Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazanılır?
Daha önce yazmış olduğum yazılarda (*), toplumumuzda gerçekten okumaya pek önem verilmediğini ve özellikle gençlerin okuma kültüründen uzak yetiştiğini söylemiştim. Hem bizim ağ kümemizde yaptığımız sormaca, hem de resmi kayıtlara geçen araştırmalar gösteriyor ki, bugün Türkiye’de daha bir kitabı bile adamakıllı okumamış milyonlarca insan var. Hiç kitap okumayanların dışında kalanların ise çoğu, bütün yaşamı boyunca sadece 3-5 kitap okumuş. Tabii bu sayımlamalara “ders kitapları” falan ekli değil.
Durum böyle olunca, insan merak ediyor. Neden ülkemizde okumaya pek önem verilmiyor? Bunun çok çeşitli sebepleri var. Ekonomik sıkıntılar, kişisel özellikler, insan psikolojisi, baskıcı tutumlar, siyasi görüş, zaman sıkıntısı, eğlenmeye ayrılan vaktin artması, bilişsel gelişmeler, sözlü kültür… gibi sayılabilecek onlarca neden, insanları okuma kültüründen uzaklaştırıyor. Peki sizce bu sıralanan nedenler, aşılması güç nedenler midir? Bence hayır. Çünkü bu nedenler arasında “dışa bağlı” olanlar var olsa da, okuma alışkanlığı edinememenin belirleyicisi, yine kişinin kendisidir.
Okuma kültürü kazanamamanın nedenlerini, kısaca irdeleyip okuma alışkanlığı kazanmak için bazı ipuçları vereceğim.
Yukarıda saydığımız nedenlerden birincisi “ekonomi“… Ülkemizde kişi başına düşen milli gelir her yıl artsa da, ne yazık ki toplumumuza yansıyan bir şey yok. Bunun için hâlâ her ay bir sonraki ayın maaşını kullanan milyonlarca insan var. Zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılayamayan insanlar, gelirlerinin bir kısmını kitaba ayıramıyorlar. Bu da okuma kültüründen uzaklaşmaya neden oluyor. Çeşitli görüşler etrafında örgütleşen bazı kuruluşların, insanları belli kitapları okuma veya hiç kitap okumama yönünde baskı altına alması da ülkemizde kitap okuyan insanları etkilemiştir. Belli dönemlerde bazı çevreler kendine uygun kitabın okunmasını sağlamış, geri kalanların okunmasını resmen yasaklamıştır. Hatta belli dönemlerde bazı kitapların okunması yasaklanmıştır. İşte bunlar da toplumumuzdaki kitap – okuma sevgisini etkilemiştir.Diğer bir neden ise, “zaman sıkıntısı“dır. Bazı özel kuruluşlarda iş saati sabahın erken saatlerinde başlıyor, akşam geç saatlerde bitiyor. Devlet dairelerinde çalışmak da, insanları gerçekten yıpratıyor. Bu da insanların eve döndüklerinde yorgun düşmelerine ve dolayısıyla kitaba vakit ayıramamalarına neden oluyor. Önemli bir diğer neden ise, teknolojik gelişmelerin günlük yaşamımızı derinden etkilemesi sonucu bilgisayar veya televizyon karşısında gününün yarısını harcayan insanların çoğalmasıdır. “A dizisini izlemek, bilgisayarda B oyununu oynamak… yerine kim gidip kitap okuyacak?” zihniyetini taşıyan insanların giderek artması, okumaya uzak insanların artmasına neden oluyor.
Okuma kültüründen uzak olmanın nedenlerini kısaca açıkladıktan sonra, okuma alışkanlığı kazanabilmenin yollarını vermeye çalışayım.
1- Her şeyden önce okuma alışkanlığını kazanabilmek için “içsel denetiminizi” sağlamanız gerektiğini bilin. Yani dışarıdan ne kadar etki olursa olsun, sonuçta bu alışkanlığı kendi çabalarınızla kazanacağınızın farkına varın. Öğretmeninin veya ailesinin kitap okuması için zorladığı bir gencin, kitabın arasına iddia kuponları koyup, kendisini kitap okuyormuş gibi göstermesi, buna bir örnektir. Sonuçta dışarıdan ne kadar baskı olursa olsun, kişi istemedikten sonra bu alışkanlığı kazanamaz.
