A) Halk Edebiyatı
1. Anomin Türk Halk Edebiyatı
a. Türkü
Ezgilerle söylenen bir anonim halk edebiyatı nazım biçimidir.Değişen dize kümeleriyle, değişmeden yinelenen dizelerin ya da dize kümelerinin birleşiminden oluşur.Türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölüme “bent”; her bendin sonunda yinelenen dizelere “nakarat”; bu bölüme ise “bağlama” ya da “kavuştak” denir. Bağlama ve kavuştaklar kendi aralarında uyaklanır. Türküler hece ölçüsünün hemen her kalıbıyla söylenebilmekle beraber genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenirler. Bestelerine göre bozlak, kayabaşı, türkmani gibi adlarla anılır.Türküler; aşk, özlem, ölüm, yiğitlik gibi konularda söylenir.Anonim türkülerin, ilk söyleyenleri belli değildir.
Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynebi bu hafta ettiler gelin
Zeynebim Zeynebim allı Zeynebim
Üç köyün içinde şanlı Zeynebim
(Zeynebim türküsünden)
b. Mani
Halk şiirindeki en küçük nazım biçimidir. Yedili hece ölçüsü kullanılır ve tek dörtlükten oluşur. Bunun yanı sıra 5,6,7 dizeden oluşan maniler de vardır. uyak düzeni a a b a biçimindedir. İlk iki dize, ölçü ve uyak hazırlığı için
söylenen doldurma dizelerdir.Asıl söylenmek istenen son iki dizededir. Başta aşk olmak üzere çeşitli mani konuları
vardır.Birinci mısralarındaki hece sayısının eksik olmasına, mısra sayısına ve kaşyelerinin cinaslı olmasına göre maniler; kesik mani, artık mani, karşılıklı mani, deyiş gibi isimler alırlar.
Düz Mani
Murada mani yazdım
Maniyi yeni yazdım
Murat bahane oldu
Aslında seni yazdım
Kesik Mani
Kuleden
Ses geliyor kuleden
O kaş o göz değil mi
Beni sana kul eden
Artık Mani (Yedekli Mani)
Derdim var beller gibi
Söylemem eller gibi
Kalbimin hüzünü var
Yıkılmış eller gibi
Gözlerimden yaş akar
Bulanmış seller gibi
Karşılıklı Mani
Ağa – Adilem sen nâ-çarsın
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olunca
Gülüm nere kaçarsın
Adile – Ağam derim nâ-çarım
İnci mercan saçarsın
Dünya deniz olunca
Ben kuş olup uçarım
Deyiş
Ay doğar gediğinden
Tanırım giydiğinden
Cânım ol yâre kurban
Dönmese dediğinden
Ay doğar katar şimdi
Işığı tutar şimdi
Yarimin kölesiyim
Dilerse satar şimdi (…)
c. Ninni
Annelerin, bebeklerini sallayıp uyuturken veya ağladıklarında avuturken ezgi ile söyledikleri manzum (bazen de
mensur) sözlere ninni denir.Ölçü, kaşye yapısı, mısra sayısı her zaman düzenli değildir. İlk söyleyenleri unutulmuştur. Sade bir dille, hece ölçüsüyle söylenir. Konusu çocuktur. Çocuğun doğuşuyla,
büyümesiyle, geleceğiyle ilgili duygu ve düşünceler dile getirilir.
Dağa gittim dağ uyur
Dağda tavşanlar uyur
Suya gittim su uyur
Suda balıklar uyur
Eve geldim ev uyur
Beşikte yavrum uyur
Ninni benim yavruma ninni!…
d. Ağıt
Ölen kişilerin iyi hallerini meziyetlerini dile getirmek, ölümünden duyulan üzüntüyü ifade etmek amacıyla yazılan
şiire, söylenen türküye ağıt denir. “Türkü yakmak” gibi “ağıt yakmak” deyimi de yaygın olarak kullanılmıştır.Ağıt yakan kişiye “ağıtçı” denir.Ağıt, daha çok mani ve koşmaya benzer şekiller içinde, hece vezni ile uzun veya kırık hava adı verilen ezgilerle söylenir.Edebiyatımızda ağıtın İslamiyet'ten önceki adı sagudur.Ağıt, Divan edebiyatında mersiye adını almıştır.
