Mitoloji Sözlüğü
(M)
Madon – Bir tellal. Odysseus'un sarayında ölümden zor kurtuldu.
Maia – Atlas ile Pleione'nin kızı. Zeus ona gönül vermişti. Kylleni dağında onunla evlendi ve Maia, Hermes'e ana oldu.
Mainad'lar – Dionysos'un yanında gezen Bakkha'lar. (Lat. Meaned'ler)
Maria – Erigone'nin sadık köpeği, hanımının ölüsünün başından ayrılmadı, o da orada öldü.
Makareos – Eleos'un oğlu. Kendi öz kardeşi Kanale ile sevişmiş ve ondan bir oğlu olmuştu. Eolos, ahlaksız kızı ile namussuz oğlunun çocuğunu aç köpeklere yedirdi.
Makhaon – Kahramanlık devrinin ünlü hekimi, Asklepios'un oğlu. Podaleiros'un kardeşi.
Magnes – Medea'nın hizmetinde çalışan genç bir adam, Medea tarafından mıknatısa çevrildi. Nikandros'a göre, Magnes, genç bir çobanın adıydı. Bir gün sürüsünü mıknatıslı bir dağda otlatırken ayakkabısındaki çiviler yüzünden oraya çakılı kaldı.
Magnes – Eolos ile Anatere'nin oğludur. Lydia'da bugün Magnisa denilen Magnesia şehrine o, adını verdi. Mıknatısın çok bulunduğunu söyleyen Sipylus (Mağnisa Dağı) şehrin yakınındadır.
Man'lar – Romalılar, ölülerin ruhlarına Man'lar, demişlerdir.
Manto – Ünlü kahin Teiresias'ın kızı. Kör olan babasını elinden tutarak gezdiren Manto da babası gibi gaipten haber verirdi. Bir ara Anadolu'ya sürgün olarak gönderilen Manto, yurdunun uğradığı felaketlere o kadar çok ağladı ki, gözyaşlarından Klaros( Ahmet Beyli) civarında büyük bir çeşme doğdu ve küçük bir gölcük oluştu.
Marathon – Eski Yunanistan'da Aatika'da Atina'da 18 kilometre uzakta bir şehrin adı. Sahile yakın 10 kilometre uzunluğunda ve beş kilometre genişliğinde bir ova vardır ki, buraya Marathon sahrası denir. Mitolojide burası, kahraman Theseus'un öldürdüğü azgın boğa ile meşhurdur.
Markis – Hera'nın süt annesi.
Marpessa – Ares'in torunu Evenos'un kızı. İdas'la nişanlı iken Apollon, Marpessa'yı kaçırınca, İdas sevgilisi uğrunda Tanrı ile dövüştü. Fakat Marpessa kısa bir sevgiden sonra Tanrının kendisini bırakıp gitmesinden korktuğu için İdas'la evlendi.
Mars – Savaş Tanrısı Ares'e Romalıların verdikleri ad.
Marsyas – Phyrgia'lı bir Satiros veya Silen, bazıları da Phrygia'da akan bu gün Çine Çayı denilen Marsyas ırmağının ruhu sayarlar.
Mater Matura – Romalıların Şafak Tanrıçası.
Meandros – Menderes nehrinin Tanrısı. Okeanos ile Tethys'in oğlu.
Medea – Kolhkhid kralı Aeites'in kızı. Sihirbaz Kirke'nin yeğeni.
Medeia – (Bak. Medea)
Medusa – Phorkos'un kızı olup üç Gorgon'dan biri.
Megaira – (Lat. Megaera) Uranos'un kanından yaratılmış olan Eriny'lerden biri. Bu kin ve nefret Tanrıları üç taneydi. Adları (Barışmaz Öfke) Alekto, (Kan Gütme) Tirisphone, Nazar değdiren (Haset) Megaira.
Megaklo – Lebos kralı Makar'ın kızı. Babası çok haşin bir adamdı. Annesini dövüyor, hırpalıyordu. Megaklo, babasını ruhen yumuşatmak için bir çare aradı. İlham perilerini hizmetçi diye babasının sarayına aldı. Onlar Lir çalarak, şarkı söyleyerek kralı halim selim bir adam yaptılar.
