Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı – 2. Bölüm (Dede Korkut Destanları)

DEDE KORKUT HİKAYELERİ (Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı-2)

dede_korkutYiğitleri Kan Turalı’yı övüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :

“Kapkayalar basında yuva tutan,

Yüce Allah’a  yakın uçan,

Mancınığı ağır taştan vızıldayıp müthiş inen,

Arı gölün ördeğini şakıyıp alan,

Koca üveyik dipte yürürken çekip yüzen,

Karıncığı aç olsa kalkıp uçan,

Cümle kuşlar sultanı kartal kuşu,

Kanadıyla  saksağana kendisini şakıdır  mı?

Alp yiğitler savaş günü düşmanından kaygılanır mı?”

dediler.

“Sarı  elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar.

Kime baksa aşk ile onu yakar.

Sarı  elbiseli kız aşkına bir hu!”

dedi.

Kan Turalı adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, deveye bir tekme vurdu. Deve bağırdı. Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı ,yıkıldı. Kan Turalı deveyi  iki yerinden boğazladı. Arkasından iki kayış çıkardı, tekürün önüne bıraktı:

Kan Turalı :”Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek gerekir.” dedi.

Tekür : “Vallah bu yiğidi gözüm gördü, gönlüm sevdi .”dedi.

Kırk yerde otağ diktirdi. Kırk yerde kızıl alaca gelin odası diktirdi. Kan Turalı ile kızı getirip gelin odasına koydular. Ozan geldi coşturucu havalar çaldı. Oğuz yiğidinin yüreği kabardı. Kılıcını çıkardı yere çaldı, kertti, dedi ki:

“Yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, oğlum doğmasın, doğarsa on güne varmasın, bey babamın, kadın anamın yüzünü görmeden bu gelin odasına girersem.” dedi.

Evini çözdü, devesini bağırttı, kara koç atını kişnetti, geceyi gündüze kattı, göçtü.

Yedi gün yedi gece at koşturdu. Oğuz’un hudut boyuna çıktı, çadır dikti.

Kan Turalı:

“Hey kırk eşim, kırk arkadaşım,

Kurban olsun size benim başım.”

 

Hak Taala yol verdi vardım, o üç canavarı öldürdüm, sarı elbiseli Selcen Hatun’u aldım geldim, haber eyleyin babam bana karşı gelsin.” dedi.

Kan Turalı baktı gördü bu konduğu yerde kuğu kuşları, turnalar, sülünler, keklikler uçuyorlar. Soğuk soğuk sular, çayırlar, çimenler… Selcen Hatun bu yeri güzel gördü, beğendi. İndiler, yediler içtiler.

O zamanlar Oğuz yiğitlerine ne kaza gelse uykudan gelirdi. Kan Turalı’nın uykusu geldi, uyudu.

Uyurken kız: “Benim aşıklarım çoktur, ansızın dört nala gelmesin, tutup yiğidimi öldürmesinler. Akça yüzlü ben gelini tutup babamın anamın evine iletmesinler.” dedi. Kan Turalı’nın atının giyimini sessizce tuttu giydirdi. Kendisi de giyindi. Mızrağını eline aldı, bir yüksek yere çıktı, beklemeye başladı.

 

Meğer hanım tekür pişman oldu. Üç canavar öldürüp  kızcağızını aldı gitti diye  gizlice kara elbiseli, mavi demirli altı yüz kafir seçti. Gece gündüz at koşturdular. Ansızın yetiştiler.

Kız hazır idi. Baktı ,gördü dört nala yetiştiler, atını oynattı, Kan Turalı’nın yanına gelip  söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :

 

“Gafil olma kara basını kaldır yiğit,

Ela süzme güzel gözünü aç yiğit,

Pazularından ak ellerin bağlanmadan,

Ak alnın kara yere tepilmeden,

Ansızın  güzel başın kesilmeden,

Alca kanın yeryüzüne dökülmeden,

Hasım yetişti ,düşman erişti.

Ne yatıyorsun kalk yiğit.

Kapkayalar oynamadan ,yer oyuldu.

Yaşlı beyler ölmeden, el boşaldı.

Kaynaşarak uğrayarak dağdan indi.

Tertiplenip üzerine düşman geldi.

Yatacak yer mi buldun ,yurt mu buldun?

Ne oldu sana?”

 

diye seslendi. Kan Turalı sıçradı uyandı, ayağa kalktı.

