Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)
Sümeyra,
Tarih ve edebiyat birbirine yakın alanlardır. Bu çalışma alanlarında çoğu zaman karşılıklı bilgi alışverişi olur. Tarih, edebiyata kaynaklık eder; edebiyat da tarihe ışık tutar. Her ne kadar konu alanında benzerlikler olsa da, çalışma ilkeleri yönüyle edebiyat ve tarih ayrılık göstermektedir.
Türkçe bu iki alanla da sıkı sıkıya bağlı olmakla birlikte, daha çok dil üzerinde yoğunlaşabileceğin bir bölümdür. Bunun da ayrımını yapman gerekiyor. Sana tavsiyem, ilgilerini iyi değerlendirmendir. Tarihi konulara mı, yoksa edebi konulara mı daha ilgilisin? Dilin derinliklerinde edebi metinleri incelemek ve o dünyada dolaşmak mı sana haz verir; yoksa geçmişte yaşanılanlar üzerinde düşünüp, gelecek hakkında çıkarım yapabilmek mi? Buna benzer soruları sorarak hangi alanda çalışmak istediğini belirlemen mümkün.
Ayrıca bu bölümlerden mezun olduktan sonra iş alanlarının nasıl olduğunu da araştır. Hangi bölüm senin bilincinde kurguladığın olanakları sağlayabilecekse, o bölüme gitmeyi tercih etmelisin.
Bu konuda bir yazı yazacağım. Ağelini takip edip o yazıyı da okursan, senin için iyi bir yönlendirme olabilir.
Esen kal…
Helal olsun! Mükemmel bir site olmuş… Siz daha TÜRKÇE öğretmeni olmamışınız keşke tüm Türkçe öğretmenleri ve sizin gibi okuyanlar aynı sizin gibi düşünse de kurtulsak yabancı sözcüklerden…
Teşekkür ederim Yavuz Abi. Tabii ki yazılarının devamını diliyorum. Yazınızı anladım. Kendime de soru sordum. Ama heralde Tarih öğretmeni olacağım. Başarılarının devamını diliyorum. SEVGİLERİMLE…
Siteye ilk kez girdim ve şöyle bir göz attım. Gerçekten tebrik ederim. Aslında Hakkımda bölümünü okumadan önce niyetim bu siteyi yapanların emeği için teşekkür etmekti. Çünkü yapılan güzel şeyler farkedilmeli ve gereken ilgi alaka gösterilmeli diye düşünen, en azından duyarlı olmaya çalışan insanlardanım. Osmanlıca sözlük bölümüne ilk olarak göz attım. Buradan çok faydalanacağım. Ben de sokakta aynı takıntılar içerisinde yürüyorum. Bir tek kendimin böyle olduğunu düşünürdüm. Kendinizi tanıtmanız çok güzel olmuş. Gülümseyerek okudum hepsini. Yazarlık okuluna giden biri olarak yazı ve edebiyata duyduğunuz ilgi de merakımı cezbetti. Yazılarınıza ve en sevdiğiniz şair, edebiyatçı kişinin eserlerine göz atacağım. Hoşçakalın.
Ben bu siteye bir şiir araştırmak için girdim. Sonra bu harika siteyi gördüm. Okulda işlediğimiz konularla çok ilgiliydi.Bunu gördükten sonra siteyi hep ziyaret etmeye başladım ve çok sevdim. Sizi tebrik ederim çünkü; çok güzel bir site olmuş. Bu arada öğrencilerinizin çok şanslı olduğunu düşünüyorum çünkü; sizin gibi bir öğretmene sahipler. Sizlere hayatınızda başarılar diler yeni yazılarınızı heyecanla beklerim…
CEREN
Yavuz abi site gerçekten çok güzel olmuş ellerine sağlık.
“En sevdiğim şair ve romancı Nihal Atsız‘dır. Yaşamımı şekillendiren birçok şeyin kaynağı da, o ve yazdıklarıdır.”
Yaşamınızı şekillendiren bir çok şeyin kaynağının Nihal Atsız olması ile çocuklara yönelik bir site yapmanız bir çelişki! Nihal Atsız açık bir şekilde ırkçılığı savunan ruh hastası bir adamdı! Bir iki alıntının konuya açıklık getireceğine inanıyorum:
“karışmamış kan davası yalnız hayvanlar değil, insanlar için de vardir. Hayvanların en asil ve değerlileri halis kanlı olanlar olduğu gibi insanlarin en asilleri en saf kanlı olanlarıdır. Kan ve ırk meselesi kan grupları tetkiki demek olan fizyolojik ve antropolojik bir meseledir”
Nihal Atsız (1935) Kominist Don Kişotu proleter-burjuva Nâzım Hikmetof yoldaşa. İstanbul
“Yahudiler tam bir Arap ülkesi haline gelen Filistin’den nasıl Arapları sürerek orada bir Yahudi çoğunluğu yaptılarsa, biz de aynı şeyi yaparak bize ait olan toprakları mutlaka Türkleştirmek zorundayız”
Nihal Atsız (1952) Türkçülüğün Önemli Meseleleri, Orkun, Sayı 68
“(Yurtta barış, cihanda barış) yahut (kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok) gibi sefilane bir siyasî umde ile bu milletin manevî enerjisini bilerek veya bilmeyerek söndürenler, zaten mahvolmuş Almanya’ya savaş açarak Türk tarihinde asla görülmemiş bir kancıklığın zilletini tarihimize sokanlar, fakat Bulgaristan ve adalardaki Türkleri topraklarıyla birlikte kurtarmak fırsatını tarih yaratmışken en denî ve cebîn bir hareketle bundan kaçanlar hiç şüphesiz Türk birliğini tamamlamak yolunda bir adım atamazlardı. Çünkü onlar bu memlekette Moskofçuluğu için için yaşatmak, Türkçülüğü açıkça yok etmek istiyen devşirmelerdi.”
