Dans deninde akla ilk gelen dans türlerinden birisi kuşkusuz ki tangodur. Tango karşımıza “aşkın ve tutkunun dansı” tabiriyle çıkmaktadır. Bu Latin dansı ateşli, tutkulu müzikleri ve kıvrak hareketleriyle herkesin beğenisini toplamayı başarır. Peki, tango müziği ve dansı nasıl ortaya çıkmıştır?
Tango, 1880 senesinde Rio de la Plata, dilimizdeki anlamıyla Gümüş Nehir'de yani Arjantin ve Uruguay'ın doğal sınırı çevresinde ortaya çıkmış ve çok kısa bir zaman dilimi içinde tüm dünyaya yayılmayı başarmış bir dans türü olarak karşımıza çıkar. Bu dansla beraber ortaya çıkan ve gelişen müzik türü de yine aynı adla, tango olarak isimlendirilmektedir.
Tangonun ilk ortaya çıktığı senelerde tangoya “tango criollo” adı verilmekteydi. Bu tabir dilimizde “basit tango” anlamına gelmektedir. Günümüzde tangonun pek çok türü ortaya çıkmış ve bu yüzden orijinal tangoyu adlandırmak için “Arjantin tangosu” tabiri uygun görülmüştür. Tango müziğinin temel enstrümanı “bandoneon” olarak bilinir. Bu enstrüman bir Alman mucit tarafından icat edilmiş ve aynı zamanda akordeonun babası olarak da bilinmektedir.
Tango kelimesinin tam olarak kesin bir kökeni olmamakla birlikte Latince anlamı dokunmak olan “tangere” kelimesinden türediği öne sürülür. UNESCO, 31 Ağustos 2009 yılında Arjantin ve Uruguay'ın tangoyu UNESCO'nun “intangible cultural heritage (somut olmayan kültürel miras)” listesine dahil etme teklifini onaylamıştır.
Tangoyu meydana getiren insanlar, eski köle halklarıydı. Tango dansı ilk olarak alt kesimlerdeki insanların yaşadığı Buenos Aires ve Montevideo kentlerinde görülmüştür. Tango müziğinin eldesi ise Avrupa'da yapılan pek çok müzik çeşidinin sentezlenmesinden elde edilmiştir.
Tango, ilk başlarda diğer danslardan sadece biriyken, tiyatrolar ve sokak çalgıcıları sayesinde yüz binlerce Avrupalı göçmenin yaşadığı gecekondularda hızla yayılmış ve kısa sürede popüler hale gelmiştir.
Tango işçi sınıfına ait olduğu ve bazı nedenlerden dolayı “genelev dansı” diye bilindiği için uzun süre Arjantin'de ahlaksızca görülüp ayıplanan bir dans ve müzik türü olmuştur. Arjantinli tangocuların gemilerle fransa'ya gitmesi sonucunda Avrupa'ya ilk defa tango tanıtılmış olmuştur.
Avrupa'da kısa sürede sevilip yayılan tango, özellikle Paris'te yoğun ilgi görmesi aslında Arjantin sosyetesinin kendi içinde de tango konusundaki tabuları yıkmasına vesile olmuştur. Tangoya daha yakından ilgi duyan Arjantin sosyetesinin tangoyu sevmesi, 1917 yılında Carlos Gardel'in ilk kez smokinle ve argo ve erotik şarkı sözleri olmaksızın tangoyu icra etmesiyle daha da kolaylaşmıştır.
11 Aralık 1890 tarihinde, Fransa'nın Toulouse kentinde dünyaya gelen Carlos Gardel, tango tarihinin en unutulmaz ve efsanevi isimlerinden biridir. Asıl adı Charles Romuald Gardes olan ve birçok takma adı olan Gardel'e çoğunlukla, “Carlitos”, “Tango'nun kralı”, “El Mudo” (Sessiz) ve “El Mago” (Sihirbaz) gibi isimlerle hitap edilmiştir. Aslen Arjantin'in Buenos Aires kentinden olan Gardel, efsanevi şarkıcı ve şarkı sözü yazarı, besteci ve aktördür.
