Milli Bilinç Yoksunluğu
Tarihte destanlar yazan Türk ulusu, binlerce yıllık tarihi içerisinde kazandığı büyük başarılarla yoğrularak olgunlaşmış bir kişiliğe sahip bireylerden oluşur. En güç durumlarda, kimsenin ummadığı kadar büyük başarılar elde eden bizler, gücümüzü olgunlaşmış kişilik yapımızdan ve yüksek düzeyde milli bilince sahip olmamızdan almışızdır. Fakat küreselleşen dünyanın etkileriyle sarsılan ulusumuzda, özellikle genç kuşakların milli bilinçten uzaklaşmalarına tanık olmak geleceğimiz için kaygılanmamıza neden olmaktadır.
Milli bilincin önemini ve toplumumuzdaki yozlaşmayı belirtmeden önce, milli bilincin ne olduğuna değinelim. Milli bilinç, kişilerin mensubu oldukları ulusun kültür, toplum, tarih, ahlâk… gibi değerlerini hakkıyla benimsemeleri; birey – devlet ilişkisini kavrayarak kendilerini devletlerine daha yararlı hâle getirebilmek için çaba göstermeleri; tarihsel süreçlerin birikimiyle günümüze aktarılan değerlerin bilincinde olup, bunları gelecek kuşaklara aktarmaları ve bu çabaların sonucu olarak hem kendi refahlarını sağlamaları hem de devletlerini çağdaş ve uygar devletler seviyesine ulaştırmalarıdır. Milli bilince sahip olmak, kendinde olmak, özünü tanımaktır. Nasıl bir dünyada yaşadığımızı, bu günlere nasıl geldiğimizi ve gelecek kuşaklar için neler yapmamız gerektiğinin ayırdında olmaktır.
Günümüzde özellikle gençlerin, tarihinden, kültüründen ve milliyetinden yavaş yavaş koptuğunu görüyoruz. Yaşadığı devletin cumhurbaşkanının adını bilmeyen, Malazgirt Savaşı’nın önemini kavrayamayan, Çanakkale’de atalarımızı şehit eden onlarca milletten düşmanlarını tanımayan, ot gelip palak gitme eğiliminde olan… milyonlarca genç var Türkiye‘de. Bunu söylemek çok acı; ama her gün milliyetinden biraz daha kopan gençlerin varlığına tanık oldukça, artık onları titreyip kendilerine döndürecek bir şeylerin yapılması gerektiğine daha fazla inanıyorum. Dünya küreselleşmenin etkisiyle büyük bir hızla değişirken ve dört yanımızda düşmanlar bize diş bilerken, bizim gençliğimizin tek uğraşı “msn” olmamalı diye düşünüyorum. Çünkü Türklüğün ve Türk Devleti’nin devamını sağlayacak olan genç kuşak, her an her türlü duruma hazır yetişmelidir.
Bazı gençlere bakıyorum, farklı olmak ve şekil yapmak adına özlerini yitirmiş durumdalar. Artık otobüste yanıma oturan 10 – 12 yaşlarındaki gençlerin yarısından çoğu küfürlerle dolu kalıplaşmış sözlerini duymak, bana acı veriyor. Tarihine ve kültürüne, bir futbol takımı kadar değer vermeyen; binlerce Türk bilgesi, kahramanı veya sanatçısı varken gidip “Beyonce” adında sapık ruhlu bir zavallının adıyla e-posta adresi alan; babası ona “Gökçe” gibi kutlu bir ad vermişken, kendini orada burada “qokce” diye adlandıran; saçını taramaya ayırdıkları vakti, tarihini öğrenmeye ayırmayan; 100 sayfalık kitapların bile özetini okuyup “bilge insan” edalarıyla ortalıkta dolaşan; ellerinden düşürmedikleri cep telefonlarının yeni modellerini araştırdıkları kadar bile, ülkede olup bitenlerle ilgilenmeyen; çevresindeki birkaç cahil insandan etkilenip ona buna küfürler yağdırmayı meziyet sayan… zavallı gençlerin durumu yakın gelecekte değişmezse, artık “Türk Ulusu“nun yalnızca adı kalır.
“Şu anda istediğiniz her yere gitme olanağınız olsa, nereye gitmek isterdiniz?” sorusunu yönelttiğimizde, acaba kaç Türk genci “Çanakkale Şehitlikleri“ni, “Anıtkabir“i veya başka bir “Türk devleti“ni görmek ister? Yoksa siz de benim düşündüğüm gibi, gençlerin çoğunun görmek istedikleri yerlerin “Hepsi 1” dizisinin film çekimlerinin yapıldığı yer veya “Paris” olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bence yanılmıyoruz ve gençler gerçekten özlerine yabancılaşmış durumdalar. Çanakkale’de bizler için gözlerini kırpmadan canlarını veren 250 bin Türk‘e göstermediğimiz saygıdan çok daha fazlasını, her yıl şehitlikte anma törenleri yapan Avustralyalı Anzaklar’ın kendi atalarına gösterdiğini görünce kahroluyorum.
