Kleopatra
(Hayatı – Biyografisi)
“Cloepatra’nın ruh haletleri, boyuna dönerek, renk renk camlardan ışıklar saçan bir fener gibiydi.” -Mina Urgan- Cloepatra çağında Batı, buyurgan Romalı erkeklerin tefecilik ve siyaset arenası; Doğu ise üretken ana tanrıçaların ve kraliçelerin egemen olduğu zengin bir dünyaydı. Romalılar, Cloepatra’yı hiç sevmediler. Onu, J. Caesar, Marcus Antonius, Octavianus gibi önderlerini baştan çıkartan, kötülüklerin anası, Mısırlılaşmış Yunanlı bir kadın olarak suçladılar. Cloepatra’nın yaşam öyküsüne ait monografi niteliğindeki popüler metinler Yunanlı biyografi yazarı Plutarkhos’tan bu yana yaklaşık 2000 yıl boyunca hep Batılı erkeklerin kaleminden çıktı. Onun ölümünden 1636 yıl sonra W. Shakespeare “Antonius ve Cleopatra” adlı oyununda, onu haksız yere “fahişe” diye tanımlamış; Bernard Shaw da “Caesar’la Cleopatra” adlı oyununda, ona namussuz kadın diyebilmişti.
Daha sonraki yazarların çoğunluğu da, Cloepatra’yı “ayartıcı kadın” olarak tanımlamakta devam ettiler. Yarı çıplak zarif bedenleriyle ağır zırhlar içinde korunan Batılı savaşçıların üzerlerine yalın kılıçla dalan kadın savaşçı Amazonlar, Doğunun simgesi değil miydi? Kilikya’da Olba Kraliçesi Aba, Halikarnas’ta Mausolos’un dul eşi Kraliçe Artemisia. Karya’da granitten Alinda kentini kuran Kraliçe Ada, Suriye’de Palmira Kraliçesi Zenobia ve Mısır Kraliçesi Cleopatra, Doğu monarşilerinin birer yıldızı değiller miydi? 18 yaşında kraliçe oldu. Çok sayıda yabancı dilden felsefeye, retorikten gök bilimine birçok dalda eğitim aldı; Roma’nın en ünlü önderlerine, Doğulu kadının gücünü gösterdi; sevdiğinde ise tüm varlığını verdi. Önce J. Caesar, daha sonra Marcus Antonius ile dayanışması ve aşkları, Doğu ve Batı dünyasını birleştirebilir, tarihinin akışı da değişebilirdi; ancak biri öldürüldü, diğeri ise intihar etti ve Cloepatra’nın kucağında öldü. Actium Savaşında Octavianus’a yenik düştüğünde, önce çocuklarının yasal hakları olan Mısır tahtını sağlamaya çalıştı; özgürlüğünü teklif eden Octavianus’a güvenmedi.
“Genç yaşında can verip, küçük bedenimin Mısır’ın en basit bir çukuruna gömülmesini tercih ederim.” diyerek yaşamına son verdi. Mısır’ın son kraliçesi onursuz bir özgürlüğe karşın, aşkına layık olmayan M. Antonius’un yanıbaşında mezarına konuldu. “Onu, Antonius’un yanına gömünüz. Yeryüzünde böylesine ünlü bir çifti, hiçbir mezar birleştirememiştir!” -Octavianus, MÖ 30, İskenderiye.- Elinizdeki kitap, zengin bir ülke olan Mısır’ı çelik pençeleri altına alan Roma yönetimine karış, yine Roma’nın baş aktörleriyle birlikte verdiği ölüm kalım savaşı ile farklı iki kültürün çatışmasından başarıyla çıkma yollarını arayan; yürekli bir kadının, ilginç, renkli, heyecanlı ve romantik yaşam öyküsüdür. Bu öyküyü, gerçekçi yönleriyle ve günümüze ulaşan az sayıdaki belgeleriyle, onun trajik ölümünden 2030 yıl sonra, dünyada belki de ilk kez bu defa Doğulu bir kadın yazar Necla Yavi’nin tarihsel biyografi çalışmasını, kaynaklara dayalı farklı yorumuyla sunuyoruz. (Yazarın, bilimsel kaynaklara dayalı Mısır tarihi daha önce yayınlanmıştı.)
| » Biyografiler – Kim Kimdir Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Biyografi, Biyografiler, Yaşam Öyküleri, Kim Kimdir?, Biyografi
Oğlu ile ilgili bilgileri tam olarak birilerinin inceliyip bize sunmasını isterim.