Kan Turalı:” Ne söylüyorsun sevdiğim.” dedi.

Selcen Hatun: “Yiğidim, üzerine düşman geldi.Seni  uyarmak benden, savaşıp hüner göstermek senden .”dedi.

Kan Turalı gözünü açtı, göz kapaklarını kaldırdı. Bakınca gördü  ki at üzerinde gelen, zırhını giyinmiş, mızrağı elinde gördü. Yeri öptü.

Kan Turalı: “Amenna ve saddakna. Maksudumuz Hak Taala katında hasıl oldu.” Dedi. Temiz sudan abdest aldı. Ak atına bindi, adı güzel Muhammed’e salavat getirip  kara elbiseli kafire doğru at sürdü. Selcen Hatun atını  oynattı Kan Turalı’nın önüne geçti.

Kan Turalı: “Sevdiğim  nereye gidiyorsun? dedi.

Selcen Hatun: “Bey yiğit, baş esen olsa şapka  bulunmaz mı olur? Bu gelen kafir çok kafirdir. Savasalım, dövüşelim, Ölen ölsün, sağ kalanımız otağa gelsin.” dedi.

Burada Selcen Hatun at sürdü. Hasmını  bastırdı. Kaçanını kovalamadı, aman diyeni öldürmedi, öyle sandı ki düşman bastırıldı. Kılıcının kabzası kan içinde otağa geldi. Kan Turalı’yı bulamadı. O sırada Kan Turalı’nın babası  ve anası çıkageldi. Gördüler ki bu gelen kişinin kılıcının kabzası kanlı, oğlu görünmez. Haber sordular, görelim nasıl sordular:

 

Anası söyledi:

“Anam kişi, kızım kişi

Sabah erken yerinden kalkıverdin.

Oğulu bulabildin mi?

Birdenbire güzel başını kestirdin mi?

Kadın ana, bey baba diye bağırttın mı?

Sen geliyorsun, ama  oğlum  görünmüyor, bağrım yanıyor.

Ağız dilden birkaç kelime haber ve  bana.

Kara başım kurban olsun gelin sana.”

 

dedi. Kız bildi ki bunlar kaynanası ile kayın babasıdır. Kamçıyla  işaret ederek:

Selcen Hatun: “Otağa inin, nerede iner karışır toz var ise ve nerede karga kuzgun oynuyorsa orada arayalım.” dedi. Atına mahmuz vurdu, bir yüksek yere çıktı, etrafı gözetlemeye başladı.

Gördü ki bir derenin içinde toz kah toplanıyor kah dağılıyor. Üzerine geldi. Gördü ki Kan Turalı’nın atını ve Kan Turalı’nın gözünün kapağını oklamışlar. Yüzüne kan bürümüş, durmadan kanını siliyor. Kafirler üşüşüyor, kılıcını yalın eyliyor, kafiri önüne katıp kovalıyor.

Selcen Hatun Kan Turalı’yı böyle görünce, içine bir ateş düştü. Bir bölük kaza şahin girmiş gibi kafire at sürdü. Kafiri bir uçundan kırıp öbür ucundan çıktı.

Kan Turalı baktı, gördü ki bir kişi  düşmanı önüne katmış kovalıyor. Selcen olduğunu bilemedi.

Burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Kan Turalı:

“Kalkıp yerinden doğrulan yiğit sen nasıl bir yiğitsin?

Yelesi kara cins atına binen yiğit sen nasıl bir yiğitsin?

Birdenbire başlar kesen,

Destursuzca benim düşmanıma giren yiğit sen nasıl bir yiğitsin?

Destursuzca düşmana girmek bizim elde ayıp olur.

Bre yürü!

Doğan kuş olarak uçayım mı?

Ansızın senin başını ben keseyim mi?

Alca kanını yeryüzüne dökeyim mi?

Kara başını eğerin arka tarafına  asayım mı?

Bre belası gelmiş yiğit sen nasıl bir yiğitsin?

Çekilip dön git.”

 

Dedi.

Selcen Hatun burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

 

“Hey yiğidim, bey yiğidim!

Develer hiç yavrusundan döner mi?

Kara koçta cins atlar,

Taycığını hiç teper mi?

Ağıllarda akça koyun,

Kuzucağını hiç süser mi?

Alp yiğitler bey yiğitler,

Sevgilisine hiç kıyar mı?

Yiğidim, bey yiğidim

Bu düşmanın bir ucu bana, bir ucu sana.”