Megara – Attika'da bir şehir adı.
Megara – Thebai kralının kızı. Herakles'in karısı oldu.
Megera – (Mageira) – Üç hiddet Tanrıçasından ikincisinin adı (Eriny'ler)
Mela – Anadolu'da, Lykia'da bugünkü Tefenni'nin güneyinde Söğütlü denilen gölün eski adı. Ovidius'a göre Latona, bu gölün kenarında kendisine su vermeyen köylüleri kurbağaya dönüştürdü.
Melampus – Efsanevi Yunan doktoru ve sihirbazı. Amythaon ile İdomene'nin oğlu. Buna Kara Ayaklı anlamına gelen Melampus adının verilmesinin sebebi, daha küçük bir çocukken annesi onu, yalınayak gezmeye alıştırmış olduğundan güneş, ayaklarını karartmıştı. Melampus, kuşların dilinden bile anlardı. Bir gün melampus, hizmetçileriyle beraber kırda gezerken ihtiyar bir meşe gördü. Hizmetçiler, ana ve baba yılanları öldürerek yavruları aldılar. Melampus, yavru yılanları, özenle büyüttü, bir gün, Melampus uyurken, büyüttüğü yılanlar geldiler. Ünlü doktorun kulaklarına başlarını sokarak, dilleriyle içlerini temizlemeye başladılar. Melampus'un kulakları o kadar güzel temizlenmişti ki, uyanır uyanmaz en hafif sesleri işitmeye ve hayvanların konuşmalarını anlamaya başlamıştı. O sırada kral Proteos'un kızları, akıllarını bozmuşlar, kendilerini birer inek sanmaya başlamışlardı. Melampus, bunları Elelbore, Çöpleme ya da Marolcuk denilen bitki ile tedavi ettiğinden, o günden sonra bu bitkinin adına Melampodium denildi.
Melanios – Atalante'yi koşuda geçen kahraman.
Melanippe – Eolos'un kızı. Poseidon'dan iki oğlu olmuştu.
Melanthios – Odysseus'un keçi çobanı. Bir gün dilenci kılığında yurduna dönen Odysseus'a karşı hayasızca davrandığı için önce burnu, kulakları kesilerek köpeklere atıldı. Sonra elleri ve ayakları kesildi ve o halde ölüme terkedildi.
Melantho – Odysseus'un sarayında bulunan hizmetçi kadınlardan biri.
Meleagros – Kalydon kralının kızı.
Meliades – Ouranos'un yeryüzüne damlayan kanından yaratılan periler.
Melissa – Girit kralının kızı olan bir peri. Amalthee ile beraber Zeus'u büyüttü. Bazıları, Amalthee'nin sütü bol bir keçi, Melissa'nın da arı olduğunu söylerler. Melissa tarafından beslendiği için Zeus'un lakabı da Melisaeus'dur.
Melos – Delos'lu bir delikanlı. Kıbrıs'a gitti. Kıbrıs kralı Kinyras'ın oğlu. Adonis'iin Melos ile arkadaş olmasını istedi. Bu iyi kalpli delikanılyı orada evlendirdi. Pelia adındaki kızdan melos'un bir oğlu oldu. Ona da Melos adını verdiler. Adonis'i seven Aphrodite, onun arkadaşı baba Melos'u da koruyordu. Adonis'i bir domuz öldürdü, Melos üzüntüden kendisini bir ağaca astı; o ağaca Rumca elma ağacı anlamına gelen Melos adını verdiler.
Melpomene – İhlam perilerinden biri. Trajedi ilham ederdi.
Memnon – Eos (Şafak) ile Tithonos'un oğlu Habeşlilerin kralı Troia muharebesinde Yunanlılarla savaşırken Akhilleus ile karşılaştı. Bu iki güçlü kahraman çarpışırken her ikisinin de birer Tanrıça olan anneleri meraklandılar. Acele Zeus'a koştular. Şafak Tanrıçası, Akhilleus tarafından öldürülen oğlunun ölümsüzlüğünü temin etti. Onun için döktüğü gözyaşlarından her sabah çiy taneleri oluşmaktadır. Bir rivayete göre Memnon'un mezarı, Aesepous (Gönen Çayı) denize döküldüğü yerdedir.
