Azerbaycan Türk Edebiyatı – Genel bir bakış… (Bölüm – 10)

Azerbaycan Türk Edebiyatı
(Genel bir bakış…)
(Bölüm – 1
0)

XX. Yüzyıl Azerbaycan Edebiyatı

Her millî edebiyatın tarihini devirlere ayırırken, genellikle büyük zaman kesimleri belli bir merhale, yahut devir olarak anılır. Bu da doğaldır. Çünkü edebiyatlarındaki büyük eserler ve büyük isimler bazen nice onyıllar, hatta yüzyıllar boyu bile meydana çıkmayabilirler. Buna rağmen, Azerbaycan Edebiyatı’nm tarihinde son derece kısa bir zaman kesimi, 19001920 yılları arası şimdiye kadarki bütün incelemelerde, araştırmalarda ayrıca bir devir olarak alınmış ve öğrenilmiştir. Hem de “XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı” adı altında. Tabiî ki, dünyanın hiçbir halkı ve hiçbir edebiyatı için XX. yy. 1920’de bitmemiştir. Ama Azerbaycan Edebiyatı için, aynı şekilde eski Sovyetler Birliği’nin terkibine dahil olan diğer millî edebiyatlar için, XX. asrın Mart 1920’de bittiğini ve bunun ardınca, hala daha yeni adı bulunamayan Sovyet Edebiyatı’nm başlatıldığını söylemek mümkündür.

Edebiyat aynı zamanda bir ideoloji olduğu, bir dünya görüşü ve bakışlar sistemi olduğu için (yahut bu fikrin daha sağlıklı anlaşılabilmesi için Sovyetler Birliği’nin kurulduğu ilk yıllarda, yazarların ve şairlerin, edebiyatı ideolojinin bir parçası haline çevirmeye zorlandıklarını söyleyelim. Tabiî olarak, bir sıra Azerbaycan yazarları için edebî hayat, edebî varlık 1920’de tamamlandı. Bu tarihten sonra onlarm bir kısmı kendi ilkelerine sadık kalarak aktif edebî hayattan çekildiler, göç ettiler; bir kısmı yeni rejimle işbirliği yolunu tuttu. Ancak, onlara da büyük güven duyulmuyordu. Aradan çok geçmeden, yeni sistemin yetiştirmeleri olan “Proleter yazarları” ile eski edebiyatla yeni edebiyat arasındaki ilişkiler kırılmış, kesilmiş duruma geldi. Bu açıdan çağdaş Azerbaycan Edebiyat tarihçiliğinde “XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı” denildiğinde 19001920 yılları, “Azerbaycan Sovyet Edebiyatı” denildiğinde ise 1920’den sonraki devrin edebiyatı anlaşılır.

 

XX. yüzyılın bu ilk iki onyılı, Azerbaycan’m edebîmedenî ve sosyalsiyasî hayatmda hâdise ve şahsiyetlerle zengin olan mühim bir devirdir. Azerbaycan Türkleri’nin bir millet olarak oluşmaları, kitlelerin arasında siyâsî fikirlerin ve Milliyetçilik, Türkçülük düşüncelerinin yayılması, millî kültürün bütün sahalarında hızlı bir gelişme dönemi yaşanması, tarih açısından bir an, bir göz kirpimi timsalinde olan bu zaman kesiminde gerçekleşmiş ve yaşanmıştı. Genellikle XX. yüzyıl başlangıcı Doğu için, Türkİslâm dünyası için Batının, Hristiyan dünyasının baskıları karşısında kbir uyanma devri idi. Bu baskının tüm ağırlıklarını yaşayan Azerbaycan da, Çin’den, Japonya’ya başlayıp İran’a ve Afganistan’a kadar yayılan uyanış hareketinin dışında kalmamıştı.

 

Rusya İmparatorluğu’nun 1904’te, RusJapon savaşında ağır mağlubiyete uğraması ve bunun ardınca ülkede ortaya çıkan karışıklıklar ve Çarlık rejimine karşı ayaklanmalar, İran’ı, Türkiye’yi (Osmanlı İmparatorluğu’nu) bürüyen inkılapçı hareketler, Azerbaycan’da da büyük çalkantılar yaratmıştı. Rusya Çarlık Devleti’nin söven politikası, İmparatorluk dahilindeki milletleri ve halkları biribirinin üzerine kaldırma ve “Böl ve yönet” politikasını uygulamak çabaları, millî emel ve mefkure etrafında birleşmenin son derece önemli ve gerekli olduğunu gösteriyordu.Mirze Feteli Ahundov ve Hasanbey Zerdabi gibi millî duygularla yaşayan aydınların XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren işlemeye başladıkları “Maarifçilik ve içtimaî terakki” fikirleri, semeresini XX. yüzyılın başlarında verdi.

