Çocuk Edebiyatının Gelişimi
(Çocuk Edebiyatı)
Batı dünyasında çocuk edebiyatı ninniler ve büyükler tarafından anlatılan masallarla başlar. Eski zamanlarda hiç kitap yoktu. Kabilelerdeki hikaye anlatıcıları kültürün, adetlerin, değerlerin ve tarihin birer koruyucusuydular. Hikaye anlatma asırlar boyunca bir nesilden diğerine bir toplumun geleneklerini ve inanışlarını aktarmanın temel yöntemi olmuştur. O devirlerde anlatılan hikayeler aslında büyükler içindi. Ama çocuklar da bunları dinleyip kendilerine uygun olanları benimserlerdi.
Daha sonraları halk ozanları bu hikayeleri derleyip, toplumdan topluma taşıdılar. Balat yani şarkıyla hikaye anlatma, destan, epik gibi halk masalı türleri de böyle oluşmuştur. 15. yüzyılda İngiliz matbacı Caxton ilk defa büyükler için küçük cep masalları basmıştır. Heyecan ve macera içeren bu kitapları İngiliz toplumunun halk tabakası okumaktaydı. Üst kesim ise Horn Book adı verilen ve boynuzdan yapılmış koruyucuların içine yerleştirilmiş bakır levhalardan oluşan kitapları okuyorlardı.
18. yüzyıla gelinceye kadar İngiltere’de aşırı dinci bir akım olan Quakerizm vardı. Bu akım çocukların son derece sıkı bir disiplinle yetişmesini savunuyordu. Çocuklar için hazırlanmış kitaplar daha çok İncil’den kaynaklanan kitaplardı ve hikayelerin sonu hep ölümle bitiyordu. Bu çocuk kitapları karamsarlık ve dindarlık aşılıyordu.
Bu sıralarda Fransa’da Charles Pearault 14. Lui döneminde çocuk kitaplarının babası olarak anılmaktaydı. Halk ağzında dolaşan masalları toplayıp, kısaltarak çocuklar için 1697 yılında basmıştır. Bunların içinde “Kül Kedisi”, “Parmak Çocuk”, “Mavi Sakal”, “Kırmızı Başlıklı Kız”, “Çizmeli Kedi”, Uyuyan Güzel” gibi eserler vardır. Böylece ilk kez Fransız çocukların kendilerine ait kitapları olmuştur.
Bu kitaplar önce İngiltere’de sonra da Almanya’da basıldılar. İngiltere’de bunları John Newberry İngilizce’ye çevirip , 1727 yılında “Tales of Matter Goose” adı altında yayınladı. Gerek İngiltere’de gerekse Fransa’da çocuklar için yazılan kitaplar bu dönemden sonra artış gösterdi.
Daha sonra kitaplar bildiğimiz gibi basılmaya ve ciltlenmeye başlamıştır. Çocuklar Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’su ve Jonathan Swift”in Gulliver’in Gezileri gibi yetişkin kitaplarını benimsemişlerdir. 1744 yılına kadar John Newbery”nin “A little Pretty Pocket book” isimli kitabı yayınlandı (Küçük Şirin Cep Kitabı). 18. yüzyılın ikinci yarısında Sarah Trimer ve diğer yazarlar başlamış olan bu öğretici, eğitici geleneği sürdürdüler.
Çocuk kitapları sözel geleneklerden beslenen ve derlenerek bir araya getirilen hikayelerdir. Ayrıca Joseph Jacobs tarafından kayda geçirilerek korunan İngiliz masallarının yanısıra Grimm Kardeşler tarafından derlenmiş olan Alman hikayeleri de mevcuttur. 19. yüzyılda İngiliz Edward Lear tekerleme türü şiirlerden oluşan “Book of Non Sense” isimli bir kitap yazdı. Çocuk edebiyatına neşe ve yaşama sevinci getiren bu kitap çok tutulmuştur.
