Kurucusu Auguste Comte’dur. Pozitivizm, doğru bilginin kaynağının ve ölçütünün olgular olduğunu savunan yaklaşımdır. Olgular ise doğrudan gözlem ya da deney yapılabilen şeylerdir. Bu akıma göre insan, olgular arasındaki değişmez ilişkileri veya doğal yasaları bulmalıdır.
Auguste Comte (1798 – 1957)
Comte’a göre sadece olguların bilgisi elde edilebilir. O, yalnızca olguları araştırmak ve varlıklar arasındaki değişmeyen ilişkilerisini gözlemek gerektiğini öne sürer. Bu da ancak deney ve gözlemle gerçekleştirilebilir. Bu yolla kazanılan, bilgi, pozitif bilgidir. Pozitif bilgi tarihsel evrim sonucunda insan zihninin ulaştığı en yüksek düzeydir. insanlı k bu düzeye üç aşamadan geçerek gelmiştir.
Teolojik aşama: Bu safhada dinsel düşünce egemendir. insanlar herşeyi tanrısal güçlerle açıklamışlardır.Örneğin, depremin ardında Tanrı’nın insanları cezalandırmak istemesinin yattığını düşünmüşlerdir.
Metafizik aşama: Bu safhada soyut düşünceler egemendir. Teolojik dönemdeki tanrıların yerini soyut güçler almıştır. İnsan, olguları fizik ötesi güçlere bağlamışlardır.
Pozitif aşama : Bu safhada pozitif bilim egemendir. Bu aşama insan zihnini ulaştığı en yüksek düzeydir. Olgular yine olgularla açıklanmıştır.
Auguste Comte metafizik unsurları reddetmiştir. Çünkü toplumsal düzenin yalnızca bilimlerle olabileceğine inanmıştır. Felsefeye pozitif bir nitelik kazandırmaya çalışmıştır.
Analitik felsefeye göre doğru bilgi mantık kurallarına uygun olan bilgidir.
L. Wittgenstein (1889 – 1951)
Ludwig Wittgenstein tarafından temsil edilen analitik felsefeye göre mantık kurallarına uygun bilgiye dil analizleri yoluyla ulaşılabilir. Çünkü dil dış dünyayı betimleyen bir araçtır. Dili ne kadar doğru kurarsak, dış dünyanın o ölçüde doğru bir bilgisini elde etmiş oluruz.
Doğru bilgiye sezgi yoluyla ulaşılabileceğini savunan akımdır. Akıl ya da duyular yoluyla doğru bilgiye ulaşılamaz. Akıl ve duyular insanı yanıltır, görüntüleri gerçek sanmasına neden olur. İnsan doğru bilgiye ulaşmak için sezgilerine güvenmelidir.
Gazzali (1058 – 1111)
Ortaçağ islam düşünürü Gazzali’ye göre bilgi edinmede duyulardan ve akıldan yararlanılabilir. Fakat akıl da duyular da yanıltıcıdır, onlara dayanarak mutlak hakikate ulaşmamız mümkün değildir. Çünkü gerçek ve kesin bilgi, sezgi yoluyla elde edilir. Bu bilgi insan gönlüne manevi ve yüce bir algı olarak iner. Gazzali’ye göre, mutlak gerçeği apaçık biçimde kavramanın yolu gönülden geçer. Duyular ve aklın bize veremeyeceği bilgiyi ancak gönül gözü, bize verebilir.
Henri Bergson (1859 – 1941)
Bergson’a göre zekâ, bilimsel kavrayış yetisidir ve pratik yaşamın hizmetindedir. Bilim maddeyi parçalayarak durağan ve hareketsiz haliyle ele alır. Oysa hayat, sürekli bir oluş ve yaratmadır. Bu sürenin (hayat) bilgisi de yalnızca sezgi ile kavranabilir ve bilinebilir. Sezgi doğrudandır; çünkü ilk, saf ve katışıksız bir bilgidir.