2- Kitap, dergi, makale… okumayı, “boş vakitleri doldurmak” diye adlandırmamak ve bunu yaşamımızda bu yönüyle uygulamaya çalışmamak gerekir. Çünkü okumak, kişinin bir ihtiyacı olmalıdır. Okumayı yaşamımızda öyle bir yere koymalıyız ki, sıkıntıya girmeden, zevkle her gün kitap okumamız gerektiği aklımıza gelsin. Ben, bir dönem her gece yatmadan önce mutlaka en az 5-10 sayfa kitap veya dergi okurdum. Bir süre sonra buna öyle bir alıştım ki, gece yatağıma girdiğimde gerçekten kitap okumadan uykum gelmez oldu. Şimdi çok yoğun olduğum, hiç vaktimin olmadığı günlerde bile uyumadan önce kesinlikle kitap okur, öyle uyurum. Zaten okumadan gözüme uyku girmez. İşte sizin de her gün kitaba ayırabileceğiniz bir zaman belirlemeniz lazım. Bu zamanı ayarlayıp, o saatlerde düzenli olarak kitap okumaya başlarsanız, bir süre sonra her gün o saatlerde tıpkı acıkır – susar gibi kitap okuma ihtiyacı duyacaksınız.
3- Kişilerimizi okuma kültüründen uzaklaştırıp, kul yapımı bir makinenin önüne bağlayan teknolojik gelişmelerin, bizim bazı ihtiyaçlarımızın önüne geçmemesini sağlamalıyız. Diyelim ki bir günde kendinizce kullanabileceğiniz 4 saatlik zamanınız var. Bu 4 saatin tamamını televizyon başında dizi / film izleyerek veya bilgisayarda oyun oynayıp internette dolaşarak geçirirseniz, o vakitte yapılması gereken bir sürü şeyden yoksun kalırsınız. Bunun için vaktinizi nelerle geçirdiğinizi iyi belirlemeli ve sizin okuma alışkanlığınıza engel olabileceğini düşündüğünüz belli bağımlılıklarınızdan (*) kurtulmanız gerekiyor.
4- Okuma alışkanlığı kazanabilmek için ön hazırlıkları tamamladıktan sonra, hangi konulara – türlere ilgili olduğunuzu ve ne düzeyde bir okuyucu olduğunuzu belirleyin. Eğer yaşamınız boyunca hiçbir roman, öykü, destan, masal, şiir… okumadıysanız, kesinlikle ilgili olduğunuz konularda yazılmış, basit düzeydeki eserlerle işe başlayın. Eğer sizi bunaltacak eserler seçerseniz, kesinlikle alışkanlığı kazanmakta güçlük çekersiniz. Bunun için öncelikle kısa, ilginizi çekebilecek konularda yazılmış ve hatta resimlerle desteklenmiş eserleri okuyun.
5- Alışkanlığınızı pekiştirecek hedefler belirleyin. Örneğin haftada bir kitap bitirme ile başlayıp, bunu iki günde bir kitaba kadar indirmeye çalışın. Ayrıca edebiyat, bilim, kültür, mizah… dergilerine abone olun. Nedense “okuma alışkanlığı” denildiğinde hep yanlış bir şekilde “kitap okuma alışkanlığı” akla gelir. Genellikle bunun için söylense bile, sadece dergi okuyan bir insan da okuma alışkanlığını edinmiştir. Bunun için sadece kitaplarla değil, dergi, gazete ve benzeri yayınlarla da düşünce alanımızı genişletmeye çalışın. Gazete satın almak istemiyorsanız bile, internetten güncel olayları takip edin. İlginizi çeken konularda hazırlanmış haberleri bıkmadan okumaya çalışın.
6- Okumada aşırıya gitmemek kaydıyla seçici olun. Gördüğünüz her kitabı veya metni okumayın. Sadece ilgili olduğunuz konulardaki eserleri okuyun. Türk ve dünya edebiyatında iz bırakmış eserleri mutlaka bir an önce okumaya çalışın. Seçilmiş eserlere daha çok öğrenciler için belirlenmiş “Yüz Temel Eser” listesinden bakabilirsiniz. Seçici olmakla çok yönlü okumak çok farklıdır. Sizden farklı düşünen insanların eserleri de sizi okumaya bağlayabilir.
