Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları

Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları

Akıl sağlığı bireyin kendi içinde ve çevresiyle dengeli ve uyum içinde olmasıdır. Beden sağlığı ne derece önemliyse akıl sağlığı da organizmanın varlığını sürdürebilmesi için o denli önemlidir.

Ruh Sağlığının Ölçüt ve Göstergeleri

  •  Gerçekleri net ve doğru algılama
  •  Kendini gerçekleştirebilme
  •  Yeteneklerini tanıma, geliştirebilme, sergileyebilme
  •  Üretken olabilme
  •  Kendini kabul etme, ettirebilme
  •  Çevresiyle barışık olma
  •  iyimser, dürüst, hoşgörülü olma
  •  Uyumlu, dengeli, esnek olma
  •  Streslere direnebilme, sorunları çözebilme

Ruh Sağlığını Bozan Sebepler

  •  Genetik bozukluklar
  •  Uzun süreli aşırı kötü yaşama koşulları
  •  Aşırı korku ve kompleksler
  •  Aşırı uyarılmaya maruz kalmak
  •  Ağır hastalıklar, organ kayıpları
  •  Savaş ve terör ortamları

a. Engellenme

Fizyolojik ve sosyal güdülerin doyurulamamasına engelleme denir. Bu gerilim çoğu zaman engelleme ortadan kalkıncaya kadar sürer. Oturduğu ilin dışındaki bir üniversiteye gönderilmeyen öğrencinin durumu buna örnek olarak gösterilebilir.

b. Hayal Kırıklığı

istek ve gereksinimlerin engellenmesi sonucu bireyde ortaya çıkan şiddetli gerilim ve hayal kırıklığıdır. Engellenmenin şiddetli gerilimidir. Çok iyi hazırlandığı ve kazanacağından
emin olduğu halde ehliyet sınavını veremeyen birinin durumu buna örnek olarak verilebilir.

c. Çatışma

Organizmanın, aynı anda ortaya çıkan iki veya daha fazla duygu, düşünce veya güdü arasında kalıp karar verememe, bunlardan birini seçememe durumundaki gerilim haline çatışma denir. Çatışmalar üç şekilde karşımıza çıkar.
I. Yaklaşma – Yaklaşma Çatışması
istenilen iki ya da daha fazla şeyden birini seçme gücü gösterilemeyen durumlardan kaynaklanır. Örneğin, birine yetecek parası varken, hem ayakkabı hem de kazak almak isteme.
II. Yaklaşma – Kaçınma Çatışması
Birine yaklaşılan, diğerinden uzaklaşılan durumdur. Başarılı olmak isteyen; ama ders çalışmak istemeyen bir kişinin durumu buna örnek olarak gösterilebilir.
III. Kaçınma – Kaçmma Çatışması
Karşı karşıya kalınan iki olumsuz durumdan birini seçmek zorunda kalma durumudur. Sevmediği iki dersten birini seçmek zorunda kalan bireyin durumu buna örnek olarak gösterilebilir.
Stres
Bireyin zihinsel, duygusal, toplumsal ve bedensel işlevlerinin; olumsuz koşul ve etkiler karşısında kesintiye uğraması, sınırlarının zorlanması, tehdit edilmesi durumu ile ortaya çıkan gerginlik halidir.
Strese Neden Olan Faktörler

  •  Hava kirliliği
  •  Ani iklim değişikliği
  •  Aşırı uyarılma
  •  Mesleki zorluklar
  •  Savaş ve terör
  •  Ekonomik kriz
  •  işsizlik
  •  Yoğun toplumsal baskılar
  •  Haksız suçlamalar
  •  Aşırı korkutmalar
  •  Gelişim dönemi zorlukları
  •  Yoğun duygusal baskılar
  •  Ölümler
  •  Hastalıklar, organ kayıpları, birtakım ilaçlar
  •  Uzun süreli engellenmeler vs.