Carlos Gardel'in bariton sesi ve şarkı sözlerinin dramatik yapısı yüzlerce tango kaydının mükemmel olmasını sağlamıştır. Uzun yıllar birlikte çalıştığı, söz yazarı Alfredo Le Pera ile birlikte birçok klasik tango yazmıştır. Bunlar arasında en önemlileri “Mi Buenos Aires querido”, “Cuesto abajo”, “Amores de estudiante”, “Soledad”, “Volver”, “Por una cabeza” ve “El dia que me quieras” olarak sıralanabilir.
Gardel, kariyerinin doruklarındayken bir uçak kazasında hayatını kaybetmiş ve Latin Amerika'da örnek teşkil eden trajik bir kahraman haline gelmiştir. Birçok insan için Gardel, tango stilinin ruhunu temsil eder.
Kariyeri
Gardel, müzik kariyerine barlarda ve özel partilerde adım atmıştır. Aynı zamanda Francisco Martino'yla ve daha sonrasında da Martino ve Jose Razzano'yla üçlü performanslar sergilemiştir. Gardel 1917 yılında, Pascual Contursi ve Samuel Castriota'nın “Mi noche triste”siyle birlikte tango-cancion'u yarattı. Bu albüm 10,000 kopya satarak Latin Amerika'da bir hit haline geldi.
Gardel, Arjantin, Uruguay, Şili, Brezilya, Porto Riko, Venezuela, Kolombiya'yı kapsayan bir turneye çıktı ve Paris, New York, Barcelona ve Madrid'de de kendini göstermeye başladı. 1928'de Paris'e yaptığı bir ziyaretin ilk üç ayında 70,000 kayıt sattı. Popülerliğinin artmasıyla beraber Fransa ve ABD'de Paramount için birçok film yaptı. “Cuesta Abajo (1934)” ve “El Dia Que Me Quieras (1935)” gibi filmler pek dramatik bir değere sahip olmamasına rağmen, Gardel'in olağanüstü şarkı performansları ve film yıldızı pozlarıyla eşsiz bir sahne haline geldi.
Özel Hayatı
Gardel, popülaritesinin büyük çoğunluğunun kadınlara karşı olan çekiciliğine dayandığının farkındaydı. Bu yüzden aşk hayatını gizli tutmaya çalıştı. Aşk hayatını gizli tutmak kariyeri için son derece akıllıca bir hamleydi. Bu sayede her kadının hayallerini rahatlıkla süsleyebiliyordu. Hayatında bir tek önemli kız arkadaşı oldu. 1920 yılının sonlarına doğru Buenos Aires'teki Esmeralda Tiyatrosunda tanıştığı bu kızın adı Isabel del Valle idi. Gardel ve del Valle halk arasında pek sık birlikte görünmemeye çalıştılar. Gardel'in annesi ve del Valle'in ailesi bu ilişkinin gizli kalmasına yardımcı oldu. Bu ilişkiden yalnızca Gardel'in yakın arkadaşları haberdar idi.
Gardel, del Velle için bir ev kiraladı ve yaşamını sürdürmesi için ona para sağlıyordu. 1930'lu yıllarda ilişkileri gerilemeye başladı. Gardel, avukatına başka bir adamla evlenen ve Uruguay'a taşınan del Valle için daha fazla ödeme yapmaması emrini verdi. Del Valle, Gardel'in anısına her zaman saygıyla yaklaşmış ve 1980'lerde çekilen bir TV programına onun hakkında röportaj verirken de izleyicilere bunu hissettirmiştir.
Ölümü
Gardel, 24 Haziran 1935'te Kolombiya'nın Medellin şehrinde bir uçak kazasında hayatını kaybetmiştir. Kazada hayatını kaybeden diğer insanlar, pilot Ernesto Samper, söz yazarı Alfredo Le Pera, gitaristler Guillerma Desiderio Barbieri ve Angel Domingo Riverol ve birkaç iş ortağı ile grup üyelerinin diğer arkadaşlarıydı. Gardel'in ölümünden sonra Latin Amerika'daki milyonlarca Gardel hayranı yasa büründü. Gardel, Buenos Aires'te bulunan La Chacarita Mezarlığına gömüldü.