlarının ıslahat hakkındaki fikirlerini raporlar halinde aldı. Bir komisyon kurarak ıslahat programını hazırlattı. Bu programda askeri ıslahatın yanısıra, mülki, idari, ticari, ictimai ve siyasi ıslahatlar da yer alıyordu. Bu programa bağlı olarak 24 Temmuz 1793′ de Bostancı ocağına bağlı, modern tarzda Nizam-ı cedid adıyla yeni bir ordu kurdu. Irdunun teknik sınıfları takviye edilerek , humbaracı, topçu ocakları için yeni kanunlar yapıldı. Avusturya, Fransa, Prusya ve İngiltere merkezlerine gönderilen elçiler, bulundukları memleketlerin her türlü ilerlemeleri ve gelişmeleri hakkında bilgiler toplayarak İstanbul’ a rapor edeceklerdi.
Selim Han geceli gündüzlü çalışma ile kısa bir sürede gerçekleştirdiği ıslahatların neticelerini görmeye başladı. Mısır’ ı işgal eden Napolyon’ un 17 Mart 1799′ da Akka kuşatması nizam-ı cedid ordusu tarafından kırıldı. Akka önünde ağır bir bozguna uğrayan Napolyon, 22 Ağustos 1799′ da Mısır’ı da terketmek zorunda kaldı. 1803′ de Arabistan’ da ortaya çıkan vehhabi isyanı bastırıldı. 1805′ de Fransız ihtilalinin etkisiyle Rumeli’ de başgösteren isyan hareketleri Abdurrahman Paşa komutasındaki Nizam-ı cedid askeri tarafından kısa bir sürede bastırıldı. Bu olayları fırsat bilen Rusya, Osmanlı Devleti’ nin içişlerine karşmaya başladı. Osmanlı topraklarına girerek Hotin, Bender, Kili ve Akkerman’ ı ele geçirdi. İngilizler Mısır’ a saldırdı. Fakat disiplinli ve kudretli yeni Osmanlı orduları, İngiliz ve Ruslara her cephede üstünlük kurdular.
Osmanlı ordusu cephede başarılar elde ederken, İstanbul’ da Nizam-ı Cedid düşmanları harekete geçti. Fransa ve İngiltere’ nin de etkisi ile Osmanlı devlet adamlarının bazısı da olayları kışkırttı. Aleyhte büyük bir isyanın başlaması üzerine üçüncü Selim Han Nizam-ı Cedid ıslahatlarını kaldırdığını açıkladı. Ancak bununla yetinmeyen isyancılar Nizam-ı Cedid taraftarı devlet adamlarını şehid ettikleri gibi, Selim Han’ ı da tahttan indirdiler (29 Temmuz 1808). Ruscuk yaranı Alemdar Mustafa Paşa kuvvetleriyle gelerek Selim Han’ ı tekrar tahta çıkarmak için harekete geçti ise de, daha önce davranan asiler, Sultan‘ ı şehid ettiler (28 Temmuz 1808). Laleli Camii yanında babası üçüncü Mustafa Han’ ın türbesine defne edildi.
Selim Han saltanatı müddetince içte ve dışta düşmanlarıyla mücadele etmesine rağmen , ülke imar edilip fazla toprak kaybı olmadı. Başlattığı ıslahat hareketlerinin tam meyvelerini toplayacağı sırada şehid edildi. Üsküder’ da Selimiye ve Çiçekçi Camii, Selimiye Kışlası ve Heybeliada’ da Bahriye mektebini yaptırdı. Şair ve hattat olup, şiirlerinde İlhami mahlası kullanırdı.