Stresin Etki Alanları
a. Günlük Stresler
O gün ve o günü izleyen birkaç günle sınırlıdır. Sebep bitince stres de biter.
b. Gelişim Dönemi Stresi
içinde yaşanılan yaş dönemiyle sınırlıdır. Bu dönem sonunda stres de biter.
c. Yaşama Olayları Stresleri
Yaşanılan olayın kendisiyle sınırlıdır. Olay bitince stres de biter.
Stres Türleri
Eustress
Olumlu streslerdir. Bireyi ilerletici, coşturucu, neşe ve sevinç verici ve güdüleyicidir.
Distress
Olumsuzdur. Gerilmeye, kaygıya, sıkıntıya ve telaşa neden olur.
Bireylerin strese gösterdiği tepkiler şöyledir:

  •  Birey strese neden olan sebeplerle baş edebileceğine inanırsa bununla savaşır.
  •  Birey sorunla başa çıkamayacağına inanırsa kaçar, uzaklaşır, sorunu görmezden gelir.
  •  Savaşma ve kaçma tepkilerini otonom sinir sistemi düzenler.
  •  Bireyin beden yapısı, strese karşı koyamıyorsa stres kronikleşir, psikosomatik hastalıklara yol açar.
  •  Stres tepkileri korku, kaygı, depresyon vs. gibi başka faktörlerle birleşirse, çoğalabilir.


1. Yapıcı ve Bilinçli Zihinsel Süreçleri Harekete Geçirmek
Bireyler bir problemle ve engelle karşı karşıya kaldıklarında olaylardan duygusal anlamda etkilendikleri için çözüm yollarını bulmakta zorluk çekerler. Halbuki olayların duygusal etkisinnden kurtulup temiz ve sakin bir zihinle tekrar değerlendirdiklerinde içinden çıkamaz sandıkları problemlerin kolayca çözüldüğü görülür. Problemlerin güvenilir bir kişiyle paylaşılmasında, karşıdaki kişinin kolay çözüm yolları bulmasının sebebi de budur. Karşısındaki kişinin zihni karışık olmadığı için sorunları daha kolay bir şekilde çözebilmektedir.
2. Algı Alanını Genişletmek
Bireyin yaşadığı stres hayatının birçok alanlarından sadece birini kapsamaktadır. Kişi strese yoğunlaşmayıp hayatın diğer alanlarındaki ilgisini dinamik tutarsa, olumlu, güzel durumlarında farkına varır. Görüş olumlu, güzel durumlarında farkına varır. Görüş alanı genişledikçe, başka olaylarla ilgilendikçe sterse sebep olan konu gözünde küçülmeye başlar.
3. Dengelenme gerçekleştirmek (Homeostasis)
Organizmanın, ihtiyaçlarını tespit edip ihtiyacı kanlamaya yönelik vücudu harekete geçiren bir dengeleme sistemi vardır. Buna homeostasis denir. Vücut; su, şeker, tuz, protein ihtiyacını bu yolla karşılar veya içindeki fazla besinlerden ya depo sistemi sayesinde veya fazla besinleri atarak kurtulur. Dengeleme sistemi insana psikolojik olarak da yardımcı olur. insan sinirlendiği zaman vücut rahatlatıcı hormonlar salgılar. Böylece rahatlamasını sağlar.
4. Savunma Mekanizmaları Geliştirmek
Bireyin, stres, gerginlik, engellenme ve bunların sebebi olan olay ve nesnelerden kurtulmak amacı ile gerçekleştiği bilinçsiz davranış kalıplarıdır. Savunma mekanizmaları yeterince kullanıldığında bireye belli rahatlamalar sağlar. Ancak bunlar, en küçük bir güçlük karşısında dahi kullanmaya çalışılırsa, o zaman problemlerini çözmeyen, hep bahanelerin arkasına saklanarak yaşayan bireyler haline gelinir.
Savunma Mekanizmaları
a. Yüceltme (Sublimasyon)
Her hangi bir nedenle giderilmeyen fizyolojik veya sosyal istekleri, daha üst düzeyden bir zihinsel veya estetik davranış ile giderme çabasıdır. Bireyde daha çok, sanatsal etkinlik isteği yaratır.

  •  Çocuksuz bir kadının, evlat edinmesi veya kimsesiz çocuklar yurdunda gönüllü çalışması.
  •  iyi futbol oynayamayan bir kişinin, maçlar hakkında eleştiri yazısı yazması.

b. Bahane Bulma (Akla ve Mantığa Uydurma)
Karşılaşılan güzçlüğü kabul ederek çözmeye çalışmak yerine, herkesçe kabul edilebilecek bahaneler bulup, bu bahanelerin arkasına saklanmaktır.

