Köle Kadınlar Tarikatı
(Dünya Dinleri)
İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Durham’ın banliyölerinden Darlington kasabası, Marki De Sade’ı anımsatan, sado-mazo ilişkiler yumağı ile sarsılıyor son günlerde. İnsanların sessiz, sakin bir yaşam sürdüğü kasaba, sado-mazo seksi yaşam biçimi yapan ilginç bir tarikatın ‘merkezi’ olma sıfatıyla, yerel ve yabancı basının manşetlerinde yer alıyor.
Darlington’luların yaşamını altüst eden tarikatın adı Kaotian. 31 yaşındaki İngiliz Lee Thompson’ın liderliğindeki tarikatın özelliği ise kadınlara tasma takılıp seks kölesi gibi davranılması.
Durham polisine ilk ihbar, kasabanın kasabından geldi. “Dükkândan içeri, tasmayla bir kadını sürükleyen adam girdiğinde şoke oldum. Adam gayet sakin, sosis istediğini söyledi. Kadın ise, köpek gibi ‘dört ayak’ üstünde, sessizce duruyordu’ diyen kasabın ardından, yaşlı bir kadın, boynuna tasma takılmış bazı kadınları bir eve girerken gördüğünü söyledi. Polis daha sonra, Kanadalı 29 yaşındaki genç bir kadının kendi rızası dışında zorla bir evde alıkonulduğu ihbarını aldı. Ancak verilen adrese baskın yapıldığında, ortada rıza dışında gerçekleşen bir olay olmadığını görüldü. Çünkü söz konusu Kanadalı kadın internette chat yaparken tanıştığı tarikat üyelerine gönüllü olarak katılmıştı; ancak tarikatla yaşamaya başladıktan bir süre sonra Amerika’daki bir arkadaşına geri dönmek istediğini ancak pasaportunu yakmış olduğundan artık ülkesine de dönemediğini haber vermişti. Sonuçta polis genç kadına ülkesine dönebilmesi için bürokratik işlemlerde yardımcı oldu. Ancak hiçbir suç unsuruyla karşılaşmadıklarından, başka bir müdahalede bulunamadılar. Çünkü bütün üyeler, ‘kendi rızaları dahilinde’ tarikata katılan ‘erişkinler’ olduklarından, polisin yapabileceği bir şey yoktu.
Diğer ihbarlar ise çocuklarının Kaotian mezhebinin ‘tam zamanlı’ üyesi olabilmek için okulu, evi ve aileyi terk ettiğini anlatan endişeli ebeveynler tarafından yapılmıştı. Bunlardan biri 18 yaşında ‘Star Trek’ fanatiği, yakın arkadaşlarının ifadelerine göre bugüne kadar hiç kız arkadaşı olmayan, ileride bilgisayar teknisyeni olmayı arzulayan Zachary Nichodemous adındaki gençti. Zachary, iki ay önce Essex’in Harlow kasabasındaki evini terk edip Darlington’daki tarikat merkezine taşınmıştı. “Tek istediğim oğlumun evimize dönmesi’ diye gözyaşı döken annesine karşılık Zachary, “Hayatım boyunca hep bir şeylerin eksik olduğunu düşünmüştüm, sonra internette Bay Thompson’la tanıştım, bana Kaotian’ları anlattı, işte hayatım boyunca hep aradığım ve bulamadığım şey buydu’ diye memnuniyetini ifade ediyordu.
Şikâyetleri dinleyen Durham polisi ‘gönüllü köle’lerden sıkılmış olacak ki bir daha harekete geçmeyecekleri şeklinde bir açıklama yaptı.
Peki, Darlington’daki bu küçük grup dışında tüm İngiltere’de yaklaşık 25 bin üyeleri olduğu söylenen, polisi ve medyayı şaşkınlık içinde bırakan Kaotian’ların temelleri hangi felsefeye, kökene dayanıyor? Kaotian’ın aslında Goreans adında daha büyük başka bir tarikattan ayrılmış olduğu söyleniyor. Kadınları seks kölesi gibi gören her iki grubun da ortak noktası ise John Norman adında Amerikalı bir klasik edebiyat profesörü tarafından 1960’larda yazılmış ‘Gor Günlükleri’ (Chronicles of Gor) adıyla yayımlanan kitaplardan esinlenmeleri.
