Eski Mısır Dini
(Dünya Dinleri)
(4. Bölüm)
Sfenks
O, yeryüzünün en ünlü heykeli… Kimilerine göre Marslıların Dünyamiza armagan ettigi bir dev, kimilerine göre ise Firavun Cheops’un aslan biçimini almis görüntüsü… En çok ziyaret edilen arkeolojik mekanların basinda gelen sfenks, kirik burnunun ve altindaki geçitlerin sirrini günümüzde de koruyor…
Ünlü bilmeceyi bir başka sfenks sordu: Kanatli ve Yunanli bir sfenks… Bu bilmeceni cevabi ayni zamanda insanlığın en ünlü gizemi. Soruyu soran Oidipus mitinde geçen Yunanli bir sfenks. Efsaneye esin kaynagi olan ve gizemini kismen koruyan devasa heykel, büyük Giza Sfenks’i ise sudan zarar görmüs ve kirliligin etkilerini yavaslatan kum tarafindan korunmus. Heykelin bacakları arasina konulmus bir tasa kazili efsane metnine göre, bu Sfenks, M.Ö 1419 yilinda IV. Tutmosis’in rüyasina girmis. “Beni kumdan kurtar ki firavun olasin!” demis. O da itaat etmis ve Mısır’a hükmetmis. Gerçekte ise o agiz hiç açilmadi. Heykel 14.yy’da Memlûklar tarafindan (Mısır’i 1250’den 1517’ye kadar yöneten Türkler) top bataryalarınin talim hedefi olarak kullanildiginda ve üstünde kalici yaralar açildiginda bile… Giza Ovasi’ndaki piramitlerin bu çok sevilen bekçisi, her zaman çok güçlü duygular uyandirmis; efsanelere ve gizemlere kaynaklik etmis. Romalılardan Napolyon’a, tarihi boyunca anlami ve korunmasi polemik konusu olmus. Günümüzde de nasil restore edilecegi ya da yeni kesfedilen gizemli geçidin açilma nedeni tartisiliyor.
Peki bu denli büyük, aslan bedenli insan basli bu heykeli yontma fikri kimden çikti? Bu nasil ve neden yapıldı? Uzmanlara göre insan-aslan karısımi figürler Giza Sfenksi’nden on yil önce ortaya çikmis. M.Ö. 2528 tarihinde, Cheops’un ogullarından Ragedef’in basini betimleyen iki heykel var. Büyük Giza Sfenksi ise, MÖ. 2520’de yine Cheops’un oglu Kefren’in mimarları tarafindan, onun adina yapılan bir mezar kompleksi vesilesiyle yontulmus. Fikir ise, sıradan bir estetik sorunu çözmek için rastlantiyla ortaya atilmis. Cheops ve Kefren piramitlerinin yapiminda kullanilan kireç tasinin çikarildigi ocagin ortasinda düzeltilemeyecek kadar büyük, piramitlerde kullanilamayacak kadar da düsük kaliteli bir tepecik kalmis. Bu tepecik kabaca aslan şeklindeymis. Milano Devlet Üniversitesi’nde Mısır bilim doçenti olan Patrizia Piacentini’ye göre firavun, tepecigi oydurtarak kendi basini ve basligini tasiyan, bir aslan heykeli yaptirtmis. Dünyanin Tanrısı olan firavunun, yeryüzünün en güçlü hayvani olan aslanin gövdesiyle birlestirilmesi firavunun gücünü simgeliyormus. Heykelin, kuskusuz yaygin Güneş kültüyle de ilgisi var. Nitekim Giza Sfenksi dogan Güneşin simgesi Tanrı Horus’la da özdeslesmiştir.