  •  Üniversite eğitimine izin verilmeyen bir gencin; “Zaten üniversitede terör vardır.” şeklinde bahane bularak bunun ardına saklanması.

c. Ödünleme
Toplumsal üstünlük sağlayan bir ajanda gösterilemeyen bir başarıyı, bir başka alanda göstererek telafi etmektir.

  •  Sakat olduğu için sporda başarılı olamayan öğrencinin, okulda sınıf birincisi olması
  •  Huyları sebebi ile arkadaşları arasında sevilmeyen bir kızın, güzelliğiyle dikkat çekmeye çalışması.

d. Yön Değiştirme
Esas sebebe tepki gösterilemeyen durumlarda, bu sebeple hiç alakası olmayan bir başka şeye tepki göstermektir. Kimin gücü, kime yeterse anlayışında olduğu gibi.

  •  Sınıfta öğretmene kızan ama tepki gösteremeyen öğrencinin hiç sebepsiz yere kadreşini dövmesi.
  •  Amirine kızan memurun, odacıyı azarlaması.

e. Yansıtma
Başarısızlığın nedenlerini başka olay veya kişilerde arama ve kötü, beğenilmeyen bir huyun veya davranışın, başka insanlara aitmiş gibi lanse edilmesi durumudur.

  •  Kendi dedikodu yapan bir kişinin, komşusunu dedikoducu olarak lanse edip suçlaması.
  •  Derslerinde başarısız olan bir öğrencinin öğretmenlerin yetersizliğinden dolayı bu durumda olduğunu söylemesi.

f. Gerileme (İlkele dönme)
Bireyin; içinde yaşadığı yaşın davranış özelliklerini göstermeyip, daha önceki yaşlarına ait davranışlar sergilemesi.

  • Kardeşini kıskanan 9 yaşındaki çocuğun, altını ıslatması, biberonla su içmesi.

g. Özdeşim Kurma 
Başarısız ya da yetersiz kalmış bir kişinin, kendisini bir başkasıyla özdeşleştirip bu kişinini başarısı ve yeterliliği ile, içindeki yetersizlik duygusunu ve gerginliği gidermeye çalışması durumudur.

  •  Hiç arabası olmamış bir kişinin, akrabası veya komşusunun arabası ile övünmesi.
  •  Kendisi iyi futbol oynayamayan bir insanın, tuttuğu takımın birinciliğiyle övünmesi.

h. Pollyanna (Tatlı limon)
Bahane bulmanın iyimser çeşididir. Yaşanan her olumsuzluktan olumlu bir sonuç bulma ve bununla avunmadır. y Sınava giyi hazırlanmadığı için başarısız olan birinin “Böylece daha iyi çalışmak için tekrar fırsatım olacak.” diyerek sevinmesi.
 Bastırma (Bilinç Altına Atma)
Engelleme, çatışma ve hayal kırıklığının yarattığı sıkıntılı durumu, bilinç altına itip unutmaktır. y istemediği biriyle görüşmek zorunda kalan kimsenin, görüşme zamanını unutması.
j. Hayal Kurma (Fantezi)
Engellenme ve hayal kırıklığı gerginliklerini; sürekli hayal kurarak gidermeye çalışmak, problemleri bu hayal dünyasında çözmektir.

  •  Sebepsiz yere terk edilen bireyin, hayallerinde; kendini terk eden kişi ile sürekli hesaplaşması, onu aşağılaması.

k. Karşıt Tepkiler Kurma
Bireyin toplum tarafından beğenilmeyen ve eleştirilen bir davranışı, doğruymuş gibi savunması.

  •  Şiir yazmak isteyip de iyi şiir yazmayan birinin, şiir yazmanan saçma ve gereksiz olduğundan bahsetmesi.

l. Yadsıma (İnkar, Kaçma, Görmezden Gelme)
Varolan bir olumsuzluğu, var olan bir sorunu, yokmuş gibi kabul etmektir.

  •  Bir yakınımızın ölümünü kabullenememek.
  •  Başarısız olup sınıfta kalan bir çocuğun, bu durumu inkar etmesi.

m. Boyun Eğme
Ortaya çıkan bir engele karşı çıkmamak, baş kaldırmamak, hemen teslim olmak.

