Divan-ı Lügati’t Türk – (Ayrıntılı İnceleme) – (2. Bölüm)

Divan-ı Lügati’t Türk
(Ayrıntılı İnceleme)
(2. Bölüm)

Türk dilleri sözlüğü, karşılaştırmalı dilcilik yöntemine uyan bir çalışma. Türk dil ve kültür tarihinden üstün bir yapıt. Divan, genel çizgileriyle o dönem Türk dili ve uygarlıklarını betimleyen eşsiz bir yapıttır. Yazar yapıtında çok değişik bilgileri bize akıcı bir anlatımla vermeyi başarır. O çağda Türk boylarından derlenmiş sözler yanında Türk gelenek, görenek, inanç ve coğrafyası konusunda bilgileri de içerir. Derlenmiş Türkçe sözler Arapçanın sözcük düzenine göre, ünsüz sayısınca vezin kalıplarına ayrılarak sıralanır. Yalnız halk ağzından seçilmiş sözcüklerle kalınmaz, o dönemin klasik yazı dilindeen de alıntı yapılır. Alıntıların kimden alındığı belirtilmez. Yalnız Çuçu adlı bir Türk ozandan söz edilir.

Seçili sözcüklerde konu ve anlam bakımından ayrım yapılmaz. Sesbilgisi, yapıbilgisi ve ağız ayrılıkları hep birbirine bağlı olarak ele alınır. Yansıma sözcükler, saray dilinden kimi ögeler, dilbilgisi kuralları bu ayırıma girmez. Yer ve ülke adlarından yalnız belli başlıları alınır. Bu adlardan kimileri Divan’a eklenen haritada gösterilmez.

 

Yapıt, sözvarlığı bakımından olağanüstü zengindir. Bulgar lehçesine oldukça az yer verilir. Orhun ve Hazar Türkçelerine hiç değinilmez. Türkçe olmayan sözcükler üzerinde durulmaz. Ancak kimi yabancı sözcükler Türkçe sanılarak açıklanır.

 

Sözbaşı olarak seçilen Türkçe sözler Arap yazısı ile verilir. Bu sözlerin Türkçeye özgü ses özelliklerini belirtmek için Arap yazısının sükun, hareke, med ve teşdid gibi imlerinden yararlanılır. Arap yazısında bulunmayan Türkçeye özgü kimi sesler için özel çevriyazı imleri konur. Sözgelimi, Türkçenin uzun a ünlüsü için iki elif yazacı yan yan yazılır. ”w” sesini göstermek için üç noktalı f kullanılır. Böylece Kaşgarlı Arap yazım geleneği ile yetinilmez. Türkçe sözlere özgü yeni bir yazım yaratır. Türkçenin kimi ses özelliklerini başarı ile saptar. Türkçenin uzun ünlülü yapısını ilk kez o ortaya koyar. Sözgelimi kimi sözleri şöyle gösterir:

 

Aaw ‘av’
aasmaq ‘asmak’
Aaq ‘ak’
aal’hile’
k ‘aç’
aaş ‘yemek’
Aat ‘ad, san’
aay ‘ay’
Aaz ‘az’
baal ‘bal’
Baalıg ‘yaralı’
baar ‘var’
Baaş ‘yara’
çaal ‘laca, kır’
Qaan ‘kan’
qaar ‘kar’
Saag ‘sağlam,sağ’
saan ‘sayı’
Taan ‘inkar etmek’
taaş ‘taş’

yaap ‘hile’
Çuq– ‘nemlenmek’
qun ‘kın’
Quz ‘kız’
tun ‘nefes’
Beeg ‘bey’
nee ‘ne’
İil ‘memleket’
ün ‘çukur, iniş’
Bood ‘boy, vücut’
bool– ‘olmak’
Soogun ‘soğan’
yoog ‘yas’
Kööz ‘göz’
ööç ‘öc’
Söök– ‘sövmek’
buut ‘but, bacak’
Küü ‘ün, şöhret’
küüç ‘güç, zor’
Taaz ‘kel’

Türkçe sözbaşları Arapça olarak açıklanır. Açıklama örnekleri genellikle atasözlerinden ya da halk yazınından seçilir. Bu yüzden genellikle yapıtta Türk halk yazınından dört önemli uzun ağıt ile birlikte birtakım destan, hikmet, özdeyiş, pendname ve bahriyeler bulunur. Sözgelimi Türk abecesine göre yeniden düzenlenmiş bir kesit şöyledir:

 

Alıqtı / er alıqtı: Adam alçaldı.
Baş alıqtı:
Yara azdı bozuldu.
Alıqar, alıqmaq:
Şu kesitte geçer.
Başı anın alıqtı Yarası onun azdı
Qanı yozup turuqtı Kanı çok akıp durdu
Balıg bolub tagıqtı Yaralanıp dağa çıktı
Emdi anı kim yeter Şimdi ona kim yetişir
Alış: Su ağzı ve suyun havuza döküldüğü yer.
Alış: Borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme.
alış beriş:
Bir hakkı alma, bir hakkı verme.
Alışdı / ol mana alım alışdı: O, bana alacağını almakta yardım etti. Başkası da böyledir.
Almıla: Elma.

 

Alp: Yiğit. Alp yagıda alçak çogıda ‘yiğit düşman karşısında, yumuşak huylu adam savaşta belli olur”. Şu kesitte de kullanılmıştır:
Alper Tomnga öldi mü Alper Tunga öldü mü
Isız ajun qaldı mu Kötü dünya kaldı mı
Ödhlek öçin aldı mu Felek öcün aldı mı
Emdi yürek yırtılur. Şimdi yürek yırtılır.
(Afrasiyap Han öldü mü? Kahpe dünya kurtuldu mu? Zaman ondan öcünü aldı mı? Şimdi onun ülkesi üzerine –zamaneye kızarak- yürek parçalanır. )
alpaqut: tek başına düşmana saldıran, hiçbir yandan yakalanmayan yiğit. Şu keskesitte de geçer:
budhraç yeme qudurdı Budhraç yine kudurdu
alpagutın adhırdı Yiğitlerini ayırdı
süsin yana qadırdı Askerini yine döndürdü
kelgelimet irkeşür Gelmek için toplaşıyorlar(Yabaku oymağının beyi Budhraç yine askerleriyle döndü, yiğitlerini seçti, gelmek için toplandı).

 

Alqaldı / begge alqış alqaşdı: O, benimle alkış alkışladı. Öğmekle alkışta yarış yapmak da böyledir.
Alqaşur,alqaşmaq.
Şu kesitte de geçer:
Alplar arıg alqışur Yiğitler temiz öldürüşür
Küç bir qılıq arqaşur Güç birleştirip arka verir
Bir bir üze alqaşur Birbirini övüşür
Edhgermedhip oq atar Düşünmeksizin ok atar
Alqındı / alqındı nen: Bir şey tümden bitti, tükendi.
er alqındı:Adam öldü. / alqınur, alqınmaq.
Algış: Dua etme, öğme, birinin iyiliklerini sayma.
Ol begge alqış berdi:
O beyi öğdü.
Yalavaçqa alqış bergil
‘Yalvaç Muhammet’e selavat getir’.
Alqıştı / boy ikki bile alqıştı: İki boy birbirini yok etti. Herhangi birşeyi yok etmek için, yarışmak da böyledir. alqışur, alqışmaq.
Alqtı ol tavarın alqtı: O, malının bitirdi . / Başkası da böyledir. alqar, alqmaq.
Alsadı / ol tawarın alsıqtı: Onun malı alındı. Soyundu. / alsıqar, alsıqmaq.
Altın: Aşağı, alt.
Altun tarım: Büyük kadınlara verilen bir san.
Alturdum / men andan yarmaq alturdum: Ben ondan para aldırdım. altururmen, alturmaq.

 

Aluç: Soğutulmuş nesne. (Besim Atalay bu sözcüğün anlamında ikirciğe düşer. ’Soğuk soğutulmuş nesne’ anlamına gelen Arapça bir süzcük verir. Sonra ‘havu dökülmüş giysi’ anlamına ikinci anlam olarak verir. İki alamın da buraya uymadığını söyler ve Brockelman’ın savına katılır. ’Şeftali’ uymaz der. l. s. 122)
Aluçın: Yenilen, boğumlu ot.
Aluş: Kaşgar’da bir köy adı.
Altun: Altın.

| « Önceki Bölüm | Sonraki Bölüm » |

|» “Divan-ı Lügati’t Türk” Sayfasına Dön! « |

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir.

Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk

 

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)