Çocuk kitaplarındaki gelişme 19. yüzyıla kadar yavaş olmuştur. Bu dönemde düşünceleri yaygınlaşan J.J Rousseau’nun eğitim teorisi yanlış anlaşılmış ve pek çok didaktik içerikli eser ortaya çıkmıştır. 19 yüzyılda çocuk kitaplarının konuları genişletilmiştir. Loise May Alcott’un “Küçük Kadınlar”ı aile hikayelerini popüler hale getirmiştir. Robert Louisse Stevenson’un “Define Adası” da aynı etkiyi macera hikayeleri açısından yaratmıştır. 20 yüzyılın başlamasından hemen önceleri Anna Swell’in “Siyah İnci” gibi hayvan hikayeleri ve Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarında” gibi fantazileri o güne değin varolan kitap türlerini genişletmiştir.
19. yüzyıl sonlarına doğru özellikle küçük çocuklar için yazılan dergiler ortaya çıkmaya başladı. Çocuklar için yazılanların öğretici olmak zorunda olmadığına inanan Mary Mapes Dadge “St Nicholas” isimli derginin editörlüğünü yapmıştır. 20. yüzyıl başlarında Lucy Sprague Mitchell’in “The Here and Now Story Book” isimli kitabı ile yetişkinler ilk defa çocukların küçük yetişkinler değil başka varlıklar olduğu fikriyle karşılaştılar. Bu dönemde çocuk edebiyatındaki çeşitlilik genişlemeye devam etmistir. Bu yüzyılın başlarında C.B Falls’un ABC isimli kitabının resimleri kaliteli ağaç oyma tekniğinin örneklerini içeriyordu ve yeni gelişen teknoloji olanaklar resimli kitaplara yönelişi kolaylaştırıyordu.
Rudyard Kipling çocuklar için mizahın önemli olduğunu düşünüyordu. 1902’de yayınlanan “Just so Stories” adli kitabı bugün de popülerdir. Beatrice Potter aynı yıl “The Story of Petter Rabbit” isimli kitabıyla edebiyata hayvan öykülerini sokmuştur. O zamandan itibaren de hayvan hikayeleri çocuklarin en sevdigi tür olmuştur. Daha sonra dünyanın tüm ülkelerinde çocuk edebiyatı örnekleri her gün biraz daha gelişerek ve artarak yayınlanmaya başlamıştır.
Çok eskiden öykü kitapları yokken, halk ozanlarının anlattığı destanlar, cin, peri masalları, yiğitlikleri dillere destan olmuş şövalyelerin, eşkıyaların maceraları, sözde konuşan hayvanların öyküleri dinlenir, bu öyküler anlatıla anlatıla ezberlenirdi.
Çocuk edebiyatı batı dünyasında ancak 18. yüzyılın ikinci yarısında bağımsız bir edebiyat kimliği kazandı. 18. yüzyıl başlarında Fransızca’ya, 19. yüzyılda İngilizce’ye çevrilen Binbir Gece Masalları da bütünüyle olmasa bile içinden seçilmiş bazı masallarla tüm dünya çocuklarının her dönemde vazgeçmeden okudukları yapıtlar olma özelliğini kazanmıştır. Alaeddinin Büyülü Lambası, Gemici Sinbad’ın Serüvenleri, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi Binbir Gece Masalları’ndan alınıp çeşitli dillere çevrilen ve resimlerle süslenen seçme masallar doğu toplumları kadar batı toplumlarında da benimsenmiş ve yaşamın her alanında etkileri görülmüş örnekler arasındadır (bak. Binbir Gece Masalları).
Gene 18. yüzyılın başlarında, bugün çocuk edebiyatı klasikleri arasına giren birkaç kitap yazıldı. Bunlardan ikisi, Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe (1719-20) adlı romanı ile Jonathan Swift’in Güliver’in Gezilerindir (Gulliver’s Travels; 1726). Bu yapıtlar son derece ilginç ve heyecan verici oldukları için hâlâ okunur. Oysa ikisi de özellikle çocuklar için yazılmamıştı. Güliver’in Gezileri zamanın düşünce ve adetlerinin saçmalığını göstermek amacını güdüyordu. Çünkü 18. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar çocuklar büyüklerin küçük bir modeli sayılır, yetişmeleri için özel bir çaba gösterilmezdi. John Locke ve Jean-Jacques Rousseau gibi Aydınlanma Çağı düşünürlerinin öne sürdüğü tezler (bak. Aydınlanma Çağı), Sanayi Devrimi’nden sonra orta sınıfların güç kazanması ve kadınların eşit haklar mücadelesi gibi bir dizi tarihsel olay sonucu, çocuklar büyüklerden değişik varlıklar olarak algılanmaya başlandı. Çocuk edebiyatının gelişmesi de çocuğun kendine özgü bir varlık olarak kabulünden sonra gerçekleşti ve William Blake, Lewis Caroll, Louisa May Alcott, Mark Twain, Carlo Collodi, Hans Christian Andersen gibi yetenekli yazarların katkılarıyla güçlendi. Günümüzde ise çocuğun kitap yapraklarını karıştırmaya başladığı ilk aylardan, 14-15 yaşına kadar zevkle okuyacağı çeşitli boylarda, konularda, dillerde kitaplar var.
