“F Klavye” ile Uçan Parmaklar

F Klavyeile Uçan Parmaklar

F Klavye ile Uçan Parmaklar

Yetişen yeni kuşağın varlığından bile habersiz olduğu “F klavye“, ne yazık ki son yıllarda “batılılaşma” adına Q klavyeye gösterilen ilgi ile neredeyse kullanılmaz hâle geldi. Türk dilinin özellikleri göz önüne alınarak hazırlanan F klavye, insanların yavaş yazmaları için geliştirilmiş Q klavyenin esiri oldu. Bu durum Türkler‘in on parmak klavye kullanımına büyük olumsuz etkide bulunduğu bilim adamları tarafından kanıtlandığı hâlde, Türkiye'de Q klavye kullanma oranının %90'lara ulaşması ise içinde olduğumuz büyük yanlışın göstergesidir.

Konuyu daha kapsamlı açıklayabilmek için, öncelikle Q klavyenin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığına değinmek istiyorum. Q klavye adlı tuş diziminin ortaya çıkışı ile ilgili rivayet edilen olay ve yıllardır benimsenen bilgi şöyledir: Christopher Latham Sholes'in 1867 yılında daktilo adı verilen yazı makinesini icat ettiği dönemde yazı makinesine ait bir sorunla karşılaşılmıştı. Kapalı bir kutu içinde bulunan uzunca kollu harf baskılarının, kağıda çarpıp geri dönmesi sırasında takılması mekanik bir yol açıyordu. Buna çözüm olarak Sholes insanların harflere bu kadar seri biçimde basmalarını önlemek için, en çok kullanılan harfleri tuş diziminin uç köşelerine – farklı sıralarına dağıtmayı denedi. İşe yaramıştı ve insanlar artık eskisine göre daha “yavaş” yazıyorlardı. Bu durum, yazı makinelerindeki takılma sorununu çözmüştü. 1873 yılında mantığa aykırı biçimde geliştirilen bu harf dizilimi, kısa zaman içinde daktilonun patentli üretiminde kullanılmaya başlandı.

Geçen zaman içinde mekanik kollara ihtiyaç duymayan ve “klavye” adı verilen aygıtların üretilmesiyle Sholes'in daktilolarda karşılaştığı tıkanma sorunu ortadan kalkmıştı. Fakat bu zaman zarfında 40 milyon daktilo üretilmiş ve insanlar “yavaş yazmaları” için dizilmiş bu Q harf dizilimini iyiden iyiye benimsemişlerdi. Artık çok hızlı yazabilecekleri biçimde, sık kullanılan harfleri bir araya toplamanın önünde hiçbir engel olmadığı hâlde, Q harf diziliminden vazgeçemeyen mühendisler bilgisayarlarların tuş takımında da bu dizilimi kullanmışlar ve böylece “Q klavye” adını verdiğimiz diziliş ortaya çıkmıştır.

F klavyenin ortaya çıkış serüveni ise daha yakın bir tarihe aittir. 1943 yılında ulusal bir klavye yapma gündeme gelmiş ve bu tarihten sonra İhsan Yener‘in öncülüğünde başlayan çalışmalar 1955 yılında “F klavye” (çoğumuzun İngiliz alfabesini seslendirirmiş gibi “Ef klavye” dediği; fakat doğrusu Türk alfabesine göre söylenen “Fe klavye” olan ulusal klavyemiz) düzeninin ortaya çıkmasıyla sonuçlandırılmıştır. Yerli ve yabancı bilim adamlarının, bu konuda uzmanlık sahibi olan kişilerin bir araya gelmesiyle oluşan bir komisyonun ortak ürünü olan F klavye düzeninde Türkçenin özellikleri ve Türk milletinin karakteristik yapısı dikkate alınmıştır. TDK'nin  yayımladığı Güncel Türkçe Sözlük‘te geçen ve en sık kullandığımız 30.000 sözcük üzerinde bir araştırma yapılmış, sözcüklerde en sık kullanılan harflerin sayımlaması (istatistiği) ortaya çıkarılmıştır. Bu sayımlama sonucuna göre, 30 bin sözcükte 26.323 kere “a harfi“; 16.308 kere “e harfi“; 13.542 kere “k harfi“; 13.384 kere “i harfi“; 11.263 kere “m harfi“; 10.496 kere “l harfi“; 9.669 kere “t harfi” ve 8.698 kere “r harfi” geçmekteydi.