(2. Kaynak)
III. Selim, (Osmanlı Türkçesi: سليم ثالث Selīm-i sālis) (d. 24 Aralık 1761 – ö. 28 Temmuz 1808), 28. Osmanlı padişahı.
III. Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa’nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası 1774 yılında öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için amcası I. Abdülhamit tahta çıktı. I. Abdülhamit şehzade Selim‘e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı. Kafes (oda hapsi) hayatı yaşamasına rağmen Selim‘in iyi bir eğitim almasına izin verdi. Şehzade Selim müzik ve şiirle ilgilendi. Fransa’nın Fransız Devrimi öncesindeki son kralı olan XVI. Louis’le mektuplaştı. Daha tahta çıkmadan Osmanlı Devletinde köklü bir yapısal değişikliğe gerek olduğu inancına vardı. I. Abdülhamit 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim Avrupa’yı temelinden sarsacak olan Fransız Devriminin eşiğinde tahta çıktı.
III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya’yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1791 yılında Avusturya’yla yapılan Ziştovi Antlaşması ve 1792 yılında Rusya’yla yapılan Yaş Antlaşmasıyla son buldu. Böylece III. Selim Osmanlı ordusunda çoktandır yapmak istediği yenilikleri yapma fırsatı buldu. 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu sırada Napolyon Bonapart’ın komutası altındaki Fransız orduları bütün Avrupa’ya üstünlüğünü kabul ettirmiş, Osmanlı Devleti’ne ait olan Mısır’a saldırmıştı (1798). Osmanlı ordusu Mısır’ı başarıyla savundu. 1801 yılında yapılan El-Ariş Antlaşmasıyla Fransa Mısır’daki emellerinden vazgeçti.
1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa’nın liderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim‘in yerine geçen amca oğlu IV. Mustafa III. Selim‘i tekrar kafese geri gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim‘i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken III. Selim padişah IV. Mustafa’nın emriyle boğduruldu. III. Selim‘le onu idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir. III. Selim‘in cenazesi Laleli Camii’nin avlusunda babası III.Mustafa Türbesine defnedildi.
III. Selim döneminde Avrupa ülkeleriyle ilişkiler
Osmanlı-Rusya İlişkileri
III. Selim‘in saltanatı Osmanlı-Rus Savaşları devam ederken başladı. Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya karşı Rusya’yla ittifak yapmasıyla devam etti. Ancak daha sonra bu ittifak bozuldu ve III. Selim‘in saltanatının sonunda Osmanlı Devleti tekrar Rusya’yla savaş halindeydi.
1774 yılında Çariçe II. Katerina’yla imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Osmanlı Devleti Kırım’ı Rusya’ya vermek zorunda kalmıştı. III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti başında hala II. Katerina’nın bulunduğu Rusya’dan Kırım gibi önemli toprakları geri almak amacıyla 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı’nı savaşmaktaydı. İngiliz ve Fransızlar da savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devletini destekliyorlardı. Ancak Osmanlı Devleti hesaplamadığı bir şekilde kendisini Avusturya’nın da karşısında buldu. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı ve Rusya ile yaptığı Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze Savaşlarında (22 Eylül 1789) büyük kayıplara uğradı. Akkerman kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulmak amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya’yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de elle dokunulur bir yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devletine karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya Osmanlı Devleti’yle barış antlaşması imzaladı (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791) Avusturya’nın savaştan çekilmesinden birkaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmaya razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım’ın Rusya’nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi.
1792 yılından 1805 yılına kadar Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşadılar. Hatta Osmanlı Devleti Mısır’ı işgal eden Fransa’ya karşı İngiltere ve Rusya’yla işbirliği bile yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra tekrar Osmanlı Devleti ve Rusya arasında anlaşmazlık çıktı. Rusya Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut kalmadı. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan’a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya’ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi. III. Selim tahttan indirildiğinde 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı halen devam etmekteydi.
