B) RÖNESANS (16. yüzyıl)
14. yüzyılın sonralarında başlayan Rönesans dönemi, 15. ve 16. yüzyılları kapsar. Bilim ve sanatta yeniden doğuş demektir. Hümanizmin etkisiyle oluşmuştur. Rönesansla halk ve devlet ilişkileri yeniden düzenlenmiş, insanca yaşama düşüncesi hızla yayılmıştır. Sanatçılar da bu anlayışla hareket etmiş ve insanı yüceltmişlerdir.Bireye saygı, özgürlük ve sanatta gelişme bu dönemin karakteridir. Kilise dili olan Latince terk edilmiş, ulusal dille eserler verilmeye başlanmıştır.
MONTAİGNE (1533–1592)
“Denemeler” adlı yapıtı ile Rönesans dönemi Fransız edebiyatının en tanınmış sanatçısıdır.Deneme türünün kurucusu sayılır.Fransızcayı yabancı etkilerden kurtararak yazı dili haline getirmiştir. Özgür düşüncenin öncüsü olan sanatçı, insana ve onun sorunlarına eğilmiştir.
CERVANTES (1547–1616)
Dünya edebiyatının en tanınmış sanatçılarındandır. İspanyol sanatçı, roman türünün kurucusu sayılır.”Don Kişot” isimli romanı, çağdaş romanın öncüsü ve ilk roman örneğidir. fiövalyeliği eleştirmek amacıyla yazılan Don Kişot, gerçekle düşünce çatışmasını dile getirir. Eserdeki Don Kişot, idealist birini, fianso Panço da gerçekçi ve pratik bir kişiyi temsil eder.
WİLLİAM SHAKESPEARE (1564–1616)
Sanat yaşamına şiirle başladı, sonra tiyatroya yöneldi.Trajedi, komedi ve dram türünde yapıtları vardır. Yapıtlarında evrensel duyguları, oluşturduğu ölümsüz tiplerle dile getirdi. Oyunlarını beş perde olarak düzenlemiştir. Her sınıftan insanın duygularını sahnede canlandırmada büyük bir başarı sağlamıştır.Avrupa romantizminin öncüsü sayılan sanatçı tiyatro yapıtlarının dışında şiirleriyle de tanınmıştır. Sone türündeki şiirleri lirik özellilkler taşır.
Eserleri
Yanlışlıklar Komedisi, Hırçın Kız, Venedik Taciri, Romeo ve Juliette, IV. Henry,Hamlet, Othello, Kral Lear, Macbeth (Makbet) Julius Caesare (Jül Sezar)
HAMLET – SHAKESPEARE
Babası Danimarka Kralı olan Hamlet, okumak için Almanya’ya gönderilmiştir. Anne ve babasının kendisini çok sevdiğini bilen Hamlet, bir gün babasının öldüğünü öğrenir. Bu haberi duyar duymaz hemen Danimarka’ya döner. Gönülden sevdiği babasının ölümü onu çok düşündürür ve derinden yaralar. Aradan iki ay gibi çok kısa bir zaman geçmiştir. Annesi Gertrude (Gertrud), amcası Cladius (Kladyus) ile evlenir. Sıra Hamlet’te olduğu halde, amcası hükümdar olur. Bir gün, arkadaşları Horatio (Horasyo) ve Marcellius (Marselyüs) Hamlet’e babasının hayaletinin kale burçlarında dolaştığını haber verirler. Bir gece, kale burçlarında babasının hayaletiyle konuşan Hamlet, babasının, bir yılan sokması sonucu değil, amcası ve annesinin işbirliğiyle öldürüldüğünü öğrenir. Öç alma duygusu içinde gerçeği iyice öğrenmek için kendine deli süsü verir; sarayda babasının ölümüne benzer bir konunun bir tiyatro topluluğunca temsili yoluna gider. Oyun sırasında kralın heyecanını, davranışlarını izler.Kralın tutumundan şüphelenen Hamlet, anne ve amcasına karşı koymaya başlar; bu olaylardan sonra Hamlet, yurt dışına, İngiltere’ye gönderilir. Amaç, onun öldürülmesidir.Ölüm buyruğunu elinde götürürken durumu öğrenerek geri döner. Bu arada, Hamlet’in nişanlısı, nazır Polonius’un kızı Ophelia (Ofelya), babasının ölümü üzerine, çıldırmış; derede boğulmuştur. Ophelia’nın kardeşi Laertes babasının ve kız kardeşinin öcünü almak üzere Hamlet’e karşı kışkırtılır. Bir kılıç vuruşması hazırlanır.Bunu da Kral ve Laertes birlikte düzenlerler. Ama her şey ters işler: Ucu zehirli kılıç Hamlet’i yaraladığı gibi, Laertes’i de yaralar.Zehirli içkiyi de, hiçbir şeyden haberi olmayan Kraliçe içer. Geriye kalan zehirli içki, Hamlet tarafından, zorla Krala içirilir. Hepsi ölürler. Durumun halka duyurulması için Horatius ile Lehistan’dan zaferle dönen Fortinbras anlaşırlar.
UYARI: İtalyan ozanı Ariasto, Rönesans’a ve Hümanizmaya katkısı olan biridir.Çılgın Orlando, onu ölümsüzleştiren destan türündeki yapıtıdır.İtalyan ozanı Tasso, Kurtarılmış Kudüs adlı destanıyla bu dönemdeki tanınmış sanatçılar arasında yerini almıştır.