Memnonid'ler – Esos'un oğlu Memnon'un cesedini yakan ateşten doğan efsanevi kuşlara verilen ad. Pausanias ile Çanakkale boğazında oturanların anlattıklarına göre, her sene belirli bir günde, doğan büyüklüğünde ve siyah renkte olan bu kuşlar Memnon'un üzerinde ot bitmeyen mezarına kanatlarını sürüyerek geçtikleri ve böylece mezarın toprağı ıslatarak oranın yeşermesini sağladıklarını yazmaktadır. Onlar kanatlarını Gönen Çayı'nda ıslatırlarmış. Fakat bu şeyler Eos'un acılarını dindirmediğinden, o her gün sabah vakti, oğlunun mezarının başında ağlamaktadır. Bitkilerin üzerine düşen çiy taneleri şafak Tanrısının gözyaşlarıdır.
Menad'lar – (Bak. Mainad'lar)
Menal – Lakania'da bir dağın adı.
Menelaos – Agamemnon'un kardeşi; Helena'nın kocası. Karısını, Troia'lı Paris'in kaçırması meşhur savaşa sebep oldu.
Menippe – Orion'un kızı ve Metiokha'nın kızkardeşi. Zeka Tanrıçası bu ik ikızkardeşe örgü öğretmiş; Aphrodite, onlara güzellik vermişti. Bir ara memleketi veba hastalığı mahvediyordu. Tanrılar bu iki kızkardeşin kurban edilmesi şartıyla hastalığı kaldıracaklarını bildirince, iki güzel kız, memleketin menfaati için seve seve kendilerini öldürdüler. Hades'le karısı Kore, bu iki kızın faziletine hayran kaldılar ve onları birer yıldıza çevirdiler.
Menestheus – Peleus'un oğlu. Atina kralı Theseus ihtiyarlayınca krallığı onun elinden aldı.
Menoetios – Bir Titan oğlu.
Menoikeus – Kreon'un oğlu. Thebai'yi kurtarmak için kendini şehrin surlarından aşağı attı.
Menthe – (Nâne) – Cehennemler Tanrısı Hades'in gönlünü verdiği peri kızı. Hades'in karısı Persephone, onu kıskandı, ayakları altına aldı ezdi. Hades, sevgilisine acıdı da onu bildiğimiz güzel kokulu nane'ye çevirdi. Bu olay Anadolu'da Bithynia'da Triphyle dağında oldu.
Mentor – Alkimos'un oğlu. Odysseus'un sadık dostu. Athena, Mentor kılığına girerek Telemakhos'a öğüt verirdi.
Mercurius – (Mercure) – Romalıların, Tanrıların habercisi olan Hermes'e verdikleri isim.
Merkur – (Merkurius) – Hermes'in latince ismi.
Merope – Pleiad'lardan biri. Atlas'ın kızı. Fani bir insan olan Sisyphos ile evlendi. O, bu yüzden kardeşleriyle beraber yıldız oldukları zaman onlara nazaran daha sönük kalmaktadır.
Mesopotamia – Aphrodite'nin rahibelerinden birinin kızı. Tigre (Dicle) ile Euphrate (Fırat) nehirlerinin kızkardeşi. Üç delikanlı, Mesopotamia'ya birden talip oldular. Çünkü Aphrodite, ona dünyada pek az bakireye nasip olan harikulade bir güzellik vermişti. Bostoros adında, dürüst bir adamın hakemliğini üç delikanlı kabul ettiler. Hakem, üç talibi birden güzel kızın huzuruna çıkarttı, delikanlılardan biri Mesopotamia'ya çok kıymetli bir kupa takdim etti, ikincisi onun güzel başına, elmaslarla, incilerle süslenmiş bir taç koydu. Üçüncüsü gitti, sadece Mesopotamia'yı kucakladı. Hakem, güzel kızın üçüncüye verilmesini uygun buldu. Fakat ötekiler bu teklifi kabul etmediler. Kılıçlarını çektiler, birbirlerini öldürdüler. Mesopotamia, bakire bir kız olarak kaldı.