7- Okuma alışkanlığı kazanmama nedeninizi, “kaynak yoksunluğuna” bağlamayın. Kitaplarınızı, dergilerinizi… arkadaşlarınızla bir süreliğine değiştirin. Bulunduğunuz yerlerdeki kütüphanelere çok sık uğrayıp, elinizde olmayan kitapları ödünç alın. Eğer yakınınızda kitap okuyan insanların uğradığı “kültür evleri” falan varsa, oralara gidip kendinize “okuma arkadaşları” bulun. Okuduğunuz bir kitabı, arkadaşlarınızla veya ailenizle paylaşın.
Burada sayılmayan ve sizin kitap okuma alışkanlığını edinmenizde yardımcı olacağını düşündüğünüz şeyleri yapmaktan çekinmeyin. İnsanlar kitap okudukça sözcük dağarcıklarını geliştirirler, düşünce alanlarını genişletirler, kültür seviyelerini yükseltirler, temel dil becerilerini (okuma, yazma, konuşma, dinleme) geliştirirler, dünya görüşlerini genişletirler… Ve böylece toplum içerisinde boş konuşmayan, sözü dinlenen, saygın ve seçkin bireyler olurlar. Bunun önemini kavratmak, öncelikle aile büyüklerine sonra da öğretmenlere düşüyor. Kişinin kişilik yapısını bile değiştiren bu alışkanlığı, küçük yaşta çocuklara kazandırmak için aile içerisinde çocuklar okumaya özendirilmeli, gerekirse belirlenen “okuma saatleri” ile gençler okumaya teşvik edilmelidir. Çocuklarınıza sık sık kitap armağan etmek de, onların kitapla tanışmasına aracı olabilir. Öğretmenlerin de okulda “okuma yarışmaları” gibi etkinliklerle öğrencileri okuyan bireyler olmaları için yönlendirmeleri gerekmektedir.
Tüm bunlar düşünüldüğünde, kitap okuma alışkanlığının aslında kazanılması zor bir şey olmadığını anlamak gerekir. Gerçekten aydınlık günlere ulaşmak için, basit sorunların aşılması için kendinizde bu gücü görebiliyorsanız, hiç aksatmadan okumaya başlayıp, daha önce hiç tatmadığınız bir evrene dalıverin.
Bir gün, güzel yurdumuzda kütüphanelerin kahvehanelerden çok olması dileğiyle…
Yavuz TANYERİ
Ben eskiden hiç kitap sevmezdim ayrıca turhan mediha tanselde okuyorum. Oraya bir yazar geldi ve bana imzalı kitap verdi. Ve ben o günden beri kitap okuyorum.
Ben zaten kitabı çoook seviyorum…
Ben de size katılıyorum. Türk insanı zekasını biraz daha kullanıp ve yıllık kişi başına düşen kitap sayısını arttırmak için çaba gösterir (tabi bunu da kitap okuyarak arttırabilir) ise Türkiye bir çok devleti hatta devletleri sollayarak öne geçer ve dünyadaki konumumuzla beraber insanlar artık ABD insanı olup ABD liyim demek yerine ben TÜRKÜM demek isteyeceklerdir. Böylece Türkiye Cumhuriyet hem demokrasik hem laik hem de teknolojide önde olarak tüm dünyaya barış sağlarız.
Bence de çok doğru söylüyor hem ne demişler: Kitaplar ne iyi öğretmenlerdir hem öğretirler hem dost olurlar.
Ben ne demek istediğinizi anladım ve yazınızı çok beğendim ama ben kitap okumayı seviyorum sizi takdir ediyorum.
Bence çok yerinde bir yazı olmuş yazanı tebrik ediyorum..
Çok teşekkür ederim.
Çok teşekkürler bu bilgileri verdeğiniz için. Bu Bbilgileri herkeze önericem ve her gün kitap okumayı deneyeceğim. 🙂
Çok yararlı şeyler yazılmış. Ama fazla kimsenin uyacağını zannetmem.
Pekala konuşma düzgünlüğünü nasıl kazanabiliriz?
Arkadaşlar çok güzel yazmış kim yazdıysa.
Çok iyi bir tazı sizi tebrik ediyorum.