Yukarıda belirtilenlerden de anlaşılacağı üzere, Türk gençliğinin bir kısmının milli bilinçten yoksun yetiştiği açıktır. Bugün dost gibi göründükleri hâlde, bir savaş durumunda hiç tereddütsüz silahlarını bize doğrultacak iç ve dış düşmanlarımızın, elle tutulur bir tarih ve kültür mirasları olmadığı hâlde, yarattıkları yapma milliyetlerine ne kadar sahip çıktıklarına dikkatle bakmanın ve kahraman, soylu, kültürlü… Türk Ulusu’nun bireyleri olduğumuz için kendimizi şanslı saymanın zamanı geçiyor. Artık bir an önce, İngilizce şarkı sözleri ezberlemekten vazgeçmek ve Türklüğümüzün yalnızca damarlarımızda dolaşan asil kanla sınırlı kalmamasını sağlamak için, bilinçlenmek gereklidir.
Ey Türk gençliği! İlkokulda “Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiği hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim.” diyerek verdiğin sözü ve “Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.” diyerek üstlendiğin sorumluluğu unutma. Unutma ki, onsuz yaşayamayacağın kutlu vatanına yararlı olup, onu yüceltmeye çalıştıkça var olacaksın.
Milliyetini kaybetmiş bütün Türk gençlerinin, çok geçmeden titreyip özlerine dönmeleri umuduyla…
Yavuz Tanyeri
Ot gelip palak gitme eğiliminde olan… Çok güzel bir konuya değinmişsiniz ve gerçekten çok güzel bir yazı. Teşekkürler.
Yazınız çok güzel ellerinize sağlık.
Çocukların 10-12 yaşında küfür ettiğini duyuyormuşsunuz…
Ben okulda, anaokul çocuklarının ana-avrat küfürlerini duyuyorum her gün… Bunda suç bence velinin…
Bunun dışında, ülkemizin görülmesi gereken yerlerini görmeyip, yurtdışına gitmek isteyenleri eleştirmişsiniz. Bu çok yerinde… Fakat, yazınızın tam ortasına “green kart” reklamı gelmesi ise, google’nin bir azizliği olsa gerek…
Saygılar.
Nazmi Bey,
Yorumunuz için teşekkür ederim. Keşke hiç böyle şeylerin varlığına tanık olmasaydık da, buralara yazmasaydık; fakat ne yazık ki sizin de belirttiğiniz “toplumsal bozukluklar” artık kabul edilmesi gereken bir gerçek. Tabi bunların bilincinde olan kişilerin, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Umuyorum ki en kısa zamanda aileler, öğretmenler ve gençler içinde oldukları durumu doğru biçimde çözerler ve sağlıklı biçimde bir düzelmeye yönelirler.
İkinci olarak belirttiğiniz şu “yeşil kart” reklamı ise, gerçekten istemsiz biçimde sayfalarımızda gösteriliyor. Böyle uygunsuz olduğunu düşündüğüm reklamları sürekli denetleyip engelliyorum; fakat bu bahsettiğiniz reklamı bir türlü yakalayıp engelleyemedim. Fakat bunun için gerekli işlemleri yapmak için bu konuyla ilgileneceğimden emin olabilirsiniz.
Esen kalın…
Her kelimesine harfiyen katılıyorum. Kendi değer ve kıymetimizi kendimiz bilmezsek başkaları hiç bilmez. Bilmeyenlere, Sizin gibi bildirenler olmasından şahsım adına gurur duyuyorum. Birilerinin daha ileri çalışmalarla bu gidişe bir dur deme zamanı geldi de geçiyor bile.
Teşekkür ederim.
Benim adım Gökçe. İsmimle gurur duyuyorum. Msn adresim gokca diye geçiyor. Ama bilerek benim yaptığım bir şey değil. Arkadaşım almıştı bu msnyi bana. Ben de kullandım. Okuyunca bu yazıyı sanki bana yazılmış gibi hissettim. Bu yüzden içimi rahatlatmak istedim. Ben asla Türkçeme zarar vermedim, milletimi, dilimi, dinimi, atamı çok seviyorum.
Milli Bilinçle ilgili yazınızı dikkatle okudum. Gerçekten de ne olduğu belli olmayan insanlar bir anda yumruk olduğu halde bizler Türkiye’nin ekmeğiyle büyüdüğümüz halde birbirimize karşı yabancı, kıskanç ve ayırımcıyız. Ben Mustafa filmini henüz seyrettim. Orda ailesi parçalanmış bir çocuğun vatanını ailesi bilip olanca güzüyle ona hizmet ettiğini gördüm.
Acaba bu bir birimize yabancılığımızın sebebi nedir?