 

dedi. Kan Turalı anladı  ki  bu, düşmanı basıp dağıtan Selcen Hatun’dur. Bir tarafına da kendisi girdi. Kılıç çekip yürüdü, kafir başını kesti. Hasım bastırıldı, düşman dağıldı. Selcen Hatun Kan Turalı’yı atının arkasına aldı, çıktı. Giderlerken Kan Turalı’nın aklına bu geldi ki:

 

“Kalkıp ey Selcen Hatun doğrulduğunda,

Yelesi kara cins atına bindiğinde,

Babamın ak otağının eşiğine indiğinde,

Oğuz’un ela gözlü kızı  destan anlattığında,

Herkes sözünü söylediğinde,

Sen orada durasın, övünesin.

Kan Turalı perişan oldu.

At arkasına aldım ,çıktım diyesin.

Gözüm döndü ,gönlüm gitti.

Öldürürüm seni.”

 

dedi.

 

 

Selcen Hatun durumun ne olduğunu bilip söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

“ Bey yiğit,

Övunürse erkek övünsün ,aslandır.

Kadın övünmekle  erkek olmaz.

Alaca  yorgan içinde seninle sarmaşmadım.

Tatlı damak tutarak emişmedim.

Tez sevdin,tez usandın kavat oğlu kavat.2

Kadir Allah bilir ben sana

Munisim,yarim kıyma bana.”

 

dedi.

Kan Turalı: “Yok, elbette öldürmem gerekir.” dedi.

Selcen Hatun  hiddetlendi: “Bre kavat oğlu kavat, ben aşağı kulpa yapışırım, sen yukarı kulpa yapışırsın. Bre kavat oğlu, okunla mı, kılıcınla mı, gel beri konuşalım .”dedi.

 

Atını tepti, bir yüksek yere çıktı. Okluğundan doksan okunu yere döktü. İki okun temrenini çıkardı. Birini yaya taktı, birini eline aldı. Temrenli ok ile atmağa kıyamadı.

Selcen Hatun: “Yiğit at okunu.”dedi.

Kan Turalı: “Kızların yolu evveldir, önce sen at.” dedi.

Kız bir oku Kan Turalı’ya attı. Şöyle ki başında olan bit ayağına indi. İleri gelip Selcen Hatun’u kucaklayıp barıştılar.

Kan Turalı burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

 

“Işıl ışıl ışıldayan ince elbiselim,

Yere basmayıp yürüyen selvi boylum,

Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım,

Çift badem sığmayan dar ağızlım,

Ressamların çizdiği kara kaşlım,

Kurumsu kırk tutam kara saçlım,

Aslan soyu sultan kızı,

B en seni öldürmeğe  kıyar mıydım?

Kendi canıma kıyarım,ama sana kıymam.

Ben seni deniyordum.”

 

dedi.

 

 

Selcen Hatun da burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

 

“Kalkarak yerimden doğrulurdum.

Yelesi kara cins atıma binerdim.

Babamın ak otağından çıkardım.

Arku Beli Ala Dağı avlardım.

Alaca geyik, yabani geyik kovalardım.

Çekince bir ok ile vururdum.

Temrensiz ok ile yiğit seni deniyordum.

Öldürmeğe yiğidim ben seni kıyar mıydım?”

 

dedi. Irağından yakınından geliştiler. Gizli yaka tutarak koklaştılar, tatlı damak vererek soruştular. Ak boz atlara binerek koşuşturup, bey babasının yanına eriştiler.

 

Babası oğlancığını görünce  Allah’a şükürler eyledi. Oğlu ile, gelini ile Kanlı Koca Oğuz’a girdi. Yeşil, alaca, güzel çimene çadır kurdu. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Düğün etti. Kudretli Oğuz beylerini ağırladı. Altınlıca gölgeliğini dikip Kan Turalı gelin odasına girip muradına muradına  erdi.

 

Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı. Destan söyledi ,deyiş dedi. Gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi.

 

“Şimdi hani dediğim bey erenler,

Dünya benimdir  diyenler

Ecel aldı, yer gizledi.

Fani dünya kime kaldı?

Gelimli gidimli dünya,

Son ucu ölümlü dünya.

 

Kadir Mevlam, ecel geldiğinde temiz  imandan ayırmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Allah’ın verdiği ümidin kesilmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin diyenler Allah’ın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa’ya bağışlasın hanım hey!”

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)