Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden anlamca ilişkili olduğu başka bir sözcük yerine kullanılması sanatıdır. İstiarede, sözcükler benzetme ilgisiyle başka sözcüklerin yerine kullanıldıkları halde, mecaz-ı mürselde, benzetme ilgisi dışında başka ilgilerle (parça-bütün, iç-dış, nedensonuç vb.) başka sözcüklerin yerini tutarlar.
Kirpikleri süzgün o ihânet dolu gözler.
Rikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler
Bu dizelerde kirpik ve gözler bir kadının yerini tutmuş ve böylece mecaz-ı mürsel yapılmıştır.
Bir sözcüğü hem gerçek hem mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanmaya kinaye denir. Söylenmek istenen mecaz anlamdır. Kinaye, daha çok deyimlerle yapılır.
Âhır ağardı tan yeri resi’s-i cibâlden
Serhadde yol göründü Acem tahtgâhına
Bu dizelerde “yol göründü” söz öbeği kinâyelidir. “Sefere çıkma zamanı, savaşa gitme vakti geldi.” biçiminde mecazi anlamda kullanılmıştır. Ama tan yerinin ağarmasıyla gerçekten çevredeki yollar görünür. Bu da gerçek anlamdır.
Taş bağırlı
1.Dağların taşlardan oluşması (gerçek anlam)
2. Acımasız, duygusuz (mecaz anlam)
Cansız varlıklara ya da kavramlara insan kişiliği kazandırma sanatına teşhis; bu varlıkları insan gibi konuşturma sanatına da intak (konuşturma) denir. Bu iki sanat genellikle birlikte kullanılır. Her kişileştirmede konuşturma yoktur. Ancak her konuşturmada mutlaka kişileştirme vardır. Fabl ve masallarda bu sanatı görmek mümkündür.
Günümüzde bu söz sanatı temel alınarak yapılan bazı
çizgi filmler çocuklar tarafından büyük bir ilgi görmektedir.
Aşık Veysel’in “Çarık – Mes Konuşması” adlı şiiri bu sanata güzel bir örnektir.
Çarık
Aman kardeş çok üşürüm
Sen köşede ben dışarda
Senin ile kardeş idim
Sen köşede ben dışarda
Mes
Elinde yüzün çamur bu ne
Git ahırda kızınsene
Laf istemem uzun çene
Ben köşede sen dışarda
(Yarın çaldıran ovasında gaza vardır. Ey şimşek feleğin güneşine ve ayına müjde ver. Berk: şimsek)
Söylenen sözün ya da kavramın gerçek ya da mecaz anlamı dışında büsbütün tersini söyleme sanatıdır. Bu söz sanatında birini küçük düşürmek, onunla alay etmek için sözü ters söyleme amacı vardır.
Bir gün, genç sairlerden biri Yahya Kemal’e kendi şiirlerini okuduktan sonra “hangilerini beğendiniz?” diye sorar.Yahya Kemal, “henüz okumadıklarınızı” der. Bu cevapta tariz vardır.
Şair Huzuri’nin “Ters Öğüt Destanı” güzel bir tariz örneğidir. Destanda söylenen sözlerin hep tersi kastedilmiştir:
Üç parmak noksan ölç ölçersen kile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Hilekârlık hoş sanattır usanma
Anlamca birbirine uygun, birbiriyle ilişkili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Zıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla tenasüp oluşmaz.
Her sabah başka bahar olsa da ben uslandım
Uğramam bahçelerin sentine gülden yandım
Bu dizelerde gül, bahçe, bahar sözcükleriyle tenasüp sanatı yapılmıştır.
Bir sözcüğün, aynı beyitte ya da aynı cümlede birden çok anlamı sezdirecek biçimde kullanılmasıdır. Başka bir deyişle, sesteş sözcüklerin bir kez söylenip her iki anlamıyla da kullanılmasına tevriye denir.
Gül gülse daim ağlasa bülbül aceb değül
Zirâ kimine ağla demişler kimine gül
Bu beyitte “gül” sözcüğü tevriyeli kullanılmıştır. “Gül” ün yakın anlamı tebessüm etmek uzak anlamı ise güzel kokulu bir çiçektir.
Bilinen bir olayı bilmiyormuş veya başka türlü biliyormuşgibi anlatma sanatıdır.
Kimdir bu miskin, ol ne resendir? dedim, dedi:
Zülfüm kemendi tutkunu canındürür senin
(Bu miskin kimdir, o ip nedir? dedim. Zülfümün kemendine tutulmuş senin canındır dedi.)
Bu beyitte şair, sevgilisinin saçlarına tutulmuş miskinin kendisi olduğunu sevgilisinden öğreniyor. Yine ipin de sevgilisinin saçları olduğunu biliyor ve onu da sevgilisinden öğreniyor. Aslında şair her iki durumda da bildiği bir durumu bilmezlikten geliyor. Böylece tecahül-i ârif sanatı yapılmıştır.
Sebebi bilinen bir olayı, durumu gerçek sebebi dışında, daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.
Saksında ruhumun bütün yası var
Derdimle soluyor açılan gonca
Bu dizelerde “gonca”nın solması doğal bir olay olduğu halde şair, bu olayı başka bir sebebe bağlıyor; gonca, yaşlı olduğu için solmuştur. Böylece hüsn-i talil sanatı yapılmıştır.
Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili başka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma sanatıdır. Leff ü neşr, yazıda bir çeşit söz simetrisi sanatıdır.
Gönlümde ateştin, gözümde yaştın
Ne diye tutuştun, ne diye taştın
Birinci dizedeki “ateş” ve “yaş” sözcükleri, ikinci dizede ateşle ilgili olarak “tutuşmak”, yaşla ilgili olarak “taşmak” fiilleri geçmektedir. Böylece bu iki mısrada leff ü neşr sanatına başvurulmuştur.
harika bir konuydu. ama az konu vardı. birazdaha eklerseniz daha iyi olacak
süper bir şey Tğrkçeden yüz aldım çok tşk ederim bu siteye :))
bugün okula gitmemişim bu konulari işlemişler ben de buradan çalıştım çok iyi anladım teşekkürlerr