Osmanlı-Avusturya İlişkileri
Osmanlılar 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Viyana’yı kuşatmasından beri defalarca Avusturya ile savaşa girmişlerdi. III. Selim tahta geçtiğinde de Avusturya Rusya’yla birlikte Osmanlı Devleti’yle tekrar savaş halindeydi. Osmanlılar Avusturya’ya karşı İsmail zaferini kazandılar. Ancak Avusturyalılar Sebeş, Muhadiye, Lazarethane ve Pançova’yı işgal etmeyi başardılar. Belgrad’ı 8 Ekim 1789 tarihinde ve Semendire’yi daha sonra ele geçirdiler. Ancak Avusturya gene de Osmanlılara karşı kesin bir üstünlük sağlayamadı. Hem savaş yorgunluğu hem de içişlerindeki sorunlardan dolayı Avusturya Osmanlı Devleti’yle antlaşma istedi. 4 Ağustos 1791’da imzalanan Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya ele geçirdiği toprakları Osmanlılara geri verdi. Ayrıca Rusya’ya yardımda bulunmayacağına söz verdi. Bu savaş Osmanlıların Avusturyalılarla yaptığı son savaş oldu. Bu tarihten sonra Rusya Osmanlıların en önemli düşmanı ve rakibi oldu.
Osmanlı-Fransa İlişkileri
Osmanlıların Fransızlarla Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar uzanan bir dostluk ilişkileri vardı. Fransızlar ilk defa kendilerine tanınan kapitülasyonlardan büyük yarar görmüşler, ilişkiler kesintisiz olarak bir dostluk temelinde süregelmişti. III. Selim daha tahta geçmeden Fransa kralı XVI. Louis’le mektuplaşmaktaydı ve Ruslarla yapılmakta olan savaşta Fransızlar Osmanlı Devletinin tarafını tutuyorlardı. Ancak Napolyon Bonapart’ın Asya ve Afrika’daki emelleri ilk defa olarak bu dostluk ilişkileriyle çelişti. Napolyon Osmanlıların elinde olan Mısır’ı ele geçirip İngiltere’ye göre Fransa için önemli bir avantaj sağlamak istiyordu. 2 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon İskenderiye’yi işgal etti. Mısır her ne kadar Osmanlı Devletinin bir parçası olsa da iç işlerinde oldukça bağımsız olarak yönetilmekteydi. O yüzden Napolyon Osmanlıların Mısır’ı ele geçirmesine karşı çıkmayacaklarını düşünmüştü. Kahire’nin de 22 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon Bonapart’ın eline geçmesi üzerine Osmanlılar bu durumu kabul edemeyerek Mısır’ı savunmaya karar verdiler. 2 Eylül 1798 tarihinde Osmanlı Devleti Fransa ‘ya savaş açtı. Osmanlı ve Mısır orduları Fransa karşısında önce bazı yenilgiler aldılar ama Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki ordu 18 Mart 1799 tarihinde Akka önlerinde karşılaştığı Fransız ordusunu başarıyla geriye püskürttü. Büyük kayıplar veren Napolyon Bonapart gizlice bir gemiyle Fransa’ya kaçmak zorunda kaldı (22 Ağustos 1799). Mısır’da bir türlü başarılı olamayan Fransa sonunda 27 Haziran 1801 tarihinde Mısır’dan geri çekildi ve Osmanlı Devleti ile El-Ariş Antlaşmasını imzalandı (25 Haziran 1802). Bu antlaşma ile Mısır, Osmanlı yönetimine geri verildi.
