Aruz ölçüsüyle söylenmiş mısraların kalıbını doğru olarak bulabilmemiz için “aruz hataları” diyebileceğimiz bazı kuralları da bilmemiz gerekir. Bunlar: ‘ulama, imâle, zihaf, med” olmak üzere dört çeşittir.
Ünsüzle biten bir sözcükten sonra ünlü ile başlayan bir sözcük geliyorsa, birinci sözcüğün sonundaki ünsüz, ikinci sözcüğün başındaki ünlüyü kendine doğru çeker. Buna “ulama” denir.
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
mef ûlü / me fâ î lü / me fa i lü / fe û lün
“Demir ve almak” sözcükleri arasında vezin gereği ulama yapılmıştır.
Şiirin, yazıldığı aruz kalıbına uyması için bazı yarım ses değerindeki kısa hecelerin uzun, bazı uzun hecelerin bir buçuk hece değerinde okunmasına “imâle” denir.
Görelim âyine-i devran ne sûret gösterir.
Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün
Bu dizedeki “gö,yi,i” heceleri vezin gereği uzun okunmuştur.
Uzun hecenin kısa okunmasına “zihaf” denir.
Merhabâ ey âsî ümmet melcei
Fâ ilâtün / fâilâtün / fâ i lün
Bu dizedeki “âsî” sözcüğünün “sî” hecesi vezin gereği kısaltılarak “si” şeklinde okunmaktadır.
İki heceyi bir hece durumuna getirmeye, “med” denir.
Tutsaydın o ruh gitmeseydi.
Mef û lü / me fâ i lün / fe û lün
Bu dizede ulamanın yanı sıra “ruh” sözcüğünde med vardır. Sözcük, bir buçuk ses yani iki hece “ru-h(i)” olarak okunmaktadır.
Uyarı: Aruz ya da hece ülçüsüyle yazılmayan şiirlere “Serbest
(ölçüsüz) şiir” denir. Modern şiir geleneğinde, serbest
ölçülü şiirlere sıkça rastlanır.