Osmanlı Türkçesi Sözlüğü
(R Harfi)
RABB: 1. Efendi, sahip. 2. Terbiye eden, besleyen. 3. Rab, Allah.
RABBANİYYUN: Kendilerini tamamıyla Allah yoluna vermiş olanlar.
RABITA: 1. İki şeyi birbirine bağlayan nesne. 2. İlgi, münasebet, bağlılık, mensupluk. 3. Düzen, tertip.
RÂBIT-RABITA: 1. Bağlayıcı, bitiştirici. 2. Nefsini ezip kendini Allah‘a bağlamış.
RÂCİ: 1. Geri dönen. 2. Dokunan, ilgisi bulunan.
RACİH-RACİHA: Değerlerinden üstün, daha önce, tercihli.
RA’D: Gök gürültüsü.
RADIYELLAHU ANH: Allah ondan razı olsun.
RADIYELLAHU ANHÜMA: Allah o ikisinden razı olsun.
RADIYELLAHÜ ANHÜM: Allah onlardan razı olsun.
RAFİZÎ: Râfizi fırkasından olan, Hz. Ebubekir, Ömer ve Osman’ın halifeliğini kabul etmeyenlerden olan.
RAĞMEN: Zıddına, inadına davranma, körlük ve nisbet.
RAHAT: Dinlenme, sıkıntısızlık, dinçlik.
RÂHİB: Manastırda oturan hıristiyan din adamı, keşiş.
RÂHİLE: 1. Yük hayvanı. 2. Kervan, yolcular sürüsü.
RAHİM: 1. Dölyatağı, rahim. 2. Akrabalık.
RAHÎM: Esirgeyen, acıyan, merhamet eden.
RAHMET: 1. Esirgeme, merhamet. 2. Yağmur.
RAİYYE: 1. Otlatılan hayvan sürüsü. 2. Bir hükümdar idaresinde bulunan ve vergi veren halklar.
RAKİB: 1. Başka biri ile aynı şeyi isteyen. 2. Bir işte çalışanlarla yarış ederek ileri geçmek isteyenlerden her biri. 3. Murakabe eden, kontrol eden.
RASAD: 1. Gözleme, gözetme, gözlem. 2. Pusu tutma.
RAÛF: 1. Pek esirgeyici, çok acıyıcı Allah‘ın isimlerinden.
RÂVİ: Rivayet eden, haber veren.
RÂYİHÂ: Koku.
RÂZI: Rıza gösteren, kabul eden.
RECA: Umma, dileme, isteme, arzu.
RECEZ: Müstef’ilün müstef’ilün, müstef’ilün müstef’ilün vezninin bahri.
RECÎM: Taşlanmış.
RECM: Taşa tutma, taşlama, birine atılan taş.
RECMETME: Taşlayarak öldürme.
REFAH: Bolluk, rahatlık.
REFREF: 1. İnce, yumuşak kumaş. 2. Kemer saçağı. 3. Döşek, döşeme. 4. Kuşu çok çimenlik. 5. Dalları salkım salkım ağaç.
REHBER: Yol gösteren, kılavuz.
REÎS: Başta bulunan kimse, başkan.
REKABET: 1. Gözleme, gözetleme. 2. Kendi işini yürütmeye çalışma. 3. Benzerleriyle yarışa çıkma.
REK’AT: Namazın birimlerinden her biri.
REKİK: 1. Kusurlu, tutuk. 2. Peltek, dili tutuk.
REML-REMİL: Remil, kum falı: bazı işaretlerle gaipten haber verme.
RE’SEN: Kimseye danışmadan, kendi başına, doğrudan doğruya.
RESUL: 1. Elçi, haberci. 2. Kendisine kitap ve şeriat verilen peygamber.
RESUL-İ ZİŞAN: Şanlı peygamber, Hz. Muhammed (s.a.v.).
RESULÜ’S-SAKALEYN: İnsanların ve cinlerin peygamberi, Hz. Muhammed (s.a.s.)
REVÂ: Layık uygun, caiz.
REVAC: Sürüm, geçerlik, itibarda olma, herkesçe aranılma.
REVNAK: Parlaklık, güzellik, tazelik, süs.
RE’Y: 1. Görme, görüş. 2. Fikir, bir iş hakkında söylenen söz, oy.
REYHAN: Fesleğen, hoş ve güzel koku.
REZZAK: Bütün yaratıkların rızkını veren Allah.
RIDVAN: 1. Cennet kapıcısı olan melek. 2. Razılık, hoşnutluk.
RIZA: 1. Hoşnutluk, memnunluk, razı olma, peki deme. 2. İstek, kendi isteği. 3. Allah‘ın yazdığına boyun eğme.
RIZK: 1. Yiyecek içecek şey, azık, kut. 2. Allah‘ın herkese nasip kıldığı nimet.
RİBA: Faiz.
RİBAT: 1. Bağ, bazı sinirler. 2. Sağlam yapı. 3. Han vesaire gibi konaklanacak yer.
RİCA (RECA): Umma, dileme.
RİCAL: 1. Erkekler, adamlar. 2. Yaya olanlar. 3. Rütbeli, mevki sahibi kimseler, hadis ravileri.
RİC’AT: 1. Geri dönme, vazgeçme. 2. Erkeğin, boşadığı kadını, iddet süresi bitmeden tekrar nikahlaması.
RİDA’: Örtü, belden yukarıya örtülen örtü.
RİKKAT: 1. İncelik, yufkalık. 2. Acıma, yürek etkilenmesi.
RİSALET: 1. Elçilik, habercilik. 2. Peygamberlik.
RİSALETPENAH: Peygamberimiz.
RİŞVET (RÜŞVET): Bir iş gördürmek, haksızı haklı göstermek gibi maksatlarla bir görevliye verilen para, mal veya sağlanan menfaat.
RİVAYAT: Rivayetler, Hz. Peygam-ber’den veya ashabından gelen haberler.
RİYAZAT: Nefsi terbiye için az yiyip az uyuyarak dünya lezzetlerinden kurtulma.
RİYAZET: Nefsi kırma, dünya lezzetlerinden uzaklaşmaya çalışma.
RİYAZİ-RİYAZİYYE: Matematikle ilgili.
RİYAZİYYAT: Matematik bilgisi.
RUHANÎ: Ruha ait, ruhla ilgili, gözle görülemeyen, cismi olmayan.
RUHBAN: Rahipler.
RUKYE: Afsun, büyücü ve üfürükçülerin okuduğu şeyler, nefes, üfürük, okuyup üfleme.
RÜCU’: Geri dönme, cayma, fikrini değiştirme.
RÜKN: 1. Bir şeyin en sağlam tarafı, temeli, direği. 2. Kolon, direk. 3. Önemli kimse.
RÜKÛ: Namazda elleri dizlere dayayarak eğilme hareketi, aşırı saygı gösterme.
RÜSUH: İlmin derinliğine inmek, dalmak, ilimde ileri gitmek.
RÜSVA (RÜSVAY): Rezil, maskara, ayıpları ortaya çıkarılmış.
RÜŞD: 1. Erginlik. 2. Doğru yola gitme.İSBAT-I RÜŞD: Erginliğini ispat etme.
RÜTBE: 1. Sıra, basamak. 2. Nicelik, derece.
RÜ’YET: 1. Görme, bakma. 2. İdare etme, çevirme.
RÜ’YET-İ HİLÂL: Ayı görme.
|» “Osmanlı T. Sözlüğü” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…