Komünizm Yıkılmaya Mahkûmdur
(Hüseyin Nihal ATSIZ)
Komünistler bütün dünyayı birleştirip yeni bir düzen kurmak iddiası ile ortaya atıldılar. Bu yeni düzende herkes çalışacak, herkes her bakımdan sigortalı olacak, kimse kimseyi sömürmeyecek, savaş ortadan kalkacak, sözün kısası çok bahtiyar ve ileri bir dünya kurulacaktı. Hatta giderek hükümet denen nesne de kaldırılarak insanlar kooperatifler eliyle idare olunacaktı.
Fakat başlangıçta başarı kazanacak gibi gözükmesine rağmen bu düşünce bir ütopyadan, eskilerin tabiriyle “hayal-i hâm”dan başka bir şey değildi. Çünkü insan yaratılışına ve psikolojisine şiddetle aykırıydı. Tanrı'yı kabul etmiyor, aileyi inkâr ediyor, hatta parayı da kaldırmak istiyordu. İnsanın ruhî ve manevi taraflarını inkâr etmekle kendisini başarısızlığa zaten mahkûm etmişti. Fakat Birinci Cihan Savaşının getirdiği felaketlerden ve kırgından usanan insanlar arasında “ne olursa olsun, bir de şunu deneyelim” kabîlinden düşünceler epeyce yaygındı.
Komünizm 1918'de ancak Komünizm 1918'de ancak Rusya gibi ahalisi her bakımdan ezilmiş, geri bir memlekette tutunabildi. Bu tutunuş hükümet darbeleriyle yapılmış ve komünizm ancak yığın yığın insanları öldürerek iş başında kalabilmişti.
Rusya'dan sonra dünyanın hiçbir yerinde komünizm iş başına gelemedi. Macaristan ve Şili darbeleri pek geçici oldu ve komünizm Rusya'nın millî rejimi durumuna düştü.
Demokrat ülkelerdeki komünist partileri en kuvvetli oldukları yerlerde bile oyların en çok üçte birini toplayabildi. Buna karşılık İkinci Cihan Savaşı sonunda, Roosevelt ve Churchill'in ahmaklıkları yüzünden tarihi fırsatları değerlendirerek bir çok memleketleri istila edip oralarda zorla ve hiyle ile komünist rejimlerini iş başına getirdi ve bu başarı dünyada tesirsiz kalmadı. Geri kalmış ülkelerin bazılarında komünizm lehine kıpırdanmalar oldu ve sonunda kocaman Çin de Çankay-şek'in hatalarından istifade eden yerli komünistlerin eline geçti.
Komünizm uluslar arası bir rejim olmak iddiasında bulunduğu için ayrılık kabul etmez, bütün komünist memleketlerin Moskova'ya bağlı olmasını isterdi. Meselâ Polonya'nın bağımsızlığı Sovyetler Birliği içindeki Kırgızistan'ın bağımsızlığından nihayet biraz daha fazlaca idi. Durum Moskova'nın çok lehine gözüküyordu.
Fakat ütopyalar uzun ömürlü değildir. Hayalin mavi göklerinden gerçeğin kara toprağına düşmek ergeç mukadderdir. Komünizm de aynı âkıbete uğramakta gecikmedi.
İlkönce Yugoslavya, Moskova'ya kafa tutarak Rus tahakkümünden sıyrıldı ve komünist birliğinden atıldı. Bunun başlıca üç sebebi vardı:
1- Yugoslavya'nın kuzeyi uzun süre Almanya İmparatorluğu'nun, güneyi Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetinde kalmış, bu iki imparatorluğun siyasî, idarî, fikrî ve medenî yönlerinden çok şeyler almıştı. Bu iki devlet manevî yapı bakımından komünist Rusya'dan çok üstün oldukları için Yugoslavlar Ruslar'a göre üstün siyasî ve medenî terbiye almış bir millet mertebesindeydiler ve aşağılık Rus rejimine katlanamazlardı.
2- Tito, başlangıçta nasıl bir komünist olursa olsun, Stalin rejiminin iptidailiğini, vahşiliğini görmüş, Rusya'nın bir insanlık politikası değil, bir sömürge siyaseti güttüğünü anlamıştı.
3- İnsanlarda yaratılıştan bir milliyetçilik düşüncesi olduğu için Tito kendi vatan ve milletini elbette Rusya'dan üstün tutacak ve komünizmi ancak bir iktisadî sistem olarak kabullenecekti. Netekim öyle oldu. Hatta giderek komünizmi de bırakılarak Yugoslavya demokrat bir sosyalizm ülkesi haline geldi. Bugün Avrupa'ya trenle gidip gelenler Bulgaristan'la Yugoslavya arasındaki büyük insanlık farkına işaret etmektedirler. Bulgaristan'da iktisadî darlık, terör ve korku; Yugoslavya'da bizimkinden hemen hemen farksız hür bir rejim…
Yugoslavya'dan sonra Arnavutluk komünist birliğinden koptu ve pek küçük olduğu için komünist Çin'in himayesine sığınmak mecburiyetinde kaldı.