Çamlık'ın başında tüter bir tütün
Acı çekmeyenin yüreği bütün
Ziya'mın atını pazara tutun
Gelen geçen Ziya'm ölmüş desinler
(Ziya'nın ağıtından)
Koyun gelir yata yata
Çamurlara bata bata
Gelin Ayşe'm sele gitmiş
Yosunları tuta tuta
(Anonim)
e. Bilmece
Herhangi bir şeyin bir takım özelliklerini belirterek ismini gizli tutmak ve ne olduğunun bulunmasını dinleyene bırakmak yoluyla oluşturulan ürünlerdir. Bilmeceler, sözoyunu niteliği taşır; halktaki anlayış yetisinin yaşamsal
yansımalarıdır. Onları kimin türettiği, kimin ne zaman söylediği bilinmez.
Altı kaya üstü kaya
İçinde sarı maya
(Yumurta)
Altı süttür içerim
Üstü çayır biçerim
(Koyun)
UYARI : Bu ürünler dışında manzum ve mensur biçimde oluşan halk edebiyatı ürünleri vardır: Tekerleme, atasözü, alkış, masal…
2. Din Dışı Halk Edebiyatı (Aşık Edebiyatı)
a. Koşma
Aşık edebiyatının en çok sevilen ve kullanılan nazım biçimidir.Genellikle 11'li hece ölçüsünün 6+5 ya da 4+4+3
duraklı kalıbıyla söylenir. Bu kalıpların karışık olarak kullanıldığı koşmalar da vardır. Koşmalarda 1. dörtlük “aaab”
ya da “abab, abcb” biçiminde, sonraki dörtlükler addb, eeeb…” biçiminde uyaklanır.Mani dışında, bütün halk şiiri türleri koşma biçiminde uyaklanır. Koşmanın son dörtlüşünde, şiiri söyleyen şairin adı geçer. Koşmalar konularına göre şu türlere ayrılır:
Güzelleme, insan ve doşa güzelliklerini; koçaklama, kahramanlık ve yişitlişi; aşıt, ölüm acısını işleyen koşmalardı
r. Taşlama, kişilerin ve toplumun aksak yönlerinin alaycı bir tarzda işlendişi koşmadır.
Geçti bu devrânın devri bozuldu
Gülistan bezmenin gülleri soldu
Çay taşları yakut bahasın buldu
Cevherler ummana düştü bulunmaz
(Erzurumlu Emrah – Taşlama)
b. Semai
Hece ölçüsünün 8'li kalıbıyla söylenir. Duraklı ve duraksız olanları vardır. Uyak düzeni koşmaya benzer. ‹nce,
dokunaklı bir havası; dişer halk şiiri türlerinden ayrılan özel bir ezgisi vardır.
Semailerde sevgi, doşa, güzellik gibi konulara yer verilir.En az 3, en çok 5 dörtlükten oluşur. Koşmadan ölçüsü ve
ezgisiyle ayrılır.
şu karşıki karlı daşlar
Pare pare duman şimdi
Sevişmesi hoş amma
Ayrılması yaman şimdi
(Erzurumlu Emrah)
c. Destan
Uzunca anlatılması gereken konuların işlendişi nazım türüdür.Biçim özellikleri koşma ile aynıdır. Birimi dörtlüktür,
dörtlük sayısı sınırsızdır. Genellikle 11'li hece ölçüsüyle söylenir; bunun yanı sıra 8'li kalıpla söylenen destanlar
da vardır. Toplumu yakından ilgilendiren savaş, ayaklanma, kıtlık, deprem vb. çeşitli olayları içerdişi gibi bireysel
konulara da yer verir. Mitolojik dönemde söylenen destanlarla karıştırılmamalıdır.
İptida Bağdat'a sefer olanda
Atladı hendeği geçti Genç Osman
Vuruldu sancaktar kaptı sancağı
İletti bedene dikti Genç Osman
(Kayıkçı Kul Mustafa – Genç Osman Destanı'ndan)
d. Varsağı
Güney Anadolu'da yaşayan Varsak Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri nazım türdür. Ölçü ve nazım biçimi
bakımından semai gibidir; ancak ezgisi ile ilk dörtlükte hey, aman, bre, behey gibi ünlemlerin kullanılmasıyla semaiden
ayrılır. Hece ölçüsünün 8'li kalıbıyla söylenir. Varsağılar yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir. Kadere,
yaşamın güçüklerine aldırmama hali sezilir. Dadaloğlu ve Karacaoğlan varsağılarıyla ünlü iki şairdir.