Nihal Atsız (1944) Ülküler Saldırıcıdır. Orhun. Sayı 14
Nihal Atsız hayatınızı şekillendirdiğine göre bunları da biliyor olmalısınız?
Onur Bey,
Sizi dikkate alıp da iletinize yanıt yazdığım için üzgünüm. Nihal ATSIZ gibi bir bilgeye, kalkıp da “ruh hastası” demek düpedüz ahmaklıktır. Ancak ATSIZ’ı birkaç makaleden alınmış birkaç cümleyle tanıyabileceğini düşünen aciz insanlar, böyle bir yargılama yapabilirler.
Alıntı yaptığınız bölümlerde katılmadığım tek cümle yok. Siz, sanırım TÜRK adından rahatsızlık duyuyorsunuz ki, yazılanları farklı boyutta değerlendirip Türkçülük yapan birini “ruh hastası” diye yargılayabiliyorsunuz. Benim için TÜRK olmak, sahip olduğum başka bütün değerlerden yücedir. Bu düşünceye sahip olan insanların, en yüce değerleri olan TÜRKlüklerini yüceltmek için her şeyi TÜRK’e göre, TÜRK için ve TÜRK tarafından düşünmesi de oldukça doğaldır.
Yahudiler ve araplar bile ırkçılık derecesinde milliyetçilik yapabiliyorlarken, TÜRKler’in Türkçülük yapması ne kadar doğaldır, hiç düşündünüz mü? Ayrıca sizin “ırkçılık” diye tanımladığınız şey, soyuna değer vermek, atalarının kıymetini bilmektir. Mantığınıza yatmayan tek sözcük gördüğünüzde, hemen “ırkçılık” adı altında sizden nice üstün kişileri pervasızca yargılamak akıllı insanın yapacağı şey midir?
Biliyorum ki size ne kadar yazsam da, beyninizdeki kılcal damarları zorlayıp da beni anlamaya çalışmayacaksınız. Bir deniz kıyısından, sonsuz ufuk çizgisini izleyen bir kişi, en küçük parmağını gözünün önüne getirdiğinde, o ufacık parmağın ardında kalan kocaman bir denizi göremez. Ön yargılar da böyledir işte. Eğer o gözünüzün önünü kapatan ufak parmağı çekebilirseniz gözünüzden, TÜRKlüğün yüce değerlerin toplandığı bir deniz olduğunu görebilirsiniz.
Yüreklerimizde yaşayan ATSIZ ATA’mızın bir dörtlüğüyle iletime son veriyorum:
Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,
Türk’e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa;
Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa,
Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz.
Tanrı, TÜRK’ü korusun!
Yaptıgın bu güzel site için teşekkür ederim emeğine saglık… Ben de bilgisayar bölümü okuyorum ve haliyle site işleriyle ilgileniyorum. Sana bir şey soracağım. Türkçe okuyorsun bilgisayara bu ilgi nerden geliyor.
Yavuz Bey,
Öncelikle emek verip bu siteyi açtığınız ve “uyarılar” bölümünde güzel Türkçe’mize gösterdiğiniz hassasiyet için sizi tebrik etmek istiyorum. MSN denilen programın kendine özgü “yarattığı” berbat dil, biz ve bizden sonraki nesli ne kadar da bozmuş. Sevimlilik yapmak mı, ne için olduğu belli olmayan “bis, yaw, 1 baksana….” gibi ifadeleri yazı dilinde kullanmak artık o kadar normal hale gelmiş ki… Bu illetten bu milleti kurtarmak gerek. Dili olmayanlar düşünceden de yoksundurlar.
Kendinizden bahsederken “Çünkü divan edebiyatı, tanzimat edebiyatı… bana hiç haz vermez. Bunların hiçbirinde halk edebiyatındaki samimiyeti ve ahengi bulamam” demişsiniz. Bu elbette bir tercih meselesidir. Lâkin keşke bir Şeyh Gâlib’i, Neşâtî’yi daha yakından tanıyıp o güzelliklerden de nasiplenebilseydiniz. Belki de fazlasıyla okumuşsunuzdur onları ama, gönlünüzde o pencere de keşke açılabilseydi.
