Öykü (Hikâye)
Hayatta olan ya da olacak izlenimi veren olayları sınırlı bir şekilde anlatan, hayalde tasarlanan ilgi çekici olayları
anlatarak okuyucuda heyecan ve zevk uyandıran yazı türüdür. Öyküde; olay tek, kişi sayısı az, zaman oldukça dar olup olayın geçtiği yer sınırlıdır.Öykü hayatın kısa bir kesitidir. Olay ya kahraman anlatıcı bakış açısı (birinci tekil kişi) ya da ilahi bakış açısı (üçüncü tekil kişi) ağzından anlatılır.Dünya edebiyatında öykü türünün ilk örneğini İtalyan edebiyatçısı Baccacio “Decameron” adlı yapıtıyla vermiştir.Daha sonraki dönemlerde öykü türü dünya edebiyatında iki şekilde gelişmiştir. A) Maupassant (Olay Hikâyesi) tarzı:Ünlü Fransız yazarı Maupassant'tan adını alan bu tarz öykülerde serim, düğüm, çözüm bölümleri vardır. Olaylar bir sonuca bağlanır. “Olay öyküsü”de denilen bu tarz öykünün edebiyatımızdaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin'tir. B) Çehov ( Durum Hikâyesi) tarzı:Adını, Rus yazarı Çehov'dan alan bu tarz öykücülükte yaşamın bir anı ele alınır ve anlatılanlar bir sonuca bağlanmaz. Sonuç okuyucuya bırakılır. Edebiyatımızda bu tarz öykücülüğün temsilcileri Memduh fievket Esendal ve Sait Faik Abasıyanık'tır.
UYARI:
Türk Edebiyatında ilk öykü örnekleri destanlar sayılabilir.Destanlardan öyküye geçisin örneği olarak Dede Korkut
Hikâyeleri gösterilir. Tanzimat edebiyatında ise Sami Paşazade Sezai'nin “Küçük fieyler” adlı eseri ilk hikaye örnekleri olarak değerlendirilebilir.Servet–i Fünun döneminde öykücülük giderek gelişmiştir.Halit Ziya Uşaklıgil bu dönemin en güçlü öykücüsüdür.