Mısır konusundaki anlaşmazlık olumlu bir sonuca bağlandıktan sonra Fransa’yla olan ilişkiler kısa zamanda düzeldi. Napolyon kendisini imparator ilan ettikten sonra İstanbul’a gönderiği elçisi Horace François Sébastiani III. Selim‘in çok yakın güvenini kazandı. Sébastiani III. Selim‘i Rusya ve İngiltere’ye karşı savaş açmaya ikna etmeye çalışıyordu. Ruslar da tam tersine Osmanlıların Fransa’ya savaş ilan etmesini istiyorlardı. Ancak Rusya’nın Osmanlı Devleti’nden kendisini Balkanlardaki Hristiyanların koruyucusu olarak kabul etmesini istemesi ve Sırp isyanlarını desteklemesi Rusya’yla olan ilişkileri gerginleştirdi. Sonunda Rusya’nın Eflak ve Boğdan’a girmesiyle Osmanlılar Rusya’ya savaş açtılar. İngiltere Osmanlı Devletinden Sébastiani’yi sınır dışı etmesi, Fransa’ya savaş açması, Eflak ve Boğdan’ın Rusya’ya verilmesi gibi kabul edilemeyecek taleplerde bulundu. Bu talepler kabul edilmeyince de Amiral John Thomas Duckworth komutasındaki İngiliz donanması 19 Şubat 1807’de Çanakkale Boğazından Marmara Denizi’ne girerek Osmanlı donanmasını yok etti. Donanmasını İstanbul limanında demirleyen Duckworth Osmanlı Devletiyle anlaşmaya çalıştı. Bir anlaşmaya varılamadı ama geçen süre boyunca Sébastiani’nin de yardımıyla İstanbul’un savunması güçlendirildi. Siperler kazıldı ve şehri savunmak için toplar yerleştirildi. O günlerde III. Selim‘in şehri korumak için Sébastiani’yle birlikte bizzat siper kazdığı söylenir. Şehrin savunmasını kıramayacağını anlayan Duckworth donanması geri çekerek İstanbul limanından ayrılmak zorunda kaldı. Böylece İstanbul önemli bir bombardıman tehlikesini atlatmış oldu.
Nizam-ı Cedit ve Kabakçı Mustafa isyanı
III. Selim Avusturya ve Rusya’yla Ziştovi ve Yaş Antlaşmalarıyla barışı sağladıktan sonra çok uzun zamandır planladığı yenilik hareketlerini 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusunu kurarak başlattı. Yeni ordu Levent çiftliğinde talimlere başladı. Fransa ve Prusya’dan getirilen uzman ve danışmanlar bu yeni ordunun kurulmasında yardımcı oldular. Nizam-ı Cedit ordusu Mısır’ın savunmasında başarılı oldu. Ancak 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslara karşı fazla bir başarı gösteremedi.
Bu arada yeniçeriler arasında Nizam-ı Cedit’e karşı olan rahatsızlık git gide büyümekteydi. 1807 yılında yeniçerilerNizam-ı Cedit ordusunun kaldırılması talebiyle Kabakçı Mustafa’nın liderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedit ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de kendisi tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim‘in yerine tahta geçen IV. Mustafa’nın döneminde Osmanlı başkentinde büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler şehirde bir terör ortamı yarattılar. Eski Nizam-ı Cedid askerlerini kapı kapı dolaşarak bulup öldürdüler. Padişahın hiçbir otoritesi kalmadı. Eski Nizam-ı Cedid taraftarlarından Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa bu kargaşaya son vermek ve III. Selim‘i tekrar tahta geçirmek amacıyla bir ordu oluşturarak İstanbul’a yürüdü. Alemdar Mustafa Paşa saray kapısında ordularıyla bekleyerek IV. Mustafa’yı tahttan inmeye zorlamaktayken IV. Mustafa kendisi yerine tahta çıkarılabilecek iki Osmanlı hanedanı üyesini boğdurtmaya karar verdi. Böylece hanedanın tek üyesi olarak kaldığı için kendisinin tahtta bırakılacağını hesaplamıştı. III. Selim kendisini boğmak için saraydaki odasına gelen cellatlarla büyük bir mücadele verdi. Ama sonunda can verdi. IV. Mustafa’nın adamları padişahın kardeşi şehzade Mahmut‘u da öldürmek istediler ancak Mahmut saklanarak ölümden kurtuldu. Bu sırada sabrı taşan Alemdar Mustafa Paşa askerleriyle saraya girdiğinde III. Selim‘in naaşıyla karşılaştı. Bu esnada şehzade Mahmut can güvenliğinin sağlandığını görünce ortaya çıktı ve IV. Mustafa’nın yerine tahta çıkarıldı. Böylece III. Selim yapmak istediği yeniliklerin uğruna yaşamını kaybetmiş oldu. Ancak yerine geçen II. Mahmut III. Selim kadar yenilik yanlısı olmakla beraber siyasi bakımdan çok daha kurnaz davrandı. III. Selim‘in yapmak istediği yenilikleri yapmakla kalmadı, III. Selim‘in canına mal olan yeniçerileri de ortadan kaldırmayı başardı (bakınız: Vaka-i Hayriye).