  • Kocasından dayak yiyen kişinin; bu duruma; boşanmak, başkaldırmak, ayrılmak yerine, “Bu benim kaderim.” diyerek katlanması.

n. Sembolizasyon
Çeşitli duygu veya korkuları, başka semboller ile dışa vurmaktır.

  •  Yükseklik korkusu aslında statü yitime korkusudur.
  •  Agorafobi (açık alan korkusu) duyguların, sırların açığa çıkmasının korkusudur.

o. Kendine Yöneltme 

Belli engellemelerle karşılaşan bireyin, bu engellemeleri aşmaya çalışması yerine, öfkesini kendine yöneltmesidir.

  •  Sınavda başarılı olmayan bir gencin, başını duvarlara vurması.
  •  Bir tartışmada, ailesine görüşlerini kabullendirme yen kişinin sacını başını yolması.

En çok kullanılanların örneklendirilerek açıklandığı bu savunma mekanizmaları; ancak çok zorunlu durumlarda, bireyin daha üst seviyeden yaşayacağı olumsuzlukları bertaraf etmek için kullanılır. Ancak birey sık sık, yerli yersiz bu savunma mekanizmalarını kullanılır hale geldiyse, bu durum başka bir sağlıksız gelişimin belirtisidir.
Ruh Sağlığının Korunması
Ruh sağlığı; bireyin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde olmasıdır. Dengelilik halidir. Ancak günümüz koşulları bireyin ruh sağlığını gidererek daha çok tehdit eder hale gelmiştir. Bu durumda yapılacak tek şey zararlı etkenlerden mümkün olduğunca korunmaktır. Bu korunma şekilleri şunlardır:
1. Kendi Kendine Korunma
a. Zihinsel Uygulamalar

  •  Akılcı düşünmek,
  •  Olayları objektif, tarafsız değerlendirmek
  •  Diğer insanlarla çatışmadan kaçınmak
  •  Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek
  •  Konulan hedeflere ulaştırıcı davranışlarda bulunmak
  •  Yalnız olmadığmızı, yaşadığımız sorunu başkalarının da yaşadığını düşünmek
  •  Beyin jimnastiğine zaman ayırmak
  •  Bizim dışımızdaki insanları, oldukları gibi kabul etmek vs.

Davranışsal Uygulamalar

  •  Saldırgan davranışlar yerine, güvenli davranışları tercih etmek
  •  Açık ve dürüst olabilmek
  •  Zaman zaman kendimize gülebilmek, kendimizle dalga geçebilmek
  •  Gerektiğinde “HAYIR” diyebilmek
  •  Zamanı doğru kullanabilmek
  •  Sabırlı, sakin, güvenli, huzurlu olabilmek
  •  Mutluluğun, kendi içimizde saklı olduğunu bilmek
  •  Öfkelerimiz ile gerçekci biçimde savaşmak, onları en aza indirmek
  •  Hobiler gerçekleştirmek ve bunların bazılarında uzmanlaşmak
  •  Kendimize özel konfor alanları yaratmak
  •  Gerektiğinde profesyonel yardım alabileceğimizi kabullenmek vs.

Davranış Bozuklukları ve Ruh Hastalıktan
Normallik — Anormallik
Sınırları tam olarak çizilememekle birlikte bireyleri, sağlıklı bir biçimde sergilemeleri beklenen duygu, düşünüş ve davranışlarına normallik, bireyin normalden sapmalarına da anormallik denir.

  •  Kişinin dünyayı anlama ve değerlendirmesine bağlıdır.
  •  Bu iki kavram arasında kesin sınır belirlemek çok zordur.
  •  Normallik ve anormallik zamana göre değişebilir.
  •  Normallik ve anormallik içinde yaşanılan kültüre göre değişebilir.
  •  Normal bir davranış süreye, sıklığa ve şiddete bağlı olarak anormalleşir.
  •  Anormal bir davranış zamanla ve yardımlarla normale dönebilir.

