Hesap Böyle Verilir – 1 (Hüseyin Nihal ATSIZ) – Nihâl Atsız, 1943 – Bu yazıyı yalnız Türkler için yazıyorum. 1931’den beri Türkçülüğe ait yazılar yazdığım için Türkçü efkar-ı umumiyenin şahsım üzerindeki düşüncelerinin bence çok büyük bir değeri vardır. Samimiyetimden şüphesi olan en genç Türkçü bile, bana açıkça sorduğu zaman, hesap vermekten çekinmem. Hatta genç […]
Hesap Böyle Verilir – 2 (Hüseyin Nihal ATSIZ) İşte tam bu sırada iki nokta şiddetle dikkatimi çekti ve şüphelerimi arttı. Bu iki nokta şunlardı: 1) İzmir’de bazı Türkçü gençlerin epey zamandan beri “Kızıl Elma” adında bir dergi çıkarmayı tasarladıklarını işitmiştim. Bu gençlerin Reha Oğuz Türkkan’la ve onun gizli cemiyeti (!) ile hiçbir ilgisi yoktu. […]
Hesap Böyle Verilir – 3 (Hüseyin Nihal ATSIZ) Şimdi bu mesele üzerinde Türkçüleri biraz daha aydınlatmak için Cemal Oğuz’a yazmış olduğu mektubun sonlarından bir parça daha alacağım: Cemal Oğuz Beğ. İşte acı meselenin iç yüzü budur. Bu hususta ne düşünüyorsunuz bilmek isterim. Biz şimdi, sırf güvenebileceğimiz ülküdaşlarla iş birliği yapacağız. Bunları Bozkurtçu olarak efkarı […]
İçimizdeki Şeytanlar (Hüseyin Nihal ATSIZ) Önceleri milliyetçi iken sonradan sapıtarak komünist olan, fakat düşüncelerini değiştirdiğini ispat etmedikçe kendisine iş verilmeyeceği söylendikten sonra sözde hükümet tarafına geçen Sabahattin Ali, “İçimizdeki Şeytan” adlı bir roman çıkardı. Bu romanın kısaltılmış şekli şudur: Darülfünun devamsız talebelerinden Ömer, bir akrabasının iltiması ile postada küçük bir memuriyet kapmış tembel bir gençtir. […]
Konuşmalar – 1 (Hüseyin Nihal ATSIZ) Bütün dünya ile birlikte Türkiye de büyük ve düşündürücü bir değişiklik içindedir. Çünkü bu değişiklik daha çok olumsuz yönlere doğrudur. Türkiye, çağdaş devlet olmaktan çıkmıştır. Devlet tarifi nedir? Bir vatandaş teşkilatmış bağımsız bir millet, değil mi? Türkiye bu tarife uymuyor. Bir kere bu vatandaki millet teşkilatlanmış […]
Konuşmalar – 2 (Hüseyin Nihal ATSIZ) Türkiye ahlâk buhranı içindedir. Bunun ilk sebebi ne olursa olsun gelişmesi, artması demokrasi yüzündendir. Çünkü demokrasideki basın hürriyeti daima kötüye kullanıldığı için, ahlâksızlıkların yayılmasında başlıca faktör olmaktadır. İnsanlar gördükleri şeyi kaparlar. Terbiyeli insanların çevresinde yetişenlerin terbiyeli, fena insanların yanında yetişenlerin fena olması bu taklit kanunu dolayısıyladır. İnsanlara tesir […]
Konuşmalar – 3 (Hüseyin Nihal ATSIZ) Bugünün milletleri öğretim ve eğitim dolayısıyla, yayınlar sebebiyle eski çağlarla göre çok aydın topluluklardır. Bunun için bu milletleri uzun bir süre demokrasi dışında yönetmeye imkân yoktur. İnsan, yaratılış bakımından bir çok davranışlarında hürriyeti kötüye kullanmayacak insanlar yetiştirmek, kötüye kullanmak istidatında olanları sert tedbirlerle önlemektir. Görünüşe göre milletler bunun […]
Kızıl Kürtlerin Yaygarası (Hüseyin Nihal ATSIZ) 1961 anayasasının getirdiği aşırı hürriyetlerden faydalanarak, anayasanın yasakladığı konularda da kıpırdanışlar ve davranışlar olduğu bilinmektedir. Bu türlü davranışlara kalkanlar, kanun bakımından suçlu olduklarını bildikleri için savunma taktikleri de suçlulara has nitelikte, yani iftira, yalan ve şirretlik alanındadır. Bunlar, gerçeklerin ışığına bakamayan baykuşlar gibidirler. Bu baykuşlar hakikî maksatlarını açığa […]
“Bağımsız Kürt Devleti” Propagandası (Hüseyin Nihal ATSIZ) Farsların gayet geri ve iptidaî bir kolu olup İran, Türkiye ve Irak’ta yayılmış bulunan Kürtleri bir devlet ve millet durumuna getirmek yolundaki istekler epey eskidir… Bütün iptidaî topluluklarda olduğu gibi Kürtlerde de yabancı devletlerin kışkırtmasıyla başlayan bu hareket Kürt çoğunluğu arasında değil, onların zengin ağa sınıfı ile […]
İslam Birliği Kuruntusu (Hüseyin Nihal ATSIZ) Yedinci yüzyılda ortaya çıkan Müslümanlık, sosyoloji bakımından Arapların millet haline geçme savaşıdır. Aynı dili konuştukları halde birbirine düşman boylar ve uruklar durumunda dağınık bir hayat yaşayan kalabalık bir kavim, bir iç veya dış etki ile birlik kurma yoluna elbet gidecekti. Peygamberin ortaya koyduğu esaslar her şeyden önce bunu […]