Mestra – Erysikhthon'un kızı. Poseidon'un sevgilisi, Mestar'nın babası, Demeter'in hışmına uğramış, sefalete düşmüştü. Deniz Tanrısı ise Mestra'ya istediği şekle girebilme vasfını verince, o çeşit çeşit şekillere girerek, bazen bir inek, bazen bir geyik, bazen bir kuş olarak kendini sattırdı ve böylece babasını geçindirdi. Bir gün babası onu bir tüccara satmıştı. Tüccar onu gemiye bindirmiş, uzak ülkelere götürüyordu. Mestra, tüccarın gözü önünde elinde olta tutan bir balıkçı oluverdi. Mestra'ya Mnestra diyenler de vardır.
Metanira – Eleusis kralı Keleos'un karısı, Demeter'i evlerine aldılar.
Metis – Hikmet ve tedbirlilik Tanrıçası. Okeanos ile Tethys'in kızı. Zeus'un ilk karısı olmuştu. BaşTanrıdan bir kıza gebe kaldığı sırada ona dedi ki: “Rahmimde taşıdığım kızı doğurduktan sonra bir erkek çocuğa hamile kalacağım. İşte o çocuk kainatın efendisi olacaktır.” Bu haberle meraklanan Zeus, doğuracağını haber verdikten sonra çocuğun doğmasına mani olmak için, hemen sevgili karısını yuttu. Fakat dokuz ay sonra başı çatlayacak gibi ağrımaya başlayınca Hephaistos'a balta ile başını yardırdı ve oradan Zeka Tanrıçasını doğurttu. Gerçekten, akıl ve zekak, kainatın efendisi olmadı mı?
Midas – Phrigia'nın meşhur efsanevi kralı. Ona Eşek Kulaklı Midas da derler.
Miletos – Anadolu'da Miletus şehrini kuran ve adını veren kahraman. Apollon ile Deione'nin oğlu. Minos, onu kovunca Anadolu'ya geldi ve Miletus şehrini kurdu. Menderes nehrinin kızı, Kyane ile evlendi. Ordan Kaunos ve Byblis adlarını taşıyan iki çocuğu oldu.
Milon – Diolimos'un oğlu olan Milon, Yunanistan'ın en meşhur atletlerinden biridir. Krotone'de doğmuş olan bu meşhur atlet Olimpiyat müsabakalarında altı defa birincilik kazanmıştı. Krathis savaşında hemen hemen yalnız başına düşman ordusunu o bozguna uğrattı. Görülmemiş bir kuvvete sahip olan Milon, eline bir nar alıyor ve parmaklarının arasında onu ezmeden o şekilde tutuyordu ki, en kuvvetli adamlar, avucundan meyvayı alamıyorlardı. Yağlanmış ve kaypaklaşmış bir kaydırağın üzerinde ayakta durduğu halde kimse onu kımıldatamıyor, düşüremiyordu. Başına sarık gibi kuvvetli bir ip sarıyor, sonra nefesini kesiyordu. Bu zor idmanı yaparken kan alnına toplanıyor, ip etine gömülüyordu. Sağ kolunu eli açık bir halde sırtına koyduğu zaman, baş parmağını kaldırıyor diğer parmaklarını birleştiriyordu. Bu vaziyette hiç kimse, en kuvvetli pehlivan bile onun küçük parmağını diğer parmaklarının yanından ayıramıyordu. Onun kuvveti gibi oburluğu da meşhurdu. Bir oturuşta on kilo et, on kilo ekmek yiyor ve bir günde on beş pintes şarap içiyordu. Bir gün dört yaşında bir boğayı omuzlarına alarak geniş bir spor sahasını baştanbaşa dolaşmış, sonra bir yumrukla taşıdığı boğayı öldürmüş ve o gün akşama kadar boğanın bütün etini yalnız başına yemişti. Milon, hocası olan filozof Pythagoras'ın dersini dinlerken, bütün binayı tutan temel bir sütunun dibine oturmuştu. O sırada sütun sarsılmaya başlamıştı. Milon, hemen sütunu tuttu, sarsıntı durdu. Orada bulunanların hepsi kaçıştılar. Kahraman sonradan çöken kubbenin altından kendini kurtardı. Milon'un ölümü de tuhaf oldu. Bir gün yolda giderken, çatlamış bir ihtiyar meşe gördü. Çatlağı genişletmek için elini yarığa soktu, zorladı. Fakat ihtiyar ağaç kuvvetli çıktı. Elini kapana tutulmuş gibi bırakmadı. Orada çakılmış gibi kalan ve bir türlü ayrılamayan Milon'u, aç kurtlar parçaladılar.