Anormal Davranışların Nedenleri

  •  Temel ihtiyaç ve güdülerin doğru biçimde doyurulmaması (aşırı uyarılma)
  •  Doyum ararken karşılaşılan güçlükler (Engellenme)
  •  Güçlükler karşısında denge kurmak için sarf edilen aşırı çabalar (gerginlik, yorgunluk).
  •  Çevre uyum bozukluğunun neden olduğu kaygılar (anxiete)
  •  Problemleri çözmek yarine, sıkça ve aşırı kullanılan savunma mekanizmaları (gerçeklerden uzaklaşma).
  •  Savaş, terör, ekonomik ve siyasi krizler eğitim sorunları, kültürel farklılaşmalar (stres).
  •  Kromozom bozuklukları, akraba evlilikleri, kalıtsal hastalıklar (genetik).
  •  Sık sık yaşanan kararsızlıklar (çatışma).

Anormal Davranışların Tedavisi
a. Biyolojik Tedaviler
Anormal davranışların temelinde sinir süreçleri ve hormonların etkisi olduğunu kabul ettikleri için tedavi yöntemleri; elektroşok, ameliyat, biyoterapiler şeklindedir.
b. Psikolojik Tedaviler
Anormal davranışların temelinde kişinin psikolojik sıkıntı, engellenme ve çatışmalarının yattığını kabul eder, bu sebeple yöntem olarak; görüşme, olg incelemesi, deneysel
kontrol, şartlandırma, psikoterapiler uygulanır. Bunların içinde en etkilisi psikoterapilerdir. Psikoterapilerin; hastalığın türüne ve sonuçta beklenen amaca yönelik pek çok türü vardır. Bunlardan en sık kullanılanları şunlardır:
1. Psikanaliz
Kişilik analizleri ile, bireyin iç görü sahibi olması sağlanır. Psikolojik rahatsızlıkların temelinde, çocuklukta yaşanmış ve daha sonra bilinçaltına atılmış problemlerin yattığı düşünülür. Serbest çeğrışım yoluyla sorunun kökenine inmeye çalışır.
2. Varoluşçu Telapi
Bireyin kendini gerçekleştirmesi, kendine saygı duymasını amaçlayan bir çalışmadır. Bireyin özgür olduğunu, şartlar ve kader diye isimlendirilen engellere takılıp kalmamasını, istek ve hedeflerini belirleyip, bu hedeflere ulaşmak için somut çabalar göstermesi gerektiğini savunur.
3. Gestaltçı Terapi
Duygu, düşünce ve davranışlardan hem ayrı ayrı, hem de birlikte sorumlu olmayı amaçlayan bir terapi türüdür.
4. DavranışçıTerapi
Bozuk ve yanlış kişilik davranışlarından vazgeçip, doğru ve yerinde kişilik davranışları kazndırmayı hedefleyen bir çabadır. Bu görüşe göre bütün, parçalarından farklıdır. Bu sebeple insanı anlamanın yolu parça parça incelemek değil, bütün olarak ele almak gerektiğini düşünür.
5. Bilişsel Davranışçı Terapi
Olumsuz düşüncelerden vazgeçirtip, olumlu düşünceler oluşturmaa çalışan bir terapidir. Bu terapide birey olayları ve durumları zihne taşır ve zihninde değerlendirdikten sonra tepkide bulunur.
6. Grup Terapi
Güvenme, paylaşma, dayanışma, uyum, iş bölümü, işbirliği, sorumluluk, karar verebilme, kararlara katılabilme yeteneklerinin gelişmesini hedefleyen bir terapi türüdür. Anormal davranışların kaynağı olarak kişinin toplumsal yaşamdaki problemlerini görür. Trapiye birden fazla bireyin katılımını sağlayarak, birbirleriyle olumlu diyaloglar geliştirmeleri, birbirlerinin sorumlarına çözüm bulmaya çalışarak olaylara aktif katılımları sağlanır.
3. Akil Hastalıkları
Sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal olarak güçlü olma durumudur. Sağlıklı olmak aynı zamanda normal olmak anlamına da gelmektedir. Bireyin aşırı bunalımlar içinde olması, çevreye uyum sağlayamaması karşımıza anormalliği çıkarır. Ruh sağlığı bozuk kişi genellikle duygu, düşünce ve davranışlarında farklı ölçülerde tutarsızlık, yetersizlik özellikleri taşıyan kişidir.
