Troia o zamanlar dünyanın en büyük surlarından çevrili ve geçilmesi aşılması zor bir şehirdi. Şehir görüntü itibari ile dağların arasını birleştiren ve kat kat yükselen görünüşü ile olduğu kadar stratejik olarak da önemli bir yere sahipti. Bu şehrin en önemli özelliği düşman ne kadar güçlü olursa olsun surları aşamıyorlardı, surlar şehri korumaya yetiyordu.
Truva Atının çıkışı burada başlamıştır. Şehri kuşatmış olan düşman askerleri bir türlü kaleyi aşıp şehre giriş yapamıyorlardı, savaş yaklaşık on yıl sürdü, askerler bitkin ve yorgun düştüler, çok daha fazla kişiye ve silah gücüne sahip olmalarına rağmen şehri alamayacaklarını düşündüler. İşte tam bu zamanda da akıllarına bir fikir geldi, biraz da kurnazca davranarak tahtadan bir at yaparlar. Plana göre savaştan çekileceklermiş gibi yaparlar ve arkalarında tahtadan atı bırakırlar. Kral Odysseus, seçkin komutanlar ve askerler atın içine gizlenirler. Diğerleri gemileri Bozcaada’nın diğer tarafına Troyalıların göremeyecekleri bir yere gizlerler. Amaç Truva atını, Troianın surları içine almasını beklemektir ve beklenen gerçekleşir içeri girerler gece el ayak çekildiğinde kalenin kapısını açarlar ve gemide bekleyenleri içeri alırlar, böylece savaşı kazanırlar ve bu da Odysseus’un efsanesi olarak bilinir. Troia şehrin asıl adıdır günümüzde ise Truva olarak geçmektedir. Truva’da 3 bin yıldan beri çok fazla uygarlık yaşamıştır ama Truva’yı ortaya çıkaran Alman tarihçi Schliemann olmuştur
Schliemann, Osmanlı İmparatorluğu’ndan aldığı ferman ve izinlerle kazı çalışmalarına başlamış ve kısa sürede Truva‘nın ilk katlarına ulaşmıştır. Zamanın tarihçileri buranın sadece mezarlık olduğunu söylemişler şehrin ise çok farklı yerde olduğunu savunmuşlardı. Alman bilimci kendin emin şekilde kazılarına devam etmişti.
Zaman geçtikçe çokta bir netice alamıyorlardı kazıyı sadece eşi ve birde Rum bir araştırmacı ile yapmaktaydı. Böyle kazılarla umutsuz bir şekilde devam ettiler pek bir netice almayacağını eşiyle dertleşirken söylüyordu, bu konuşma esnasında birden gözüne bir çukur ilişti ve eşelemeye başladı. Burada gördüğü tarihte meşhur bir yere sahip olan “Kral Priamos’un Hazineleri” olarak bilinen hazineye ulaştılar.
Hazineyi kimseye sezdirmeden Osmanlı topraklarından sızdırmaya çalıştılar ve başarılı oldular bunu durumun ortaya çıkmasından sonra Osmanlı devleti dava açtı ve dava Atina şehrinde görüldü. Schliemann’ a 10 bin frank gibi gülünç bir rakam ceza verildi, buna dünden razı olan ünlü tarihçi bunun 5 katını ödeyerek 50 bin frank ödedi. Schliemann kazı çalışmalarında tarihçiler için öneme alınmasa da o haklı çıktı adına efsaneler yazılan Truva şehri tüm dünya tarafından kabul edildi.