54 metre uzunlugunda, 20 metre yükşekligindeki, bati-dogu yönünde uzanan büyük sfenks, Nil Nehri’ne bakiyor ve nehir yoluyla gelenlerin Giza kompleksinde gördükleri ilk yapi da o: dev bir tas bekçi… Bu heykel antik zamanlarda da gözen kaçmamis. Mısır, Yunanistan ve Suriye’de başka sfenksler ortaya çikmis. Bugün uzmanlar sfenksleri üç tip halinde siniflandiriyorlar:1.Giza’daki gibi yere çökmüs olanlar,2.Oturanlar, 3. Hareket halinde gösterilenler. Örneğin Luxor Tapinagi’nda, Büyük Iskender oturmus halde betimlenmis. Farkli insan-aslan karısımları da yapilmis. Nitekim sadece yüzü insan olan, aslan kulakları ve yelesine sahip bulunan kafalarda var. Ayrıca ön bacakların yerine bir vazoyu kavrayan insan kolları ve elleri yontulmus olanlar bulunuyor. En alisilmadiklar ise Mısır Tanrısı Tutu’yu betimleyen heykeller. Insan basi ve yilan biçiminde, ucundan 3 ayri hayvan kafasi çikan bir kuyruk. Yunan sfenksleri ise çok güzel. Bunlar genellikle disi kafali ve kanatli heykeller.özellikle zalim ve tehditkarlar. Örneğin Thebai’nin ünlü sfenksi yolcuları durdurup onlara ünlü bilmecesini soruyordu.
MÖ 450 yilina kadar uzanan bir mite göre Oidipus, Thebai Kralı olan babasini bilmeden öldürdükten sonra kente gelir ve Pazar meydaninda Tanrılar tarafindan kendisini cezalandirmak için yolanmis bir canavarla karsilasir. Bu “Sfenks”tir. Bütün yolculara yaptigi gibi ona da bir bilmece sorar. Bilirse kral olacak, bilemezse ölecektir. Bilmece sudur: “Hangi yaratik sabah dört ayak, öglen iki ayak, aksam üç ayak üzerinde yürür ve bacakları ne kadar çok olursa o kadar zayiftir?” Oidipus yaniti bulur “INSAN”. Thebai Kralı olur, öldürdügü Kralın karısıyla evlenir; yani annesiyle.
Eski Yunanlılar, Suriyeliler ve kismen Araplar yüzünden, Mısırlılar kendi sfenkslerini hem düsmanlik hem de sevgi kaynagi olarak gördüler. MÖ 1400 civarinda Sfenks, tarihin en büyük kitle haclarından birinin konusu oldu. Mısır’i MS 400 yilinda fetheden Araplar için Sfenks “korkunun babasi”ydi. Burnunu kimin yok ettigi hal bilinmiyor. Belki 700 yilinda ortaya çikan ve her türlü tasviri yok eden ikonoklast tarikati. Belki bir Arap emiri ya da 15. yy’ da Memlûklar. Geçmiste suçlanan Napolyon’un olmadigi neredeyse kesin.
Heykel tarih boyunca pek çok kez kuma gömülmüs ve tekrar ortaya çikmis. Tutmosis’ten sonra II. Ramses, Romali Septimus Severius ve 1926’da, Fransiz Emile Barazie, onu kumdan çikarmis. Batilılar tarafindan 1700’lerde tekrar bulunmus ve onları çok etkilemis. 200 yil önce Bonapart, Mısır’a büyük bir bilimsel sefer düzenlemis. Yaninda 168 uzman götürmüs. Bunlar Rosetta (Resit) Tasi’ni bulmaktan başka (hiyerogliflerin çözülmesini sagladi…) Sfenks’i incelemis ve onu kismen açiga çikarmislar. Daha o zamanlar piramitlerin sira disi boyutları ve Sfenks,batida onların yapimina iliskin öne sürülen pek çok fantastik varsayimi körüklemis. Örneğin uzaydan gelen bir kültüre mal edilmisler. Piacentini “Marslıların bunla ilgisi yok! “ diyor. “MÖ 2500 yili Mısırlıları hakkinda çok sey biliyoruz ve onları yapanların Mısırlılar olduğundan kuskumuz yok. Ben de Yildiz Geçidi’ni gördüm ( piramidin bir uzay gemisi olduğu film); ama tarih başka bir seydir.” Sfenksin yildizlara yönelimi de eski Mısırlıların gökbilim bilgilerinin bir parçasi. Dünya disi varlıklar tezi, Viking sondasi Mars’da Sfenksin yüzüne benzer bir tepenin fotografini çektiginde, 1976 yilinda ortaya atildi. Oysa 1999 yili Nisan ayinda bir başka sonda bu gizemi çözdü. Bunun, birkaç tepenin gölgelerinden olusan bir göz aldanmasi olduğu ortaya çikti. Peki Sfenks sirlarıni tüketti mi? Belki degil.