Üçünü olarak Romanya, daha ihtiyatlı olarak bir sıyrılış yaptı. Ruslar'la yanyana olduğu ve İşgal tehlikesine maruz bulunduğu için fazla ileri gidemedi. Fakat çok ihtiyatlı ve tedbirli hareketlerle komünizmi ve Moskova'nın yükünü üzerinden attı.
Dördüncü olarak Çekoslovakya aynı şeyi yapmak isterken Moskof işgaline uğradı. Çünkü ayrılmaların aralıksız devam edeceğini anlayıp dehşet içinde kalan Ruslar kopup sökülmeyi önlemek için zorbalığa başvurmaktan başka çıkaryol bulamadılar ve bunu ortaklaşa bir komünist hareketi imiş gibi göstermek için de öteki uyduları kendileriyle birlikte işgale sürüklediler. Romanya buna da katılmamak başarısını gösterdi.
Fakat kopmaların en büyüğü ve tehlikelisi Çin'den gelmiştir. Büyük bir medeniyet ve kültürün mirasçısı olan Çinliler birkaç yıl Ruslar'la iş birliği yapıp onlardan her bakımdan faydalandıktan sonra arayı açmakta mahzur görmediler. Zaten komünizmden önce de bilim ve teknikte oldukça ileri bulunan Çinliler gayet kalabalık nüfuslarını çalışma seferberliğine sokunca beş on yılda atom gücüne sahip devletlerden biri haline geldiler ve tek başlarına Rusya'ya, hattâ Amerika'ya kafa tutacak bir güç kazandılar.
Birlikçi bir doktrin olan komünizm bugün parçalanmıştır.
Çin, Rusya'dan tamamen ayrılıp onun başlıca düşmanlarından birisi olmuştur ve Ruslar'ın İkinci Cihan Savaşı sonunda, Amerikan ve İngiliz liderlerin gafletinden faydalanarak kendisi için hazırladığı Kuzey Kore ve Kuzey Viyetnam komünist devletlerini nüfuzuna almıştır. Çok uzaklardaki ki küçük Arnavutluk da onun tam bir uydusudur.
Yugoslavya da Rusya'dan ayrılır ve artık bilfiil komünizmle ilişiği kalmamıştır. Tito'dan sonra bu ülkede komünizmin isim olarak dahi yaşayacağı şüphelidir. Rusya, doğuda Dış Moğolistan; batıda Polonya, Doğu Almanya, Çekoslovakya, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya ile bir blok teşkil ediyorsa da bunların arasında Bulgaristan'dan başka Rusya'ya cidden bağlı hiçbir devletin bulunmadığı muhakkaktır.
Romenler kısmen sıyrılmış durumdadırlar. Çekoslovakya, Moskof işgalinin kini içindedir. Macarlar ve Polonyalılar Rusları eskiden beri millî düşman sayarlar. Doğu Almanları ne de olsa Alman'dır ve duygularını saklamakta usta olan bu millet kendisine göre pek geri ve kaba olan Ruslar'ın boyunduruğuna elbette sonuna kadar katlanacak değildir. Milletlerin hayatında milliyetçilik en büyük faktör olduğu için komünist devletlerin komünist rejimleri altında nihayet milliyetçi bir yola girecekleri zaten beklenirdi. Fakat düşmanlıkların bu kadar çabuk gelişeceği pek de akla gelmezdi. Bugün Çin ile Rusya ile düşman olarak karşı karşıya bulunuyorlar. Çin açıkça Rusya'dan toprak istiyor. Mart başında iki taraf karakolları arasındaki çatışma yerini belli eden bir işarettir. Gelen haberler ise yarınki savaşın pek tatlı olacağını gösteriyor.
Ruslar tarafından açıklanan Çin vahşeti komünistlere has bir davranıştan başka bir şey değildir. Ruslar'ın nasıl hareket ettikleri hakkında henüz Çinliler bir açıklama yapmadı. Ruslar'ın vahşetten yanıp yakılmaları ister istemez insanı gülümsemeye sevk ediyor.
Bu peşrev, komünizmin çatırdamaya başladığını gösteren bir alâmettir. İki kalabalık ve atomlu komünist devlet kapışırsa sonunda ister biri kazansın, ister denk kalıp barış yapsınlar, komünizm çökecektir. Komünist rejimi altında yaşayan insanların iyi savaşamıyacağı İkinci Cihan Savaşı'nda belli olmuştur. Bunca hazırlığa rağmen kalabalık Rus orduları Almanlar karşısında bozguna uğrayarak ancak görülmemiş derecedeki kış tarafından kurtarılmışlardı. Tabiî, savaşın Amerikalılar tarafından kazanıldığını söylemeye lüzum yok.
Ruslar la Çinliler'in bugünkü hırlaşması yarın bir savaşa kadar gider mi? Elbette gidecektir. Savaş ezelî ve ebedî bir kanundur. Onu kaldırmak için ortaya atılanlar bile bu kanunun hükümlerinden dışarda kalamazlar. Onun için Çinliler'le Ruslar mutlaka vuruşacaklardır. Fakat bu vuruşma önce Avrupa uydularının, sonra da Sovyetler Birliği ile Çin'deki milletlerin ayaklanmasıyla bitecek ve komünizm yerini, en ihtiyatlı tahminle, Yugoslavya'da olduğu gibi mutedil ve medenî bir sosyalizme bırakarak göçüp gidecektir.