Aman hey Allahım aman
Ne zaman bilir ne zaman
Üstümüzde çayır çimen
Bitmeden bir dem sürelim
(Karacaoğlan)
3. Dini – Tasavvuş Halk Edebiyatı (Tekke Edebiyatı)
a. İlahi
Dörtlüklerle ve genellikle 8'li hece ölçüsü ile söylenen din ve tasavvuf şiiridir. Koşma biçiminde uyaklanır. Özel bir
ezgiyle okunur, bestelenmeye uygundur. Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir. Allah'ı övmek, ona yalvarmak veya Allah aşkını dile getirmek için yazılan şiirlerdir.
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanaram dün ü güni
Bana seni gerek seni
(…)
Yunus durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
b. Nefes
Bektaşi ozanlarınca söylenen ve Bektaşi törenlerinde makamla okunan şiirlerdir. Biçim bakımından ilahi ile aynı
dır. Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir.
Haber aldık mahkemâttan
Geçmeyiz zâttan sıfattan
Balım Nihan söyler Haktan
İrşadımız sırdır bizim
(Balım sultan)
c. Deme
Bektaşi tarikatından olan tekke ozanlarının söylediği şiirlerdir.Tekkelerde tören sırasında söz ve makamla söylenir.
8'li hece ölcüsüyle yazılır.
Gel benim sarı tanburam
Sen ne için inilersin
İçim oyuk, derdim büyük
Ben anınçün inilerim
(Pir Sultan Abdal)
d. şathiye
Tasavvuf konularını mizahi bir dille anlatan şiirlerdir.
şanına düşer mi noksan görürsün
Her gönülde oturursun yürürsün
Bunca canı alıp gene verirsin
Götürüp getiren kervancı mısın
(Azmi)
e. Nutuk
Tarikata yeni giren dervişlere tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen şiirlerdir.
Gaşet içinden uyan
Edepsiz olma ey can
Edepdür asl-ı imân
Var edep öğren edep
(Kaygusuz Abdal)
f. Devriye
Evrenin ve insanın oluşumunu tasavvuf felsefesine göre açıklayan şiirlerdir.
g. Hikmet
Ahmet Yesevi'nin şiirlerine ve sonradan bu tarzda söylenmiş şiirlere verilen addır. Bu tür şiirler dörtlüklerle, hece
ölçüsüyle söylenir. Düşünsel ve felseş yanı ağır basan tasavvuş şiirlerdir.
B. Divan Edebiyatı
1. Gazel
Beyitlerle ve aruz ölçüsüyle yazılan aşk ve şarap şiirleridir.Dini konularda yazılan gazeller de vardır. En az beş,
en fazla on beş beyitten oluşur. aa-ba-ca-da… biçiminde uyaklanan gazellerin ilk beytine matla; son beytine makta
denir. En güzel beytine beytü'l gazel; beyitleri arasında anlam bütünlüğü olan gazellere yek-âhenk gazel; bir
gazelde bütün beyitler aynı güzellikte söylenmişse ve her beyitte farklı konu işlenmişse böyle gazellere yekâvâz
gazel adı verilir.şairin mahlası “makta” beytinde geçer.Aruzun simetrik kalıplarıyla yazılan ve dize ortalarında da uyakları bulunan gazellere musammat gazel denir.
Değildim ben sana mail / sen ettin aklımı zail
Bana tan eyleyen gaşl / seni görgeç utanmaz mı.
Gazellerin bir başka özelliği de beyitler arasında doğrudan doğruya anlam bağı bulunmamasıdır.
Ezelden şâh-ı aşkun bende-i fermânıyuz cânâ a
Muhabbet mülkinün sultân-ı âlî- şanıyuz cânâ a
Sehâb-ı lûftun âbın teşne dillerden dirig etme b
Bu deştün bağrı yanmış lâle-i Numânıyuz cânâ a
(Baki – Gazel)
Günümüz Türkçesiyle
Ey sevgili! Biz ezelden beri aşk sultânının buyruklarının kulu, kölesiyiz.