İngiltere
15. yüzyılda Avrupa’da Johannes Gutenberg’in bulduğu basım yöntemini İngiltere’de uygulayan William Caxton özellikle çocuklar için öykü kitapları basmayı düşünmemişti. Oysa yayımladığı kitapların çoğu aile büyükleri kadar çocukların da ilgisini çekti. Okuma yazma bilen yetişkinler bu öyküleri çocuklara yüksek sesle okurlardı. Caxton Ezop Mas lan’tu İngilizce’ye çevirdi. Ayrıca kahramanlık öykülerinin yer aldığı birçok kitap yayımladı.
18. yüzyılın ikinci yarısında ise, Fransız düşünür Rousseau’nun görüşlerinin de etkisiyle İngiltere’de çocuk eğitiminde öğreticilik akımı önem kazandı. 19. yüzyılda, çocukların okuması için amaçlanan yeni bir öykü türü olan “peri masalları” ortaya çıktı. Bunlar Frans Charles Perrault’nun 1698’de yayımlanan Les Contes de ma mère l’Oye (1698; “Peri Masalları”) adlı bu kitap “Külkedisi”, “Kırmızı Şapkalı Kız”, “Mavi Sakal”, “Uyuyan Güzel” ve “Çizmeli Kedi” gibi hepinizin çok iyi bildiği ünlü çocuk öykülerini içeriyordu.
Fransa
18. yüzyılda Jean-Jacques Rousseau Emil (1762) adlı yapıtında, çocuk eğitiminde öğreticiliğin ağırlık taşıması gömünü ileri sürerek, bu alandaki yayınları nemli ölçüde etkiledi. Bu eğilim 19. yüzyılın büyük bir bölümünde etkisini sürdürürken, me de Segur’un torunları için yazdığı Bir Eşeğin Hatıraları (les memoires d’une âne; 60) gibi romanlar çocuk edebiyatına duygusal bir boyut ve canlılık kazandırdı. Bu dönem en önemli yazarı ise “bilimkurgunun babası” sayılan Jules Verne’dir (bak. Jules Verne). Ayrıca George Sand, Alphonse Daudet, Alexandre Dumas gibi önemli yazarlar da ık edebiyatına katkıda bulundular, ansız çocuk edebiyatı 20. yüzyılda parlak bir döneme girdi. Andre Maurois’nın Şişko-Sıskalar’ı (Patapoufs et Filifiers) ile Antoine de Saint-Exupery’nin Küçük Prensi (le Petit Prince; 1943) bu dönemin sevilen çocuk kitapları arasındadır. 20. yüzyılda çocuk yayınları arasında çizgi romanlar da tartışmasız bir yer tutmaktadır. Örneğin Herge’nin 1929’da çıkmaya başlayan Tenten’i ile Goscinny’ nin Asteriks’i (1959) ve Red Kit gibi diziler çocuklarca çok sevilen ve izlenen çizgi romanlardır.
