Türkçe Varsa Biz Varız
(Doç. Dr. M. Ali Azman)
Milli kimligin, ortak bilincin ve varolusun birinci derecede temsilcisi ve tasiyicisi olan dil, bu özelligi dolayisiyla, toplumlari millet haline getiren degerlerin basinda gelir. Varliklar arasinda eski bilgi – yeni bilgi ilgisini kurarak bir tarih ve gelenek olusturan tek varlik insandir. Tarihi ve gelenegi olan insan ayni zamanda suur ve deger sahibidir.
Degerler insanlari bir arada tutar, suur ise bunlari fark etmemizi saglar. Bütün bu olgularin olusmasi, tasinmasi ve anlasilmasi da ancak dil yoluyla mümkündür. Zira dil ve dili kullanabilme yetenegi insanin ayirt edici bir vasfidir. Ünlü alman düsünürü Hamman, “akil, anlama sürecinin bütününden olusan bir seydir. Ama anlama dedigimiz sey ancak dil ile gerçeklesir. Dil olmasaydi akil da olmazdi. Dil aklin hem organi, hem de ölçütüdür” diyor. Bu sözler, dil ile bilme, anlama, anlatma yani farkinda olma arasindaki ilgiyi bizlere açikça göstermektedir.
M. Kemal ATATÜRK’ de “ Milli his ile dil arasindaki bag çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmasi, milli hissin inkisafinda baslica müessirdir”, diger bir konusmasinda da “Türk milleti demek, Türk dili demektir” diyor.
Türk milletinin varligi ve devamliligiyla dogrudan ilgili olan Türk dili, tarihin çesitli dönemlerinde degisik tehlikelerle karsi karsiya kalmistir. Bunun ilk örnegini Bilge Kagan yazitlarinda görüyoruz. Bilge Kagan “Türk Beyleri Türk adlarini terk etti, Çin beyleri ise Çin adlarini kullanarak Çin milletine hizmet ettiler” diyor. Selçuklularin Farsça’yi resmi dil yapmasi ve Türkçe’yi devlet dili olarak kullanmamalari Türkçe’nin tarihte karsilastigi en talihsiz olaylardan biridir.
Tarih içinde Türkçe’nin karsi karsiya kaldigi olumsuzluklari görmezden gelen aydinlar oldugu gibi, onlara karsi çikan ve Türkçe’yi yasatmaya çalisan aydinlar da olmustur. Kasgarli Mahmut, Karamanoglu Mehmet Bey, Ali Siir Nevai, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Semsettin Sami ve nihayet M. Kemal Atatürk bu aydinlardan ve devlet adamlarindan bazilaridir. Türkçe bu suurlu ve vatansever aydinlarin çabalari ile günümüze tasinmis ve yasatilmistir.
Amerika’da yapilan bir arastirmaya göre her on bes günde bir dil yok olmaktadir. Küresel güçlerin, küresel deger ve yöntemleri karsisinda milli kimligini ve varligini korumak isteyen her toplum öncelikle diline sahip çikmali ve onu yasatmaya çalismalidir.
Günümüzde de tarihte oldugu gibi dilimize sahip çikan aydinlarimiz ve devlet adamlarimiz mevcuttur. Bu anlayis çok önemli bir aydin tavridir. Bu çagdas anlayis ve yaklasimla dilimize dolayisiyla Milli varligimiza ve birligimize sahip çikan ve bu konuda hassasiyet gösteren herkese, Türk milleti adina sükranlarimizi sunuyoruz.
Zira kisi adlarindan, isyeri, dükkan adlarina, bilimsel terimlerden günlük dile kadar birçok alanda dilimizi istila eden yabanci kelimelere karsi önlem alinmazsa dilimiz çok kisa bir süre sonra yok olup gitme tehlikesiyle karsi karsiyadir. Atatürk’ün ifadesiyle “Türk milleti demek, Türk dili demek” olduguna göre Türk dilini korumak ve yasatmak, Türk milletini korumak ve yasatmaktir.
Türkçe’nin korunmasi, yasatilmasi ve zenginlestirilmesi hususunda basta aydinlarimiz, sanatçilarimiz ve devlet adamlarimiz olmak üzere toplumun her kesimini daha duyarli olmaya davet ediyoruz.
Doç. Dr. M. Ali AZMAN – TISAV Elazig Sube Baskani (Yönetim Kurulu Adina)
TÜRKIYE VE TÜRK DÜNYASI
IKTISADI VE SOSYAL ARASTIRMALAR VAKFI
ELAZIG SUBESI
|» “Türkoloji Mak. – Genel” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…