Ben çocukken herkez meslek erbablığıyla tanınırdı; duvarcı, balıkçı, kasap saygı görürdü. Seksenlerden sonra kimin parasının olduğu ne iş yağtığından daha önemli bir hale geldi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu senelerdeki azimle karşılaştırınca biryerlerde birşeyleri unuttun hissine kapiliyorum. Ben KArs’taki vatandaşımı kardeşimi hasretle özlüyor seviyorum. Niçin Kars’taki vatandaşım Devletin gölgesinden başka bir korunmaya ihtiyaç duyuyor?
Milli bilinç sevginin sayginin çerçevesinde, kişisel farklılıkları Özümüzün Türk olduğunu unutmadan bir araya getirmektir. Bu da sevgiyle saygıyla olur. Bir Ege’li Antep’liyi, Ağrı’lı Erzurumluyu yadırgamazsa olur. Bugün bu illerin hepsinden insanlar askerlik yapıyor. Ama sorun acaba milli bilinci ekmeğini yediği ordunun şanlı tarihini kendi ailesine çocuklarına anlatiyor mu?
Bence sevgi saygı disiplinle çocuklarımıza daha güzel şeyler bırakabiliriz.
Saygılarımla.
Sitenizdeki başarıdan dolayı sizi kutlarım… Kısacası sizin sayenizde bu gibi yazıları sitemde alıntı olarak yayınlıyorum. Size de teşekkür edeyirum.
Size tşk ederim. Bu bilgiler sayesinde yarışmada yine ilçe birincisi oldu bu bilgiler sayesinde ve kendi bilgilerim sayesinde. Hedefim marmara üniversitesini bitirip dünya birincisi olmayı hedefliyorum. Herkese çok teşekkürler. Hoşçakalın k.i.b. YAZAN: ZEKA KÜPÜ
Bence çok güzel bir site. Türkçe ödevlerimede çok yardımcı oluyor. Tüm arkadaşlarımada öneriyorum. Site sahibine de başarılarının devamını diliyorum.
Küreselleşen dünyada insanlarda küreselleşmeye mahkum ediliyorlar. Metni okuduktan sonra kendimin ne kadar milli bilinçten uzak kaldığımı daha iyi şekilde gördüm. Ailede okulda arkadaş çevresinde sosyal hayatın tüm anlayışında ne kadar eksikler olduğunu farkettim bir kez daha. Kendi oturduğum şehirde milli bilinç hiç uyanmamış, sanki böyle bir kavram yok bu şehirde. Medeniyet olarak batıyı görenler benim memleketime her yere kaldırım yapsa ne olur, her yerde çiçek olsa ne olur, Porsuktan vapur gecirse ne olur? İki üniversitem olsa ne olur? Duraklarda taşıtlarda benim yaşlıma bir yer vermeyecek kadar zavallılarla dolu benim memleketim.
Sevgili kardeşim Yavuz, “kardeşim” diyorum çünkü benden yaşça olduça küçüksün. Ancak yaptığın işlerin yaşından büyük olmasından ötürü kıvanç ve gurur duyduğumu belirtmek isterim. Sanıyorum ki sitenin ziyaretçileri genelde genç arkadaşlarımız olmalı ki, onları celb edebilmek için başlıklar ve site içerisindeki bağlantılar sürekli rengârenk ve göz alıcı.
Sitenin ziyaretçi simalarının yaş ortalamasını yükseltmek gibi bir emelin varsa bence daha ciddi ve güncel bir tasarım ile yenilemelisin, zira site üzerinde çok uzun kalmayı engelleyecek derecede rahatsız edici bir renklilik hâkim.
Sevgilerimle, başarılarının devamını dilerim…
HOCALARIM BÜYÜKLERİM ÜSTATLARIM BANA YOL GÖSTERİN. NE OLUR KATİL OLACAĞIM BU TÜRK GENÇLİĞİ DENİLEN (RUM ERMENİ POMAK VE LAZ VE BİLMEM KİMİN TOHUMU) SOYU BOZUK HAİN AZINLIK ÇOCUKLARININ İÇİNDE KONUSMALARINDAKİ O YOZLUK TÜRKÇE KATLİ BENİ ÇILDIRTIYOR. ANLAMINI TARİHİNİ ÇIKARICISINI BİLMEDİKLERİ AKIMLARIN GRUPLARIN PEŞİNDE KOŞAN BU İNSAN SÜRÜLERİ BENİ KATİLEDECEK ARTIK ÜNİVERSİTE KAZANIP KENDİM GİBİ DÜŞÜNEN VE KENDİ SOYUMDAN KANDAŞLARIMLA KONUSMAK İSTİYORUM VE LÜTFEN TÜRK GENÇLİĞİ DEMEYİN ONCA HAİNİN TOHUMUNA BÖYLE KUTSAL AD YAKIŞMAZ YA ETRAFIMDA ÇEHCİ EMO.CU BİLMEM NECİ YARATIKLAR GÖRMEK İSTEMİYORUM SİZLERİ BULMAK İSTİYORUM ALLAHIM BENİ SİZLE BULUŞTURUR İNŞALLAH…
Hey! Bu metin çok güzel.Çok uyarıcı bir metin vede çook güzel, inanıyorum.