Rusya ve Çin milyonlarca Türk'ü sömüren ve Türkler'in anayurdu olan Türkistan'ı işgal altında tutan iki düşman millettir.
Acaba Türkiye Cumhuriyeti'nin bu dış Türkler hakkında bir plânı var mı? Tıpkı bir savaş plânı gibi çeşitli ihtimalleri göz önünde tutan, tarihî fırsatlardan nasıl istifade edileceğini gösteren tasarılar hazır mı? Yoksa yine her fırsat kaçırılacak veya Kıbrıs konusunda olduğu gibi yumurta kapıya geldikten sonra aceleyle ve hazırlıksız olarak savsaklama taktiği mi kullanılacak?
Beş yıllık plânlar Türk milletinin hayatına göre o kadar can alıcı şeyler değildir. Türkiye teknik ve iktisat bakımından nasıl olsa kalkınacaktır. Asıl mühimi yüzyıllık plânların hazırlanması ve pusuya yatılmasıdır. İngiltere'yi, Rusya'yı falan şöyle bir tarafa bırakarak küçük, kuvvetsiz ve zavallı yunanistan'a bakalım: Rejimlerin ve hükümetlerin değişmesine, âdi iç çekişmelere ve üst üste savaş kaybetmelere rağmen yüzyıllık plânını başarıyla takip etmiyor mu?
“Büyük Devlet” fikrinin mucidi olan Türkler acaba Yunanistan kadar da olamayacak mı?
Gözlem, 20 Mart 1969
Kaynak: Nihal-Atsız.Com
komünizm ayrıcalıksız bir toplum yaratma amacı taşır tanrı insanları kurtaramaz insan kendisi çalışır ise kurtulur Türkiyede bir insan alıyor 10 lira diğeri alıyor 1 lira aradaki farka bak işte komünizm bu tür emparyalist ve dindar ayrımcalıklara karşı geliyor az önceki arkadaş ülkücüler faşist değildir demiş solcuları katleden alevi insanlara dinsiz diyen türklüğü bir ırk haline getiren bu ülkede ülkücüler ve dindarlardır. işte komünizm bu ayrımcılığa karşı gelmekte belli bir zümreyi savunmadan eşit bir dünya kurmak için çalışmaktadır. yukarıda bir arkadaşımız ruslar ezik bir toplumdur demiş bende ona diyorum ki sizin gibi torpilci bir toplum değildir ruslar işte onları böyle ezmekte bir faşizanlıktır bu yüzden herkes birbirinin fikirlerine saygı duymalıdır dip not: Sovyetler Osmanlı gibi emparyalist olacağına yok olmayı göze alacak kadar onurlu bir toplumdur bu dünyada Türkler hangi pozisyonda ise ruslar kürtler zazalar aleviler ingilizler kısaca bütün dünya milletleride o pozisyondadır
komünizm bir ütopyadır ve daha henüz uygulayabilmiş bir ülke YOKTUR. Bildiğiniz örnekler sosyalizm ile idare edilmiştir.
komünizm hiçbir devlette tutunamaz ve tutunamayacaktır.koünizm sosyalizm leninizm(gerçi bu akım hakkında fazla bilgim yok)sadeceinsanları oyalamak,onlara geçici ümitler vermeye çalışıyor.Dünyanın bir merkezden yçnetildiğini ve insanların uyutulduğunu düşünüyorum.Yahudiler ne olursa olsun şu an dünyanın hakimi ve İslam Dinini karalamak için önce EL KAİDE sonra IŞİD gibi lanet örgütler kuruluyor.tabiki bu dünyadan istediğini alamayanlar,ezilenler veya kendini ezik hissedenler ölümden sonra medet umuyor(umduruluyor).Arkadaşlar komünizm ve sosyalizm düzenlerinde herkese eşitlik sağlamaz.bana göre komünizm zaten ezilen kesimi biraz rahatlatmak fakat onlar farkında olmadan ve yalancı mutlulul içindeyken onları sömürmeye devam etmek (bkz. 91 yıkımından önce SSCB,zengin(bırjuvazi) kesimi sömüREREK ELİNDEKİLERİ ALMAK.bu sayede halk belli bi seviyede kalırken devletin basindakiler zenginlesir.(91 öncesi sscb liderleri).sosyalizm ve komünizm bir hiledir.PLATONUN ideal devlet düzeninde DEVLET YÖNETİCİLERİ PARADAN BİHABERDİR.ÇÜNKÜ ZATEN MİLLET KARŞILAR ONLARIN İHTİYAÇLARINI.KOMÜNİST KAPİTALİST SOSYALİSTLER DÜŞÜNCENİN ÇIKIŞ NOKTASI GERÇEKTEN MÜKEMMEL (SINIF AYRIMI) OLMAKLA BİRLİKTE ÇÖZÜM OLAMADILAR