 

 

Millî edebiyatın, millî okulların, yeni aydınlar neslinin mevcut olduğu Azerbaycan, yeni asrın başlangıcında, artık kültürel ve ekonomik açıdan Rus işgalinin ilk döneminde olduğu gibi yalnız ve güçsüz değildir. Bu devirde, Azerbaycan aydınları, özellikle de yazarları arasında en zor durumlarda bile halkı kendi peşinde sürükleyebilecek Ahmet Ağaoğlu, Celil Memmedkuluzâde, Neriman Nerimanov, Memmed Emin Resulzade, Elimerdanbey Topçubaşı, Alibey Hüseyinzade, Üzeyir Hacıbeyli, Ömer Faik Nemanzade vs. gibi edebî şahsiyetler, siyâsî liderler yetişmişlerdi. Onların geniş ve çeşitli edebîsiyâsî faaliyetleri sonucu XX. yy. başlangıçlarında Azerbaycan, Rusya İmparatorluğu’nun bünyesindeki diğer Türk topluluklarına nazaran millî duygu ve düşüncelerin en fazla geliştiği, kültür hayatının canlı tutulduğu bir bölge haline gelmişti.

 

XIX. yy. sonu, XX. yy. başlarında Azerbaycan’da millî burjuvazi ve aydınların yetişmesi, onların, milletin geleceği ile ilgili önemli meselelerde fikir ve emel birliğine varmaları, ülkedeki sosyal ve kültürel gelişmeyi temin eden esas âmiller içerisinde idi. 1905’te patlak veren Birinci Rus İhtilâli, İmparatorluğun bünyesindeki diğer halklar gibi Azerbaycan Türklerini de siyâsî hayata daha faal girmeye, bir millet olarak kendi özgürlük ve insani hakları uğrunda mücadele vermeye cesaretlendirdi. Tabiî ki, 1905 yılına kadar İmparatorluğun Türkler’in yaşadığı diğer bölgelerinde olduğu gibi Azerbaycan’da da, hiçbir siyâsî parti kurulmadığından ve siyâsî mücadele gelenekleri bulunmadığından, başlatılan hareketin bütün ağırlığı ve sorumluluğu bir grup aydının edebiyat ve sanat adamının üzerinde kalıyordu. Siyasi partilerin olmadığı bir ortamda, Rus şovenizminin, çirkin İmparatorluk politikasının içyüzünü açmanın, halka hakikatleri anlatmanın ve onu gelecek mücadeleler için seferber etmenin yegâne yolu, millî basın, millî edebiyat, okullar ve tiyatro kalıyordu.

 

“Ekinci” den sonraki yirmi beş yıl süresince, Azerbaycan Türkleri’nin millî basın yaratmak yolundaki bütün çabaları Çarlık Hükümetince engellenmiştir. Yalnız 1903’te, Mehemmedağa, Şahtahth’nın (18461930) başyazarlığı ile “Şark Rus” adlı yarı resmî gazetenin yayımlanmasına izin verildi. İlk sayısında, “…bizim borcumuz heqiqetnevisliktir. Yahşiliği dediyimiz kimi yamanlığı da gizletmeyeceyik. Biz meydana onun üçün çıhdıq ki, halqa doğru söz deyek” vaadini veren gazete, bu vaadi sonuna kadar tutamadıysa da, Celil Memedkuluzade, Ali Nazmi, Ömer Faik Nemamzade gibi yazarlar, XX. yüzyılın bu ilk Azerbaycan gazetesinden fikirlerini açıklamak için bir kürsü gibi faydalanabildiler.

 

1905 yılı Haziranından itibaren Alibey Hü seynzadeTuran ve Ahmet Ağaoğlu’nun baş yazarlığı ile “Heyat” gazetesi yayma başladı. Azerbaycan’ın petrol zenginlerinden, meşhur ha yırsever Hacı Zeynalabidin Tağıyev’in maddî des teği ile neşrolunan bu gazete, millî birlik fikrinin kökleşmesinde, Türkçülüğün ve İslamcılığın teb liğinde, Azerbaycan Türkleri arasında şuurun ve milliyetçilik duygularının doğuşunda büyük rol oynadı. Onun daimî yazarları arasında, “Ekinci” nin kurucusu Hasanbey Zerdabi ve millî ede biyatın aşağıyukarı bütün temsilcileri bulunmakta idi.