Minerva – (Minerve) – Zeka Tanrıçasına Romalıların verdikleri isim.
Minos – Girit Kralı.
Minotauros – İnsan vücutlu ve boğa başlı bir canavara verilen isim.
Minyad'lar – Orkhomenos'un efsanevi kralı Minyas'ın üç kızına verilen isim. Onların adları şöyleydi: Leukippe, Arsippe, Akithone. Bu üç kızkardeş, şarap Tanrısına kıymet veremeyip, onun bayramlarına katılmadıklarından çok acayip bir cezaya çarpıldılar. Şöyle ki: Herkes, Dionysos adına bayram yaparken bu üç kızkardeş evlerine kapanmış, günlük işleriyle uğraşıyorlardı. Bir ara dinlenmek için taburelerine oturmuşlardı. Birdenbire sarmaşıkların ve asmaların, oturdukları taburelerin etrafını sardığını görüldü. Aynı zamanda tavandan, oluktan boşanırcasına şarap akmaya başladı. Salonu esrarlı, tuhaf renkli bir ışık aydınlattı. Müthiş yaygaralar duymaya başladılar. Evin içinde davullar çalınıyor, flütler üfleniyordu. Bir tarafta tuhaf meşaleler yanıyor, ulumalar, haykırmalar işitiliyordu. Minyad'lar korkarak kaçıştılar. Fakat, Tanrıların intikamından kimse kurtulamaz. Üç kızkardeş önce akıllarını kaybettiler, insan eti yemek arzusuyla çırpındılar, üçünden birinin, Leukippe'nin oğlu Hippaos'u yakaladılar, parçalayıp yediler. Sonra Hermes, bu üç kızkardeşi birer çeşit baykuş yaptı.
Minyas – (Bak. Miny'ler)
Miny'ler – (Minyae) – Önceleri Thessalia'da oturan halk. Bunları, efsanevi kralları Minyas aldı, Orkhomenos'a göç ettirdi. Argonaut'ların çoğu Miny'lerdendir. Minyas'ın üç kızına Minyad'lar denir. (Bu kelimeye bakınız)
Mnemosyne – Uranos ile Gaia'nın kızı. Hatıra Tanrıçası, Rivayete göre, güzel bir kız olan Mnemosyne'yi seven Zeus, onu elde etmek için yakışıklı bir çoban kılığına girmiş, onunla evlenmiş ve ondan dokuz Musa “İlham perileri” doğmuştur.
Mnestra – Danaid'lerden biri. Kocası Egius'u öldürdü. Erysikhton'un sabırlı ve vefalı kızının adının Mnestra olduğunu yazanlar da vardır.
Moira'lar – Kader Tanrıçaları. Bunlara Parklar da denir. Zeus ile Themis'in kızları olup üç kızkardeştiler.
Molpis – Elis'li asil bir delikanlı, memleketini mahveden bir kıtlığı önlemek için gönüllü olarak kendisini Tanrılara kurban ettirdi.
Momos – Alay, istihza ve hiciv Tanrıçası. Gecenin kızı. İnsanlar çoğalıp da sırtındaki yük fazlalaşınca “dünya” Yer, Zeus'a şikayette bulundu. Zeus, çoğalan insanları azaltmak için Thebai savaşını çıkarttı; fakat bu savaş işe yaramadı, nüfus yine fazlalaşıyordu. Zeus, insanları yıldırımlarıyla vurmayı, tufanlarla boğmayı düşündü. Fakat Momos, başTanrıya bir yol gösterdi: “Thetis'i eş olarak fani bir insana verdi, ondan Helene adındaki fettan bir kız doğsun o, Avrupa ile Asya'yı birbirine katar ve böylece insanlar azalır” dedi. İşte Troia savaxı bu yüzden çıktı.
Mopsos – Manto'nun oğlu.