F klavye

Türkçe sözlükteki harflere ait verilere göre, Türkler'in sağ – sol el kullanma sayımlamaları da dikkate alınarak sık kullanılan sesli harfler sol ele; sık kullanılan sessiz harfler ise sağ ele gelecek biçimde bir harf sıralama düzeni oluşturuldu. Tüm oranlar göz önünde bulundurularak harfler en uygun yerlerine yerleştirilmişti. Böylece Türkçe sözcükleri yazarken en sık kullanacağımız harfler sürekli parmaklarımızın altında olmuştu. Yukarıdaki resimde görüleceği üzere en sık kullandığımız “a harfi“nin, tüm parmaklarımız içindeki en güçsüz parmak olan sol elin “serçe parmağına“; 30 bin sözcükte toplam 125 defa geçen “j harfi“nin ise, tüm parmaklarımız içinde en güçlüsü olan sağ elin “işaret parmağına” gelme durumu  ortadan kaldırılmıştı.

Türklerin ulusal harf düzeni olarak dünyada da tanınan F klavye, Birleşmiş Milletler tarafından da “dünyanın en bilimsel klavyesi” olarak ilan edilmiştir. 1957 yılında ilk defa klavye ile hızlı yazma yarışmalarına katılan Türkiye, 1965 yılında kazandığı “dünya şampiyonluğu” unvanını 59 kere yenilemiş ve “uçan parmaklar” olarak anılan Türk gençleri dünyanın dört köşesinde düzenlenen şampiyonalarda 25 kere dünya rekoru kırmıştır. En son 2009 yılında Pekin'de düzenlenen olimpiyatlarda yine bir Türk, dakikada 131 net sözcük yazarak dünya şampiyonu olmuştur. Hatta yarışmalardaki bazı katılımcılar F klavye için “Türkler hızlı yazmak için özel bir aygıt üretmişler, bu kabul edilemez.” diye itiraz etseler de, bugün tüm dünya Türklerin bu başarısını ayakta alkışlamaktadır. Garip olan ise, F klavyenin Türkiye'de neredeyse tedavülden kalkacak duruma gelmesidir.

Q klavye yalnızca Türkçenin değil, İngilizcenin yazılışına da aykırı ve bilimselliğe tamamen aykırı bir klavye olduğu için Washington State Üniversitesi'nden Prof. Dr. August Dvorak alternatif ve bilimsel bir harf düzeni yaratmak için kolları sıvamıştır. Kısa süre içinde yeni bir dizilim oluşturarak 1932 yılında Q klavyenin yerini alması için ürettiği bu yeni harf düzenini önermiştir. Dvorak'ın araştırmasına göre bir sekreterin günlük yazışmalar sırasında Q klavye kullanırken parmakları 16 mil yol alıyorken; kendi geliştirdiği alfabeye göre yalnızca 1 mil yol almaktadır. Evet, bu aslında teknolojide çığır açması gereken önemli bir buluştur; fakat ne yazık ki Q klavye düzenine alışan insanlar ve onları destekleyen üretici firmalar nedeniyle Dvorak'ın geliştirdiği harf düzeni de unutulup gitmiştir.

(ın Şampiyonluk Maceraları)

Sonuç olarak hem F klavye hem de Dvorak‘ın geliştirdiği klavye, Q klavyeden kat be kat üstündür ve bilimseldir. Q klavyenin “evrensel klavye düzeni” olarak kabul edilmesi Türkler gibi bütün dünya için büyük bir engeldir. Çünkü harflerin insanları yavaşlatmak için gelişigüzel serpiştirildiği bir harf düzenini kullanmak, teknolojinin ve bilimin geldiği şu seviyede bir ahmaklıktır. Bunun yerine her dilin kendi özelliklerine uygun harf düzenleri kullanılmalıdır. Türkiye bu konuda bilinçsizliğin en bariz örneğidir. Dünyanın takdir ettiği F klavyenin Türkiye'de artık satılmaz, kullanılmaz duruma gelmesi çok büyük bir bilinçsizliktir. Bu da Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda F klavye öğretmesi, gençlere uçan parmak olma bilincinin aşılanması ve devlet kurumlarında F klavye kullanmanın zorunlu hâle getirilmesiyle aşılabilecek bir sorundur.

Ben artık Q klavyeye alıştım.” gibi bir nedenle milli klavyemizi kullanmaktan kaçınmak çok yanlıştır. Maliyeti 5-10 TL'ye kadar düşen bir klavyeyi alıp, evde denemeler yaptığınızda emin olun bu mucizeyi keşke daha önce tanımadığınıza pişman olacaksınız.

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)