Altında kocaman Yavuz Tanyeri yazıyor ya arkadaşım… Emeğine sağlık hocam bundan sora bende iyi bir okuyucu olmaya karar verdim…
Gerçekten çok güzel olmuş ellerinize kollarınıza sağlık. Ben de kitap okurken kendimden geçerim sanki yaşıyormuş gibi hayalini kurarım. Keşke herkes bizim gibi olsa anlasa kitap okumanın önemini. Bizler farklı kişileriz çünkü okuyoruz hala ve hala okumanın önemini bilmeyen topluluklar var. Biz bu toplulukları kırmak için onlara okuma aşısı yapıyoruz. Okumak olmasaydı yazmanında anlamı kalmazdı ama hala okumanın önemini bilmiyor bu toplum saydığın nedenler ise neden bile eğil ekonam doğru ama ayrica kitap yorgunluğu alır beyni geliştirir hazinemizi geliştirir. Ne güzel şey okumak bazen kitap raflarına bakıyoruz mahsun mahsun üzülüyorum! Aslında bende de fazla kitap yok ama sayısı şu; 9 adları; vatan yahut slistre, 87 oğuz, polyanna, şeker portakalı, kınalı eller, ataTürk, çocuk kalbi, günahkar baba, bir avuç ateş bu kadarr. Uzattım lafı da gerçekten güzel olmuş teşekkürler.
Bence çok güzel yazmış.Özellike okuma alışkanlığı olmayanların okumasını istiyorum.TEŞŞEKKÜR EDERİM.
Kesinlikle en beyendiğim yazılarınızdan biri oldu. Okumaya başlamak isteyenlerin okuyacakları kitap türleri hakkındaki tespitleriniz çok doğru. Eğer bana sorarsanız, “artık okumak istiyorum, yeter bilgisayarda ve televizyonda kaybettiğim vakitler” diyenler için kitap okuma sürecine Turgut Özakman’ın “şu çılgın Türkler” kitabı ile başlamalarını tavsiye ederim. Kitap dipnotlar hariç 688 sayfa. Sakın ama sakın bu rakam gözünüzü korkutmasın. Kitabı elinize aldığınızda tıpkı bir masal okur gibi su gibi akıp gideceksiniz. Ayrıca resimlerlede desteklenmiş bir kitap olduğundan dolayı okuyucuyu sadece düz yazıya teslim etmiyor. Gerçekten hiç sıkılmadan, bıkmadan. Gece okumadan yatmadığım bir kitap kendisi. İntertte okudum birisi kitabı 10 saatte bitirmiş. Tabi özellikle siz okumaya yeni başlamak isteyenler bunu yapmayın. Bu hem göz sağlığınız için yazık hemde günde 10 saatinizi bir kitaba ayırmak biraz absürt olur. Yine aynı şekilde okumaya başlamak isteyenler örneğin;dostoveskinin suç ve ceza,tolstoyun canlı ceset vb gibi ağır kitaplar ile okumaya başlamasın. Çünkü yazarımızında dediği gibi bu sizin okuma alışkanlığınıza engel olabilir. Kısacası okuyun arkadaşlar!Yalnızca kitap ile yetinmeyin. Dergi veya gazete okumak sevmiyorsanız. Ünlü kişilerin biyografilerini okuyun. Buda hem okuma hemde araştırma konusuna girer. Başta bu site olmaka üzere internette bunlar için bir çok site bulunmaktatır.
Saygılar…
Gerçekten harika bir yazı olmuş.Tebrik ediyorum ama çok faydasının olmayacağını düşünüyorum.Bazı kişilere tabi büyük bir yararı olmuştur ama çok değil.Okumayan kaybeder.Bizden söylemesi.. 😀
Bu site çok hoşuma gidiyo harbi yani tam adına uyuyor bilgicik kitap okuma alışkanlığı yorumunuz çok mükemmel olmuş.
Bir gün, güzel yurdumuzda kütüphanelerin kahvehanelerden çok olması dileğiyle… Katılıyorum.
Gerçekten çok güzel yazmışsınız.Çok düzenli bir kitap okuma alışkanlığım olmasada,kitap okuyordum.Bu yazıyı okuduktan sonra fikrimi değiştirdim.Güzel yazıydı ;).Teşekkürler
Bence de güzel bana da öğretmenim vermişti bende hepsini yazdım 100 aldım.TŞK.