Moria – Anadolu'da, Lydia'lı bir kadın. Bir gün Moria'nın kardeşi Tylos, şimdiki adı Gediz Çayı olan Hermus'un kenarında geziniyordu. Dalgınlıkla bir yılana dokundu. Yılan, delikanlıyı soktu ve öldürdü. Moria uzaktan kardeşinin başına gelen felaketi gördü. Toprağın oğlu olan Damasen adındaki devi imdada çağırdı. Dev, kökünden söktüğü kocaman bir ağaçla yılanı ezdi. Ezilen yılanın eşi o sırada ormana doğru sürünerek kaçtı, biraz sonra ağzında bir otla koştu geldi. Ezilen eşinin ağzına bu otu koyunca ölü yılan dirildi. Moria'da koştu, yılanın getirdiği ottan buldu, onunla, ölen kardeşini diriltti. Bu otun adı, muhtemelen Balis idi.
Mormo – ya da Mormolyke – İnsanları korkutmak için Hekate'nin emrinde olan korkunç bir kadın hayaleti. Sütanneler çocuklarını Mormo ile korkuturlardı.
Morpheus – Rüyaların Tanrısı Hypnos (uyku) ile gecenin oğlu.
Moyskhlos – Lemnos adasında, Hephaistos'un çırakları olan Kabir'lerin yeri.
Musagetes – Musa'ların rehberi, anlamına gelen bu kelime Apollon'un lakabıdır.
Musaios – Orpheus'un dostu, öğrencisi ya da hocası hatta bazıları oğlu sayarlar. Annesi Selene'dir. Musaios'u ilham perileri büyüttüler. Büyük bir müzik üstadı olup hastaları müzik ile tedavi edermiş.
Musa'lar – İlham perileri.
Muses – Samos adasında Perseus'un kurduğu şehir.
Myrmidonlar – Myrmidon'lar, Aigina adasında yaşayan insanlardı. Eskiden karınca oldukları için çok çalışkandılar. Akhilleus'la birlikte Troia, savaşına katılmışlar, cesaretlerini göstermişlerdi. Vaktiyle, Zeus adaya adını vermiş ve bir peri kızıyla sevişmişti. Onların bu sevişmeleri sonucunda Aiakos adlı bir oğlu olmuştu. Hera bu olayı öğrenince çılgına döndü, adada bulduklarının hepsini öldürdü. Bunun üzerine Aiakos bir tapınağa gitti. BaşTanrıya yakardı, ağladı, sızladı. Bütün adamları, bütün ada halkı yok edilmişti. Zeus candan yalvaran oğlunun yalvarışlarına ilgisiz kalamaıd. Aiakos tapınakta Zeus'a yalvarırken gözüne yerdeki karıncalar ilişti: O zaman onların çokluğuna imrendi, “Ne olur, Zeus” dedi “Şu karıncalar insan olsunlar adayı şenlendirsinler”. O anda gökyüzünde bir yıldırımın sesi gürledi. Ertesi sabah Aikos muazzam bir insan kalabalığının çıkardığı sese benzer bir uğultuyla uyandı. “Ne oluyor?” diye pencereye koştu. Sokaklar, insanla dolup taşıyordu. Zeus kimsesiz kalan oğlunun yakarışlarını kabul etmiş karıncaları insan yapmıştı. Bu olaydan sonra Aigina halkına Myrmidon'lar dendi. Bu kelime Yunanca' karınca anlamına gelir.
Myrrha – Kıbrıs adası kralı Kinyras'ın kızı. Kral kendi öz kızıyla evlendi de bu iğrenç aşktan Adonis doğdu ve kral da Mersin ağacına çevrildi.
Myrtilos – Arabacı Oinomaos yıldızı. Arabacıydı, yıldız oldu.
Mysteria'lar – Açık olmayan, gizil yapılan tapınmaya bu ad verilir, en meşhurları:
i. Lleusis'deki Demeter, tapınağında
ii. Orphiklerin mistreria'ları
iii. Kabirler'de. Ne oldukları iyice bilinmeyen, bu Tanrılara özellikle Lemnos'da, Samathrake'de gizli tapınılırdı.
|» “Mitoloji Sözlüğü” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Mitoloji, Mitoloji Sözlüğü, Sözlük, Sözlükler