 

Rus çarı II. Nikola, ihtilalci demokratik güçlerin baskısı altında halka basın, vicdan, söz, yürüyüş vs. özgürlükleri vaad eden 17 Ekim 1905 Manifestosu’nu imzaladıktan sonra, imparatorluğun diğer bölgelerinde olduğu gibi Azerbaycan’da sosyal ve siyâsî hayat canlandı. Bu canlılık ilk halinde, millî basında kendini gösterdi.. Yalnız millî kültürün değil, bütünüyle Azerbaycan Türklüğü’nün tarihinde önemli bir merhale oluşturan “Molla Nesreddin”, “Füyuzat” dergileri, “İrşad, Terekki, Açıksöz” vs. gibi gazeteler yayma başladı; kadın ve çocuk dergilerinin esası konuldu. Basın, kitlelerin dikkatini ülke içinde ve uluslararası alanda cereyan eden önemli olaylara yöneltip, onların siyâsî düşüncelerini biçimlendirmeye ve katılımlarını arttırmaya çalışıyordu. Matbuat; savunuyor, istibdat ve zulüm karşısında, hürriyeti savunuyor, Rusya İmparatorluğu’nun Ermeniler eli ile gerçekleştirmek isteği yeni “Haçlı yürüşleri” karşısında, Türkİslam birliğinin ve hayatın tüm alanlarında çağdaşlaşmanın kaçınılmazlığını ileri sürüyordu.

 

Matbuat her vasıta ile milletin muhtelif tabakaları arasında millî birlik hissini kuvvetlendirmeye, halkı her açıdan eğitmeye ve onu, yaklaşmakta olan tehlikelerden haberdâr etmeye çaba gösteriyordu. 1905’ten sonra Azerbaycan’da genişlemekte olan millî uyanış, edebî ve kültürel kalkınma Rus Çarizmi’nin dikkatinden kaçmamıştı. Bu millî yükselişin önlenmesi için siyâsî oyunlara ve ihtilaflara el atılmış, Rusya’nın her zaman özel bir koruyuculuk gösterdiği Ermeniler organize edilmiş bir şekilde Azerbaycan Türkleri’nin üzerine saldırtılmıştır. 19051907’de Bakü’de, Tiflis’te, İrevan’da, Gence’de, Şuşa’da, Nahçıvan’da ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nda ulaşamadıkları emellerini Kafkaslar’da gerçekleştirmek üzere Ermeniler’in eli ile kanlı cinayetler işletilmiş, yeni bir soykırım başlatılmıştı. Çarlık Rusyası’nın silahlandırdığı, Taşnaksiyun ve diğer söven partilerin organize ettikleri Ermeni terörü, silah gücüyle Azerbaycan’da tarihî gelişmeyi durdurmaya, kuvvetlenmekte olan milliyetçilik hareketinin önünü almaya can attılarsa da, gerçekleştiremediler.

 

Aksine, acımasız düşman karışısmda zayıf da, olsa, birlik sağlandı; Ermeni çetelerinin karşısına çıkmak için silahlı güce sahip, siyâsî kurumlar kuruldu. 1906’da gazeteci yazar Ahmet Ataoğlu’nun kurduğu “Difai” (Müdafie) partisi böyle kurumların ilki idi. Ermeni şovenizminin iç yüzünün anlaşılmasında, onun Türkiye ve Kafkasya’daki hîlekâr planlarının açığa çıkmasında, Azerbaycan Edebiyatı’nın Celil Memmedkuluzade, Ahmet Ağaoğlu, Haşimbey Vezirov, Üzeyir Hacıbeyli, Memmed Seid Ordubadi, Neriman Nerimanov gibi temsilcilerinin şiir ve hikayelerinin, makale ve bildirilerinin büyük tesiri olmuştu.Asrın başlarmda Azerbaycan’ın sosyal ve kültürel hayatındaki canlanma, yalnız eğitim ve basın çalışmalarının çoğalması ile sınırlanmıyordu.

| « Önceki | Sonraki » |

|» “Azerbaycan Edebiyatı” Sayfasına Dön! « |

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Kaynak: “Azerievi.Com

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)