Felsefe, sado-mazoşizm ağırlıklı erotizm ve bilimkurgu öğeleri taşıyan 26 serilik ‘Gor Günlükleri’, ‘Gor’ adı verilen Karşı-Dünya’daki yaşamı anlatıyor. Gor, Güneşin ters tarafında ancak Dünya’yla aynı yörüngede olan bir gezegen. 1966 yılında yazılmış olan ilk kitap John Norman’ın alter-egosu olduğu düşünülen Tarl Cabot’un bu gezegendeki maceralarını anlatıyor. Güneş sisteminin gizlenmiş gezegeni Gor’daki bu kahramanın maceraları aslında barbarlık, ileri teknoloji ve bilimin birbirine karıştığı vahşi bir toplumun anlatıldığı bir arka fon görevi görüyor. Gezegende Nietzsche’vari bir doğal düzen savunularak gücün, becerinin üstünlüğü vurgulanıyor. Bu hiyerarşiden ve cinsiyetler arasındaki ayrımları analiz etmeye çalışan evrimsel psikolojinin farklı bir kullanımından yola çıkılarak ‘itaatkâr’ olması gereken kadının ‘üstün’ erkeğin doğal bir yardımcısı, daha doğru ifade etmek gerekirse ‘köle’si olduğu belirtiliyor. Zaten Gor Günlükleri’nde bu inanış olay örgüsüyle de doğrulanıyor: Savaşların sonunda kahraman erkekler tarafından köleleştirilen -vaktiyle kahraman- kadınlar doğadaki konumlarını ve esas görevlerini keşfedip mutluluk içinde yaşıyorlar. Zaten John Norman ve Goreans’ların tepki toplamalarının esas sebebi de kendilerinin ‘doğayı şereflendirmek’ olarak tanımladıkları bu prensipleri. Kitaplarda kullanılan terminolojinin, imajların hepsi sado-mazoşist bir alt-kültürü temsil ediyor. Kendilerine Goreans ya da onlardan ayrılan grubu temsilen Kaotian adını veren gruplar da işte bu Gor dünyasındaki yaşam tarzını benimseyen insanlardan oluşuyor.
‘Gor Günlükleri’nin yaratıcısı, yazarlıkta kullandığı takma isim John Norman olan, 1931 doğumlu John Frederick Lange Jr. Kendisi ABD’nin ünlü Princeton Üniversitesi’nde doktora yapmış, New York’taki Queens College of the City University of New York’ta öğretim üyeliği yapan bir felsefe profesörü ve klasik edebiyat araştırmacısı.
Romanlarında Gor dünyasını bitki örtüsü, canlıları, kültürel gelenekleri, vs. bakımından karmaşık detaylarla tasvir eden Norman etnografiyle de ilgili olduğundan gezegeninin nüfusunu Roma İmparatorluğu, eski Yunanlı, yerli Amerikalı, Viking gibi daha başka birçok farklı ırk ve kültürden insandan oluşturmuş. Serinin her kitabı bu karışık toplumun bir parçasını anlatmaya ve böylelikle gizemli gezegenin üstündeki örtünün bir kısmını kaldırmaya yarıyor. Bu arada Gor’un insanlarının mimari ve tıp gibi alanlarda ileri derecede uzmanlaştıklarını, hatta yaşam süresini uzatmayı bile becerebildiklerini belirtmek gerekiyor. Ancak Gorlular ulaştırma ve silah teknolojisi konusunda ancak klasik bir Akdeniz Medeniyeti kadar ilerleme gösterebilmişler. Adı Cem Yılmaz’ın ünlü G.O.R.A.’sına benzeyen Gor gezegeninin yerçekimi kuvveti de Dünya’dan daha düşük.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi bütün bunlar bir yana, gezegenin en çok tartışılan özelliği tabii ki Gor’daki kadınların sosyal durumu: Gorlu kadınlar sistematik olarak erkeklerin her anlamda bütün arzularını yerine getirmekle yükümlü köleleri durumundalar. Gezegende kölelik kurumunun ortaya çıkışı geçmişe dayanıyor: Gor’da erkekler ve kadınlar arasında bir savaş yaşanıyor. Kadınlar savaşı kaybediyor. Gorlu erkekler öldürülmeleri gereken kadınlara daha farklı bir yenilgi cezası vermeye karar veriyorlar. Kadınların çok güzel olarak yaratılmalarına ancak erkeklerin kölesi olmaları hükmüne varılıyor.
