tekerlek… Etrafımıza baktığımız zaman birçok mekanik yapıda tekerleğin ve çarklar gibi tekerlek tabanlı parçaların kullanıldığını görürüz. Bu da tekerleğin aslında mekanik alt yapının oluşmasında oldukça katkısı var demek oluyor. Tekerleğin en büyük icâdlardan biri olduğu bütün insanlık tarafından kabûl görmüştür.
Günümüzde çoğu icâd doğadan örneklerle yapılsa da bu kadar büyük bir icâd olan tekerleğin bildiğimiz kadarıyla doğada bir örneği yoktur. Belki de yuvarlak taşlardan ve bu taşların yuvarlanmasından esinlenilmiştir. Kim bilir?
İngiliz tarihçisi Maccurdy'ye göre; tekerleğin atası, tomar denilen silindir biçiminde dürülmüş kâğıt ya da deridir. İspitli (parmaklı) tekerleklerse, İ.Ö. 2000 dolaylarında ortaya çıktı ve daha hafif oldukları için, özellikle savaş arabalarında kullanıldı. Tekerleğin daha hızlı dönmesini sağlayan göbek takımlarıysa, İ.Ö. 100 dolaylarında geliştirildi.
Tekerleğin icadından sonra muhtemelen araba icâd edilmiştir. Çünkü yapılan arkeolojik araştırmalardaki buluntulara göre tekerden kısa süre sonra kullanılan dingilli tekerlekler vardır. Bir çift tekerleği dingille birleştirmek ve bunu sabanla birleştirmek zor değildir. Gerçekten de, M.Ö. 3.000 yıllarının Sümer kalıntılarında rastlanan arabalar böyledir. Sürücüsü, iki tekerleğin arasına konmuş bir eyere, ata biner gibi otururdu. Bu taslak çabuk gelişerek dört tekerlekli bir araç oldu; fakat henüz ön tekerlekler sabitti.
Daha sonrasın Türklerin atları evcilleştirmesi ile, dingilli tekerleklere kafes ekleyip ata sürdürdüler.
Ve günümüz… Hayâllerimizi zorlayacak kadar farklı alanda tekerlek tabanlı mekanizmanın kullanıldığını ve insanlık tarihi boyunca kullanılacak bir buluş olduğunu söyleyebiliriz.