Bu yüzden de aşk ülkesinin anlı şanlı sultanıyız.
Ey sevgili! İyilik bulutunun suyunu susamış gönüllerden esirgeme.
Biz bu aşk gölünün bağrı yanık lalesiyiz.
2. Kaside
Genellikle din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Gazel biçiminde uyaklanır, beyitler halinde
yazılır. En az otuz üç, en fazla doksan dokuz beyittir. Kasideler aruzun değişik kalıplarıyla yazılabilir. İlk beytine
“matla”, son beytine “makta”, şairin mahlasının geçtiği beyte “taç beyit” adı verilir. Kasidenin en güzel beytine
“beyt'ül kasid” denir.
Kasidenin bölümleri
Nesib (Teşbib)
Kasidenin giriş bölümüdür. Bu bölümde çeşitli tasvirler yapılır. Bu tasvirlere göre kaside adlandırılır.
Tegazzül
Kaside içinde gazel söylemeye denir. Her kasidede bulunması şart değildir.
Girizgâh
Methiyeye geçişi sağlayan bölümdür.
Methiye
şairin kasideyi sunacağı kişiyi övdüğü bölümdür. Övülen kişinin özellikleri abartılı bir üslupla anlatılır.
Fahriye
şairin kendini övdüğü bölümdür. şair bu bölümde sanatını da över.
Dua
Övülen kişinin geleceğinin iyi olması yolunda dua edicibeyitler yer alır.
Edrine şehri mi bu yâ gülşen-i mevâ mıdır?
Anda kar-ı padişâhı cennet-i alâ mıdır?
(Nesib bölümünden)
Yohsa şimdi eyleyen âbu hevâsın terbiyet
Aştâb-ı devlet-i şâh-ı cihân- ârâ mıdır?
(Girizgâh bölümünden)
Yani Sultan Ahmed-i âdil ki ferş-i dergahi
Arşdan alâ değilse çarhdan ednâ mıdır?
(Methiye bölümünden)
Bunca demdir da'vi-i sâhib kıranîî eylerin
Bir mübariz yok mu meydanı sühan tenhâ mıdır?
(Fahriye bölümünden)
Dürri nazmım çarha mengüş bilmez rüzigâr
şiir-i Nef'î midir ol yâ kevkeb-i şi'râ mıdır?
(Taç beyit)
Söz dükendi nice bir da'va-yı şi'rü şâ'iri
Laf ü da'vâ bir taraf şimdi du'â hengâ mıdır?
(Duâ bölümünden)
(Nef'î – Kaside)
Günümüz Türkçesiyle
Burası Edirne şehri mi yoksa Allah'ın mümin kullarına
hazırladığı Mevâ cennetinin gül bahçesi mi?
Padişahın oradaki köşkü Alâ cenneti midir?
(Nesib)
Yoksa onun suyunu ve havasını böyle geliştiren, cihanı
süsleyen, padişanın devletinin güneşi midir?
(Girizgâh)
Doğrusu adaletli pâdişah Sultan Ahmet ki, onun dergâhı-
nın eşiği, arştan yüce değilse de felekten de aşağı değildir.
(Methiye)
şu kadar zamandır şiirde ustalık iddiası gütmekteyim.
İleri atılacak bir yiğit yok mu, söz meydanı bomboş mudur?
(Fahriye)
Söz incilerim feleğe küpe olsa, yine de devran, onlar Neş'nin
şiiri mi yoksa şi'ra yıldızı mıdır bilmez.
(Taç Beyit)
Söz tükendi artık. şiir ve şairlik iddiası ne zamana kadar
sürecek? Boş sözleri ve iddiaları bir yana bırakalım, şimdi
artık dua etme zamanıdır. (Dua)
Kasidelerin özel bir adı bulunmaz. Nesib bölümünde işlenen
konuya kaşyenin son harşne veya redişere dikkat
edilerek kasideler adlandırılır.
Fuzulî, Baki, Nef'i önde gelen kaside şairleridir.
Kasideler konularına veya yazılış maksatlarına göre ayrı
isimler alırlar.
Tevhid
Allah'ın birliğini anlatan kasidelerdir.
