Eski Çağlarda Türkiye ve Çevresindeki Kültür Uygarlığı
1. Devlet Yönetimi- Mezopotamya’da köy kültüründen, kent yaşamına geçilmiştir. Böylece başında kralın ve yardımcılarının bulunduğu site adını verdiğimiz kent devletleri oluşmuştur.
- Asurlular döneminde ise tam bir merkeziyetçi devlet rejimi ortaya çıkmıştır.
- Babil, Akad ve Asur devletleri askerî imparatorluk olup, sürekli, güçlü ve disiplinli ordulara sahip olmuşlardır.
- Kent devletlerinin kralları, sonradan tanrılaştırılmış ve rahip-kral durumuna gelmişlerdir. Sümerlerin ilk zamanlarında her kent (site) ayrı bir devletti. Bu siteler, tanrı için kurulan tapınaklar çevresinde gelişmişti. Bu devletleri, “ensi” ya da “patesi” denilen rahip krallar yönetiyordu. Patesilerden biri, çevresindeki kentlere egemen olursa kendisine Lugal Kalma denirdi.
- Sümer Kralı dinî törenlerin yönetilmesi, adaletin gerçekleşmesi ve orduya komuta etmekle görevliydi.
- Mısır’da siyasi örgütlenme, kent devletlerinin (nom) kurulmasıyla başladı. MÖ 3000 yıllarında Menes, Mısır’da siyasi birliği sağladı. Mısır, mutlak bir krallıkla yönetiliyordu. Krala “Firavun” denirdi. Tanrı olduğuna inanılan firavunların, halk üzerinde büyük etkisi vardı. Bu gelişmeler teokrasinin yaygınlaşmasında etkili olmuştur.
- Yunanistan’da her kent ayrı bir devletti. İlk zamanlar kent devletlerini krallar yönetiyordu. Zamanla güçlenen asiller, yönetimi ele geçirdiler. Ancak, savaş zamanlarında asiller, yönetimi “tiran” adı verilen kimselere bırakırlardı. Zamanla ticaretin gelişmesi sonucunda Yunanistan’da, köylüler ile asiller arasında orta sınıf oluştu. MÖ 700’de köylüler ile birleşen orta sınıf, yönetime katılabilmek için asillere karşı mücadeleye girişti. Bu mücadelenin sonucunda
halk, kent devletlerinin çoğunda söz sahibi oldu. - Fenikeliler kent devletleri hâlinde yaşadılar, merkezi bir devlet oluşturmadılar.
- İbraniler krallıkla yönetildiler.
2. Din ve İnanış
- Mezopotamya din konusunda Sümerlerin etkisinde kalmıştır. Ölümden sonra da hayatın varlığına inanan Sümerlerin dini, çok tanrılıydı. Her kentin bir tanrısı vardı. Sümerler, tanrılarını genellikle insan şeklinde düşünmüşlerdi. İnsanlar ile tanrılar arasındaki en önemli fark; insanların ölümlü, tanrıların ölümsüz olmalarıydı. Sümerlerin en büyük tanrıları, gök tanrısı Anu, yer tanrısı Enlil ile okyanus tanrısı Enki idi. Mezopotamya’da tapınaklara “ziggurat” denilirdi. Üst üste kulelerden meydana gelen bu tapı naklar, rasathane olarak da kullanılırdı.
- Mısır’da çok tanrılı bir din anlayışı hakimdi. Mısır’ın en büyük tanrısı, Güneş tanrısı Amon-Ra idi. Mısırlılar, tanrıları genellikle hayvan ve bazen de insan seklinde düşünürlerdi. Mısır toplumunda din, bütün yaşamı yönlendirirdi. Her türlü bilim ve kültür faaliyetleri ile sanat etkinlikleri, dinin etkisi altında gelişmiştir. Mısırlılar, insanların öldükten sonra da yaşayacaklarına inanırlardı. Ancak bunun için, ölen kişinin cesedinin bozulmaması gerekiyordu. Bu inanışın etkisiyle cesetler mumyalanırdı. Ölen kişinin ruhu, ölüler tanrısı Osiris tarafından sorgulanırdı.
Örnek:
Mısır’da, öğütleri ve ahlak kurallarını kapsayan, MÖ 3000 yıllarına ait edebî eserler bulunmuştur. Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerini aydınlatan, aynı yıllara ait buluntular arasında bu tür eserlere rastlanmamaktadır.Anadolu’da aynı döneme ait buluntular sadece günlük işlerde kullanılan eşyalardan oluşmaktadır.
Bu farkın, Anadolu’nun hangi özelliğinin bir sonucu
olduğu savunulabilir?
A) Önemli ticaret yolları üzerinde bulunmasının
B) Sık sık istilaya uğramasının
C) İhtiyaçların Mısır’dakinden farklı olmasının
D) Yazıya geçişin daha geç başlamasının
E) Verimli topraklara sahip olmasının
Çözüm:
Mısır’da öğütleri ve ahlak kurallarını kapsayan edebî eserler bulunmasına rağmen Anadolu’ya ait bulgularda günlük yaşama ait eserlerin olması Anadolu’nun yazıya geçişinin daha geç olduğunu göstermektedir.
Yanıt D
- Yunanlılar çok tanrılı bir inanca sahipti. Yunanlılar tanrılarını insanlar gibi tasvir etmişlerdi. Onlara göre, tanrıların insanlardan farklı yönleri güçlü, daha güzel ve ölümsüz olmalarıydı. En büyük tanrı Zeus’tu.
- Tanrılar, Yunanistan’ın en yüksek dağı Olimpos Dağı’nda otururlardı. Her dört yılda bir tanrı Zeus adına olimpiyat oyunları düzenlenirdi.
- Fenikeliler çok tanrılı inanca sahipti.
- Tek tanrı inancı ilk defa İbranilerde görülmüştür. İbrani dininin kutsal kitabı, Hz. Musa’ya gönderilen Tevrat’tır.