ISBN 978-605-356-174-3
Yayınevi: Bu Yayınevi
Yazar: AYŞE YAMAÇ
Not: Bu kitap bu yayınevinden izin alınarak sitemizde yayınlanmış olup kopyalanıp dağıtılması yasaktır.
Gökyüzündeki bulutlar ülkesinde sakin bir gün yaşanıyordu. Hava çok güzeldi. Beyaz tüy bulutları neşeyle dans ediyor, Güneş’in saçlarında oynuyorlardı. Mutlu gülüşleri gökyüzünde çınlıyordu. Güneş Ana da gülümseyerek bu mutluluğu izliyordu. Gökyüzünde bir bulut daha vardı. Tüy
bulutlarının oyununu üzüntüyle izliyordu. Bu, Kara Bulut’tu. Kara Bulut, adı gibi kapkaraydı. Diğer bulutlardan iri ve şişmandı. Onlar da bu yüzden kendisiyle alay ediyor, onu oyunlarına almıyorlardı. Bu durum, Kara Bulut’u çok üzüyordu. Kendi kendine konuşmaya başladı:
– Ne olurdu ben de onlar gibi beyaz ve küçük olsaydım. O zaman, beni de aralarına alırlardı. Ben de neşeli oyunlar oynayabilirdim.
Böyle bir kenarda tek başıma kalmazdım. Ne şanssız bir bulutum!
Kara Bulut bir yandan böyle konuşuyor, bir yandan da hıçkırıyordu. Onun hıçkırıklarını duyan Güneş:
– Ne oldu Kara Bulut? Neden ağlıyorsun? diye sordu.
Kara Bulut,
– Bulutların hepsi neşeyle oyun oynuyor. Benimle kimse oynamak istemiyor, dedi hıçkırarak.
– Bunun için ağlamana gerek yok. Gel, seni onların yanına götüreyim.
– Ama benimle oynamazlar ki!
– Bir denemekten ne çıkar? Haydi benimle gel!
Kara Bulut, Güneş’in saçlarına umutla tutundu. Diğer bulutların yanına gitti. Onun geldiğini gören tüy bulutları, hemen bir şarkıya başladı:
“Kara kara kapkara,
Bulutlara maskara.
Utanmadan geliyor,
Bizimle oynamaya!”
Şarkının sözleri, Kara Bulut’un bütün neşesini söndürdü. Güneşin saçlarını bıraktı. Ağlayarak gökyüzünün en uzak noktasına çekildi.
Güneş, tüy bulutlarının davranışlarına çok üzülüp sordu:
– Kara Bulut size ne yaptı?
Tüy bulutu Balaban söze karıştı:
– Hiçbir şey yapmadı. Fakat biz onunla oynamak istemiyoruz! Rengi kapkara! Hem de iri ve şişman! İyi koşamıyor. Saklambaç oynayamıyor. Nereye saklansa onu görüyoruz. Ebe olursa da bizi bulması çok uzun sürüyor.
Güneş:
– Daha iyi ya! Siz de onu hep ebe yaparsınız. Uzun süre bulamadığı için, oyunlarınız daha eğlenceli olur, dedi.
Tüy bulutu Neşeli:
– Boş ver Güneş Ana! O, kendi kendine oynasın, dedi. Haydi arkadaşlar, biz oyunumuzu sürdürelim!
Gülerek dağıldılar. Güneş, arkalarından üzüntüyle baktı.
Kara Bulut üzülüp ağlıyor, ama onların oyunlarını uzaktan da olsa izlemekten kendini alamıyordu. Bu arada da kendini gizlemeye çalışıyordu. Oysa, gizlenemeyecek kadar iriydi.
Kara Bulut, farkında olmadan onlara iyice yaklaştı. Üzüntüsünü unutmuştu. Yüzünde bir gülümsemeyle saklambaç oyununu izliyordu. Birisi bulunduğunda da onlarla birlikte el çırpmaya başladı.
Onun iyice yaklaştığını gören tüy bulutları oyunlarını bıraktılar. Kara Bulut’la alay etmeye başladılar. Tüy bulutlarından en küçüğü olan Pamuk dayanamadı:
– Yapmayın arkadaşlar! Oyunumuza katılmıyor, yalnızca izliyor. Bu kadar acımasız olmayalım. Bırakın izlesin!
Bu sözlere, en büyükleri olan Pofuduk çok kızdı:
– Çok istiyorsan, onunla sen oynayabilirsin! Yalnız unutma, onunla oynarsan, bir daha bizimle oynayamazsın!
Bütün tüy bulutları, bu tartışmayı merakla izliyorlardı. Pamuk’un kararının ne olacağını beklemeye başladılar.
– Madem öyle istiyorsunuz, tamam! Ben de Kara Bulut’la oynarım.
Arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında, onlardan ayrıldı. Kara Bulut’un yanına geldi.
– Üzülme artık! Bundan sonra hep seninle oynayacağım.
Kara Bulut sevinsin mi, üzülsün mü bilemedi.
– Arkadaşlarından ayrıldığın için üzülmeyecek misin?
– Merak etme! Yakında beni çağırırlar. Yine birlikte oynarız. Bugün, yalnız seninle oynayacağım.
– Çok teşekkür ederim Pamuk! Beni çok sevindirdin. Yalnız, seni arkadaşlarından ayırmak istemem. Uzaktan oyunlarınızı izlemek bile, bana yeter!
– Beni, arkadaşlarımdan sen ayırmıyorsun ki! Hem, sen de benim arkadaşımsın artık.
Kara Bulut çok sevindi. El ele tutuştular. Neşeyle oynamaya başladılar.
Diğer tüy bulutları, Pamuk’un kendilerini bırakmasına çok kızmışlardı. Bunun sorumlusu olarak da Kara Bulut’u görüyorlardı. Bu yüzden, Kara Bulut’u cezalandırmaya karar verdiler. El ele tutuşup bir şarkı tutturdular:
“Kara Bulut şımardı.
Pamuk’u da ayarttı.
Bu cezasız kalmamalı.
Kara, bir ders almalı.”
Şarkının sözleri, Kara Bulut kadar Pamuk’u da üzmüştü. Kara Bulut’u avutmaya çalıştı:
– Üzülme Kara Bulut! Hiçbir şey yapamazlar. Olsa olsa, oyunumuzu bozarlar. Bu da o kadar önemli değil. Yeniden bir oyun kurarız.
– Ben, asıl senin için üzülüyorum! Ben, onların bu davranışlarına alıştım. Beni üzen, şimdi seni de hedef almaları.
– Üzülme! İkimiz birlikte olursak, onlarla daha kolay başederiz. Hiç duymamış gibi yapıp oyunumuzu sürdürelim. Bir süre sonra onların da bize katılacaklarına inanıyorum.
Onların aldırmaz tavırları, diğer tüy bulutlarını daha da kızdırdı. Kendi oyunlarını bırakıp onların oyunlarını bozmaya başladılar.
Kara Bulut’la Pamuk’un kurduğu her oyun, diğer tüy bulutları tarafından bozuluyordu. Onlar da bıkmadan, oyunlarına yeniden başlıyorlardı. Bir süre sonra bu durum, onlara yeni bir oyun gibi gelmeye başlamıştı. Her iki taraf da neşeyle gülüyordu.
Pamuk:
– Bakın, ne güzel eğleniyoruz! Gelin, birlikte oynayalım, dedi.
Önce çekinseler de sonradan hep birlikte oyuna başladılar. Özellikle saklambaç oyunu çok gidiyordu. Çünkü, Kara Bulut’un kanatları altına saklanan tüy bulutlarını kimse bulamıyordu.