Nevrotik Bozukluklar (Nevrozlar)
Normal dışı davranışların hafif yönünü oluşturur. Yani gerçeğe uyum bozulmamıştır. Bu kişilere nevrotik denir. Çatışmalarını kendileri yenmeye çalışırlar. Fakat yeterli direnci gösteremezler. Kaygı kökenli ortaya çıkan hastalıktır. Ortada organik bir etken olmamasına rağmen organik rahatsızlıktan şikayet edilir. Tedavi edilebilir özellikteki bozukluklardır.
a. Kaygı Kaynaklı Nevrozlar
Kişinin kafasından atamadığı korku, kaygı ve takıntılardır. Örneğin fobik nevrozda kişinin korkuları söz konusudur. Bazen bu korkular insan hayatını felç edecek seviyeye gelebilir.
Açık alan fobisi sebebiyle evinden dışarıya çıkamayan insanlar olduğu gibi, temizlik takıntısı nedeniyle gününün yarısını el yıkamayla geçiren (obsesif – kompulsif nevroz) insanlar da vardır.
Kaygı
Korkuya benzer bir duygu olup, kaynağı belirsiz olarak yaşanan endişelerdir. Kaygı esnasında gelecek endişesi, bedensel gerginlik, ruhsal tedirginlik ve sıkıntı yaşanır. Fobi
Herhangi bir şeyden duyulan gerçek dışı, yoğun korkudur. Nesnelerden korkma, belirli durumlardan korkma, kişilerden korkma vb. şeklinde görülür. Bu korkular yaşantılar sonucunda öğrenmeyle oluşur. Kaynağı bilinçsiz oluşan fobiler, günlük işleri aksatacak düzeydedir. Hiçbir temele dayanmazlar.
Obsesif – Kompülsif
Düşünce ve davranış düzeyinde ortaya çıkan, kişinin istek ve iradesi dışında sürekli yinelenen rahatsızlık durumudur. Saçma olduğu bilindiği halde, irade dışı olduğundan engellenemez.
Obsesyon
Düşünce düzeyinde yaşanır. Eve hırsız gireceği düşüncesinden ya da çocuğuna bir şey olacağı düşüncesinden kurtulamayan bireyin durumu buna örnektir.
Kompülsiyon
Davranış düzeyinde yaşanır. Sürekli ellerini yıkayan, sürekli parasını sayan bireyin durumu buna örnektir.
b. Somatoform Bozukluklar
Kişinin bedensel rahatsızlıklarından şikayet ettiği; fakat yapılan tetkiklerde hiçbir bedensel probleme rastlanmayan durumlardır.
Histeri
Bastırılmış, engellenmiş, ertelenmiş duygu ve düşünceli lerin bedensel veya ruhsal belirtilerle ortaya çıkmasıdır. Hasta özel bakım ve ilgi ister. Bu nedenle organik bir bozukluk olmadığı halde, kol ve bacaklarının tutmadığını söyler. Dikkat çekmek için kahkahalarla güler, ağlar veya bayılma tepkileri gösterir.
c. Dissosiatif Bozukluklar
Kişilikte kopmalar ve çözülmeler şeklinde tanımlanır. Çoğul kişilikte, kişilik ikiye bölünür ve her iki kişilik de kendisini, birey farkında olmadan ortaya koyar. Dövüş Kulübü filminde Brad Pitt’in canlandırdığı çoğul kişilik tiplemesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Obsesif – Kompülsif
Düşünce ve davranış düzeyinde ortaya çıkan, kişinin istek ve iradesi dışında sürekli yinelenen rahatsızlık durumudur. Saçma olduğu bilindiği halde, irade dışı olduğundan engellenemez.
Obsesyon
Düşünce düzeyinde yaşanır. Eve hırsız gireceği düşüncesinden ya da çocuğuna bir şey olacağı düşüncesinden kurtulamayan bireyin durumu buna örnektir.
Kompülsiyon
Davranış düzeyinde yaşanır. Sürekli ellerini yıkayan, sürekli parasını sayan bireyin durumu buna örnektir.
b. Somatoform Bozukluklar
Kişinin bedensel rahatsızlıklarından şikayet ettiği; fakat yapılan tetkiklerde hiçbir bedensel probleme rastlanmayan durumlardır.