III. Selim‘in Özel Yaşamı
III. Selim babası ve amcasının eğitimine verdiği önemden dolayı bilgili ve kültürlü bir şehzade olarak yetişti. Bir yandan doğu kültürüne ilgisini devam ettirirken batı kültürüne de ilgi duyuyordu. İlk defa 1797 yılında III. Selim zamanında İstanbul’a Avrupa’dan gelen bir grup opera gösterisi sergiledi. Fransız mimar ve ressam Antoine Ignace Melling İstanbul’da birçok yapılar inşa etti.
İstanbul’un çeşitli manzaralarını gösteren gravürler çizdi. III. Selim‘in kızkardeşi Hatice Sultan‘ın Melling tarafından Ortaköy semtinde inşa edilen sarayı İstanbul halkı ve Avrupalılar arasında çok ün kazandı. Bir yandan da eleştirilere neden oldu. III. Selim sık sık kızkardeşinin sarayına uğramaktan büyük zevk alırdı.
III. Selim şiir ve müziğe çok meraklıydı. İlhami mahlasıyla birçok şiirler yazdı ve çok sayıda şarkı besteledi. Klasik Türk Müziğindeki suzidilara, şevkefza, şevk-u tarab, Arazbarbûselik and nevakürdi makamları III. Selim‘in buluşlarıdır. Dini müzik olarak ayin, durak, nat, ilahi formunda, din dışı müzik olarak Kâr, beste, semai, şarkı, köçekçe, peşrev, saz semaisi formunda 64 civarında eser bestelemiştir [1]. III. Selim‘in yazdığı saltanatın gelip geçici olduğunu anlatan bir manzume şöyledir:
Bağ-ı âlem ıcre zâhirde safâdır saltanat
Dikkat etsen mânevi kavgaya cardır saltanat
Bu zamanın devletiyle kimse mağrur olmasın
Kâm alırsa adl ile ol dem becâdır saltanat
Kesbeder mi vuslatın bin yılda bir âşık ânın
Meyleder kim görse ammâ bîvefadır saltanat
Kıl tefekkür ey gönül çarhın hele devranını
Ki safâ ise velev ekser cefâdır saltanat
Bu Cihan’ın devletine eyleme hırs-ü tamâ
Pek sakın İlhamî zira bîbekadır saltanat
Kronoloji
* 24 Aralık 1761 III. Selim‘in doğumu
* 21 Ocak 1774 III. Selim‘in babası III. Mustafa’nın ölümü, amcası I. Abdülhamit’in tahta çıkması
* 7 Nisan 1789 I. Abdülhamit’in ölümü. III. Selim’in tahta çıkması.
* 7 Haziran 1789 Koca Yusuf Paşa’nın görevden alınması, Kethüda Meyyit Hasan Paşa ’nın sadrazam olması.
* 11 Temmuz 1789 Osmanlı-İsveç ittifakı.
* 1 Ağustos 1789 Fokşan yenilgisi ve Arnavutların baş kaldırması.
* 23 Eylül 1789 İsmail zaferi.
* 8 Ekim 1789 Belgrad’ın Avusturya’nın eline geçmesi.
* 9 Aralık 1789 Kethüda Meyyit Hasan Paşa’nın görevden alınması, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın sadrazam olması.
* 30 Ocak 1790 Osmanlı-Prusya ittifakı.
* 29 Mart 1790 Sadrazam Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın ölümü, Çelebizade Şerif Hasan Paşa’nın sadrazam olması.
* 8 Haziran 1790 Yerköy zaferi.
* 30 Ekim 1790 Kili ve İsmail Kalesi’nin düşman eline geçmesi.
* 14 Şubat 1791 Çelebizade Şerif Hasan Paşa’nın idamı. Bosna Valisi Koca Yusuf Paşa’nın sadrazam olması.