16. yüzyılda gerçekleşen Reform hareketi, Almanya’da tüm alanları etkilediği gibi, çocuk edebiyatını da etkiledi. Böylece çocuklara yönelik yapıtlarda öğretici ve dinsel ilkeler öne çıktı. Daha sonra Aydınlanma Çağı’ndan başlayarak, çocuğun bağımsız bir kişiliği olması gerektiği vurgulandı. İngiliz yazar Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe adlı yapıtını Rousseau öğretisi paralelinde uyarlayan Joachim Heinrich Campe’nin Genç Robensonu (Robinson der Jüngere; 1779) bu yeni akımın en önemli ürünlerinden biriydi. 19. yüzyılın başlarında ise Romantizm Akımı’nın etkisine giren çocuk edebiyatında, giderek Almanya’nın zengin halk edebiyatı kaynaklarına ilgi duyulmaya başlandı. Peri masalı alanında en önemli adlar olan ve Grimm Kardeşler (bak. Grimm Kardeşler) olarak tanınan Jacob Ludvvig Cari ve Wilhelm Carl’ın 1812-15 arasında derledikleri masallar arasında Türkçe‘ye de çevrilen Hansel ve Gretel, Rapunzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ve Parmak Çocuk gibi ünlü masallar vardır.
II. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında duraklayan Alman çocuk edebiyatı, 1945’ten günümüze kadar çok önemli bir gelişme göstermiştir. Bugün çocuğun bağımsız kişiliğine verilen önem ve çocuk kurumlarının vardığı ileri düzey bakımından Almanya dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir. Çağdaş Alman yazarlarından Erich Kâstner çocukların dünyasını ciddiye alan, mizah yollu anlatımıyla çok sayıda çocuk kitabı yazmış bir yazardır. Toplu ‘apıtları 1959’da Gesammelte Schriften adıyla ayımlandı. Bunların içinden Noktacık ile Anton, Uçan Sınıf, Palavracı Baron gibi birçok öykü Türkçe‘ye çevrildi.
İskandinav Ülkeleri
İsveç, Norveç ve Danimarka’da çocuk edebiyatı zenginlik ve yaratıcılık bakımından dünya ülkeleri içinde ön sıralardadır. İsveç’ te köklü bir çocuk tiyatrosu geleneği vardır. Gerçek bir İsveç ulusal çocuk edebiyatı, daha 1751-53 yıllarında Kont Cari Tessin’in yazdığı peri masallarıyla başladı. Ne var ki, Reform hareketinden beri sürmekte olan Alman etkisi 19. yüzyıla kadar çocuk edebiyatında da kendini gösterdi. Bu tarihlerden sonra İsveç’ te peri masalı geleneği yeniden canlandı. Selma Lagerlöf’ün Nils Holgersson’un İsveç Gezisi adlı yapıtı, tüm öğretici içeriğine karşın, çocuklar için bir düş dünyası yaratır. Gene bu tarihlerde Laura Fitinghoff’un 1860’larda yaşanan kıtlığı konu alan ve çocuk klasikleri arasında yer alan Barnen fran Frostmofjallet (1907; “Yayla Çocukları”) adlı tarihi romanı yayımlandı. 1920’lere kadar öğretici akımın etkisinde kalan İsveç çocuk edebiyatı, 1940’tan sonra birçok yetenekli yazarın romanları ve ressam yazarların resimli romanlarıyla önemli bir gelişme gösterdi. Bu dönem yazarları arasında Pippi Uzunçoraplı (Pippi Lângstrump; 1945,) yazarı Astrid Lindgren ve Daniel Doppsko’nun (1959) yazarı şair Lennart Hellsing sayılabilir.
Norveç’te çocuk edebiyatı alanında ün kazanmış bir yazar çıkmamış olmasına karşın, daha 1830’lardan başlayarak özellikle çocuklara yönelik yapıtlar yazıldı. Bunların en önemlileri P. C. AsbjOrnsen ve Jorgen Moe’nun halk masalları derlemeleridir.
Danimarka’da ise dilimize Andersen Masalları adıyla çevrilen ünlü masalların yazarı Hans Christian Andersen’den sonra (bak. Hans Christian Andersen) aynı düzeyde çocuk edebiyatı ürünleri görülmedi ve çoğunlukla Alman yayınlarından çeviri ve uyarlamalarla yetinildi.
