Bu Yağmur
(Necip Fazıl Kısakürek)
Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,
Tenimde acısız yatan bir bıçak.
Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
Dayandıkça çisil çisil yağacak.
Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
Sulardan, seslerden ve gecelerden…
Sevgili arkadaşlar; ben bir türlü bulamadım usta şair Kısakürek’in bu şiirde ne demek istediğini! Biliyorum aslında bu benim bilgisizliğimden kaynaklanıyor ama bana yardımcı olursanız sevinirim.
Yağmurun şiirde uzun süre yağan yağmurun insan üzerinde yaptığı havayı anlatıyor..
Üstâdım, şimdi seni daha iyi anlıyorum nur içinde yat.
Yağmur, akmayan gözyaşalarının yerine konmuş,yağmur fısıltılarını,sesini duyuramadığı çığlıkların yerine koymuş.içindeki derin sessizliği gözlerini kör eden karanlığa,kulağını sağır eden sessizliğe adamış.arkadaşlar anlayacağınız yazar yitirilmiş duygularının yetim bırakılmış hislerinin adaletsizce bedelini ödemiş hem de hiç haketmediği halde.
Muhteşem bir izah olmuş.teşekkürler “ecmel”,
Üstâdımızı da Saygıyla anıyoruz.Allah mekanını cennet eylesin.
Ya arkadaşlar yardimci olrmusunuz bu şirin temasi nedr
Bu yağmur, bu yağmur bu kıldan ince,
Nefesten yumuşak yağan bir yağmur.
Bu yağmur, bu yağmur bir gün dinince,
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
“Yağmur” kıldan ince de olsa kalın kalın bardaktan boşanırcasına yağsa insanlar için bir umut olmaktan öte hem sevinç hem korku oluşturmuştur. Bu yağmur kimi zaman gönül selinin görüntüsünü oluştururken kimi zamanda bu ömrüm “yağmur gibi geçti” ile ifade edilmektedir. Islanmayı, sel gibi fiziksel olayları bir kenara bırakacak olsak canlıların dirilişine sebep olmasındaki güzelliğe ne demeli.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,
Tenimde acısız yatan bir bıçak.
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik,
Dayandıkça ağır ağır yanacak.
İnsan bu; amellerinin sınırı olmadan yaşamak ister. Ölüm çok ötelerde sanır. Ama bir gün yıllardır üzerinde taş, toprakla etli kemik oluverir.. Sarar sarmalar insanı .. Ya sevgiyle ya da nefretle kucaklar onu, toprak… Sevgi kelimesi insanı o denli rahatlatır ki toprakta olsa insan bekler bunu.. Bunu hak etmenin yolu da rehber Kuran-ı Kerim öncülüğünde peygamber Hz Muhammed Aleyhisselamın liderliğinde Allah’u Tealanın rızasını kazanmakla olur. Üstadın ağır ağır yanacak diye insanın dik tutan kemik ve döşek olacak toprakta yaşayacağı sıkıntıyı belirtmesinde ben “Allahu Teala rızasıyla” dolu bir yaşantı sonunda alev alev saracak cennet kokusu olacaktır. Bu da insanın elinde olandan başka bir çaba sonucu değildir.
Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
Sulardan, seslerden ve gecelerden.
Sıkıntı, ölümden sonra yaşanacakları düşünmenin sonucu… Kimin için tabii ki aziz ve celil olan Allah’tan korkanlar için. Dünyada iken ameline güvenmeyenlerin, imanın Allah katındaki derecesini bilemeyenlerin ve tüm ödülü Allah’tan bekleyenlerin sıkıntısı kabre girmekle bitecektir. Kabir ameli düzgün olanların rahat döşeği, kabir ebedi saadete gidenlerin ilk durağı…
Bu yağmur, bu yağmur bir gün dinince,
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bir anlamda yağmurun dindiği gün, şairin ömrünün sonuna geldiği gündür. Diğer taraftan şair tarafından yağmurla bir benzerlik unsuru olarak kullanıldığı anlaşılan “kıl, nefes, iplik, bıçak, taş, kemik, delilik vehmi ve düğün” gibi ikincil objelerin asıl işlevleri, bu temel objeyi güçlendirmek ve okurun kafasında şekillenmesini; daha doğrusu okurun kafasında yağmur objesi etrafında şüpheler uyandırılmasını ve çeşitli çağrışımlara imkan verilmesini sağlamaya yöneliktir.
—————–
Yağmur şiirde de bir bilinmezliği ifade ediyor. Yağmurun vasıfları tam olarak belli değildir. Tezat ifadelerle bu durum daha güçlendirilmiştir