Histeri
Bastırılmış, engellenmiş, ertelenmiş duygu ve düşüncelilerin bedensel veya ruhsal belirtilerle ortaya çıkmasıdır. Hasta özel bakım ve ilgi ister. Bu nedenle organik bir bozukluk olmadığı halde, kol ve bacaklarının tutmadığını söyler. Dikkat çekmek için kahkahalarla güler, ağlar veya bayılma tepkileri gösterir.
c. Dissosiatif Bozukluklar
Kişilikte kopmalar ve çözülmeler şeklinde tanımlanır. Çoğul kişilikte, kişilik ikiye bölünür ve her iki kişilik de kendisini, birey farkında olmadan ortaya koyar. Dövüş Kulübü filminde Brad Pitt’in canlandırdığı çoğul kişilik tiplemesi buna örnek olarak gösterilebilir.
ÖRNEK: Nasrettin Hoca bir gün eşekten düşer. Bunu gören çocuklar gülüşüp Hoca’yla alay edince, Hoca: “Niçin gülüyorsunuz çocuklar? Düşmeseydim zaten ben inecektim eşekten” der.
Bu fıkrada Hoca’nrn sözleri aşağıdaki savunma mekanizmalarmdan hangisine örnek oluşturur?
A) Özdeşleştirme B) Bahane bulma C) Bastırma D) Yansıtma E) Karşıt tepki geliştirme
2008 ÖSS
ÇÖZÜM:Başarısızlıklara akılcı nedenler ile açıklık getirme bahane bulmaktır. Parçadaki örnek de buna uygundur.
Yanıt B
ÖRNEK: Söylemek istediklerimi benden daha iyi söyleyebildiği için bu yazara hayranlık duyuyorum. Bu, düşüncenizin sanki başka biri kanalıyla ifadesi gibi bir şey; düşüncenizi sanki ona daha önce vermişsiniz gibi size geri veriyor. Bir kişinin bunları söylemesi, aşağıdakilerden hangisinin göstergesi olabilir?
A) Kendini gerçekleştirdiğinin
B) Yazarla özdeşim kurduğunun
C) Duygularını bastırdığının
D) Gereksinimleriyle olanakları arasında denge kurduğunun
E) Bilişsel yeteneklerini geliştirmek istediğinin
2006 ÖSS
ÇÖZÜM: Parçada sözleri aktarılan kişi kendi eksikliklerini başkasının başarılarıyla övünerek örtmektedir. Bu da özdeşim kurmaktır.
Yanıt B
ÖRNEK: Her şeyin yerli yerinde olması, her işin zamanında yapılması, her sözün yakışık alacak biçimde söylenmesi gerektiği şeklindeki saplantımın düzenli bir kafayı yansıtmadığını,
tam tersine bende var olan düzensizliği gizlemek için kendi uydurduğum bir yapmacıklık gösterisi olduğunu keşfetmiştim. Cimriliğimi saklamak için cömert gibi göründüğümü, içimdeki öfkelerime yenik düşmemek için uzlaşıcı olduğumu anlamıştım. Bunları söyleyen kişinin fark>na vardığı durum, hangi savunma mekanizmasma örnektir?
A) Kendini beğenme
B) Tevazu gösterme
C) Bastırma
D) Yön değiştirme
E) Karşıt tepki geliştirme
2007 ÖSS
ÇÖZÜM: Kişi, gerçekte olduğunun tam tersi davranışlar geliştirmiştir. Buna karşıt tepki geliştirme denir.
Yanıt E
ÖRNEK: Çoğu insanın pek tehlikeli bulmdaığı bir uyaran ya da duruma şiddetli korkuyla tepki veren bir kişinin “fobi”si olduğu söylenir. Fobi, genellikle öğrenmeler sonucu ortaya çıkan, belirli bir nesne ya da durumla ilgili olan, mantıksız olduğu genellikle kişi tarafından kabul edilen ve kişinin yaşamını aksatacak boyuta ulaşan korkulardır. Bu bilgilere dayanarak, fobi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) ilgili olduğu nesne zamanla değişir.
B) Aşırı tepkilere neden olur.
C) Gündelik ilişkilere sekte vurulabilir.
D) Yaşantılar sonucu oluşur.
E) Akılcı bir temele dayanmaz.
1998 ÖSS
ÇÖZÜM: Fobi ya tamamen ortadan kalkar ya da aynen devam eder; nesnesinin değişmesi söz konusu değildir.
Yanıt A
