Olmaz ya… Tabi.
(Mehmet akif Ersoy)
‘Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu? ‘
(Kuran-ı Kerim)
Olmaz ya… Tabii… Biri insan, biri hayvan!
Öyleyse denilen yüz karasından
Kurtulmaya azmatmeli baştan başa millet.
Kafi değilmi, yoksa bu son ders-i felaket?
Son ders-i felaket neye mal oldu? Düşünsen:
Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!
‘Son-ders-i felaket' ne demektir? Şu demektir:
Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!
Zira, yeni bir sadmeye(çarpma) artık dayanılmaz;
Zira, bu sefer uyku ölümdür, uyanılmaz!
Coşkun, koca bir sel gibi, daim beşeriyyet,
Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.
Dağlar, uçurumlar, ona yol vermemek ister…
Lakin o, ne yüksek, ne de alçak demez örter!
Akvam(kavimler, milletler) o büyük nehre katılmış birer ırmak…
Elbet katılır… Hangisi ister geri kalmak?
Bizler ki bu müthiş, bu muazzam cereyanla
Uğraşmaktayız… Bak, ne kadar çılgınız anla!
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey şaşkın!
Kurşun gibi sur'atli, denizler gibi taşkın
Bir çağlayanın menba-i dehhasına(gayet dehşetli) doğru
Tırmanmaya benzer, yüzerek, başka değil bu!
Ey katre-i avare(zavallı damla) , bu cüsun, bu hüruşun
Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!
Yillarca, asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!
Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!
Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet…
Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet,
Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus!
Ey sine-i islam'a çöken kapkara kabus,
Ey hasm-i hakiki, seni öldürmeli evvel:
Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
islam'ı da diye tutmuş yediyorsun!
Allahtan utan! bari bırak dini elinden…
Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Lakin, ne demek bizleri allah ile iskat(susturmak) ?
Allahtan utanmak da olur, ilim ile… Heyhat!