Sözcüklerde Anlam Farklılıkları ve Alışkanlık
(A. Altan Ekşioğlu)
Bir toplum, eğer yeterince eğitilmemişse, o toplumun bireyleri ‘kural’ olarak belletilenleri sorgulamaz. Aksine, zaman içinde o kural, toplumsal, , kimi zaman da dinsel değerler oluşturarak daha da kök salar ve değiştirilmesi olanaksız hale gelir.
Anımsanacaktır genç Türkiye Cumhuriyetinin fes yerine şapka kullanmayı öngördüğü için, ‘din elden gidiyor’ düşüncesini işleyen, sözde din savunıcularının halkımızı kışkırtması sonucu ne zorluklarla savaşmıştır. Oysa ki fes in Müslümanlıkla hiçbir bağlantısı yoktu ve fes Yunanlıların ulusal gigsilerinin bir parçası idi ve Osmanlının son dönemlerinde Anadolu insanının başına örttüğü bir giysi olarak adapte edilmişti. Din adına kopartılan bu yaygaranın temelinde, bir önceki paragrafta açıklamaya çalıştığımız, eğitimsiz toplumların bireylerinde görülen bu sorgulamama, her şeyi olduğu gibi kabullenme ve artı değerler yükleme özelliği yatmaktaydı. Yunan fesinin kaldırılmasını İslamın yıkılışı olarak gören ve bu uğurda idam sehpasına bile gitmeyi göze alan bir anlayış başka ne ile açıklanabilir?
Bu, yakın tarihimizde ,sorgulamayı düşünmeyen bir toplumun yaşadığı traji komik örnek bir olay. Peki, bugün sorgulamayı becerebilecek eğitim düzeyine ulaşabildik mi? Bir deneyelim isterseniz.
Dilimizde sıkça kullandığımız bir ‘Efendi’ sözcüğü var. Aşağıda örnek cümlelerde ‘efendi’ kullandım.
‘Hoca Efendi minareden düştü.’ (okumuş adam)
‘O kızın babası efendi bir adamdır.’ saygıdeğer, çelebi)
‘Efendilik bende kalsın.’(kibarlık, terbiye, ağırbaşlılık)
‘Bizim efendi kırkından sonra azdı.’ (koca)
‘Kapıcı Mehmet Efendi gazeteleri getirdi mi?’ (bey denmeyecek kişilere verilen 2. derecedeki unvan)
‘Peygamber Efendimiz her zaman sahabelerine danışırdı.’,(saygın, sözü dinlenir)
‘Köpek efendisinin arkasından seyirtti.’ (sahip)
‘Hizmetçi kız efendisinin terliklerini getirdi.’(evin sahibi erkek)
‘Efendiler gibi yaşayabilirdi ama o başka bir hayat seçti.’ (varlıklı, refah içinde)
‘Buyurun efendim.’ (saygı)
Görüldüğü gibi ‘efendi’ sözcüğü, kimi zaman saygınlık ifade ederken, kimi zaman da ‘Bey’ unvanını çok gördüğümüz kişiler için kullandığımız –kapıcı Mehmet efendi—daha aşağı derecedeki bir unvan haline dönüşüyor.
Bir dildeki sözcüğün, başka dillerden alınmış olsa bile pek çok anlamı içerebilmesi, o dilin zenginliğini gözterir. Bunu kabullenmek gerekir. O nedenle ‘efendi’ sözcüğü bir anlamda Türkçeyi daha da zenginleştirmiştir. Bütün bunlar iyi de bu sözcüğe neden ruhani bir anlam sokuşturularak, dinimizce kutsal bilinen kişiler için sıfat olarak kullanılmaktadır? Neden ‘Peygamber efendimiz’?
‘Efendi’ burada saygı telkin ediyorsa, ben kendi dilimde sayın peygamberimiz’, ‘saygıdeğer pergamberimiz’, diyebilir miyim? Desem peygambere bir saygısızlık olur mu? Olursa neden?
Çoğu kişi, Kur’an dili Arapça olduğu için, Arapça yı dini konularda kullanmayı tercih eder. Lakin çoğu kişinin Arapça, ya da en azından Farsça zannetttiği ‘Efendi’ sözcüğü, Yunancadır. Fes i bize sattıkları gibi efendiyi de satmışlar. Fesi nasıl islamın bir parçası yapmışsak, ‘efendi’ye de kutsal bir anlam vermekte gecikmemişiz.
Eğer peygambere saygıyı Yunanca bir sözcükle anlatmam Türkçe bir sözcükle anlatmamdan daha kabul edilebilirse, Majesteleri Peygamberimiz de diyebilmeliyim.
Yargılamadan önce önyargılarınızdan arının..