Tabii bu işin hikâye kısmı, çünkü belirttiğimiz gibi zaten bütün bunların ötesinde Gor’un yaratıcısı Norman, kadınların doğaları gereği erkeklere boyun eğmek için dünyaya geldiklerine ve mutluğu ancak bu durumu kabullenerek bulabileceklerine inanıyor.
Zaten Gor’un Günlükleri serisinin bazı sado-mazoşist grupların bu kadar hoşuna gitmesinin sebebi de bu gönüllü boyun eğme, sahip-köle mevzularını bolca barındırması. Serinin son kitabını 2001 yılında yayınlayan Norman, 1970 sonlarından 1980 başlarına kadar Amerika’da inanılmaz bir popülerlik yakalıyor, Gor Günlükleri milyonlarca adet satış yapıyor. Hatta sosyologlar o yıllardaki bu hızlı yükselişi şöyle analiz ediyorlar: Amerika’da bu yıllarda, erkek-egemen sado-mazoşist pornografinin açık yani alenen tüketimi mümkün değilken, alternatif sosyal ve seksüel arayışlara yönelen isyankâr ve yabancılaşmış Amerikan toplumu Norman’ın kitaplarını rahatlıkla tüketebiliyor.
Ancak 1980 ve 1990 ortalarında durum değişiyor. O dönemde artan politik doğruculuk, özellikle de feminizmin yükselişi okuyucuları ve bazı çıkar gruplarını Norman’ın kitaplarının satışına karşı harekete geçmeye yöneltiyor. Norman’ın kitapları insanları kadın düşmanlığına teşvik ettikleri gerekçesiyle çok ciddi tepkiler çekmeye başlıyor. Bu sürecin sonunda Norman’ın kitapları kitapçıların ve kütüphanelerin raflarından kaldırılmaya, kitapları yayınlanmamaya başlıyor, hatta Norman yayınevlerini kendisini kara listeye aldıklarından dolayı suçluyor. Ancak 1990’ların sonlarında Sado-mazoşizmin daha kabul edilir bir hale gelmesiyle Norman ve Gor Günlükleri’nin kaderi bir kez daha değişiyor. Bu sosyal kabullenme ve internetin adeta patlaması normal yayın kanallarında olmasa da sanal ortamda Norman’ın yarattığı yaşam tarzının ve fikirlerinin yeniden popülarite kazanmasına sebep oluyor. Goreans tarikatı üyeleri internette bir araya gelmeye, gruplar oluşturmaya ve küçük yayıncıların girişimi ve desteğiyle Norman’ı geri getirmeye çalışıyorlar.
Herkesi şoke eden Kaotian Tarikatı’nın Darlington’daki lideri Lee Thompson ise bu felsefeyi ve üyelerin gönüllülüklerini bir röportajında şöyle ifade ediyor: “Kölelerim ev işlerini görüyor, alışveriş yapıyor ve cinsel arzularımı tatmin ediyorlar. Benim için ‘hasta’ diyorlar ama ben yaptığımın kötü olduğunu düşünmüyorum. İnsanların benden korkması için bir neden yok.’ Şimdiye kadar tam sekiz kızla köle-efendi ilişkisi olduğunu açıklayan Lee Thompson, bu ilişkilerini şöyle açıklıyor: “Birçok insan bunun sadece sekse dayalı bir şey olduğunu düşünüyor ama aslında verdikleri her türlü hizmet buna dahil. Bütün bunları efendileri için yapıyorlar. Bu da, konu seks olduğunda da kızların kendilerine söylenen her şeyi yapmaları anlamına geliyor, ama tabii ki bütün bu yapılanlar tamamen gönüllü ve güvenli. İnsanlarla tanışmak için internet chat odalarını kullanıyorum ve oralarda tanıştığım kızlar bu konularda bayağı istekli gözüküyorlar.’ Bu arada Lee Thompson İngiltere’nin Kuzeydoğu bölgesinde Berwick’ten York’a kadar olan bir bölgede yaklaşık 350 tane Kaotian takipçisinin bar ve pub’larda düzenli olarak buluştuklarını da ifade ediyor.
|» “Dünya Dinleri” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, “www.dunyadinleri.com”dan alıntılanarak derlenmiştir…
Dünya Dinleri, Bütün Dinler, Din, İslamiyet, Hristiyanlık, Alevilik, Sünnilik, Budizm, Musevilik