1994 yilinda gizemli bir geçit kesfedildi. Kuyruk tarafindan giren, heykelin 4 metre içine uzanan; dik bir açi yaparak 5 metre derine inen ve kör kuyuda sona eren bir geçit. Baraize tarafindan 1926 restorasyonunda bulunmus ve unutulmustu; ama o zamanki çalismalara katilan bir isçi, Muhammed Abd ül-Mahgut Fayet, 80’lerin basinda eskileri hatirladi. Giza kompleksinin yöneticileri onun gösterdigi yeri kazdilar ve deligi yeniden buldular. Neye yariyor? Resmi açiklama, eski Mısır isçilerinin insaat sirasinda kullandikları bir “servis tüneli” olduğu. Bu açiklamani yeterli olmadiğini söyleyenler de var. Öyleyse ne? Yanit vermek zor. Sonuç: Sfenks hala bazı sirlara sahip. Yoksa Sfenks olur muydu?
Heykel 14.yy da Memluklar tarafindan top bataryalarınin talim hedefi olarak kullanildigi için üstünde kalici zararlar olusmustur. Günümüzde hala nasil restore edilecegi oldukça büyük bir tartisma konusu. Sfenks yagmurlar,kum ve daha bir çok dogasal nedenlerden dolayi oldukça yipranmis durumda. Büyük Gize sfenksinin M.Ö 2520`de Cheops`un oglu Chephren`in mimarları tarafindan onun adina yapılan bir mezar kompleksi amaciyla yontulmus. Dünyanin Tanrısı olan firavun`un en güçlü hayvanlardan biri olan aslan ile birlestirilmesi firavun`un gücünü simgeliyordu.Heykelin Güneş Kültü ile olan ilgisi de kusku götürmez bir gerçek. Çünkü sfenks Güneşin simgesi olan HORUS ile özdeslestirilmis. 54m uzunlugunda 20m yükşekliginde, bati-dogu yönünde uzanan büyük sfenks, Nil Nehri`ne bakiyor ve nehir yoluyla gelenleri karsiliyordu.
Zamanla Mısır,Yunanistan ve Suriye`de de başka sfenksler ortaya çikmiştir.Bugün uzmanlar sfenksleri üç tip halinde siniflandiriyor; Gize`deki gibi yere çökmüs olanlar, oturanlar ve hareket halinde gösterilenler.. Oturanlara Büyük Iskender’in Luxor Tapinagi’nda bulunan sfenksi örnek gösterilebilir. Sfenks terimi Yunanca’daki ‘SPHINGHEIN’den geliyor ve bogmak anlamini tasiyor.Bu da Thebai Mitindeki sfenksin bilmecelerine dogru yanit veremeyenleri öldürmesinden kaynaklaniyor.
Bilmece ise : Hangi yaratik sabah 4, öglen 2, aksam 3 ayak üstünde yürür ve bacakları ne kadar çoksa o kadar zayiftir? Cevap ise insan dir.Cevabi bilen olursa Sfenks de kendini öldürecektir ve Oidipus bilmeceyi biliyor.Başka bir efsaneye göre ise Oidipus tarafindan öldürülüyor.
Mısır a gelince Sfenks Mısırca ‘SEZP-ANHE’ (Yaşayan görüntü) demek. Ama Mısır ve Yunan sfenksleri arasinda bir baglanti kurulmuyor nedeni ise Mısır sfenks inin erkek( firavun erkek olduğu için sfenks de onun bir görüntüsü temsili)Yunan sfenks inin ise mitolojik bir hayvan ve disi olusu. Ancak her ikişi de ölü kültüne baglidir.
Restorasyonlar
MS 2000 :Sag arka bacak onarildi ve kumlardan temizlendi.
Yunan-Roma döneminde kumun gelisini önlemek amaciyla barikatlar kuruldu.
1798 `de Napolyon tarafindan temizlik çalismaları yapıldı.
1978`de Bir isçi tarafindan dev heykelin altinda bir galeri kesfedildi.Bu su erozyonun ilk kaniti oldu.
