Çok eski çağlarda hastalanan veya yaralanan insanları sadece büyücülerin iyileştirebileceği sanılıyordu. Hastalanan veya yaralanan hayvanların bazı otları yiyerek iyileştiğini gören sonraki insanlar tedavi yöntemleri konusunda yeni bir ufka sahip oldular. Diyelim ki, eski çağda yaşıyorsunuz ve diyelim şiddetli migreniniz var. Zamanın tabibi kafa tasınıza delikler açarak ağrıyı çıkarmaya çalışıyor.
Bilim dallarının içerisinde kuralları çok hızlı değişen tek bilim dalıdır tıp. Ama bazı tabipler var ki, 1000 yıl önce önerdikleriyle bugün kabul edilen doğrular hala aynı.
Bağışıklık sistemini bağışıklık sistemini bulmuş ve izah etmiştir. Anatomik çalışmalar yapan Müslüman türk bilim adamlarının başında gelir. Daha çok küçük yaşta,
öğrenen İbn-i Sina, dece Doğu'da değil Batı'da da ünlenmiştir. En ünlü eseri olan “El-Kanun Fi't-Tıb” 12. yüzyılda Latince'ye çevrilerek Avrupa üniversitelerinde 19. yüzyıla kadar tam 700 yıl temel ders kitabı olarak kabul edilmiş okutulmuştur.
El-Kanun'da söz edilen tıbbi bilgilerin büyük bölümü bugün dahi geçerliliğini korumaktadır. İbn-i Sina tıp alanında,
gibi tıbbın birçok alanında ki görüş ve uygulamalarıyla tıp bilimine evrensel boyutta katkılar da bulunmuş. Bu nedenle kendisine Batı'da “Tıbbın Kralı” denmiştir.
Kan dolaşımını bulmuş ve izah etmiştir. İbnü-n Nefis 1242'de insan vücudundaki kan dolaşımını doğru bir biçimde tanımlayan ilk kişidir. Anatomik bilgisi doğrultusunda kalp ve akciğer arasındaki bağlantıları ve atardamarların temiz kan, toplardamarların kirli kan taşıdığını, kanın akciğerlerde temizlendiğini, kalbe dönen temiz kanın beyne ve vücudun diğer organlarına aort tarafından taşındığını net bir şekilde ifade etmiştir.
Mikrobu Pasteur'dan 400 yıl önce bulmuş ve izah etmiştir. Hacı Bayram Veli‘nin talebesi fatih Sultan Mehmed‘in hocasıdır. İstanbul'un alınmasında Fatih'e akıl hocalığı yapmış, Ayasofya'da ilk namazı o kıldırmıştır. Hastalıklara sebep olan mikropları ve karantinanın mantığını “Maddet-ül Hayat” adlı eserinde mikrobu şöyle anlatır. ” Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zannetmek yanlıştır. Hastalıklar insandan insana gözle görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer.” Buna rağmen mikrop teorisi Pasteur'e mal edilmiştir.
Aynı zamanda ilk kanser araştırmacılarından olan Akşemseddin, o devirde “Seratan” denilen bu hastalıkla ilgili önemli tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın kanser hastası olan oğlu Kazasker Süleyman Çelebi‘yi tedavi ettiği nakledilmektedir. Ayrıca hangi hastalıklara ne tür bitkiler kullanılarak ilaç hazırlanabileceğini formülleriyle yazdığı bir eser vardır.
Laparoskopik Cerrahi'nin ilk uygulayıcısıdır. İdrar torbasını gümüş bir kanülle delerek boşalttığı bir ameliyatı vardır. Ameliyatı çizimlerle destekleyerek anlattığı eseri bulunmaktadır. Bu ameliyatta Laparoskopik Cerrahi‘nin ilk uygulayıcısı olduğu anlaşılmıştır.
Fatih Sultan Mehmed döneminin ünlü doktoru ve tıp bilginidir. Döneminde yaşayan hekimlerden farklı olarak cerrahlığa ağırlık vermiştir. Cerrahi alanda birçok uygulama geliştirmiş ve bu uygulamalarına da yine resimli olarak eserlerinde yer vermiştir.