Münacaat
Allah'a yalvarmak için yazılan kasidelerdir.
Na't
Peygamberi, din ve tasavvuf büyüklerini övmek için yazı-
lan kasidelere verilen addır.
Medhiye
Padişah, sadrazam gibi devrin ileri gelen bir şahsını
öven kasidelerdir.
Hicviye
Birisini yermek için yazılan kasidelerdir.
Bahariye
Bahar mevsiminin güzelliklerini işleyen kasidelerdir.
Mersiye
Bir kimsenin ölümü üzerine yazılan kasidelerdir.
3. Mesnevi
Beyitlerle ve aruzun kısa kalıplarıyla yazılan bir nazım türüdür.Her beyti kendi arasında uyaklı olduğu için, öykü
gibi uzun konuları yazmakta kullanılır. Beyit sayısı sınırsızdır. Eski edebiyatta destanın, bugünkü edebiyatta roman
ve hikâyenin karşılığı olarak kabul edilir. Din, ahlak, aşk, savaş ve kahramanlık gibi çeşitli konularda yazılabilir.
Bir şehrin güzelleri ve güzellikleri (şehrengiz), evlenme ve sünnet düğünleri (surname) gibi uzun soluklu konular
mesnevi biçiminde işlenmiştir.Bir şairin beş mesneviden oluşan eserine “hamse” denir.
4. Terkib-i Bent
Terkib-i bentler, ya şairin kendi felseş düşüncelerini, toplumun bozuk yönlerini ele alır ya da mersiye konularını
işler. Her biri kendi içinde gazel gibi uyaklanan ve 5-10 beyitten oluşan bentlerle, bu bentleri birbirine bağlayan
vasıta beyitlerinden oluşur. Bir terkib-i bentte genellikle 5-10 bent bulunur. Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu türün
usta şairleridir. Baki ünlü “Kanuni Mersiyesi”ni terkib-i bent biçiminde yazmıştır.
5. Terci-i Bent
şekil bakımından terkib-i bende benzer, yalnız bentler arasındaki geçiş beyti (bendiye) aynen tekrar edilir. Genellikle Allah'ın büyüklüğü, kainatın sonsuzluğu, felsefe konularını işler. Ziya Paşa bu türün öncüsü sayılır.
6. Murabba
Dörder dizelik bentlerle kurulan nazım biçimidir.aaaa-bbba-ccca.. şeklinde uyaklanr. Genellikle 4-8 bentten
oluşturulur. Dini ve didaktik konularla övgü, yergi gibi düşünceleri işlemeye uygun bir nazım biçimidir. Bazı murabbalarda dördüncü mısra, her dörtlükte tekrar edilir.Böyle murabbalara “tekerrürlü murabba” denir.
Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi
Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi
İnledikçe eleminden vatanın her nefesi
Gelin imdada diyor bak budur Allah sesi
(Namık Kemal)
7. şarkı
Dörtlüklerle ve bestelenmek amacıyla yazılmış murabbaya benzeyen bir nazım biçimidir. Halk edebiyatındaki
türkü ve koşma gibi türlerin etkisiyle oluşmuştur. Arap ve İran edebiyatından alınan bir nazım türü değildir. Aşk,
sevgili, içki ve eğlence gibi konular işler. Nakaratlı veya nakaratsız olabilir.Uyaklanışı abab – cccb – dddb… şeklindedir. Birinci dörtlük uyaklanışta değişiklik gösterebilir. şarkıda yinelenen dizelere “nakarat” adı verilir. Divan şiirinde şarkının en güzel örneklerini 18. yüzyılda Nedim vermiştir.
Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
İyddir çık naz ile seyrâna kurban olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nalan olduğum
İyddir çık naz ile seyrana kurban olduğum
(Nedim)
8. Tuyuğ
Divan edebiyatına Türklerin kattığı bir nazım biçimidir.Tek dörtlükten oluşan ve aaba biçiminde uyaklanan bir
nazım türüdür. Kendine özgü bir aruz kalıbıyla yazılır.Tek dörtlükten oluştuğu için şairin mahlası kullanılmaz.
Tuyuğlarda hikmetli düşünceler, tasavvuş ve felseş duygular dile getirilir. Divan şiirinde Kadı Burhanettin ve Ali
şir Nevai'nin tuyuğları vardır.