SSCB
Tarihsel olaylar, SSCB’de çocuk edebiyatını 1917 öncesi ve sonrası olmak üzere bıçakla kesilmiş gibi iki döneme ayırır. Devrim öncesi çocuk edebiyatı, büyük Rus edebiyatı ile karşılaştırılamayacak ölçüde zayıftı. İvan Krilov’un fablleri, halk edebiyatının zenginliği ya da Tolstoy’un çocuklar için yazmış olduğu öyküler bu yoksulluğu gidermekten uzaktı. Rusya’da çocuk kimliği Avrupa’nın öteki ülkelerinden de geç tanındığı için, çocuk edebiyatına yönelik çalışmalar ancak Ekim 1917 Devrimi’nden sonra, çocuğa verilen önemle birlikte gelişti. Güzel resimli çocuk kitapları çok ucuz fiyatlarla çocuklara ulaştı. Genç beyinlerin beslenmesi için konular özenle seçilerek işlendi. Çocuk edebiyatının gelişmesinde dünyaca ünlü yazar Maksim Gorki’nin önemli etkisi oldu. Çocuk öykülerinin, yeni kültürü yaratacak özgür düşünceli sanatçıların kaleminden çıkması gerektiğini vurgulayan Gorki, bu öykülerin çocuğun düş gücünü kamçılayıcı ve düşündürücü olması gerektiği üzerinde durdu. Çocuk kitaplarında eğlendiriciliğin yanı sıra, bilgilendirmeye de önem verildi. Çocukların sevdiği yazarlar arasında Yuri Kazakov, Samuel Marşak, Sergey Mihalkov ve Lev Kassil’i sayabiliriz. 1920-30 arasında masallara gerçekdışı olmaları nedeniyle savaş açılmıştı. Bugün ise çağdaş çocuk edebiyatı çok çeşitliliği ile dikkati çekmektedir.
Latin Amerika
Latin Amerika ülkelerinin çocuk edebiyatı öğretici niteliği ile dikkati çeker. Kilise ile çocuğun aile ve okul yaşamı arasındaki yakın ilişki dinsel eğitime öncelik tanınmasına yol açmıştır. Düşsellik ancak 1930’larda Brezilya ve Meksika çocuk edebiyatlarında belirmeye başlamış, gerçekçi bir yaklaşımla birlikte kahramanlık öğesi de çocuk edebiyatına girmiştir. Halk edebiyatı kaynakları çok önemli bir esin kaynağı oluştururken, daha çok İspanyol efsanelerinin etkisi görülmektedir. Küba’da ise devrimden sonra çocuklar için sömürge ve devrim tarihini konu alan öyküler yazılmış; sosyalist ahlak ve davranış örneklerinin benimsenmesini hedef alan bir yayın politikası izlenmiştir. Arjantin’de birtakım yerel halk öyküleri ve goşo adı verilen sığır çobanlarının yaşamlarına ilişkin öyküler çocuk edebiyatında önemli bir yer tutar.
Uzakdoğu
Batı ile Uzakdoğu arasında çocuk edebiyatı alanındaki gelişmelerde büyük bir fark vardır. Yeni Gine gibi bazı yerlerde henüz sözlü edebiyat geleneği aşılamamıştır. Hindistan, Filipinler, Sri Lanka ve İran gibi başka ülkelerde ise dille ilgili sorunlar edebiyatı olumsuz yönde etkilemiştir. Çocuk edebiyatı yazarları sayıca batıdakinden daha azdır. Çin’de, çocukları öykülerle ve şiirlerle eğitmek eğilimi 1950’lerden sonra ağırlık kazanmış, çok güzel resimlerle donatılmış kitapçıklar tüm çocukların sahip olabileceği ucuzlukta, evlere, okullara, köylere kadar ulaştırılmıştır. Bunlar genellikle çocukları özverili ve çalışkan olmaya özendirici niteliktedir. Japonya’da, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan önce egemen olan aile ve atalara saygı gelenekleri edebiyatı engelleyici rol oynamıştır. Uzakdoğu ülkelerinin birçoğunda, batıda yayımlanan çocuk kitaplarını taklit etme eğilimi görülürse de, özgün nitelikte yapıtlar da yayımlanmaktadır.
|» “Çocuk Edebiyatı” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir.
Ben bunu çok beğendim,bilgi edindim.Ödevimde de yardımcı oldu