Merhum Atsız, bir çok Türk gencinin yetişmesine önemli katkıları olan bir edebiyat ve fikir adamıdır kuşkusuz. Onu ruh hastası diye betimlemek her şeyden önce saygısızlıktır. Diğer taraftan, hiç kimse eleştirilemez de değildir muhakkak. Özellikle merhumun düşüncelerinde bugünün aydınının tâdil etmesi gereken çok şey olduğu da muhakkaktır. Böylece Atsız’ın bize kattığı şeyler daha da perçinlenir aslında. O’nun kurduğu binadaki hataları görmezsek, sonuçta o bina yıkılır. Bize düşen o binayı tâdil etmek, yaşatmaktır.
Saygı ve muhabbetle…
Gerçekten çok güzel olmuş. Yüreğinize sağlık. Ben lise ikinci sınıfta bilgisayar bölümünde okuyorum. Kendimce şiirler, denemeler yazıyorum. Çok iddalı değilim fakat edebiyat öğretmenim bu konuda yetenekli olduğumu ve yazılarımı devam ettirmem, peşini bırakmamam gerektiğini söylüyor. Lakin benim bu konuda endişelerim var. İlerde bu yeteneği gerektiği gibi kullanamassam ya da bu yeteneğimi kaybedersem gibi.. Bana bu konuda yardımcı olur musunuz?
Yavuz abi galiba sende simetri hastalığı var.
”Masal” rumuzlu arkadaşa sözüm: Senin yorumundan da anladıgım kadarıyla yetenekli gözüküyorsun… Bence denemelisin…
Değerli Kardeşim, Sitenizi çok beğendim. Sizden tek isteğim gelecekte çok daha iyi yerlerde olacağı kesin olan bu sitenize üye olma şartı getirmemeniz.
Güzel bir site hazırlamışsınız. leride ben de böyle bir bilgi sitesi açmak istiyorum. Umarım sizinki kadar başarılı olurum. Bir de bir şey söyleyeceğim: Ben 9. sınıf öğrencisiyim bölümlerle ilgili biraz ayrıntılı bilgi verir misiniz rica etsem? Sağlıcakla kalın.
Merhaba;
Öncelikle kurmuş olduğunuz bu siteden ötürü sizi tebrik ederim. Artik iyice avrupali hayrani olduğumuz şu günlerde sitenizi ziyaret edenlere biraz olsun bir şeyler vermeye çalişmak bilgi ve teknoloji toplumlari çağindaki her Türk’ün yapmasi gereken bir ödev aslinda . Sizi gönülden kutlarim. Hüseyin Nihal Atsiz’in kitaplariyla büyümüş olmanin bunda etkisi gözardi edilemez muhakkak ancak kafama takilan son dönem Türkçe kitaplarinda tümleç’in yerini zarf’in almiş olmasidir. Bu konuda da gerekli aydinlatmalari yaparsaniz en azindan evdeki balalarimiza dilimizi öğretmede daha fazla kolayliklar edinmiş oluruz. Saygi ve sevgiyle…
Muhterem Yavuz Bey Kardeşim,
Bu site ile bugün tesadüfen tanıştım. Özel eğitim gerektiren yavrularımızla çalışan bir sınıf öğretmeniyim. Ders malzemesi olarak bir masal araştırırken tanıştığım sitenizde dolaşırken vaktin nasıl geçtiğini bilemedim.
Kendinizi tanıtırken Türkçe Öğretmenliği için tahsilinize devam ettiğinizi belirtmişsiniz. Sizin, ilerde çok kaliteli bir öğretmen olacağınıza emînim. Zaten şimdiden öğretmeye başlamışsınız, ki ; mezuniyetinizden sonra sizin talebeniz olacak yavrulara gıpta ile bakıyorum şimdiden.
Meslekte 29 yılı geride bırakmış bir sınıf öğretmeni olarak size tüm hayatınız boyunca başarılar diliyorum.
Ayrıca edebiyat konusundaki seçiciliğinizi biraz genişletmenizi tavsiye ederim.
Selâm ve sevgiler…
(Muhacir Bozkurt)
Selam. Hayatınızı çok güzel yazıya dökmüşsünüz. Bir de siteye forum açsanız daha güzel olur site. 🙂
Ya sen ne büyük adamsın ya. (Yaşın benden küçük olsa da 🙂 ) Eline emeğine aklına sağlık olsun. Tanrı seni başımızdan eksik etmesin.
Bu siteyi bugün buldum ve çok beğendim çok güzel bir site yapmışsın eline sağlık kardeş. Bu sitede genel kültürle alakalı çok bilgi var özellikle tarihi çok severim elimden geldiğince siteden yararlanacağım. Emeğine çok teşekkür.