Amerika kökenli bir felsefe olan pragmatizm için bilgide önemli olan değer, bilginin sağladığı faydadır. W. James, doğru bilginin kişiye fayda sağlayan bilgi olduğu düşüncesinden hareketle, herkes için faydalı olan görecelidir, o halde bilgi de görecelidir tezini savunmuştur.
William James (1842 – 1942)
William James’e göre bir kavramın, bir inancın bir öğretinin doğruluğu onun pratik sonuçlarıyla belirlenir. Bir bilgi yararlı sonuçlar veriyorsa doğrudur. Kişisel gereksinimleri karşılayan, toplumsal gelişmeyi sağlayan yararlıdır.
Düşünce de, din de başarılı sonuçlar doğruyorsa doğrudur.
Ayrıca James’e göre, iyi olan yararlı olandır. Ona göre doğruluğun ölçütü işe yaramak olduğuna göre “doğru” olan, bizim için faydalı olandır. Ancak doğruluk topluma ve zamana göre değişen bir niteliktir.
John Dewey (1859 – 1952)
Dewey, düşünmeyi insanın çevresine uyum sağlamasının bir aracı olarak görür. Aynı zamanda bilimsel yasa, kuram ve kavramları birer alet olarak gördüğü için onun öğretisine aynı zamanda enstrümantalizm (aletçilik araççılık) da denir. Dewey’e göre birer alet olan bilimsel yasa ve kurumlar uygulamada bir işe yararsa doğrudur.
Fenomenolojiye göre doğru bilgi olayların değil, onların özlerinin bigisidir. Bu yaklaşım fenomenleri ve bilinçin verilerini inceleyerek fenomenin içindeki özü yakalamaya çalışır. Kurucusu Edmund Husserl’dir.
Edmund Husserl (1859 – 1938)
Husserl’e göre, deneysel olarak verilmiş olan her nesnenin bir özü bulunduğunu ve bu özün ise yalnızca bilinçle kavranabileceğini savunur. Bir fenomenin özüne ulaşabilmek için onun özüne ait olmayan tüm rastlantısal özelliklerin ve ilgisiz görüşlerin bir kenara alınması yani, “parentez içine alınması” gerekir. Çünkü varlıkları belirleyen birtakım önemsiz özellikler değil, onları meydana getiren asıl özelliklerdir, özdür.