Bir genç kız, sofrayı aceleyle toplarken tabaklardan birini düşürüp kırmıştır. Kendisini dikkatsizlikle suçlayan annesine “Bu porselenler çok kalitesiz, dokunmayla kırılıyor” yanıtı vermiştir.
Genç kızın bu sözleri, aşağıdakilerden hangisine örnek olabilir?
A) Olumsuz duygularını bir nesneden başka bir nesneye aktarma
B) Hatasını örtmek için bahane bulma
C) Gerçeği görmezlikten gelip, yok sayma
D) Bir durumu gerçekte olduğunun tam karşıtı gibi algılama
E) Bir alanda yetersiz olunca başka bir alana yönelme.
1997 ÖSS
ÇÖZÜM: Genç kız hatasını kabul edilebilir bir gerekçe öne sürerek rasyonalize etmiştir. Yani akla uygun hale getirmiştir.
Yanıt B
ÖRNEK:
– Sıkılganlık ve kendine güvensizlik, cinsel işlev bozukluklarına;
– Aşırı stres ise mide ülseri ve kalp rahatsızlıklarına yol açabilir.
Bu bilgilere dayanarak, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Psikolojik etkenler fizyolojik bozukluklara neden olabilir.
B) Psikolojik etkenlere bağlı hastalıkların tedavisi güçtür.
C) Her fizyolojik bozukluk, kendine özgü psikolojik sorunlar doğurur.
D) Fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar aynı yöntemle tedavi edilebilir.
E) Genetik yatkınlığı olanlarda psikolojik bozukluklar daha sık görülür.
1996 ÖSS
ÇÖZÜM: Parçada, psikolojik etkenlerin fizyolojik bozukluklara neden olduğu örneklenmiştir.
Yanıt A
ÖRNEK: Aşağıdakilerden hangisi savunma mekanizmalarından “yansıtma” ya bir örnektir?
A) Sınavda başarısız olan bir öğrencinin, sorunların öğretilen yerlerden çıkmadığını öne sürmesi
B) Uçağa binmekten korkan bir kişini, bineceği uçağın kalkış saatini unutması
C) Meslektaşlarının başarısını kıskanan bir kişinin, herkesin kendisini kıskandığını iddia etmesi
D) Bir çocuğun istediği oyuncak alınmayınca, raflardaki oyuncakları devirmesi
E) Derslerinde başarısız olan bir öğrencinin, okulun voleybol takımında başarılı olmaya çalışması
 1995 ÖSS
ÇÖZÜM: Kişinin, kendindeki kusurları başkasında görme ve gösterme şeklinde ortaya çıkan savunma mekanizması yansıtma mekanizmasıdır.
Yanıt C
Bir organizma çevresindeki belirli bir uyarıcıya normal olarak beklenenin üstünde tepki gösteriyorsa bu uyarıcıya “duyarlı”dır.
Buna göre, aşağıdakilerden hangisinde belirtilen durumda “duyarlılık” söz konusu değildir?
A) Ne kadar derin uyursa uyusun, bebeği “gık dese hemen yerinden fırlar.
B) Ortamda sigara içilmesi beni çileden çıkarıyor.
C) Ders çalışırken odadaki insanların konuşmaları onu hiç rahatsız etmez.
D) Parmaklarını masaya vurup durma! Kendimi bir türlü kitaba veremiyorum.
E) O kazadan sonra otobüse her bindiğinde heyecanlanıyor.
1994 ÖSS
ÇÖZÜM: A, B, D ve E seçeneklerinde, belli bir uyarıcıya olan hassasiyet örneklendirilmiştir. C seçeneği bunların dışındadır.
Yanıt C
ÖRNEK: Bir futbol karşılaşmasında, gol yiyen takımın kalecisinin kale direklerini tekmelediği gözlenmiştir. Kalecinin bu davranışı, aşağıdakilerin hangisinde belirtilen savunma mekanizmasına örnektir?
A) Hastasına kabul edilebilir gerekçeler bulma
B) Hoş olmayan yaşantıları hatırlamaktan kaçınma
C) Kendisinin hatasız olduğunu belirtme
D) Karşısındakilerin başarısını küçümseme
E) Tepkisini başka nesnelere yöneltme
1994 ÖSS
ÇÖZÜM: Kaleci, başarısızlığın neden olduğu öfkesini ve hırsını başka nesnelerden çıkarmaya çalışmaktadır.
Yanıt E

bahar yayınevi uyarı
Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)