1979`da kuzey kanadi restore edildi.
1981 `de bacaklardan taslar düstü ve onarim 1987`ye kadar dek surdu.
1989`da yeniden saglamlastirildi.
1990`da Getty Vakfi’nin çalismaları baslatildi.Bu da Unesco ve Eski Mısır örgütü tarafindan yönetildi.
Eski Mısır’da Büyücülük
Eski Mısır’da son derece doğal olarak bilinen bir olguydu büyüler. Ancak yine de herkes buyu yapamazdi. Bu konuda özel yetenekleri olan Tanrılarla iletisim kurabilen kişiler büyü yapabiliyordu. Büyülerin kimi kötü yani kara büyü niteligindeydi kimisi koruma büyüsü kimisi ise buyu bozmaya yarayan büyülerdi.
Kara büyülerde genellikle büyü yapilmak istenen kişinin kendisine ait bir sey ele geçirilir ve bunun yardimiyla balmumundan yapilmis insan figürüne bakir sisler saplanirdi. Insan figürü büyü yapılan kişiyi simgelerdi. Balmumu eriyince kişi ölürdü.
Bu oldukça sevimsiz olaya karşın bundan korunmaya yarayan büyüler de vardı. Büyü yapılan kişi hastalandigi zaman tip konusunda oldukça ilerlemis olan Mısırlılar bunun büyü olduğuna karar verirlerdi ve bu çogunlukla dogru çikardi. En iyi rahipler ve büyücüler araciligiyla bir nevi ayinle kişi kurtarilmaya çalisilirdi. Bu her zaman istenildigi gibi sonuçlanmazdi. Hatta tarihte birçok firavunun çocuklarınin ve eslerinin büyü nedeniyle öldügünden bahsedilir.
Büyünün ilk örneği Tanrılar arasinda yaşanan savasta görülmüstür. Kizil saçli Seth kardesi Osiris’i 14 parçaya bölünce Osiris’in esi Isis onu tekrar hayata getirmek için Amon’un gizli adini kullanarak bir büyü yapmiştir. Osiris’in 13 parçasi Mısır’ın birçok yerinde bulunmus ancak sadece cinsel organi bulunamamisti. (bunu ise Timsah Tanrı Sobek’in yedigi düsünülmektedir.) 13 Parça olmasina ragmen Isis, Osiris’i hayata döndürmüstür.
Büyücü kimi zaman Tanrıyla bir olurdu. Tanrı‘ya kendi kabul ettirir ve eğer Tanrı kabul ederse ona istediğini yaptırırdı. Bunun olmasi çok zor olmasina ragmen kimi büyücüler başarabilmiştir.
Mısır tarihinin her yönünde olduğu gibi bu da su anda bize oldukça ilginç ve garip ancak Mısırlılar için nefes almak kadar doğal bir seydi…
Eski Mısırlılarda Mumyalama
Krallar vadisi ile Deir El-Bahri arasında gizli bir dehlizde bulunan ve mezar soyguncularının elinden kurtarılarak 14 Temmuz 1881’de Luksor’dan gemiye bindirilen 40 firavun mumyasını taşıyan gemi,Kahire’ye doğru ilerlemekteydi.Nil kıyısındaki köylüler,3500 yıl önceleri ülkelerini Tanrısal güçlerle yöneten bu insanların hala varolan bedenlerine saygı duymuşlar,ilahiler okuyan kadınlar göğüslerini kumlarla ovalayıp,başlarına toprak atmışlar,erkeklerde havaya silah sıkmışlardı.
Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça’da “Mumiya” doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir,ilaç oalrak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan “Tahnit” işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.
Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:
* Önce ölü yıkanir. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.
* Göz ve ağız boşukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.
* Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları “Kanopik” denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi.
* Acılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar’ın “Net-jeryt” denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan “Natron” tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.
| « Önceki Bölüm |
|» “Dünya Dinleri” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, “www.dunyadinleri.com”dan alıntılanarak derlenmiştir…
Dünya Dinleri, Bütün Dinler, Din, İslamiyet, Hristiyanlık, Alevilik, Sünnilik, Budizm, Musevilik