Özünü eşşeyh gören serdâr olur
Enelhak dava kılan berdâr olur
Er oldur, Hak yoluna baş oynaya
Döşekte ölen yiğit murdar olur.
(Kadı Burhanettin)
9. Rubai
Dört dizeden oluşan ve mani biçiminde uyaklanan bir nazım türüdür. Edebiyatımıza İran edebiyatından geçmiştir.
Kendine özgü aruz kalıbıyla yazılır. Rubailerde aşk, tasavvuf, felsefe, hayatın geçici oluşu gibi konular işlenir.
Bu türün en büyük şairi Ömer Hayyam'dır. Yahya Kemal ve Arif Nihat Asya rubai ustalarıdır.
Dünyadan ne var, kendine dert eyleyecek
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün
Zira senin üstünde de otlar bitecek
(Ömer Hayyam – Günümüz Türkçesiyle Rubai)
10. Kıt'a
Divan şiirinde, ilk beytinin dizeleri birbiriyle uyaklı olmayan, en az iki en çok on iki beyitten oluşan nazım şeklidir.ab – cb – çb biçiminde uyaklanır. Ayrıca, iki beyitten oluşan kıtalarda aaba uyak düzenine de rastlanır. Konu
kapsamı geniştir, çoğunlukla önemli bir düşünce hikmet, nükte, yergi içerir.
Erzan metâ'-ı fazl ü hüner tâ o denlü kim
Bir ma'rifet zemânede bir aferinedir
Ebna'yı dehr her hünere aferin verir
Ya Rab bu aferin ne tükenmez hazinedir
11. Müstezat
Gazel biçimindeki bir manzumenin dizeleri arasına, kısa dizeler eklenerek oluşturulan bir nazım şeklidir. Eklenen
kısa dizelere “ziyade” denir. Uzun dizeler kendi aralarında, kısa dizeler de kendi aralarında gazel biçiminde
uyaklanır.
Hey hey ne acaib bezemiş hüsn ile Bâri
Bu suret-i yari
Bu nakş-ı nigân
Her ehl-i nâzar kim göre tahsin ola kârı
UYARI :
Muhammes : Her bendi beş mısradan oluşan nazım biçimidir.
Müseddes : Her bendi altı dizeden oluşan nazım biçimidir.
Müsebba : Her bendi yedi dizeden oluşan nazım biçimidir.
Taştir : Tanınmış bir gazelin beyitleri arasına üç dize eklenerek nazım biçimidir.
Mûsemmen : Her bölümü sekizer mısradan meydana gelen nazım biçimidir.
a. Sone
Önce İtalyan edebiyatında görülen oradan bütün Avrupa'ya yayılan bir nazım biçimidir. Lirik konular işlenir. İki
dörtlük ve iki üçlükten oluşur. abba, abba, dccd, ede(eed) şeklinde uyak düzeni vardır. Servet-i Fünun şairleri tarafından edebiyatımızda ilk kez kullanılmıştır.
b. Triyole
On dizeli nazım biçimidir. İki dizelik bir parçadan sonra dörder dizelik iki bent gelir.
c. Balad
Eski Fransız şiirinde görülen biçimlerden biridir. Acıklı aşk öykülerini anlatan manzumelerdir. Üç uzun bir kısa
bentle kurulan nazım biçimidir.
d. Terza-rima
İtalyan edebiyatından diğer edebiyatlara geçmiştir. Üçer dizelik bentlerden oluşur. Bent sayısı sınırsızdır. Dante'nin
“İlahi Komedya” adlı yapıtı bu nazım biçimiyle yazılmıştır.
Kaşye şekli: aba, bcb, cdc…
UYARI : Edebiyatımızda ölçü, uyak, dize sayısı gibi katı kurallardan
arınmış “serbest şiir” ler de yazılmıştır.
Çok güzel bir site,çok işime yarayan bilgiler vardı.Umarım yanlış bir şey yazmamışımdır yazı yazarken.Aslında bu kurallar hem iyi hem kötü anlayan anladı.
cidden çok işime yaradı emeğinize sağlık sizin sayenizde edebiyat dersinden yırttım 😀
güzel konu anlatmışınız sagolun bakalım sözlümüz var hadi hayırlısı