Ürün olarak bilim
Bilimi, bilim adamının objektif çalışmaları sonucunda ortaya koyduğu ürünlere göre değerlendiren anlayıştır. Bu ürün bilimsel bilgidir. Bilim felsefesinin incelemesi gereken de yalnızca bilimsel bilgidir. Bilimsel bilgi dışında bilim adamının özellikleri, içinde yaşadığı koşullar bu akıma göre önemsizdir, dikkate alınmaz ve bilimin içine sızması engellenir. Çünkü bunlar sadece o kişiye ait, subjektif (öznel) özelliklerdir. Bilimde ise objektişik (nesnellik) esastır.
Temsilcileri
R. Carnap (1891-1970)
Mantıkçı pozitivizmin önemli temsilcilerinden olan Carnap'a göre öncelikle dil incelenmeli, dilin kullanımındaki hatalar ayıklanarak bilimsel önermeler mantık kuralları ile çözümlenmelidir.
Rudolf Carnap için bilimin temelini oluşturan özelliklerden birisi de doğrulama yöntemidir daha önceki konumuzdan da hatırlanacağı üzere, doğruluğun klasik tanımı önermenin nesnesine uygunluğu şeklinde özetlenebilirdi. Rudolf Carnap'a göre ise bu, iki şekilde gerçekleştirilebilir:
1. Doğrudan doğrulama
Duyu ve deneyle yapılan doğrulamadır. Burada yapılan, doğrudan doğruya araştırmanın kendisidir. Tamamen bilimsel esaslara dayanılarak yapılan araştırmalardır.
2. Dolaylı doğrulama
Duyu ve deneyin yanısıra mantıksal analizlere de ihtiyaç duyulan doğrulamadır. Burada dil çözümlemeleri devreye girerek, bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya koyulan bilimsel önermelerin tutarlılıkları denetlenir.
Reichenbach (1891-1953)
Reichenbach için metafizik alanda kalan, yani olgusal dünya ile örtüşmeyen bir bilgi söz konusu olamaz. Reichenbach için de önemli olan bilimsel önermelerin mantıksal çözümlenmesini yapmaktır. Ancak mantıksal çözümlemeler bizi kesin, ayrıntılı ve güvenilir çözümlemelere götürecektir.Deney, gözlem, mantıksal dil analizleri Reichenbach için önemlidir.
Özet
Etkinlik olarak bilim
Bilimi dönemin tarihsel ve toplumsal koşulları içerisinde değerlendiren anlayış etkinlik olarak bilim yaklaşımıdır. Bilimi ürün olarak gören filozoşarın aksine, bilimi bir etkinlik olarak yorumlayan filozoşar, bilim alanında yanlızca bilimsel sonuçları incelemenin doğru sonuçlar vermeyeceğini düşünürler. Bu düşünürlere göre bilim adamının içinde yaşadığı sosyal ve kültürel ortam, coğrafya, siyasal koşullar anlaşılmadan bilim adamı ve bilimsel çalışma hakkında doğru belirlemeler yapmak mümkün değildir. Dönemin özellikleri dendiğinde kastedilen ayrıca bilimin o döneme has özellikleridir de. Çünkü bilim tarihi içerisinde farklı dönemlerde farklı etkiler altında kalmış, farklı açıklama yöntemleri, değişik referanslar kullanmıştır. Örneğin ilkçağdaki özgür düşünme ortamında bilim yapan bir araştırmacının temel aldığı ilkeler ve kullandığı yöntemlerdeki özgürlük ile ortaçağın skolastik yapısı içinde bilim yapan bir bilim adamının yaşadığı sınırlamalar, onların yaptığı çalışmalar üzerinde de etkili olacaktır. İlkçağda yaşayan kişi için tanrı düşünce sistemi içinde bir düzenleyici, ya da bilim adamının sıkıştığı noktada başvurduğu bir yardımcı gibi görülmüştür.
Ortaçağda yaşayan bilim adamı ise bunun aksine, Tanrı fikrini tüm çalışmanın temeline almak zorunda kalmıştır. Tüm bilimsel çalışmalar dinsel referanslarla uygunluk göstermek zorunda kalmıştır.
Bilime etkinlik olarak yaklaşan düşünürler bu durumu açıklamak için paradigma kavramını kullanmışlardır.
Etkinlik olarak bilim yaklaşımının temsilcileri
T. Kuhn (1922-1997)
Etkinlikçi filozoşardan olan Kuhn, bilimin ancak sistematik bir yöntem ile bilim haline gelebileceğini savunur. Her bilimin ise kendinden önce yöntemsiz, bilimsel ilkeler taşı mayan bir tarihi olmuştur.
Ne zaman ki ilkeli, sistemli, yöntemli bir hale gelirler o zaman bir bilimsel çalışmadan bahsedilebilir.
Paradigma
Belli bir dönemde ve kültürde araştırma yapan bir bilim adam topluluğunun yöntemini, sistemini, kavramların, bakış açısını belirleyen ortak kavramsal çerçevedir.
Paradigmaların özellikleri:
– Paradigmalar ezeli ve ebedi değillerdir.
– Paradigmalar kusursuz değillerdir.
– Paradigmalar, sorunları çözebildiği ölçüde ve sürece geçerlidirler.
Kuhn' a göre bilimsel çalışmalarda, bilim adamının bakış açısı, çalışmayı etkileyecektir. Bilim adamlarının bakış açıları, gerçekliğe yaklaşımları ise dönemsel özellikler
taşımaktadır. Kuhn bu yaklaşımını paradigma kavramına dayandırarak açıklamıştır.
Bir süre için geçerli ortak bakış açısı anlamına gelen paradigma;
Kuhn , bilimi, bilim adamını, bilimsel çalışmayı ve ürünü olan bilimsel bilgiyi bu bilimsel dönemler ve paradigmalar içinde anlayabileceğimizi savunur.
Toulmin
Bilime etkinlik olarak yaklaşan 20. yüzyıl filozoşarından biri de Toulmin'dir. Toulmin, düşünce sistemini açıklarken Charles Darwin'in türlerin gelişimi ve evrim teorisini kullanır. Darwin'e göre çevre ve canlı arasında yaşamsal bir bağ vardır. Ve bu bağ bir başarı öyküsü oluşturur. Hayatta kalan canlı türleri başarılı, varlığını devam ettiremeyen canlı türleri ise başarısızdır. Burada başarı çevresel etkenlerdeki değişime bağlı olarak gereken değişimi, uyumu gösterebilmekten geçer.
Örneğin, bir dönemde varolan dinozorlar bugün varlıklarını sürdürmezken, aynı dönemde yaşayan solucanlar halen hayattalar. O halde başarılı olanlar, solucanlardır. Toulmin, Darwin'in bu yaklaşımlarını tarihsel ve toplumsal koşullar içinde bilimin evrimi şeklinde kullanmıştır. To ulmin'e göre bilimler de, tıpkı canlı organizmalar gibi evrim süreci içinde bulunurlar. Döneminin gereklerine uyum sağlayamayan teoriler yok olacak doğal seleksiyona uğrayacak ve yerini bu sorulara cevap verebilen yeni teorilere bırakacaktır.