* 10 Temmuz 1791 Maçin’in Osmanlıların elinden çıkması.
* 4 Ağustos 1791 Ziştovi Antlaşması.
* 9 Ocak 1792 Yaş Antlaşması.
* 4 Mayıs 1792 Koca Yusuf Paşa’nın görevden alınması Damat Melek Mehmed Paşa’nın sadrazam olması.
* 24 Şubat 1793 Nizam-ı Cedid’in kurulması.
* 19 Ekim 1794 Damat Melek Mehmed Paşa’nın görevden alınması, Safranbolulu İzzet Mehmed Paşa’nın sadrazamn olması.
* 26 Kasım 1797 Pazvandoğlu İsyanı’nın bastırılması kararı.
* 19 Haziran 1798 Tulon Limanı’ndaki Fransız Donanması’nın Akdeniz’e açılması.
* 27 Haziran 1798 İngiliz Donanması’nın İskenderiye önüne gelmesi.
* 2 Temmuz 1798 Napolyon Bonapart’ın İskenderiye’yi işgali.
* 28 Temmuz 1798 İngiltere, Rusya ve Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya karşı ittifak yapması.
* 1 Ağustos 1798 Ebukir Deniz Savaşı, İngiliz zaferi.
* 30 Ağustos 1798 Safranbolulu İzzet Mehmed Paşa’nın görevden alınması, Kör Yusuf Ziyaüddin Paşa’nın sadrazam olması.
* 2 Eylül 1798 Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya savaş açması.
* 10 Şubat 1799 Napolyon Bonapart’ın Suriye seferi.
* 21 Mayıs 1799 Akka zaferi, Napolyon’un geri çekilmesi.
* 25 Temmuz 1799 Abukir yenilgisi.
* 22 Ağustos 1799 Napolyon’un Mısır’dan Fransa’ya kaçması.
* 21 Mart 1801 Cezayir-i Seba Cumhuriyeti’nin kurularak Osmanlı egemenliğine geçmesi. Osmanlı ve Rus Donanmalarının Mısır önlerine gelmesi.
* 27 Haziran 1801 Fransa’nın Mısır’dan geri çekilmesi. Fransız Donanması’nın bir kısmının Mora Yarımadası’nda yerleşmesi. Osmanlı – Fransa El-Ariş Antlaşması.
* 30 Nisan 1803 Kör Yusuf Ziyaüddin Paşa’nın görevden alınması, Bostancıbaşı Hafız İsmail Paşa’nın sadrazam olması.
* 20 Nisan 1805 Mora Yarımadası’nda isyanlar. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Mısır Valisi olması.
* 8 Temmuz 1805 Kavalalı Mehmet Ali Paşa ’nın Mora isyanını bastırmak üzere görevlendirilmesi.
* 24 Eylül 1805 Osmanlı-Rus antlaşmasının süresinin uzatılması.
* 14 Ekim 1805 Bostancıbaşı Hafız İsmail Paşa’nın görevden alınması, Keçiboynuzu İbrahim Hilmi Paşa’nın sadrazam olması.
* 13 Aralık 1805 Sırp İsyanları ve Kara Yorgi’nin önderliği altında Sırpların Belgrad’ı ele geçirmesi.
* 22 Aralık 1805 Rusya’ya savaş açılması.
* 20 Şubat 1807 İngiliz Donanması’nın İstanbul önlerine gelişi.
* 20 Mart 1807 İskenderiye’nin İngilizlere teslim oluşu.
* 12 Nisan 1807 Osmanlı ordusunun Rus seferine hareketi.
* 25 Mayıs 1807 Kabakçı Mustafa isyanı. İsyancıların III. Selim’i tahttan indirmeleri.
* 28 Temmuz 1808 III. Selim‘in ölümü, II. Mahmut’un Padişah olması.
|» “Türk Kağanları ve Sultanları” Say. Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Türk Kağanları, Türk Sultanları, Hükümdarlar, Türkçe, Edebiyat