Nurculuk Denen Sayıklama (Hüseyin Nihal ATSIZ) Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekasının pek iptidaî olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerdendir. Zekanın ve bilimin yükselmesiyle dinler de yükselmiş, tek Tanrılı dinlerle dinler çağı kapanmış, din uğruna yapılan korkunç savaşlar ve kırgınlıklardan sonra medeni dünyada din, fertlerin vicdanına sığınmış, […]
Türkçülüğe Karşı Yobazlık (Hüseyin Nihal ATSIZ) Fatih çağından sonra “medrese”nin Türk fikir ve siyaset hayatına hakim olması ile başlayan taassubu, türlü iç kavgalara ve kan dökülmesine sebep olarak günümüze kadar gelmiştir. Din bilginleri arasında Ebusuud gibi müsamahalı ve akıllıları bulunduğu gibi, her türlü fikir değerlerinden mahrum ve devleti batıracak fetvalar vermekten çekinmeyen Birgili Mehmet gibi […]
İrtica Artık Bir Kuvvet Değildir (Hüseyin Nihal ATSIZ) Yargıtay başkanı merhum Öktem’in cenaze törenindeki olaylar hemen hemen bütün basın, partiler ve dernekler tarafından irticanın hortlanması şeklinde görüldü ve büyük bir tehlike karşısında olmanın telaşı bütün Türkiye’yi sardı. Ama Muhalefet Partisi Başkanı bunu “tipik bir 31 Mart Olayı” diye tarif etti. Gerçekten çok çirkin olan […]
TÜRK Budun, Ökün! (Hüseyin Nihal ATSIZ) Şimdi herkes akl-ı evvel oldu. Beş on tekerlemenin tekrarlanmasıyla dünyayı bir çırpıda düzeltiyorlar. Millet hainliğine kadar varan her şeyi söyleyip de yine de “özgürlük yok” diye bağıran siyaset palyaçolarına, çocuk aldatır gibi yalanlar söyleyerek olmayacak vaadlerde bulunanlara baktıkça kıyametin kopmakta olduğuna inanmak gerekiyor. Karşılıklı suçlamalar… Biri ak derse öteki […]
Büyük Adam (Hüseyin Nihal ATSIZ) Millete ve vatana bağlılık bakımından birkaç türlü vatandaş vardır. Bunların başında kahramanlar gelir. Hiçbir karşılık beklemeden kendisini her zaman millet ve vatan uğruna harcayabilenler, kahraman vatandaşlardır. Bu birinci sınıfın sayısı oldukça azdır. İkinci sınıfı iyi vatandaşlar teşkil eder. Bunlar tek başlarına ve her zaman kendilerini kendi istekleriyle feda etmeseler […]
Milli Bayram (Hüseyin Nihal ATSIZ) Bayram, Türkçe kökten gelme bir kelimedir. Toplu bir halde sevinme ve eğlenme anlamına gelir. Buna göre milli bayramların da bütün milletçe kutlanan gün olması gerekmektedir. Nedendir bilinmez, bizde ki bayramlarda ortaklaşa sevinç yoktur. Bayramlar, aklı başında olanlara gizli bir hüzün, aklı başında olmayanlara aşırılık vermektedir. Bayramlar, iyi vatandaşlara değil, […]
TÜRK Ordusunun İftihar Levhası (Hüseyin Nihal ATSIZ) Cihan tarihinde en çok savaşan millet Türkler olmuştur. Bu savaşların bir listesini çıkarmak, bilhassa eski zamanlar için, güçtür. Denilebilir ki 15. asırdan önceki Türk tarihi mütarekesiz bir savaştan ibarettir.Onun için ben burada yalnız Türkiye’yi, o da Osmanlı hanedanı zamanında, aldım. Aşağıdaki liste Türk Ordusunun belli başlı savaşlarını gösteriyor. […]
Malazgirt Zaferi’nin 900. Yıldönümü ve Milli Kültür (Hüseyin Nihal ATSIZ) Geçmişi anmak insanlara mahsus bir iştir. Hayvanlar geçmişi düşünmez. Onlar yalnız içinde bulundukları ânın kaygısındadır. “Geçmiş” ne kadar kusurlu olursa olsun bugün ve yarın için vereceği derslerle, göstereceği ibretlerle ihmaline imkân olmayan bir kitap, insanlara milletlerin güç kaynaklarından biridir. Bundan dolayıdır ki bir millete geçmişini […]
Çanakkale Savaşı (Hüseyin Nihal ATSIZ) Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir heyet, Gülcemal vapuru ile Çanakkale’ye gitti. Sahillerden bakarak gûya şehitleri ziyaret etti. Hattâ bu yıl, garip bir tesadüfle İngiliz donanmasına mensup askerler de karaya çıkarak kendi mezarlarını ve âbidelerini ziyaret ederken bizimkiler yalnız denizden, o kahramanlık meydanına bakarak hasretli ahlar çekmekle iktifa […]
3 Mayıs 1944 (Farklı) (Hüseyin Nihal ATSIZ) 3 Mayıs Türkçülüğün tarihinde bir dönüm noktası oldu. O zamana kadar yalnız duygu ve düşünce olan, edebi ve ilmi sınırları pek de aşmıyan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayısında birdenbire hareket oluverdi. Ali Suaviler, Süleyman Paşalar, Mehmet Eminler, Ziya Gökalplar, Rıza Nurlar yalnız duygu, düşünce, iş Türkçüsü idiler. […]